Sarıyıldız: Sessiz kalmayın, direnişi büyütün
HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız “Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur ve Dargeçit'te olup bitenlere sessiz kalmayın” diyerek her yerde direnişi büyütme çağrısı yaptı.
HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız “Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur ve Dargeçit'te olup bitenlere sessiz kalmayın” diyerek her yerde direnişi büyütme çağrısı yaptı.
Sarıyıldız, “Anne karnındaki 8 aylık henüz dünyaya gözlerini açmamış bebeği, 78 yaşındaki yaşlı amcayı infaz ettiler. Bu vahşet karşısında bu tepki düzeyi yetersizdir. Bunun her yere yayılması gerekiyor. Bunlar bu ülkenin demokratikleşmesi için, barış ve özgürlüğün gelmesi için önemlidir” diyerek, sessiz kalınması durumunda bu katliam ve vahşetin her yere yayılacağı uyasında bulundu.
DÜNYAYA GÖZLERİNİ AÇMAMIŞ 8 AYLIK BEBEĞİ ANNE KARNINDA KATLETTİLER
Gelinen aşamada sıkıyönetimin üzerinden bulunduğu şehrin gün boyunca havan ve tank atışları ile dövüldüğünü söyleyen Sarıyıldız, “dün yine siviller öldürüldü. 8 aylık hamile bir kadın doğmamış bebeğiyle keskin nişancılar tarafından vurularak katledildi. 78 yaşındaki Selahattin Bozkurt ise evinin önünden herhangi bir eylem olmadığı halde yine keskin nişancılar tarafından hedef gözetilerek katledildi” dedi. Sarıyıldız, evlerinin bodrumuna sığınan bir aileden de, evin havan ve top atışları ile vurulması sonucu çöken duvarların altında kalan bir kişinin de yaşamını yitirdiğini söyledi.
İlçede elektriğin ve suyun olmadığını ifade eden Sarıyıldız, “Çaresiz bir şekilde bekleyişimiz devam ediyor. Telefonlarında şarj kalan yurttaşlar bize ulaşmaya çalışıyorlar. Hepsi şunu diyor; ‘Tamam bizi öldürebilirler ama bu kadar da ahlaksızlık olmaz. Bebeklerimiz var çocuklarımız var. Savunmasız insanlar var burada. Bunlardan ne istiyorlar.’ Binlerce asker ile yapılan kuşatma karşısında dışarıya çıkanların hemen vurularak katledildiği bir ortamda halk yine sokaklara çıkıyor yine tepkisini dile getiriyor” dedi.
ABLUKAYA RAĞMEN ‘SONUÇ’ ALMAMIYORLAR
Şehrin birçok noktasının sıkı gözetim altında ve top namlularının menzili içerisinde olduğunu belirten Sarıyıldız, “O nedenle halkın da çok manevra imkanı da kalmamış. Tanklar gün boyunca aktif bir şekilde şehri dövüyor. Yasef Mahallesi, Cudi Mahallesi'nin üst kısımları ve yine Nur Mahallesi'nin bir kısmı özellikle tanklar tarafından hedef alınan noktalar oluyor. Obüsler ile hendekleri vuruyorlar ama genelde uzaktan vurmalar oluyor bunlar. Şehrin merkezindeki mahallelerin kenarlarına girilmiş. Halk tehdit edilerek, hakaretler edilmiş. Ama bir mahallenin içlerine ilerleme gibi bir durum söz konusu değil. Bu kadar ablukaya rağmen kendi deyimleriyle sonuç da alamıyorlar. Eğer sonuç almak her tarafa girmek ise kesinlikle halen girememişler” diye vurguladı.
GENERALLER ŞIRNAK’A GELDİKTENR SONRA VAHŞETİN DÜZEYİ ARTTI
AKP-devlet işbirliğinde öz yönetim alanlarına binlerce gücün yığılmasının halkın gücü ve iradesinden ne kadar korktuklarını gösterdiğini kaydeden Sarıyıldız, “Ama yöntem olarak katliam odaklı bir yöntem benimsenmiş. Bu çok tehlikeli. Çok fazla ciddiye aldıkları içindir ki, genelkurmay komuta kademesi düzeyinde buraya çıkarma yaptı. Ama benimsedikleri yöntem katliamcı, aşılmış bir yöntemdir. İnsanları katledebilirsiniz, ama bu sonuç alınabilecek bir yöntem değil. Bu komuta kademesindeki generaller bölgeye, Şırnak'a geldikten sonra vahşetin düzeyi arttı. Düne kadar kaymakam ile görüşebiliyorduk. Bunlar geldikten sonra artık her türlü iletişim kanalımız kapandı. Bu somut bir sonuç. Tamamıyla direnişi kırma, yıldırma ve korkutma temelinde bir yöntem ve taktik benimsenmiş durumda” diye konuştu.
HALKIN TEMEL İHTİYAÇLARINI HEDEF ALIYORLAR
“Yasef Mahallesi'nde Cudi ve Nur'un önemli bir kısmında telefonunda şarjı kalanlar bize ulaşıyor. Trafolar ilk günden patlatıldı. Su depoları hedef alınarak delindi. Su ve elektrik yok. Belediye halkın su ihtiyacına karşı vanayı açmak ile görevlendirdiği personeli vuruldu. Personelin kolu koptu” diyen Sarıyıldız, “Bu yerler susuz ve elektriksiz bırakıldı. Düşünün 6-7 gün boyunca bodrumlarda mahsur kalan insanların insani bir sürü ihtiyacı vardır. Su, gıda gibi temel ihtiyaçların hiçbiri sağlıklı bir şekilde giderilemiyor. Çünkü bir şey bırakmadılar. Bize ulaşabilenler, bize ‘Şu an bidonumuzdaki son suyu içiyoruz’ diyorlar. Kimi bölgeler açısından böyle bir vahşet söz konusu” dedi.
YALAN HABERLER SERVİS EDİYORLAR
Yasağın başından itibaren Cizre’de olduğunu söyleyen Sarıyıldız, “Mahallelerdeki tüm bilgiler, anında bize ulaştırılıyor. Anadolu Ajansı’nın başını çektiği havuz medyasının servis ettiği haberler büyük bir yalan büyük bir dezenformasyon. Şimdi Genelkurmay ve AKP hükümeti böyle rakamlar vererek uyguladıkları vahşete gerekçe hazırlamaya çalışıyor. Siviller, kadınlar bebekler öldü ama bakın bu kadar güç "terörist" vardı diye getirildi. Bu yaptıkları katliamları meşrulaştırma çabasıdır. Yalan söylüyorlar. Şuana kadar Cizre'de 8 insan katledildi, bunların hepsi Cizre'nin yerleşik halkıydı. Hepsi sivil insanlardı. Bunların bir kısmı çocuk, bir kısmı evli barklı kadın ve erkeklerdi. Düşünün aralarında henüz dünyaya gözlerini açmamış 8 aylık bebek de vardı. İsimsiz bebeği de katlettiler. Yine 78 yaşındaki Selahattin amca da vardı. Açıkçası bu çok ahlaksızca bir dezenformasyondur. Bu katliamlarına kılıf bulma çabasıdır. Anadolu Ajansı'nda (AA) dezenformasyona dönük haberler servis ediliyor. Kaynak gösterilen katledilenlerin aileleri bu haberleri yalanlıyor” dedi.
HERKES ALANLARA İNMELİ
Sarıyıldız, hiçbir zaman vahşetin, insan yaşamına dönük vandalizmin bu düzeye ulaşmadığına dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşünün dünyaya henüz gözlerini açmamış bir bebek, annesinin karnında vuruldu. 40 yaşındaki çocuk sahibi kadın sırtından vuruldu. 2 yaşındaki bir çocuk sırtından vuruldu. Bunların olduğu bir yerde hayatın normal akmadığını herkesin bilmesi gerekir. Buraların kırılması durumunda bu şiddet dalgası, bu vahşetten sonuç alma düşüncesi başka yerde de devreye girer. Bu her yere yayılacaktır. O nedenle Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur ve Dargeçit'te olup bitenlere sessiz kalınmaması gerekiyor. Bu vahşet karşısında bu tepki düzeyi yetersizdir. Bunun her yere yayılması gerekiyor. Bunlar bu ülkenin demokratikleşmesi için, barış ve özgürlüğün gelmesi için önemlidir. Yine benzeri vahşet ve katliamların yaşanmaması için çok önemlidir bu tepkiler. Bu hepimizin ortak sorunudur ve sorumluluğudur. Hendekli yerlerde yaşıyor olsak da olmasak da bu hepimizin ortak sorumluluğudur. İnsani, siyasi, ahlaki politik sorumluluğumuz bu dönemde bir şeyler yapmayı emrediyor.”