Silvan'da halk kazandı

Silvan halkı günlerdir devam eden sokağa çıkma yasağı ve saldırılara rağmen geri adım atmıyor. Her geçen gün öz yönetim talebini daha da yükselterek direniş geleneğini sürdürüyor.

Silvan halkı günlerdir devam eden sokağa çıkma yasağı ve saldırılara rağmen geri adım atmıyor. Her geçen gün öz yönetim talebini daha da yükselterek direniş geleneğini sürdürüyor. Silvan'da bu saatten sonra ne olursa olsun kazanan halk, kaybeden devlet olmuştur.

Kürt halkının Rojava'da ilan ettiği öz yönetimler bu yılın yaz ayları ile birlikte Kuzey Kürdistan'a taşındı. Koşullar farklı olsa da Kuzey Kürdistan, öz yönetim ilanlarına Rojava ve Kobanê'nin direniş ruhu damgasını vuruyor. Kuzey Kürdistan'da öz yönetim ilanlarının ilk gerçekleştiği alanlarda biri Farqîn (Silvan) oldu. Farqîn, tarihinde egemenlere karşı 'öz yönetim' ve 'başkaldırı' geleneği olan bir kent. Türk devleti, bugün Tekel, Konak ve Mescit mahallelerini tank atışına tuttuğu Gaza Topê tepesinden, 90 yıl önce Şêx Saîd öncülüğünde direnen Kürtleri de mitralyözlerle katlediyordu. O gün boyun eğmeyip direnen Silvan halkı, bugün de direniş geleneğine bağlı kalarak Türk devlet güçlerinin önünde diz çökmüyor.

Farqîn'de ilk öz yönetim ilanı, Ağustos ayında Tekel Mahallesi'nde başladı, ardından Konak ve Mescit mahalleleri de katıldı. Bu ilanlardan hemen sonra 17 Ağustos’ta bu üç mahalle için ilk 'sokağa çıkma yasağı' uygulaması başladı. Bu yasakla birlikte ilk sadırdılar da başladı. Saldırılardan istediği sonucu alamayan devlet, dört defa daha sokağa çıkma yasağı ve saldırı dalgası devreye soktu. Direnişten ve kararından vazgeçmeyen Silvan halkına karşı son olarak 2 Kasım'da sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Son saldırı ve sokağa çıkma yasağı, hem süre hem de kapsamı ve şiddeti açısından en yoğun ve ağır olanı. Silvan'a sokağa çıkma yasağının 6. gününde gelebiliyoruz. Sokağa çıkma yasağının uygulanmadığı Diyarbakır Caddesi üzerinden yasak ve saldırıların olduğu mahallelere bakıyoruz. Üç mahalleden yükselen dumanlar, kullanılan ağır silahların, hatta suikast atışlarının sesi, bizleri bir yıl önce aynı günlerde Kobanê savaşı sırasında gazetecilik yaparken yaşadığımız anlara götürüyor.

İçeride, her türlü ağır silah ve teknik, binlerce devlet gücü ile kuşatılmış ve her an ağır silahların saldırısı altında olan, günlerdir evlerinden çıkamayan binlerce sivil ve onları oluşturdukları mevzilerde koruyan çocukları. Dışarıda ise bu saldırılara büyük bir öfke duyan, patlama noktasına gelmiş binler. Geçen yıl Kobanê sınırında bekleyen ve daha sonra öfkesi tüm ülkeyi saran halkın öfkesi bu kez Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinin sınırında patlamayı bekliyor.

DİRENENLER KADAR SALDIRANLAR DA TANIDIK

Bir kaç gün sonra yasağın olduğu mahallelere girebiliyoruz; ilk olarak Mescit Mahallesi'ne ulaşıyoruz. Mahallede mevziler, hendekler, suikastlara karşı sokakları kapatan bezler ve duvarlarda açılmış geçitler; mahalleyi savunan genç erkek ve kadınlar. Mahallelerde yaşanan yıkım, kuşatma, saldırının biçimi, kullanılan taktik, silahlar ve pervasızlık, direnenler kadar saldıranları da bizler açısından çok tanıdık kılıyor. Üstelik burada daha ağır silahlar ve hava desteği var. Birbirine bitişik mahalleler dört cepheden kuşatılmış. Mahallelerin doğusundaki Gaza Topê tepesine tank konuşlandırılmış ve sürekli olarak bu üç mahalleye atış yapılıyor. Diğer üç cepheden ise doçka, bomba atar, zırhlı araçlar eşliğinde saldırılar var. Mahallelerde yaratılan yıkım dışında devlet güçlerinin kapattığı tek bir hendek yok. 

KENDİMİZİ YÖNETMEK İSTİYORUZ

Mahalle sakinleriyle görüşüyoruz. ''Burası bizim toprağımız, burada doğduk, burada öleceğiz, devlet tercihimize saygı duymalıdır, kendi kendimizi yönetmek istiyoruz'' diyorlar. Son dört ay içerisinde defalarca sokağa çıkma yasağı uygulaması ve saldırılara maruz kalmışlar, onlarca evlatları katledilmiş. ''Çok zorlandık, çok acı çektik, ama direneceğiz, tek bir kişi bile kalsak direneceğiz'' mesajı veriyorlar. 

BU MAHALLENİN ÇOCUKLARIYIZ

Öncülük edenlerden Ekin ve Rodî ile konuşuyoruz. En başta “biz bu mahallenin çocuklarıyız, başka yerden gelmedik, herhangi bir örgüte de üye değiliz'' diyorlar. İkisi de devlet zulmünün dışında bir hayat istediklerini söylüyor.

SİLVAN HALKI KAZANDI

Silvan'da en uzun ve ağır saldırıların olduğu sokağa çıkma yasağına rağmen halk tercihinden vazgeçmedi. Silvan'a kara kuvvetlerini, özel harekatını, polisini, tankını, helikopterini sokan devlet, halkın yenilmez iradesi karşısında sonuç alamıyor. Bu saatten sonra devlet güçleri tüm ağır silahları ve tankları ile mahallelere girebilse bile aylardır kendisine teslim olmayan ve kendini yönetme talebini her geçen saat daha fazla yükselten halk karşısında kaybetmiştir. Silvan'da bir ananın şu sözleri de zaten tüm söylediklerimizin yerine geçiyor: "Silvan artık Kobanê'dir, nasıl ki Kobanê'de kazandık, Silvan'da da kazanan biz olacağız.”