'Savaşımız özgürlük, onur ve insanlık savaşıdır, yorulmayız'

Dr. Bahoz Erdal: Bu işgalcilik, bu barbar zihniyet halkımıza ölümü dayatıyor. Bize savaşı dayatıyor. Biz varlık savaşı, onur savaşı, insanlık savaşı, değer savaşı, dil savaşı, ülke savaşı veriyoruz. Bedeli ne olursa olsun bunu yapmak zorundayız.

Halk Savunma Merkezi Karargahı komutanlarından  Dr. Bahoz Erdal gündeme dair Dengê Welat radyosuna konuştu.

Erdal AKP-MHP iktidarının derin bir kriz içinde olduğunu, gittikçe güçten düştüklerini, bu sebeple AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ortadoğu’daki karışık durumu fırsat bilerek her ülkeye el attığını ve bu biçimde Osmanlı fantazilerini gerçekleştirmeye niyetlendiğini belirtti. Erdal, Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin Irak, Libya, Sudan, Mısır ve körfez devletlerine, Suriye’ye yönelik tüm politikalarının başarısız olduğunu ve sonuçsuz kaldığını söyledi. Bahoz Erdal, bu başarısızlığın nedeni hakkında, ‘’Sebebi Kürdistan devrimidir. Gerçekten de tarihsel Kürdistan devrimi AKP politikasının içerde ve dışarda yenilgiye mahkum etti. Bu zayıflıklarının, yenilgilerinin sebebi Kürtlerdir. Sebebini Kürdistan devrimi ve PKK olarak görüyorlar. Bu nedenle Kürtlerden intikam alırcasına Kürtlere yönelik saldırı gerçekleştiriliyor, Hareketimize saldırılar oluyor’’ dedi.

BAZI KÜRTLERİ KANDIRMAK İSTİYORLAR

Erdal, Kürdistan’daki belediyelere yönelik darbe ve HDP Amed İl Örgütü’nün önüne devlet tarafından getirilen ailelere yönelik de şunları söyledi: ‘’Özellikle de AKP hükümeti ve yalancı medyası bunu gündemleştiriyor. Bu politikayla Kürdistan’daki katliamlar örtülmek isteniyor. Kürt belediyelerine yönelik saldırıları bu biçimde unutturmaya çalışıyorlar. Bu mesele hakkında, HDP binasının önünde olan ailelerden kaç tanesinin gerilla ailesi olduğunu bilmiyoruz. Kaç tanesi gerilla ailesidir, kaç tanesi değildir bilmiyoruz. Gerilla ailelerinin başımız gözümüz üstünde yerleri var. Gerillaya başvurabilirler. Çocuklarının durumu hakkında bilgiye sahip olabilirler. Fakat o ailelerden bize başvuran kimse olmadı. Onların gerilla aileleri olup olmadığına dair bir şey diyemiyoruz. Biz bunu bilmiyoruz. AKP bunu bir araç olarak kullanmak istiyor. İşte ’’anneler Kürdistan devrimine karşı çıkıyor, annelerin acıları var’’ söylemleriyle toplumun duygusuyla oynamaya ve bunu kullanmaya çalışıyorlar. Bazı Kürtleri kandırma hesabındalar. Fakat Kürtler AKP’yi iyi bilir. Kürdistan toplumu AKP ve Erdoğan’ın Kürtlere ve annelere yaklaşımını iyi bilirler.’’

Erdal, özyönetim direnişinde Silopi’de Türk devlet güçlerince katledilen ve cenazesi bir hafta boyunca sokakta bekletilen Taybet Ana örneğini vererek, ‘’Erdoğan’ın politikası, Kürt annelerine yönelik yaklaşımı bu.  Taybet Ana’ya karşı bu barbarlık, bu vahşet, Erdoğan’ın tüm Kürt annelerine yaklaşımıdır. Kürtler bunu unutmadı’’ dedi.

Bahoz Erdal, açlık grevleri direnişinde Erdoğan’ın ve bakanının talimatlarıyla Kürt annelerine yönelik polis terörünü hatırlatarak, ‘’Kürtler AKP gerçekliğini ve annelere yaklaşımını iyi biliyor’’ dedi.

KERKÜK ÜZERİNDE EN BÜYÜK TEHLİKE TÜRK İŞGALCİLİĞİDİR

Kerkük ve Irak’ın başka vilayetlerine yönelik yapılması düşünülen seçimlere dair de konuşan Dr. Bahoz Erdal, şunları belirtti: ‘’Bugün Kerkük’te bazı karışıklıklar var. Kerkük üzerinde bazı tehlikeler var. Kerkük Kürdistan şehridir. Orada sadece Kürtler yaşamıyor, Kürtler, Türkmenler, Araplar da yaşıyor. Kerkük mozaik bir yapıya sahip, kendi kendini yönetebilir. Fakat Kerkük Kürdistan coğrafyasında olan bir şehir. Bu tarihsel bir hakikattir. Fakat bugün Kerkük üzerinde tehlikeler mevcut. Eğer işgalci güçler fırsat yakalarsa Efrîn gibi yapmaya çalışacaklardır. Efrîn’de yapılanları Kerkük’te de yapmak isteyeceklerdir. Demografiyi değiştirmek isteyeceklerdir. Kerkük üzerinde en büyük tehlike Türk işgalciliğidir, Erdoğan’dır. Kerkük’teki Türkmen oluşumlardır, binlerce Türk’ü Türkmen adı altında oraya taşımışlar. Orada yıllarca bir çete örgütlenmesi oluşturuluyor. Oranın demografisi değiştirilmek isteniyor. Bazı şovenist Arap güçlerle karışıklık yaratmak isteniyor. Kürtleri oradan kaçırtmak istiyorlar. Tüm Kürt topraklarına el koymak istiyorlar. Kürtleri ve Arapları karşı karşıya getirmek, Kürt Arap savaşı çıkartmak istiyorlar. Demografiyi değiştirmek için savaş çıkartmak istiyorlar. Kürtleri kaçırtmak istiyorlar. Kerkük üzerinde böyle bir tehlike var. Bunu biliyoruz. AKP-MHP oyunlarıdır, MİT eliyle ve bazı Türkmen çeteleriyle bu yapılmak isteniyor. Güney Kürdistan halkı, özellikle de siyasi güçler bunu görmeli. Kerkük meselesine partisel bakılmamalı.’’

ÖMÜRLERİNİ UZATMAK İÇİN SAVAŞMAKTAN BAŞKA ÇARELERİ YOK

Halk Savunma Merkezi Karargahı komutanlarından Bahoz Erdal, bahar aylarından Xakurke’ye ve son zamanlarda Heftanin bölgesine yönelik başlatılan ‘’Pençe Operasyonu 2’’ adlı işgal hareketine ilişkin de, ‘’Şu an Erdoğan’ın elinde kendi iktidarını sürdürmek için Kürtlere karşı savaştan başka bir şey yok’’ diyerek, Erdoğan’ın bu biçimde ömrünü uzatmaya çalıştığını söyledi. Erdal, ‘’Xakurkê ve Heftanin’e yönelik saldırıları da bu kapsamda el almak gerekir. Kuşkusuz planları vardır. Kürdistan toprağını parçalamak istiyorlar, sadece Kürdistan değil, güçleri olursa Kuzey Afrika’yı da almak isteyeceklerdir. ‘’Orası atalarımızın topraklarıdır’’ diyor, atalarının oraları işgal ettiğini söylemiyor, ”onların mülküdür” diyor. Şimdi Xakurkê’yi almaya yönelik hesapları vardır, Heftanin’i alma hesapları var.  Oralara cadde yapmak ve petrol çıkarmak istiyorlar. Buralarda petrol var, madenler var. Bu hesapları var. Fakat iki yerde de büyük darbe yediler. Türk devleti ilk kez Güney’e girmiyor. 1992’den 1999’a kadar onlarca kez Heftanîn, Xakurkê, Zap, Garê’ye saldırdılar, Türk tankları Çomanê’ye, Qesrê’ye kadar girdiler. Yıllarca Güney’de savaş sürdü. Sonuç ne oldu?  Pisi pisine geri döndüler ve PKK, Kürdistan devrimi daha da güçlendi. Bu sebeple de en çok da Heftanin’e yönelik saldırıyı abarttılar, isim verdiler, kıyamet kopardılar fakat saldırının ikinci gününde Kürdistan gerillası onlara iyi bir ders verdi. Onları sıkıştırdı. O zamandan bu yana uyuşmuşlar orda. Gerilla onlara oraların piknik alanı olmadığını gösterdi. Xakurkê’de, Heftanin’de. İlerde buralara geldiklerine pişman olacaklar. Zaman ve tarih bunu herkese gösterecektir’’ dedi.

GERİLLA TARİHSEL BİR DİRENİŞ VERİYOR

Türk hükümetinin ‘Kıran’’ adlı operasyonda gerillaya ‘büyük darbe’ vurulduğuna ve Kuzey Kürdistan’da ‘600 gerilla kaldı’ gibi psikolojik savaş söylemlerine dair ise Erdal şu bilgileri verdi: ‘’Erdoğan Libya, Kuzey Afrika, İdlib’de yenildi, İdlib’deki güçleri rejimin çemberine alındı. Tüm siyaseti iflas etti. İçerde ekonomik kriz ağırlaşıyor. Tam böyle bir zamanda bir taraftan Heftanin’e saldırdılar, bir taraftan da Kuzey’de, ‘’Kıran 1, Kıran 2, Kıran 3 gerçekleştirdik’’ diyerek, büyük bir saldırıymış gibi sundular, bize büyük darbeler vurulmuş gibi. Bunlar hakikatten uzak. Jandarma komutanı, büyük bir yalancı ve şovmen olmalı. Birkaç askeri Xelê’ye getirdiler, orada 7-8 yıl önce arkadaşlar bir noktayı kullanmışlar. Gelip orada o zamandan arkadaşlardan kalmış olan çöpü yaktılar. Nerede olduğu da bilinmiyordu. Colemêrg Valisi’ni de yanına alarak, dağlardan gerillayı temizlediklerini  söylediler. Gerilla oralara girdiklerinden bile haberdar değil. Bir günde gizlice gelip çıktılar. Yine Cudi’de o general, yalancı sözde basını da yanına alarak, Girê Çolê’de açıklama yaptı. Orada, ‘’İşte biz Şırnak dağlarını temizledik’’ diyecekti. Tam o saatte arkadaşlar Cudi’de onları vurdular, eylem düzenlediler onlara. Birçok asker öldürüldü, silahlarına el konuldu. O jandarma komutanı, medyasıyla beraber kaçtı, açıklama dahi yapamadılar. Hepsi açıklama yapmaya gelmişti, şov yapmaya, tam o saatte arkadaşlar vurdu ve onlar kaçtı. Silopi’den çıktılar. Bu sebeple orada şov yapamadılar. Mardin’de de öyle. Bagok’ta, Mardin’de arkadaşlar etkili eylemler yaptılar, ağır darbe vurdular onlara. Özel Hareket sorumlulardan, Nusaybin katliamında parmağı olan bir katili, bir faşisti cezalandırdılar. Öldürüldü. Ağır bir darbeydi bu, faşistlere vuruldu. Bu yaz ve sonbahar operasyonlarıyla Türk devletinin güçlü olduğunu göstermeye çalışıyorlar, saldırı pozisyonunda olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Böyle bir atmosfer oluşturmaya çalışıyorlar. Böyle göstermeye çalışıyorlar. Fakat böyle değil. Gerilla Kuzey Kürdistan’da da, Medya Savunma Alanları’nda da tarihsel bir direniş veriyor. Sayı konusuna gelince de Türk hükümeti ömrünü bizim sayımızla geçirdi.’’

Erdal sonra Türk eski Başbakan’lardan Tansu Çiller’in 1993, 1994, 1995’ yıllarında her ay sonu ve yıl sonu gerilla sayısına yönelik verdiği sözde bilançoları anımsattı.

GERİLLANIN KENDİ TAKTİK VE STRATEJİLERİ VAR

Halk Savunma Merkezi Karargahı komutanlarından Bahoz Erdal, konuşmasının devamında şöyle konuştu:

‘’Gerillanın strateji ve taktikleri var, planları var. Her zaman gerilla taktik ve stratejileri aynı kalmaz, değişir. Bu dönemde de gerillanın taktik ve stratejileri var. Gerilla buna göre konumlanmış, dağılımını yapmış. Şimdi savaş yeni bir boyut kazanıyor. Teknolojik gelişimle beraber Türk ordusu kendini timlere bölmüş. Onlar da kendini küçük güçler biçiminde dağıtmış. Eskiden 20 bin, 30 bin kişilik güçle dolaşıyorlardı. Şimdi böyle değil. Tüm dünya orduları böyle. Savaş yeni bir boyuta giriyor. Yeni duruma göre kendini en hızlı biçimde dönüştüren gerilladır. Kürdistan gerillası bu sebeple kendini Türk ordusunun önüne atmaz. Şimdi gerillanın temel tarzı kendini gizlemedir. Gizli olması gerekir. Halkın da görmesi gerekmez. Her zaman gerilla stratejisi farklıdır. Bazen gerilla kendini gösterir, kendini hissettirir, kendini toparlar, bazen gizlidir. O da gerilla planı ve taktiğidir. Bu sebeple gerilla Kuzey’de ihtiyaçlara göre, taktik ve planlamaya göre hareket eder. Gerektiği yerlerde gerilla sayısını artırır. Gerektiği yerde azaltır. Bu gerillanın strateji ve taktiğine bağlıdır. Bunun yalancı İçişleri Bakanı’nın açıklamalarıyla alakası yok.

BEDELİ NE OLURSA OLSUN…

Madem ki öyle diyorsunuz, madem ki ‘’biz PKK’yi zayıflattık, güçsüz kıldık, birkaç kişi kaldı’’ diyorsunuz, niye her gün onlarla uçak kaldırıyorsunuz, ekonomik kriz bu kadar ağırken? O zaman ekonominin parasını çalıyorlar. Niye her gün onlarca uçak kaldırılıyor? Bu kadar uçak her gün dünyanın neresinde kaldırılıyor? Dünyada her gün bu kadar uçak kaldıran ve bombalayan tek bir ülke var. Madem ki PKK zayıflamış niye uçaklar kalkıyor? Madem ki PKK zayıflamış, niye 20 bin, 30 bin asker, 150 bin polis ve korucu Kürdistan’da var?  Madem PKK zayıflamış o zaman niye ABD’yle görüşmelerde PKK temel konu. Rusya’yla görüşmelerde niye PKK temel konu? Afrika’ya görüşmeler yapılıyor, temel konu PKK. Madem PKK bu kadar zayıf niye tüm dünyada birinci konudur? Diplomasilerinin temel gündemi PKK’dir. Madem PKK zayıflamış niye sabah akşam medyanız oturup kalkıp PKK’yi işliyor? Bu ne biçim yalandır? Çocuklar da bu yalana inanmıyor. Kürtler, PKK ve Önder Apo öncülüğünde sadece Kürdistan’ın değil, Türkiye’nin de geleceğini belirliyor. Bunlar bunu görüyor ve bundan korkuyorlar. Bu gerçeği gizlemek istiyorlar. Savaş var, kuşkusuz bu savaş duygu savaşı değil, zor bir savaş. 36 yıldır bu işgalciliğe karşı, bu barbarlara karşı savaşıyoruz. Binlerce kahraman şehidimiz var, daha da vereceğiz. Bazıları, ‘’PKK savaşı durdursun’’ diyor, bazılar, ‘’PKK niye yine savaş başlattı’’ diyor, bazılar, ‘’niye PKK savaşıyor’’ diyor, bazıları, ‘’niye PKK gençleri dağa götürüyor’’ diyor.  PKK’nin tercihi savaş değildir. Bu işgalcilik, bu barbar zihniyet halkımıza ölümü dayatıyor. Bize savaşı dayatıyor. Biz varlık savaşı, onur savaşı, insanlık savaşı, değer savaşı, dil savaşı, ülke savaşı veriyoruz. Bu yüzden savaş bizim üzerimizde farzdır. Bundan kaçamayız. Onurumuzu, haysiyetimizi, insanlığımızı korumak zorundayız. Bedeli ne olursa olsun bunu yapmak zorundayız. Buna yönelik hiçbir şüphemiz yok. Bu savaşın sebebi PKK değil, Kürtler değil. İşgalciler Kürtlere, ‘’ya yokluğunuzu kabul edeceksiniz, ya aslınızı inkar edip Türk olacaksınız, ya da hepinizi öldüreceğim, yok edeceğim’’ diyor. Kürtler artık bunu kabul etmez. 21. yüzyılda Kürtler köleliği kabul etmez.’’

Erdal konuşmasının devamında, ‘’Bu özgürlük, onur, namus savaşıdır. Bu savaştan yorulmayız. Halkımız bu güne kadar elinden geleni yapmıştır, bundan sonra da yapacaktır. Buna mecburuz.  Ya köleliği, onursuzluğu kabul edeceğiz, bunu kabul etsek dünya ve ahiret bizi kabul etmez’’ dedi.

GERİLLA AİLELERİNE YÖNELİK OYUNLARA DİKKAT EDİLMELİ

Dr. Bahoz Erdal, en son Türk devletinin gerilla ailelerine yönelik oyunlarına dikkat çekerek , Türk emniyet, istihbarat ve jandarmasının ailelerle ilişkilenmeye çalıştığı, onlar üzerinde etkide bulunmaya çalıştığı, mümkünse onları ajanlaştırmaya çalıştığını belirterek, ‘’Düşmanın gerilla ailelerine yönelik böyle oyunları vardır. Ailelerimiz bu konuda uyanık olmalı. Bütün görüşmelere gitmek zorunda değiller. Onlara karşı bir dava yok. Sadece, ‘’gelin sohbet edelim’’ deniliyor. Bu kandırmadır. Eğer bu devlet sizi sevseydi çocuklarınızı öldürmezdi. Eğer bu devlet sizi sevseydi her gün binlerce asker, polis, kontra ve uçaklarla çocuklarınızın üzerinde gitmezdi. Eğer bu devlet gerçekten sizi sevmiş olsaydı varlığınızı, hakkınızı kabul ederdi. Siz de bir milletsizin, bir tarih, coğrafya, kültür ve dil sahibisiniz. Bu, savaşın bir parçasıdır. Bir taraftan ailelere işkence ediliyor, cezaevlerine atılıyor, 70 yaşındaki annelere müebbet veriliyor, diğer taraftan da iyi polis rolü oynanıyor. Diğer taraftan da aileleri çağırıp onlarla sohbet ediliyor, onlardan bazı sözler almaya çalışıyorlar’’ dedi.

KORUCULUK İFLAS ETTİ AMA…

Erdal, Türk devletinin Kürdistan’daki halkı yoksullaştırarak Kürt gençlerini koruculuğa mahkum etme yönündeki ekonomi-politikasına değinerek,  koruculuğun artık iflas ettiğini ama Türk devletinin gençler üzerinde özellikle Botan, Sêgirkê, Şêxan, Osyan, Şirnex, Dêrgûlê, Pinyaniş, Wan’da yeni politikalar ürettiğini dile getirdi. Bahoz Erdal ‘’Koruculuk iflas etti. Şimdi bazı bilinçsiz, işsiz gençleri, onların duygularıyla da oynayarak kontralaştırma faaliyetleri yapılıyor. İsmini verdiğim tüm yerlerde halkımızın haberdar olduğunu biliyoruz. Biz onların durumunu biliyoruz. Takip ediyoruz. Umudumuz da var. Çağrımız şu: Yine aynı şeyi Jîrka hattı için söylüyoruz, Çatak hattı için de, yani tüm Kürdistan için diyoruz. Garzan da aynı hat’’ dedi.

Bahoz Erdal, Xiya aşireti, Sason, Kulp, Muş’a yönelik yönelik de aynı çağrıyı yaparak, ‘’Düşmanın hakikatını görün. Eğer bazen arkadaşlar tarafından bazı eksiklikler olursa, bize başvurabilirler, buraya kadar gelebilirler. Biliyorlar. Adresi biliyorlar. Bazen eksiklikler olabilir, insani bir durumdur. Fakat düşmana karşı uyanık olun. Kürdün Kürde kırdırılmasına yeter artık. 21. yüzyılda artık bu yaşanmamalı. Halkımıza çağrımız ve halkımızdan beklentimiz budur,’’ dedi.