Aslında Amed Silvanlı olan Eşref Mamedoğlu, hemen hemen her gün Mardin’de yapılan eylemlerde yerini alıyor. “Kayyumun atanmasını biraz geniş değerlendirmek gerekir. Cumhuriyetin kuruluşunda, Kürtler üzerinde nasıl ki dil, kültür ve yaşam biçimlerine asimilasyonlar dayatıldıysa, bugün de kayyumlar bunu yapıyor” diyen Mamedoğlu şöyle konuştu: “Kayyum deyince akla Koçgiri, Dersim, Zilan Deresi katliamlarının aklımıza gelmesi gerekir. Geçmiş süreçte Kürt mücadelesi yapanların nasıl katledildiği gelmesi gerek akla. Her boyutunu ele almazsak, bu kayyumların neden geldiklerini kesinlikle anlamamız mümkün değildir.

'HAFIZAMIZI DA SİLMEYE ÇALIŞIYORLAR'

Ceylan, Uğur ve daha yiten nice canlarımız… Hepsi kayyumların aslında bakarsanız birer parçasıdır. Tüm bunlar için mücadele etmek demek kayyumlara karşı da mücadele etmek demektir. Belediye, çalışanları ve çalışmalarıyla, bu kültür ve dili korumak için de bir çaba halindeydi. Belli yerlere bu çocuklarımızın isimlerini verdikleri, onların unutulmamaları adına uğraştıkları için de bir yerde kayyum atandı."

'SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ'

“Kayyum düpedüz halkın iradesinin gasp edilmesidir” diyen Mithat Kıran ise, “Ne yasal ne hukuksal ne de siyasi hiçbir dayanağı yoktur bu kararların. Faşist blokun kendi içindeki çatlakları kapatmak, halkın gündemini meşgul etmek için, komşu ülkeler ile yürütülen yanlış politikaları gizlemek için ortaya atılmıştır kayyumlar. Bizler sonuna kadar direnişimizi götürmeye de kararlıyız. Burada her gün direniyoruz. Pes etmiyoruz. Meşru ve haklı zeminde elde ettiğimiz tüm haklarımızı yine aynı şekilde kazanacağız” diye konuştu.

'YANILIYORLAR'

Kayyumun akıllarına demokrasiye, sandığa olan güvenin yerle bir edilmesini getirdiğini ifade eden Nazım Kök şunları dile getirdi: “Ben direnişlerin başladığı ilk günden bu yana burada mücadele ediyorum, arkadaşlarımla beraber. Söylendiği gibi usulsüzlük falan yok, bunu biliyoruz. Onlar daha bizler yeniden seçilmeden önce bunun kararını vermişler. Yoksa bizim parti tüzüğümüz de ortadadır, dosyalarımız da. Kürtlere karşı olan tahammülsüzlüğün ortaya konmasıdır kayyumlar. Ama bizleri bu şekilde buyrukları altına alabileceklerini zannediyorlarsa yanılıyorlar.”

'ONLARI ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ'

Geleceğine sahip çıkmak için eyleme katıldığını söyleyen Renas Savuş, bugün buradaki tüm arkadaşları gibi kendisinin de iradesine sahip çıkmak için geldiğini belirtti.

“Kadın olarak buradayım, birey olarak, halk olarak buradayım” diyen Savuş, “Vicdanımın sesini dinleyen ve yapılan haksızlığa göz yumamayacağım için buradayım. Geleceğimi birilerinin merhametine bırakmamak için geldim direniyorum. Onlar her ne kadar irademizi gasp etmiş olsalar bile bizler asla onları bu şehrin bir yöneticisi olarak kabul etmeyeceğiz. Onlar gidici, bizler kalıcıyız burada. Tüm vicdan sahibi kişilerin de burada olması gerekir" dedi.

‘DİRENİŞİMİZ SÜRÜYOR’

Kayyumun halkın iradesine vurulmuş bir darbe olduğunu ifade eden Fazıl Sarıyer ise şöyle konuştu: “Kayyumların atandığı günden bu yana bizler vekillerimiz, il yöneticilerimiz ve halkımız ile birlikte burada direniyoruz. Kayyumun kabul edilebilmesi gibi bir şey söz konusu bile olamaz. Kayyum bizlerin aylarca süren seçim emeklerine de darbedir. Dün kabul etmedik, bugün de kabul etmeyeceğiz. Yeniden kendimizi ve kentimizin yönetimini ele almadan alanları da terk etmeyeceğiz.”

‘SOKAKLARDAKİ SESİMİZDEN TANIYACAKLAR BİZİ’

“Biz direneceğiz. Kabullenmek yoktur bizim yaradılışımızda. Her gün bizleri sandıklara gönderiyorlar sonra da seçtiklerimize çeşitli bahaneler ile belediyelerden kovuyorlar” diyen Halise Ceber ise “Ya seçtirme ya da seçtirdin madem, yönetecek olan odur. Onlar bizi kabul etmiyorlar, yok sayıyorlar demek ki. Bizler de varız, yöneticilerimiz de var. Ve onlar da gerekirse sokaklardaki sesimizden tanıyacaklar bizi. Bizler canla başla çalıştık, irademizi sandığa yansıttık. Bu halk istemedikçe kayyumlar ne kadar atanırsa atansın, gidecek olan da yine onlar olacaklar. Bizler hancıyız, onlar yolcu" şeklinde konuştu.