Salih Müslim: İki ayrı askeri güce izin vermeyeceğiz

Salih Müslim: İki ayrı askeri güce izin vermeyeceğiz

Batı Kürdistan’ın en büyük partisi PYD’nin Eşbaşkanı Salih Müslim, bazı partilerin Batı Kürdistan’a dayattığı iki askeri gücü reddederek,  “Herkes biliyor ki bir ülkede iki farklı askeri gücün olması kardeş kanının dökülmesi anlamına geliyor” dedi. Güney Kürdistan makamlarının Batı Kürdistan ile olan sınır kapısını kapatmasına da tepki gösteren Müslim, bu kararı “Rojava halkının cezalandırılması” olarak değerlendirdi.

Uluslararası Barış ve Demokratikleşme (DPI) örgütünün daveti üzerine Güney Kürdistan’a gelen PYD Eşbaşkanı Salih Müslim Rojava’da (Batı Kürdistan) son yaşanan çatışmalar, Suriye Kürt Demokrat Partisi (SKDP) ile PYD arasındaki gerginlik ve Federal Kürdistan Bölgesi’nin Sêmalka sınır kapısını kapatmasını değerlendirdi.

Uluslararası bir barış örgütünün daveti üzerine Güney Kürdistan’a geldiklerini belirten PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, birçok Kürt örgütünün de hazır bulunduğu bir toplantıya katıldıklarını ifade etti. 

Sözkonusu barış örgütünün Arap muhalefet örgütleriylede ilişki içinde olduklarını söyleyen Müslim, “Bu nedenle böylesi bir toplantı oldukça önemliydi. Ancak biz özelikle Kürt örgütleri arasındaki sorun ve çelişkileri tartıştık. Bu temelde bu var olan sorunların çözümüne dönük bazı adımların atılacağını umuyoruz” dedi.

SKDP KENDİSİNİ ROJAVA’NIN SAHİBİ SANIYOR

SKDP ile PYD arasında yaşanan sorunlara değinen Müslim, şunları ifade etti:  “Bu sözkonu parti ile zihniyet farklılığımız var. Egemen yaklaşımları var. Kendilerini  Batı Kürdistan’ın sahibi olarak görüyorlar. Biz ise halkın egemenliğinden yanayız. Kişilerin ve partilerin egemenliğini istemiyoruz. Bilindiği üzere SKDP-Elparti Güney Kürdistan’da silahlı eğitim aldırdığı 74 kişiyi kaçak bir şekilde Rojava’ya geçirmek üzereyken sınırdaki Asayis güçleri tarafından sorgulanmak üzere gözaltına alındı. Eğer Kürt halkını korumak amacıyla eğitim görüp geldiysen neden kaçak yollarla sınırı geçiyorsun. Eğer böyle yaparsan sınırdan sorumlu kişilerin bunları sorugulama ve tutuklama hakları var. Demek ki ortada bir art niyetlilik var. Bir de mağdurluk edebiyatı yaparak sanki kendilerine haksızlık yapılmış gibi yaygara kopardılar. Eger sınır asayışı onları tutuklamasaydı. Suç işlemiş olurlardı. Asayış güçlerin sağladığı güvenlik tedbirleriyle halkımızı selefilerden ve diğer kan içici düşmanlarından koruyoruz. Kürdistan’a geçemiyorlar.  Kobani, Dirbesiyê ve Qamişlo’da patlamalar yapılamıyorsa, bizim Asayiş güçlerimizin sağladığı güvenlik tedbirlerindendir.

SINIR KAPISININ KAPATILMASI HALKIN CEZALANDIRILMASIDIR

19 Mayıs gününden bu yana Sêmalaka kapısının KPD tarafından kapatılmasını Rojava halkının cezalandırılması olarak değerlendiren Müslim sözkonusu uygulamadan işçilerin, hastaların ve öğrencilerin olumsuz etkilendiğini belirti. Partiler arası farklılıkların zenginlik olarak algılanması gerektiğini de sözlerine ekleyen Müslim şunları söyledi: “ Rojava halkına karşı günlük saldırılar gelişiyor. PYD halkı savunurken bugüne kadar bu güçler neredeydi?  Şimdi askeri güçler geliştirmek istiyorlar. PYD direndi. Savaş meydanında kendini ıspatladı. Biz Kürt halkının meşru savunma gücüyüz dedi.  Ve Kürt Yüksek Konseyi de kabul etti. Kürt halkını savunmak isteyen herkesi bu savunma gücü içinde yer almaya çağırdı. Herkes biliyor ki bir ülkede iki farklı askeri gücün olması kardeş kanının dökülmesi anlamına geliyor. Derik, Serikani ve Afrin’de askeri akademiler açılmış. Halkını savunmak isteyen her Kürt genci gelip katılabilir.  Hewler anlaşmasında en temel madde savunma gücünün Kürt Yüksek Konseyi’ne bağlı olacağıydı. Kürt  Yüksek Konseyi olarak hiçbir farklı askeri oluşuma izin vermeyeceğiz.”

AFRİN STRATEJİK BİR ALAN

Son dönemlerde Afrin’e sıçrayan çatışmalara da değinen Salih Müslim ne idüğü belirsiz bir çok kişinin kendini Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olarak ilan ettiğini söyledi. Müslim, şöyle konuştu: “Suriye rejiminden kopmuş hırsızlık yapan halkı soyan bazı gruplar da kendilerini ÖSO olarak yansımaya çalışıyor. Başı ayağı ve gözü olmayan bu güçlerin çoğu da dış devletlere bağlıdır. Gerçek anlamda Suriye halkı için savaşan gruplar ise azınlıktadır. Bazıları PYD’nin rejimden yana olduğunu söylüyorlar. PYD ilk günden beri rejime karşı savaş halindedir. Bizim temel yöntemimiz ölümleri çoğaltmak değil halkımız için en kansıza yakın biçimde kazanım elde etmektir. PYD Rojava'da Kürt devriminin temel parçasıdır. Son dönemlerde çatışmalar neden Afrin’e sıçradı. Bu alan stratejiktir. Bir taraftan Şiiler var, rejim güçleri hakımdır. Diğer taraftan Idlıp bölgesi var. Afrini’ ele geçirmek istiyorlar. Kürtler direniyor. Önümüzdeki süreçte daha yoğun çatışmalar da gelişebilir. Biz Kürtler olarak kendimizi korumaya hazırız. YPG’nin bu halkı savunmaya gücü var.”

ULUSAL KONFERANS İÇİN UMUTLUYUZ

Brüksel’de yapılan KNK’nin 13. Genel Kurul’na katılımın, önümüzdeki dönemde yapılması planlanan ulusal konferans için kendilerini umutlandırdıklarını belirten Müslim, şöyle dedi:  “KNK ulusal bir kurumdur. 13. Genel Kurulu’na hemen hemen katılmayan Kürt örgütü kalmadı. Tartışmalar oldukça demokratikti. YNK temsil düzeyinde Mele Baxtiyari’yi gönderdi. KDP bir temsilci aynı zamanda Kürdistan Bölge başkanı Mesut Barzani de bir mesaj gönderdi. Bunlar Kongreyi rahatlattı. Eşbaşkanlı sistemi kabul edildi. Bütün bunlar Hewlêr de yapılacak Kürt ulusal konferansı için umut verici gelişmelerdir.”