QSD, çetelerin önemli merkezlerinden biri olan Şeddadê’ye karşı başlattığı "Habur'un Öfkesi" hamlesi ile birlikte bir kez daha gözleri bölgeye çevirdi. Şeddadê’nin tarihi, stratejik, siyasi, jeopolitik anlamı var.
MEHMET NURİ EKİNCİ
HESEKÊ
Cuma, 19 Şubat 2016, 10:01
Suriye Demokratik Güçleri (QSD), çetelerin önemli merkezlerinden biri olan Şeddadê’ye karşı başlattığı "Habur'un Öfkesi" hamlesi ile birlikte bir kez daha gözleri bölgeye çevirdi. Hesekê’nin 65 kilometre kuzeyine düşen Şeddadê DAİŞ çetelerinin Musul ve Rakka arasındaki ana güzergâhı. Şeddadê’nin tarihi, stratejik, siyasi, jeopolitik anlamı var.
Şeddadê, DAİŞ çetelerinin önemli merkezlerinden biri olan Musul ve Rakka’yı birbirine bağlayan uluslararası yol güzergahı üzerinde zengin petrol ve doğal gaz rezervlerini barındırıyor. Çetelerin Cizirê eyaletinin son sınırı ve Derazor eyaletinin sınırını oluşturuyor. Çetelerin uzun süredir Şeddadê’den çıkardıkları petrolü Rakka ve Musul üzerinden Türk devletine sattığı artık bilinen bir gerçeklik.
Tüm bu özelliklerinden dolayı DAİŞ çeteleri ve arkasındaki güçler için özel ve stratejik önemi olan Şeddadê’ye QSD’nin başlattığı "Habur'un Öfkesi" hamlesi DAIŞ çetelerinin 'şah damarını' kesecek ve bitişlerini bir adım daha yakınlaştıracak.
ÇETELER İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?
Suriye devletinin kuzeydoğusunda yer alan Şeddadê Irak sınırına yakın en stratejik şehirlerinden birisidir. 65 kilometre kuzeyinde Hesekê şehri ile Arişe beldesi yer alıyor. Güneybatısında ise Derezor şehri ile Ergede beldesi, doğusunda ise Irak sınırı yer alıyor.
Şeddadê Kürt kenti olmasına rağmen özellikle Baas rejiminin uyguladığı etnik milliyetçi ve Araplaştırma politikalarından dolayı Kürt nüfusu giderek azınlığa düşmüş oldu. Nüfusunun büyük çoğunluğunu Arap Cibori aşireti oluştursa da, DAİŞ çetelerinin işgali öncesinde Sünni Kürtler ve az sayıda da Êzîdîler şehirde yaşıyordu.
Tarihten günümüze ekonomik olarak Şeddadê de esas olarak tarım ve hayvancılık yaygın iken, petrol ve gaz bulunması ile alanın ekonomik yapısında yeni bir oluşum sağlandı. Suriye’de çatışmalar başlamadan önce Suriye devletinin en büyük petrol yatakları Şeddadê'de bulunuyordu.
Suriye devleti Şeddadê'den çıkardığı petrolü Humus gibi daha iç bölgelere taşırken, burada bir gaz dolum fabrikası kurdu. Suriye’nin en büyük tüp gaz dolum fabrikalarından birisi Şeddadê'de bulunuyor. Ve QSD’nin hamlesi ile şu an bu fabrika çetelerden temizlenerek özgürleştirildi.
Çetelerin Suriye ve Irak devletleri arasında işgal ettiği sınır yerlerinin en önemli kavşaklarından birisi Şeddadê'dir. Çeteler buranın zenginlik kaynakları ve stratejik öneminden dolayı sürekli alan üzerinde bir çatışmayı geliştirdi.
Suriye’de 2012 yılı sonlarında Cephet El Nusra tarafından Baas Parti Merzeki ile İstihbarat merkezine eş zamanlı yapılan intihar saldırılarıyla Suriye rejiminden alındı. Serekaniye savaşlarında Nusra’nın askeri ve ABD tarafından terörist örgütler listesine alınarak siyasi darbe almasından sonra 2013 yılı baharında Nusra tarafından DAİŞ’e bırakıldı. O günden bu yana DAİŞ’in elindedir.
ÇETELERİN ŞAH DAMARI KESİLİYOR
Bu el değişiminde Şeddadê özellikle DAİŞ çeteleri için büyük bir öneme sahip oldu. Zira petrol ve doğal gaz kaynaklarının yanında Şeddadê şehri özellikle DAİŞ çeteleri için Rakka ve Musul kentleri arasındaki can damarı niteliğinde oldu.
Musul ve Rakka arasında stratejik önemi olan Şeddadê aynı zamanda çetelerin Berek vilayetinin (Cizrê'nin) son noktasını oluşturuyor. Buradan itibaren Derezor vilayeti başlıyor ki, buranın alınması, Derezor’un da giderek büyük bir tehlike altına girmiş olması anlamına geliyor.
Musul ve Rakka arasındaki uluslararası yol bağlantısı Şeddadê üzerinden sağlanıyor. Bu özelliğinden dolayı DAİŞ çetelerinin özellikle Musul ve Irak ordusundan ele geçirdiği silah ve cephaneyi Şeddadê yolu üzerinden Suriye'ye taşıyarak Rojava ve Kobanê’de saldırılar gerçekleştirdiği de biliniyor. Buranın alınması, aynı zamanda Rakka ve Musul arasındaki çete bağlantılarının da tamamen kesilmesi demek.
Çeteler Şeddadê’de çıkardıkları petrolü Musul hattını takiben Güney Kürdistan-KDP üzerinden ve Rakka-Crablus hattı olmak üzere iki hat üzeri Türkiye’ye satıyor. Çetelerin Türk devletine sattığı Şeddadê petrolünden elde ettiği gelir ile silah ve cephane alarak bunu Rojava ve Suriye'deki savaşta kullanıyor. Suriye ve Rojava'da gerçekleşen bunca katliam, işgaller Türk devletinin petrol karşılığı çetelere satmış olduğu silahlarla gerçekleştiriyor.
ŞENGAL ESİRLERİ BURADAN DÜNYAYA PAZARLANDI
DAİŞ çeteleri, büyük önemde olması ve iç bölgelerde kalmasından dolayı ‘güvenlikli’ buldukları Şeddadê’yi hem geçiş hattı, hem de temel üst bölgelerinden biri olarak kullandı. Özellikle Musul işgali sonrasında Kobanê işgal girişi ve Rojava saldırıları buradan takviye edildi.
Çetelerin Şengal işgali ile birlikte esir aldıkları Şengal halkını buraya getirip buradan farklı alanlara dağıttı. Esir aldıkları Şengal kadın ve çocukları önce Şeddadê’ye getirildi ve burada kurulan pazarlar üzerinden diğer yerlere götürüldü.
Sonuç olarak, çeteler için büyük önemi olan Şeddadê’nin özgürlüğüne kavuşması aynı zamanda çetelerin sonunu hızlandıracaktır. Bu sonuç Suriye demokrasisi için önemli bir kazanım iken, çeteler üzerinde hesapları olan güçleri daha da kahredecek.