GÖRÜNTÜLÜ

Medrese Alimleri: Yezid’in askerleri ibadethaneleri yakıyor

Kürdistan’da sokağa çıkma yasağı sırasında bombalanan cami, kilise, medrese ve tarihi yapıtların ateşe verilmesine karşı çıkan Medrese Din Alimleri, ibadethanelere zarar verenlerin Muaviye soyundan olan Yezid’in askerleri olarak değerlendirdi.

Kürdistan’da sokağa çıkma yasağı sırasında bombalanan cami, kilise, medrese ve tarihi yapıtların ateşe verilmesine karşı çıkan Medrese Din Alimleri, ibadethanelere zarar verenlerin Muaviye soyundan olan Yezid’in askerleri olarak değerlendirdi.

Kürdistan Medrese Din Alimleri, Sur, Cizre, Nusaybin, Silvan ve Derik’te birçok cami, kilise, medrese ve tarihi mekanların bombalanarak yakılmasını, bin beş yüzyıl önce Yezid’in Kabe’yi ateşe vermesine benzetti. Selefi anlayışının ürünü olarak Mezopotamya’nın kadim kentlerinin harabeye dönüştürüldüğüne dikkat çeken Din Alimleri, devletin güdümünde bulunan imamların hutbelerde halkı aydınlatması çağrısında bulundu.

Botan’da Findik Köyündeki Medresenin alimi olan Mele Talhat Turan ile Silvan’ın Hoşat köyündeki medresenin alimi Mele İzettin Ege, ANF’ye konuştu.

İNANÇ MERKEZLERİNİ YAKANLAR SELEFİLERDİR!

Kürdistan’da cami, medrese ve kiliselerin hedef alınmasının Selefilerin yolunda yürüyenlerin işi olduğunu dile getiren Mele Talhat Turan tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Camilerin yakılması İslamiyet’te günahının büyüklüğü bilinmektedir. Allaha ibadet edilen yeri olması nedeniyle halkın toplanma alanı olarak ta kullanılmıştır. Onun için Hz. Muhammed Medine’ye geldiğinde ilk yaptığı iş, camileri inşa etmek oldu. Çünkü orada güzeli, sevinci, acısı, hüznü ve toplumun geleceğine dair alınan karar merkezi olarak görmüştür. Onun için Allah’ın evi olarak kabul edilen ibadethanelerin hangi inanca mensup olursa olsun yıkmasını haram kılmıştır. Ama bugün medreselerimiz ateşe veriliyor. Onun için bunlar hiçbir dine mensup değildir. Medine Sözleşmesi’nde hiçbir ibadethaneye karışmama kararı bulunduğunu hepimiz bilmekteyiz. Demek ki bunların Sünnet-i Cemaat anlayışları da böyledir. Bunlar Allah’ın ayetlerini, peygamberin vaazlarını kendi çıkarlarına göre tasvir ediyor. Hz. Muhamed’den sonra ortaya çıkarttıkları Selefi anlayışı işte bugünkü sistem Selefi inancına göre hareket ediyor. Bunlar Rafizi’dir. Onun için biz medreselerde eğitim gören din alimleri, bunlara Müslüman demiyoruz, bunlara Selefi diyoruz. Bunlar binlerce yıldır vardır, İslamiyet adı altında hareket ettiklerini iddia ederler, devletin resmi okullarında eğitim görürler. Onlar hiçbir zaman Akide inancına göre hareket etmedikleri için Selefilerin inancını kendilerine esas almışlardır. İslam dininde cami, kilise ve diğer ibadethaneleri ateşe vermeyi kabul etmemiştir” dedi.

İslam inancına göre, Hz. Muhammed’in din hakikatinde, Mekke ve Medine’deki İslamiyet’e göre tüm halkları, kavim ve inançlara saygı duyulması gerektiğini söyleyen Mele İzettin Ege ise, Mekke’de Kabe’yi ateşe verenlerin bugün Sur’da cami ve kiliseleri ateşe verenlerin Yezid’in yolunda gedenler olarak değerlendirdi. Ege şunları belirtti: “Ancak bunların bugünkü uyguladığı İslamiyet, tıpkı Muâviye’nin oğlu Yezid gibi nasıl Kabe’yi 680 yılında yıktıysa, nasıl Ehli- Beyt’te katliam gerçekleştirdiyse bugünde İslamiyet gölgesinde inşa edilen sistem, bu katliamları gerçekleştiriyor.”

PEYGAMBERLER İBADETHANELERE DOKUNMAMIŞLARDIR

Peygamberler tarihinde günümüzde yaşanan katliamların hiçbirine müsaade edilmediğini de söyleyen Ege, Kürtleri Zerdüşt olarak kabul eden ve kendilerini de Müslüman sayanlar ibadethaneleri yaktığına dikkat çekerek, “Bugün Nuh Peygamber’in, Hz. İbrahim’in, Hz. İsa’nın, Hz. Muhammed’in yaşadığı tarihe baktığımızda böylesi katliamları yapanların dinle bir ilgileri olmadığını görmekteyiz. Şimdi ‘Allahuekber’ diyor ama insanlık değerlerini yok ediyor. Oysa “Allahuekber” denildiğinde ilk başta Allah’ın varlığının büyüklüğüne göre hareket etmeliler. Allah’ı tanıyan kesinlikle katliam yapmamalı, insanları yerinden yurdundan sürmemeli, çocukların canını almamalı. Bir örnek verecek olursak, Hz. Muhammed döneminde esir düşen çocuklar, anneler, yaşlılar katledilmiyordu. Bugün Kürdistan’da bunların tamamı yapılıyor. İşte bugün İslam perdesinin arkasına saklananlar başta Kürt halkını kandırıyor. Bundan 5 yıl öncesine kadar Kürt halkının Ermeni olduğunu ısrarla iddia ediyorlardı. Ama Kürtler alanlara inerek toplu namaz kıldılar. O koz ellerinde kalmayınca Kürtlerin kökeni Zerdüşti olduğunu söylediler. Oysaki Zerdüşt de diğer tüm peygamberler gibi Allah’ın bir peygamberiydi. 77 yıl yaşayan ve MED İmparatorluğu sürecinde bulunduğu coğrafyaya kardeşlik ve sulhu getirmiştir” diye konuştu.

‘BUNLAR MUAVİYE’NİN OĞLU YEZİD YOLUNDA YÜRÜYORLAR’

Yecül ile Mecül kavminden gelenlerin Kürt coğrafyasında ne denli talan ve istila örneklerinin de olduğunu hatırlatan Ege, Hamidiye zihniyeti ile Mezopotamya’nın zenginliklerini yok ettiklerini şu sözlerle dile getirdi: “Mervaniler döneminde 96 yıl başkent olarak kalan Silvan’daki Ecem Cami’sini at ahırına dönüştürdüler. İşte bugünkü zihniyeti. Oysa İslamiyet’te insanlar bir arada inançlarını özgürce edebilme imkanı vermişti. İster cami, ister kilise, isterse sinagog olsun hepsi bir arada olma şansına sahiptir. Maalesef işte bugünkü sistem ‘sadece ben olmalıyım’ dayatması yapmaktadır. İşte bu Muaviye’nin oğlu Yezid’in sisteminin ta kendisidir. Biraz daha anlaşılır bir dille söyleyecek olursak IŞİD eşittir Türkiye. Daha Hamidiye Alayının zihniyeti ile Kürt halkının üzerine yürüyorlar. Bugün camileri ateşe veriyorlar, kiliseleri bombalıyorlar biz bu konuda şok olmamamız gerekiyor. Çünkü onların sistemi bunun üzerinde inşa edilmiş. Yecül ile Mecüc, Moğol ve Tatar kavminin tarihine bakacak olursak o zaman Türkleri çok daha yakından tanıma şansımız olur. Evet, bir halkın inancının sembolleri olan ibadethaneler yok ediyorlar ama bir cami, bir kilisenin varlığı bir insanın yaşamasından daha kutsal sayılmamalıdır. Burada insanlar katlediliyor. Bir insanı katletmek İslamiyet’te bir dünyayı yok etmek kadar günahı büyüktür.”

‘SULTANA İTİAT EDEN ULEMA OLAMAZ’

Camilerde hutbe okutan imamların halka gerçekleri anlatma zorunluluğu da olduğunu altını çizen Ege, yaşanan katliama ortak olmamak için Sultan’ın yanında yer alması takdirde ulemalığı biteceğini kaydederek, “Nuh Peygamber’in yaşadığı Cizre’de şimdi çocukların yaşam hakları elinden alınmıştır. Bugün sistemin kendisine hedef aldığı Medresa Sor’da mezun olan din alimlerinin sessizliği yüzünden tüm bu katliamlar yaşandığını maalesef itiraf etmek zorundayız. Çünkü Kürdistan medreselerinde eğitim alan alimler, İslamiyet’in hakikat yüzü ile tanışmışlardır. Hakikati bu halktan saklayanlar da bugün medreseleri, kiliseleri ve bir halkın tarihine ateş verenlerden kendilerini sorumlu hissetmelidirler. Medreselerimizde asla diğer dinlere mensup ibadethaneler, kavim ve yerleşkelere dönük tek bir olumsuz söz sarf edilmemiş, aksine bizim inancımıza mensup olmayanları korumakla mükellef olduğumuzu öğretmişlerdir. Ama bugün sistem, gözümüzün önünde insanlığın doğuşu olan Mezopotamya’da tüm değerleri yok ediliyor. Şu an Amed’te bin yıllık yapılar olan ve şuan cami olarak kullanılan mekanlar bombalarla ateşe veriliyor. İşte bunların Kuran ile İslamiyet ile peygamber ile bir ilgileri olmadığını tekrara söylemek istiyorum. Bir de o camilerde vaaz veren din alimleri, yaşanan katliamlarının neden yapıldığını bile dile getirmiyor. Filistin’de yaşanan katliamı dile getiriyorlar, Afganistan’da olan bitenlerden söz ediyorlar ama Kürdistan’da karnındaki bebeği ile katledilen kadınlardan söz edilmiyor. Şimdi peygamberin ulemaları, sultanların himayesine girmediği sürece peygamberin sözcüsü olabilirler. İslamiyet’te ‘dünya malı için Sultan’ın saflarında yer alan ulemalardan kendinizi koruyun’ denilmektedir. İşte şimdi bu seviyeye geldi” dedi.

‘KURAN’DA İBADETHANELERİ YAKMAK YOKTUR’

Kutsal Kitap’ta, ibadet bölümünde inanç merkezlerin korunması emri olduğunu da kaydeden Eğe, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Silvan’da dünyanın gözü önünde bir katliam yaşandı. Sur’da camiler ateşe verildi, Dört Ayaklı Cami’ye sahip çıkan Tahir Elçi’yi katlettiler, Cizre’de aylardır katliam oluyor ama devletin paralı imamlarının tek bir tanesi bile hutbede ‘imdat yeter bu katliam neden?’ diyemiyor. Bunların hiçbir insani değere saygıları yok, mezarlardaki insanların cenazesine bile saygı duyulmamaktadır. Kur-anı Kerim 6666 ayettir ve 3 bölümden oluşuyor. Birinci bölümü hukuktur, ikincisi dünya tarihidir, üçüncü bölüm ise, ibadettir. İşte ibadet merkezleri olan yerlere saygı duymak gerekiyor. Eğer insanın inanç merkezine saygı duymayan hiçbir şeye saygı duymazlar.”