QSD savaşçıları, DAİŞ çetelerine karşı Hol ve Tışrin hamlelerinin ardından üçüncü hamlesini "Habur'un Öfkesi" adıyla Cizre kantonunda başlattı. Bu hamleler, 10 Ekim 2015 tarihinde resmen kuruluşunu ilan eden QSD'nin kısa bir sürede önemli bir düzey yakaladığını gösteriyor. QSD'nin her üç hamlesinin stratejik hamleler olduğu da görülüyor.
Başarılar, kısa sürede erken başarı gösteren bir askeri gücün halk nezdindeki görüntüsü de açık bir şekilde ortaya koyuyor. Nitekim QSD, DAİŞ çetelerine karşı her operasyonu halkın talebi ile gerçekleştirdiğini belirtiyor.
'DEMOKRATİK ULUS' FİKRİ
QSD, içerisinde YPG/YPJ, Sotoro, Sanadit Şems Şimal gibi askeri güçleri barındırıyor. Bu nedenle tüm Rojava ve Suriye halkı, "QSD'yi bizim çocuklar kurdu" diyor. QSD, Ortadoğu'da Hıristiyan ile Müslümanları, Kürt ile Arapları, Türkmen ile Asurileri bir araya getirdi. Hegemonik devletlerin birbirine karşı savaştırmak istediği tüm tarafları bir araya getirerek, 'demokratik ulus' fikriyle bütünleştirdi.
CİZRE KANTONU YENİ BİR AŞAMAYA GELECEK
QSD savaşçılarının Şeddadê ilçesini özgürleştirmesiyle, başta Cizre kantonu ile Dera Zor arasındaki sınır daha somutlaşacak.
Yine Şeddadê'nin özgürleştirilmesi, Cizre kantonunun sürekli DAİŞ çetelerinin saldırılarına maruz kalan Hesekê kentini tamamen güvenlikli bir bölge haline getirecek. Bu nedenle Hesekê, Cizre kantonunun toplumun ekonomisi için yeni yatırım yeri olabilecek. Daha önce DAİŞ çetelerinin saldırılarından dolayı ekilemeyen devasa buğday tarlaları da yeniden yaşam bulacak.
Ayrıca, Şeddadê'nin özgürleştirilmesi ile Rojava'da bir kanton, tüm ilçeleriyle tam anlamıyla kontrol edilmiş olacak. Cizre kantonu en güvenlikli kanton halini alacak.
ÇETELER EN BÜYÜK KALELERİNİ KAYBEDİYOR
DAİŞ çeteleri, Hol'den sonra kantondaki en büyük ve son kalesini kaybetmiş olacak. Bu, aynı zamanda DAİŞ çetelerinin Musul-Heseke, Dera Zor ile Cizre kantonu arasındaki yollarının QSD savaşçılarının denetimine girmesi anlamına geliyor. Çetelerin Şeddadê'yi kaybetmesi ile Suriye'nin en büyük kentlerinden olan Dera Zor, artık DAİŞ'in güvenlikli bir alanı olmaktan çıkacak.
Yine QSD'nin resmi açıklamalarına göre, Hesekê'nin güneyinde devam eden çatışmalarda da Heseke ile Rakka arasındaki yolun denetime alınması an meselesi. Bu, kısa sürede başarıldığı takdirde DAİŞ çeteleri, kenti başkentleri Rakka'da da tedirginleşecek. Böylece olası Rakka hamlesi de hızlanacak.
EKONOMİK DARBE YİYECEKLER
DAİŞ çeteleri, bilindiği gibi ekonomik gelirlerinin büyük kısmını petrol satışından sağlıyor. Şeddadê de DAİŞ çetelerinin Suriye'de en büyük petrol geliri sağladığı alanlardan biri olması nedeniyle de stratejik. Bazı bilgilere göre, DAİŞ çeteleri Şeddadê'den aldığı ham petrolü KDP sayesinde Güney Kürdistan üzerinden Türkiye'ye pazarlıyordu. Bu nedenle DAİŞ çeteleri silahları buradaki para kaynağı sayesinde rahat bir şekilde temin edebiliyordu. Mevcut hamle, DAİŞ'i bu imkanlardan da yoksun bırakacak ve ona ekonomik bir kriz yaşatacak. Başta Rakka olmak üzere Dera Zor'da bulunan çeteler, büyük bir ekonomik krizi kısa sürede yaşayabilir.
QSD, YENİ OPERASYONLARDA DAHA GÜÇLÜ OLACAK
Sonuç olarak, Şeddadê'nin özgürleştirilmesiyle, QSD bir kez daha kendini ispat etmiş olacak. QSD, gerek Kobanê gerekse Cizre kantonunun Rakka'ya yakın olması nedeniyle olası Rakka operasyonunda siyasal anlamda daha güçlü söz sahibi olacak.