'Sağlıkçılar çıkartılıyor, kolluk güçleri sokuluyor'
HDP, Kürdistan'daki devlet ablukasında sağlık emekçilerinin görevlerinin engellendiğini ve sağlık hakkının çiğnendiğini belirtti. Parti, konuya ilişkin araştırma komisyonu istedi.
HDP, Kürdistan'daki devlet ablukasında sağlık emekçilerinin görevlerinin engellendiğini ve sağlık hakkının çiğnendiğini belirtti. Parti, konuya ilişkin araştırma komisyonu istedi.
HDP, Kürdistan'daki devlet ablukasında sağlık emekçilerinin görevlerinin engellendiğini ve sağlık hakkının çiğnendiğini belirtti. Parti, konuya ilişkin araştırma komisyonu istedi.
HDP Amed Milletvekili Sibel Yiğitalp, devam eden "sokağa çıkma yasakları"nda; halkın sağlık hakkının engellenmesi ve sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunların araştırılmasını istedi.
Meclis'te konuya ilişkin araştırma önergesi veren Yiğitalp, "16 Ağustos’tan bu yana 7 kentin 20 ilçesinde onlarca mahalleyi kapsayacak şekilde 56 kez ilan edilen sokağa çıkma yasakları toplamda 295 günü bulmuş durumdadır. Hukuki bir dayanak olmaksızın ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla bütün hukuki değerler ayaklar altına alınmaktadır" dedi.
'GÖREV YAPTIKLARI BİNALARI BOŞALTMALARI İSTENİYOR'
Yiğitalp, birçok sağlık kurumunun, bu süreçte devlet güçleri tarafından karargâh olarak kullanıldığını; hem sağlık emekçilerinin fiziksel mekânda sağlık hizmeti sunma hakkı hem de Anayasa gereği sağlık hizmeti alma hakkının hiçe sayıldığını belirtti. "Bu durum beraberinde en temel hak olan yaşama hakkının gaspına kadar uzanmaktadır" diyen Yiğitalp, şöyle devam etti: "Bazı sağlık emekçilerine de görev yaptıkları binaları boşaltmaları, binaların kolluk güçleri tarafından kullanılacağı bilgisinin sözlü olarak iletildiği de tarafımıza ulaşmıştır. Türkiye’nin de taraf olduğu ve savaş hukukunu düzenleyen Cenevre Sözleşmelerinden 12 Ağustos 1949 tarihli 'Sağlık ve Emniyet Mıntıkaları ve Mahallerine Müteallik Anlaşma Projesine' göre; sağlık mıntıkalarına hiçbir şekilde silahlı güçlerin girmemesi gerekmektedir. Yani sağlık kurumlarının kolluk güçlerinin ablukasına alınıp halkın sağlık hakkının engellenmesi açıkça adı geçen sözleşmenin ihlalidir. Ayrıca yasakların başladığı günden bu yana aile sağlığı merkezlerinin hizmet verememesi sonucu gebe takibi, aşı uygulaması, kronik hastalıkların takibi gibi birçok koruyucu sağlık hizmeti uygulanamamaktadır. Süreç boyunca eczanelerin çok kısıtlı hizmet vermesi ya da kapalı olması sebebiyle de düzenli tıbbi tedavi alan hastaların tedavileri aksamakta, bu da geri dönüşü olmayan fiziksel, ruhsal hastalıkların oluşmasına hatta can kaybına neden olmaktadır."
'TEHDİT, DARP VE ÖLÜMLE KARŞILAŞIYORLAR'
Halkın sağlık hizmetine ulaşamamasının yanı sıra, sağlık emekçilerinin görevlerini yapmasının da engellendiğine işaret eden Yiğitalp, şunları kaydetti: "Hastanelere başvuran yaralıların öncelikli olarak hayati bulgularına bakılması gerekirken, kolluk güçlerinin müdahaleyi engelleyerek, hastanın parmak izini alması, müdahale yapan sağlık emekçisi ile ilgili tutanak tutması gibi uygulamaların yapıldığı sağlık emekçileri tarafından ifade edilmektedir. Ambulansların yaralıları almaya giderken yine kolluk güçleri tarafından engellendiği de ifade edilenler arasındadır. Bu süreçte görevini yapmaya çalışan sağlık emekçileri sadece engellenmemekte aynı zamanda darp edilmekte, tehdit edilmekte ve hatta öldürülmektedirler. Sağlık emekçilerinden; Eyüp Ergen, Şeyhmus Dursun ve Abdülaziz Yural yaralılara yardım etmek isterken öldürülmüşlerdir."
Yiğitalp ayrıca, son zamanlarda yazılı ve görsel basında çıkan haberlerle yasağın olduğu bölgelerde görevini yapmaya çalışan sağlık emekçilerinin; isimlerinin baş harfleri, çalıştıkları bölümler ve sosyal medya hesaplarının yayımlanarak hedef gösterildiklerini de aktardı.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından yapılan açıklamayla yasak ilan edilen bölgelerde görev yapan sağlık emekçilerinin 24 saatlik nöbetler şeklinde değil, haftalık nöbetler şeklinde çalışacaklarının duyurulduğunu belirten Yiğitalp, şunları ekledi: "Bunun gerekçesi ise, sokağa çıkma yasağının olduğu bölgelerde hastane personelinin giriş çıkışında sorun yaşamaması olarak beyan edilmiştir. Hukuksal dayanağı olmadan yapılan bu açıklamaya ek olarak, herhangi bir yazılı talimatla resmileştirilmeden hayata geçirilmiştir. Oysa Sağlık Bakanlığı personelinin çalışma koşullarını, can güvenliğini ve yaşam hakkı başta olmak üzere en temel insani haklarını güvence altına alma konusunda sorumludur. Sağlık emekçileri; sokağa çıkma yasağının bulunduğu bölgelerde yaşadıkları ihlalleri ilk günden itibaren Sağlık Bakanlığına bildirdiklerini ve sağlık hizmetlerine erişimin güvence altına alınması için önlem alınmasını talep ettiklerini de beyan etmişlerdir."
HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp, sağlık emekçilerinin sorunlarının araştırılması, yaşadıkları hak ihlallerinin tespit edilmesi için Meclis çatısı altında acilen bir araştırma komisyonu kurulmasını talep etti.