MÖP, Türk devletinin Rojava’ya saldırılarını kınadı

Türk devletinin Rojava’ya yönelik saldırılarına ilişkin açıklama yapan MÖP, “Demokratik Suriye Güçlerine karşı işgal mantığıyla saldırmaktadır" dedi.

Türk devletinin Rojava’ya yönelik saldırılarına ilişkin açıklama yapan MÖP, “Demokratik Suriye Güçlerine karşı işgal mantığıyla saldırmaktadır. Türk Devleti tarihe, halklara ve insanlığa işlediği, işlemekte olduğu suçların hesabını vermekten korkmaktadır. Bu yüzden her tarafa saldırmakta, bölgeyi ataşe vermeye çalışmaktadır” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP) Türk devletinin Suriye’nin Rojava’daki demokratik kantonlara karşı tahammülsüzlüğü, işgal amaçlı saldırılarını kınadı.

Suriye kaosu başladığı ilk günden DAİŞ, El Nusra, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) vb. oluşumlarla BAAS rejimine alternatif olmayı isteyen Türk devletinin, savaş ilerledikçe bu insanlık dışı grupların, BAAS rejimine alternatif olmaktan ziyade, toplumsal ne varsa katledeceğini, gerçek yüzünü Kobanê’de ortaya çıkardığını belirtti.

Böylece insanlık tarafından lanetlendiğini de vurgulayan MÖP şunları belirtti: “Buna rağmen Türk devleti bu kesimleri desteklemeye devam etti. Aynı zamanda bu desteği iki yüzlülükle her zaman gizlemeye çalıştı, değişik kılıflara sığdırmaya çabaldı ama olmadı. Ermeni, Rum ve Asuri/Süryani/Keldani halklarının 1915 Soykırım yüzüncü yılında Türk devleti, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi karşısında tarihi bir çöküşü yaşarken, bu çöküşü ve çözülmeyi IŞİD, El Nusra vb. oluşumlarla engellemeye çalışmaktadır. Dolayısıyla bu oluşumların zayıflığı, yenilgisi ve yıpranmışlığını kabul etmediyinden, onları korumaya çalışmaktadır. Geçen aylarda Musul, Behşika alanında onları koruma amaçlı, işgal mahyetinde alana asker götürmüş, şimdi Suriye Demokratik Güçlerine karşı durmayan, alan kaybeden ve zayıflayan İŞİD, El Nusra vb. kesimleri koruma amaçlı Ezaz’ı bahane ederek Suriye topraklarını işgalle hazırlanmış. Peki, bu telaş, bu panik neden? Türk devleti takip ettiği ırkçı, faşist ve İslamcı hegemon stratejinin baş aşağı gittiğini, burnu dibinde Rojava/Gozarto’da alternatif olarak gelişen halkların demokratik sisteminin çözüm gücü olmasından korkuya kapılmıştır. Aslında bugün Türk devleti şahsında, ulus devlet anlayışı, yaşadığımız 21 asıra göre olmadığı net bir şekilde görülmüştür. 

Bu korku anlayışıyla kendi içinde Cizre, Silopi, Şırnak, Kerboran, Nusaybin ve Sur’da demokratik öz yönetimi savunan YPS ve sivil halka karşı katliamlar yapmaktadır. Demokratik Suriye Güçlerine karşı işgal mantığıyla saldırmaktadır. Türk Devleti tarihe, halklara ve insanlığa işlediği, işlemekte olduğu suçların hesabını vermekten korkmaktadır. Bu yüzden her tarafa saldırmakta, bölgeyi ataşe vermeye çalışmaktadır. Ama iflas eden faşist zihniyete nafile! Artık herkes tarafından Türk devleti nasıl bir İslam faşizmi satratejisini, politikasını savunduğu bilinmekte ve bu starteji ile yol alınamayacağı dünya ülkeleri tarafından görülmüştür. Bu stratejiyi savunan Türk devleti, desteklediği IŞİD, El Nusra ve ortaklaştığı Suudi, Katar vb. kesimler halklara, insanlığa ve bölgeye gericilikten, tahribattan ve sefaletten başka birşey vermediler. Doğrusu bu gerici sistemlerin bu süreçte birlikte olmaları, kendi sistemlerinin başına gelecek felakettin tedbirlerini almaya çalışıyorlar. Zira yaşadığımız 21 asırda bu gerici zihniyetlerin dönemi kapandığı, son çırpınışlar içinde oldukları ve halkların çözüm yolu Suriye ve Türkiye’de Kürt halkının öncülük ettiği, halkların içinde olduğu demokrasi mücadelesidir. Bu mücadelenin başarısı, Ortadoğu’da yeni bir sayfanın açılması ve halkların özgür geleceğini belirleyecek.

Dünya kamuoyuna, halklara ve demokrasi güçlerine; Türk devletinin Rojava’ya yönelik işgalci tehtidlerine karşı tavır almaları, kınamaları ve kabullenmemelerine çağrıda bulunuyoruz!”