Koç: Kuzey Kürdistan’daki demokratik özerklik devrimine kilitlenmeliyiz

KNK Eş Başkanı Nilüfer Koç, “Kürdistan'ın 3 parçası seferberlik ruhuyla, Kuzey Kürdistan’daki demokratik özerklik devrimine kilitlenmeli” dedi.

KNK Eş Başkanı Nilüfer Koç, “Kürdistan'ın 3 parçası seferberlik ruhuyla, Kuzey Kürdistan’daki demokratik özerklik devrimine kilitlenmeli” dedi.

“Türkiye Ortadoğu’da umduğunu bulamadı” diyen Koç, Türk devletinin, Irak’taki siyasi krizi ve Suriye'de 5 yıldır süren krizden sonuç almak için, terörist gruplara her türlü desteği sunduğunu söyledi. Bu teröristlerin başında, DAİŞ ve El-Nusra’nın geldiğini ve Rojava devrimini bertaraf etmek istediğini, Türkiye'nin halen Misak-ı Milli politikası çerçevesinde, hem Rojava Kürdistanı’na hem de Güney Kürdistan'da Kerkük'ten başlayıp Musul'a kadar olan bölgeyi, hala Osmanlı vilayetleri biçiminde ele aldığını söyleyen KNK Eş Başkanı Nilüfer Koç, “Kürdistan’ın kazanımlarına karşı amansız bir biçimde bir savaş yürütüyor. Bu savaşın birinci hedefi biz Kürtleriz” dedi.

İşgale karşı, anti demokratik, diktatör ve tüm rejimlere karşı kendi bulunduğumuz coğrafyada Kürdistan’ın iki parçasında demokrasiyi inşa etmeye çalıştıklarını söyleyen Koç şunları belirtti: “Demokrasiyle kalıcı barışın önünü açmaya çalışıyoruz. Bu açıdan Türkiye salt bizim etnik kimliğimizden dolayı, yani talep ettiğimiz özgürlüğü bertaraf etmek için çalışıyor.

'TÜRK DEVLETİ DEMORATİK ÖZERKLİĞİ KABUL ETMİŞTİ'

Türk devleti aynı zamanda Kürtlerin özgürlüğünü sağlamanın önünde engel olmaya çalışıyor. Mesele Türk-Kürt meselesi, savaşı değil, mesele demokrasi ve anti demokrasi savaşıdır. Türkiye bunu yürütüyor, bundan hareketle Türkiye Kuzey Kürdistan’da yürüttüğü inkar savaşını, inkar meselesini sürdürmek istiyor.

Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın son üç yıllık müzakere sürecini, her şart altında büyük siyasi adımlarla Türkiye demokrasi neye doğru evrilmeye çalışıyor. Devlet buna dahil olduğunu göstermeye çalışıyor, fakat daha sonra ortaya çıktı ki! Devlet Kürt sorunu çözmek istemiyor. Dolmabahçe mutabıkında elde edilen maddeler, maddelerin birkaç tanesi, zaten bugün Kuzey Kürdistan’da devreye konulan özerklik devlet tarafından kabul edilen maddelerden biriydi. 28 Şubat Dolmabahçe mutabakatının esası neydi? Demokratik Türkiye, özerk Kürdistan’dı. Fakat devlet sözünü tutmadı.”

Bu müzakere sürecinin çok yoğun bir mücadele süreci olduğunu da sözlerine ekleyen Koç, “Siyasal mücadele süreciydi. Burada kazanan Kürt tarafı oldu. Çünkü gerçekten devlettin diktatöryal karakterini açığa çıkardı. Devlet sözünü tutmadı. Dolayısıyla bugün Kuzey Kürdistan’da halkımızın büyük bedellerle elde ettiği kazanımlarla, özellikle Kürt halkının başarısıdır ve meşruiyeti var. Çünkü devlet önce kabul etti, sonra maskesi düşünce, gerçeği ortaya çıkınca da Kürt düşmanlığı üzerinde siyasete devam etti” diye konuştu.

'TÜRK DEVLETİ G20 ZİRVESİNDE UMDUĞUNU BULAMADI'

Şimdi Kuzey Kürdistan’da sonuç alamayan devletin Rojava Kürdistanı’nda da sonuç alamadığını hatırlatan Koç, şunlara dikkat çekti: “Bütün gücünü DAİŞ üzerinde konsantre ederek, Rojava devrimini önlemeye çalıştı. Ama başaramadı. Kuzey, yani Türkiye ve Suriye arasında olan 900 kilometrelik bölümünün 800 kilometresi YPG ve YPJ'nin denetimindedir. Geriye kalan 100 kilometrenin netleşmesi açısından devlet Rus uçağını düşürdü. Kilis hattından daha fazla Cerablus hattına yığınak yaptı. El Nusra ve Ehrar El Şam üzeri. Şimdi bunlardan sonuç alamadı, çünkü uluslararası güçlerde Türkiye’nin Rojava ve Suriye politikası istikrarsızlığı derinleştirdi. Savaşı körüklediği kanatına vardı. Dolayısıyla Türkiye uluslararası alanda bunun sonucu alamıyor. Antalya'daki G20 zirvesinde bunun zemini oluşturmaya çalıştı, ancak başaramadı. Artı Paris katliamından sonra herkes gördü ki DAİŞ uluslararası bir tehdittir. Bu da Kürtlerle ittifakın önünü açtı. Şimdi bütün bunları gören devlet son çareyi nerede buldu? Güney Kürdistan'a müdahale ederekten, Kürtler arası görüş farklılığından faydalanarak ülkemizin 3'cü parçasını işgal etme ve onun üzerinden diğer iki parçanın kazanımlarını yok etmeye çalıştı. Aynı zamanda 3. parça Güney Kürdistan’daki statüyü bertaraf etmeyi hedefliyor. Çünkü Türkiye şimdiye kadar Güney Kürdistan’ı hazmedemedi. Çünkü devletin ezelden beri bir politikası var.

'KÜRTLER ESKİ KÜRT DEĞİL'

Devlete komünizm lazımsa devlet getirir, devlete Kürtçülük lazımsa onu da yapar. Şu an da yaptığı bu. Onun için Kuzey Kürdistan'da sonuç alamadı, Kürdistan’ın 3. parçası üzerinde deneme yapıyor. Şimdi biz de diyoruz ki bunda başarılı olamaz. Çünkü Kobanê'de, Şengal'de de açığa çıkan gerçeklik neydi? Kürtler eski Kürt değil. Ulusal bilici son derece gelişmiş, ayrıca en son Rojava'da ve Derik'te gerçekleşen Demokratik Suriye Meclisi’nin oluşumuyla da biz diğer halklarla da barışı ve demokrasiyi inşa ediyoruz. Biz ilerledikçe ilerliyoruz projelerde. Türkiye'de vurdukça vurmaya çalışıyor. Bu projelerin önünü almak için ama! Bu kolay olmayacaktır. Bir Kürtler değişti, iki uluslararası denklem değişti. Türkiye ile bu konuda Kürt karşıtı pozisyonunda yer alacak güçlerin sayısı çok az. Kendisi gibi inkar üzerinden, diktatörlük üzerinden şekillenenler onun yanında yer alıyor. Bu bakımdan ben Türkiye’nin Güney Kürdistan'da sonuç alacağını düşünmüyorum.”

'ANKARA İFLASI YAŞIYOR'

Güney Kürdistan ile Türkiye’nin ittifakının petrol ve ticaret üzerinden olduğunu da kaydeden Koç, “Bunu biliyoruz ama şu an ki durumda Kürtlerin yararına olacak konumda yer almalıyız. Karşıt ve halkının düşmanca yaklaşımları bulunan bir devletin hakikati görmesi lazım. Halkın yararına yer alacak pozisyonda yer almalı. Bu KNK olarak bizim kırmızıçizgimizdir. Kürt bir partinin İran rejimiyle de ilişkileri olabilir. Diyalogla sorunu tartışmak, bu önemli bir husus, ama bu diyalog o sömürgeci gücü güçlendirmek üzerinden olmamalı. Hewler’in Ankara ile ilişkiler olabilir ama Ankara'yı Amed’e karşı güçlendirme üzerinde olmamalı. Bu bizim için bir sorundur. Böylesi bir ulusal birlik veya yurtseverlik politikası olmalı, Ankara bitiş noktasında kriz ve iflası yaşıyor. Şimdi biz o zaman diyalog geliştirirken bunu dikkate alacağız. Şimdi bu devletin, yani inkarcı zihniyetin iflası, Hewler’in de çıkarınadır. Tek Amed’in değil, çünkü şu an da 3 parça Kürdistan'da bize karşı yegane birinci derecen en barbarca yönelen Türk devletidir. Bu hem Hewler açısından da böyle, hem Amed hem de Qamişlo için böyledir” diye konuştu.

'AKP ULUSLARARASI MAHKEMEDE YARGILANACAK'

Bugünkü ulusal birlik siyasetinin anti AKP üzerinden şekillenmesi gerektiğini de kaydeden Koç, AKP’yi eleştirme, AKP’nin uluslararası alanda mahkemelere sürüklemekle olması gerektiğini de vurguladı.

Kuzey Kürdistan’ın 3 parça açısından stratejik bir konuma sahip olduğunu da sözlerine ekleyen Koç şunları ifade etti: “Orada elde edilecek bir çözüm ki halkımızın şu an ki mücadelesi de kazanımı da özerklik içindir. Özellikle Kuzey Kürdistan içindir. Oradaki bütün kazanımlar 3 parçanın kazanımları olacaktır. Çünkü şimdi Tüm Kürdistan parçalarına karşı savaş yürüten Türk devletidir.

'KÜRDİSTANI İSTİKRARSIZLAŞTIRMAK, ORTADOĞU’YU İSTİKRARLAŞTIRIR'

Amed üzeri Türk devletinin zayıflatılması, demokratikleştirilmesi için tüm Kürdistan ayaklanmalı. Çünkü Ortadoğu'ya nefes aldıracak kazanımları olacak. Kürdistanı istikrarsızlaştırmak, Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırmak anlamına geliyor. Türkiye şu an da bir Kürt karşıtı amacını taşıyan Sünni cephesi oluşturmaya çalışıyor. Şimdi bu bölgeyi etkiliyor. Dolasıyla bizim ulusal birlik içerisinde, Türkiye tecridi almamız bugün şunu gerektiriyor. Diğer üç parça nasıl Kobanê için ayaklandıysa, şimdi üç parça Amed'deki Sur, Nusaybin, Kerboran, Cizre ve Silopi için ayaklanmalı bu ulusal meseledir. Bu bir parçanın bir kaç kentinde olan bir durum değil. Kuzey Kürdistan'da bugün verilen mücadele Kürt halkının kendi kaderin, tahin etmenin zamanıdır.”

'TÜM KÜRDİSTAN PARÇALARI KUZEY KÜRDİSTAN İÇİN AYAKLANMALI'

Kürdistan’ın bütün parçalarının Kuzey Kürdistan’a kilitlenmesinin önemine dikkat çeken Koç, oradaki devrimde Kürdistan’ın geleceğini görmesi gerektiğini, Kuzey Kürdistan’daki devrimin başarasının Kürdistan’ın diğer parçalarının da başarası anlamına geldiğini söyledi.

“Kürdistan Ulusal Kongresi olarak diyoruz ki Mahabad’dan tutalım da, Hewler, Süleymaniye, Qamışlo’ya kadar herkes Kuzey Kürdistan’a kilitlenmeli. Kuzey Kürdistan'daki demokratik özerklikleri Türkiye kamuoyuna kabullendirmek zorundayız. Başarılı olacağımızı düşünüyoruz. Uluslararası güçler bugün gelinen Kürtlerin makul çözümleriyle bölgeyi demokratikleştirecek tek güç olacağını görüyor” diyen Koç, Kürtlerin atacağı her adıma destek verdiklerinde kendilerinin de kazandığını belirtti.

Kürtlerin kazanımlarının, başkalarının da kazanması anlamına geleceğini de kaydeden Koç, “O bakımdan bizim ve uluslararası siyasetin Kürtlere ve uluslararası siyasetin çıkarları şu anda kesişiyor. Demokrasi lehine kesişiyor, istikrar lehine kesişiyor. O bakımdan Kürdistan Türkiye’den daha önemli. Yani Türkiye 100 yıllık stratejik bir müttefiktir, yüz yıllık anlaşmalar var ama denklem değişti. Türkiye istikrarsızlığın siyasetini derinleştirirken, Kürtler ise Kürtler ise sorunu çözen, istikrar getiren, demokrasi inşa eden güçtür. Şimdi denklem bu kadar net, o bakımdan Kuzey Kürdistan'daki devrimin başarılı olacağını inanıyoruz. Çünkü Rojava'da da bunu herkese rağmen başardık. Kuzey Kürdistan’ın engin bir devrim tecrübesi var. Bundan dolayı Kürdistan’ın 3 parçası da seferberlik ruhuyla Kuzey demokratik özerkliğine devrimine kilitlenmeli” diye konuştu.