Sinemacılar: Kürdistan’da yaşananları kaygıyla izliyoruz
Sinemacılar, yaşanan ağır çatışma ve katliamlara ilişkin, Türkiye halklarına “kirli savaştaki kadar insan ölümlerini beklememek gerekiyor” çağrısı yaptılar.
Sinemacılar, yaşanan ağır çatışma ve katliamlara ilişkin, Türkiye halklarına “kirli savaştaki kadar insan ölümlerini beklememek gerekiyor” çağrısı yaptılar.
Amed’in Sur ilçesi başta olmak üzere Kürdistan kentlerinde ilan edilen sokağa çıkma yasakları adı altında sürdürülen sıkıyönetim uygulamaları ve halka yönelik saldırılar devam derken halkın direnişi de büyüyor. Yaşanan katliamların manipüle edildiği Türkiye’nin batısında ise büyük bir sessizlik hakim.
Sinemacılar, yaşanan ağır çatışma ve katliamlara karşı tepkilerini ANF’de dile getirerek, Türkiye halklarına, “kirli savaştaki kadar insan ölümlerini beklememek gerekiyor” çağrısı yaptılar.
‘GEÇMİŞLE YÜZLEŞİLMELİ’
Yönetmen Özcan Alper, yaşanan bu yoğun çatışma ve saldırıların son bulması çağrısı yaparak, yeniden masaya oturulup, görüşmelerin devam edilmesi gerektiğini belirtti. Sanatçı ve yönetmenler olarak gündemi yakalayamadıklarını söyleyen Alper şunları belirtti: “Çünkü her hafta bir olay oluyor ülkede. Siyasetçiler bile yakalayamıyorken bizim yakalamamız zaten çok zor. Filmlerimiz zaman olarak geriden geçiyor gibi olsa da, aslında bugünün Türkiye’sini anlatıyoruz. Geçmişle yüzleşip, hesaplaşılmadığı için maalesef, sağlıklı bir gelecek kurulamıyor ülkede.”
‘BATININ BİR SESSİZLİĞİ VAR’
Alper, çektiği son filmi Rüzgarın Hatıraları’nda, eşit yurttaşlığı da işlediklerini hatırlatarak, “En esas mesele bir devletin bir halkın eşit yurttaşlık hakkını katliamla bastırmasıdır. Maalesef bunlar tartışılmadığı ve yüzleşilmediği için halen tekerrür ediyor bu sorun. Kürt sorunu da aynı mesele. İstenilen şey eşit yurttaşlık ve özgürlük. O yüzden halklar değişse bile istemler aynı. Yaşananları kaygıyla izliyoruz. Batının da bir sessizliği var ama insanlar artık ne tarz bir tepki vereceklerini de bilemiyorlar. Bunun metotlarını da konuşmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘İNSAN ÖLÜMLERİNİ BEKLEMEMEK GEREKİYOR’
Mahalle ve sokakları saran asker ve polis ablukasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Erol Mintaş şunlara dikkat çekti: “Sivil hayatı olumsuz bir şekilde etkiliyor. Çocuklar travmatik zamanlar geçiriyor. Şu anda insanlar kış mevsiminde evini terk etmek zorunda kalıyor. Bunlar kabul edilemez bir durum.”
Bu yaşananların değişmesi ve daha fazla da ileriye gidilmemesi için Türkiye’nin Batı’sının ses vermesi gerektiğine işaret eden Mintaş, “Buralarda yaşayan insanlar maruz kaldıkları durum için seslerini yükselttiklerinde zaten medya tarafından ‘terörist’ yaftasıyla geçiştiriliyorlar. Bu meseleyi durduracak adım Batı’nın sesini yükseltmesi ve dur demesidir. Ama her zaman ki gibi yine büyük bir sessizlik ve duyarsızlık var. Diyarbakır halkı zaten kendi sesini yükseltiyor, itirazını ve barış istediğini dile getiriyor. Bizlerin de sanatçılar olarak çağrısı silahların susması ve diyaloga dönülmesidir. 30 yıl süren savaştaki kadar insan ölümlerini beklememek gerekiyor” dedi.
‘KÜRTLER ÖZGÜRLÜĞE YAKLAŞIYOR’
Kürdistan kentlerindeki çok ağır yaşanan savaşlarla ilgili fiiliyatta bir şeyler yapılması gerektiğini, sözün çok fazla etkisi olmadığını düşündüğünü belirten Zeynel Doğan şunları vurguladı: “Çağrı yapmak yerine, zamanın sokaklar olduğunu düşünen birisiyim. Geçiştirilecek bir zaman olduğuna inanmıyorum. Bizim açımızdan esaslı olan şu; Kürtler açısından bir kaç yıl sonra hesabı verilmeyecek bir dönemden geçiliyor. O yüzden ne yapılacaksa şimdi yapılacak, belki daha sonrası geç olabilir. Kürtlerin özgürlüğe yaklaştığı bir dönem olarak görüyorum.”
Yaşanan çatışmalı süreci anlayacak kişilerin, yine burada yaşayanlar olduğunu söyleyen Doğan, “Türkiye’nin Batı’sında yaşayanlar için burada katliam ve savaş televizyonda izlenen haberin ötesine geçmedi. O yüzdende çözülmedi hiç bir şey. Çok fazla oranın anlamamasını da beklememek gerekiyor. Kürtlerin kendisinin süreci anlaması yeterlidir. Batı’nın anlaması geç olacak, beklemekte boş bir hayal oluyor zaten” dedi.