‘Kerkük Gutilerden kalma Kürt kentidir’
Lozan anlaşmasında üzerinde en çok tartışma yürütülen, talep edeninin en fazla olduğu, dolayısıyla anlaşmazlığın temel etkeni olan yerler Musul ve Kerkük’tü.
Lozan anlaşmasında üzerinde en çok tartışma yürütülen, talep edeninin en fazla olduğu, dolayısıyla anlaşmazlığın temel etkeni olan yerler Musul ve Kerkük’tü.
Lozan anlaşmasında üzerinde en çok tartışma yürütülen, talep edeninin en fazla olduğu, dolayısıyla anlaşmazlığın temel etkeni olan yerler Musul ve Kerkük’tü. Zira stratejik konumları ve zengin petrol yataklarına sahip olmaları itibariyle, tarihte farklı imparatorluklar arasında el değiştirmesinden kaynaklı farklı kesimlerin de sahiplendikleri yerlerdi Musul ve Kerkük.
Kerkük, kimi tarihi belgelere göre eski Asur başkenti Arrapha bölgesinde yer alan Kerkük, 5000 yıllık harabeleri üzerinde, Xasa nehri yanında yer alır. Arrapha, M.Ö. 10 ve 11. yüzyıllarda Asurlular döneminde çok büyük bir öneme kavuşmuştur. Stratejik ve coğrafik önemi nedeniyle Kerkük Asur, Babil ve Med imparatorlukları arasında uzun süre savaş nedeni olmuştur. Ve her biri de farklı zamanlarda Kerkük’ü yönetme imkanı bulmuşlardır.
Günümüzde de Kürtler, Araplar ve Türkler bu kentin kendilerine ait olduğunu iddia etmeye devam etmektedirler. Kerkük’ü kendi kadim şehri olarak gören bu her üç kesim de bunu kanıtlamak için bir takım tarihi belgeler de öne sürmektedirler.
Geniş bir ovalık alanda kurulu olan Kerkük’te bugün de Kürtler, Araplar, Türkmenler ve az sayıda Süryaniler bir arada yaşamaya devam etmektedirler. Kürtler ve Türkmenler tarafından tarihte sürekli kültürel bir kent olarak kabul edilen Kerkük 2010’da Irak kültür bakanlığı tarafından da Irak kültürünün başkenti olarak kabul edildi.
Kerkük Bağdat’ın 236 km kuzeyinde, Hewler’in 83 km güneyinde, Musul’un 149 km güneydoğusunda ve Süleymaniye’nin de 97 km batısında yer almaktadır.
Güney Kürdistanlı tarihçi Sımko Behroz eldeki belgelere göre Kerkük tarihinin M.Ö. 6 bin yıl önceye dayandığını, Gutiler tarafından kurularak, daha sonra Mittani, Huri, Sasani ve Osmanlı gibi imparatorlukların denetimine geçse de tarihsel olarak bir Kürt kenti olduğunu, bunu eldeki tüm tarihi belgelerin de ispatladığını belirtti.
‘KERKÜK’ÜN TARİHİ TAŞ DEVRİNE DAYANIYOR’
“Eldeki belgelere göre M.Ö. 6 bin yıl öncesine tarihi uzanan Kerkük, taş devrinde Gutiler tarafından kurulan bir kenttir, insanlığın ilk yerleşkelerinden biridir” diyen Behroz, Kerkük’ün insanlığın ilk yerleşim yelerinden biri olduğunu ise şöyle ifade etti: “Ortadoğu’da insanlığın ilk yerleşim yerlerinden biri olduğu tarihsel belgeler ortaya koymaktadır. İlk yerleşim yeri de Çermo denilen ve bugün de Kerkük il sınırları arasında yer alan bölgedir. Belgeler ayrıca Mattar, Berde Belke ve Pale Gewre, Kadiş gibi yerlerde daha taş devrinde insanların yaşamaya başladığını göstermektedir. Bu yerlerin bugünkü Kerkük’ün güneyin de yer almaktadırlar.”
Bugün Kerkük kalesinin bulunduğu yerde Arrapha denilen şehir merkezinin bulunduğunu, buranın Gutiler tarafından inşa edildiğini söyleyen Behroz “Arrapha o dönem Kerkük’ün merkezidir. Kimi kaynaklar kalenin bulunduğu alanda kurulduğunu söylerken, kimi kaynaklar ise kalenin hemen eteklerinde olduğunu kurulduğuna işaret eder. Yine tarihi belgelerin gösterdiği gibi tüm Irak’ı denetiminde tutan Gutilerin başkentinin şimdiki Kerkük olduğudur” diye konuştu.
HURRİ VE MİTANİLERİN BAŞKENTİ
Gutilerden sonra Hurri ve Mitaniler döneminde doğu bölgesinin başkenti olan Kerkük, oldukça önemli bir merkez konumundadır. Sımko Behroz, Hurri ve Mitanilerin sınırlarının Rojava’nın tümünü ve Rojhılat Kürdistan’ının da bir kısmını içine aldığına da dikkat çekerek Arapların Kerkük’e yerleşme hikayesini de şöyle anlatıyor: “Bugünkü Kürt kültürünün şekillenmesinde Gutilerin, Hurrilerin, Mitanilerin, Sasanilerin büyük etkisi vardır. Kürt kültürü o günden bugüne şekillenerek gelmiştir. Kürtlerin bu yerin kadim halkıdırlar. Ancak Araplar geçen yüzyılda Arap aşiretleri arasında yaşanan iç çatışmalar sonucu ilk olarak 1920’lerde bu alana göç etmeye başladılar. Yani ilk Arap göçleri bu alanı Araplaştırma politikası sonucu gerçekleşmiyor. Ancak daha sonra 1930’lu, 40’lı yıllarda oluşan Arap hükümetleri Arapları getirip Kerkük’e yerleştirmeye başlıyorlar ve bölgenin demografik yapısını Arap nüfus lehine bozmaya çalışıyorlar.”
Osmanlılardan kalan belgelerde de bu alanda Araplardan söz edilmediğine dikkat çeken tarihçi Sımko Behroz “Bu belgelerde Ermeni, Kürt, Türkmen söz edilir, ancak Araplardan söz edilmez. Zaten o dönem şehrin 4/3’ünü Kürtler 4/1’ni de diğer halklar oluşturmaktadır” dedi.
TÜRKMENLER TÜRKLEŞTİRME POLİTİKASIYLA KERKÜK’E YERLEŞTİRİLMİŞLER
Türkmenlerin Kerkük’e Moğol saldırıları döneminde ve Osmanlının alanı Türkleştirme politikası sonucu getirildiğini belirten Kürt tarihçi Sımko, Osmanlı-Safevi çekişmelerine karşı Osmanlıların menfaatlerini savunmak için buraya iskan sonucu yerleştirilen bir Türk nüfustan söz edilebileceğini, tarihi belgelerin burada yaşayan Türkmenlerden söz etmediğinin altını özellikle çiziyor.
DANYEL PEYGAMBER MEZARININ OLDUĞU NET DEĞİL
Yahudilerin Danyel peygamberin mezarının Kerkük kalesinde olduğunu söylediklerini, bunun genel olarak da kabul gördüğünü söyleyen Behroz, bu yönlü de belgelerin net bir şey söylemediğini, ifade etti. Danyel Peygamberin Kerkük kalesine defnedildiğini, mezarının da burada olduğunu kanıtlayan hiçbir tarihi belgenin olmadığını da sözlerine ekleyen Behroz, “Bu temsili bir yerde olabilir ya da Danyel isminde önemli bir şahsiyette olabilir” dedi.
KALENİN TARİHİ AYDINLATILMAMIŞTIR
Kerkük kalesinin tarihsel geçmişine ve buranın tarihinin aydınlatılmasındaki önemine de de değinen Behroz şöyle devam etti: “Maalesef kaleden arta kalan eserler çok azdır. Kalenin kendisi 4 kattan oluşmaktadır. Her katın oluşumu arasında birkaç yüz yıl vardır. Fakat şimdi sadece üst kısım incelenmiş ve bu da sadece Osmanlılar zamanını belgelemektedir. Ama ilk kuruluş dönemini Medler, Asurlular, Sasaniler zamanındaki eserleri göstermiyor. Bunun araştırması dahi yapılmış değildir. Eğer böyle bir araştırma yapılırsa Kerkük’ün tarihi hakkında çok daha somut belgelere ulaşmak mümkün olacaktır.”
TARİHİ ESERLER BAĞDAT’A GÖTÜRÜLDÜ VE KAYBEDİLDİ
Tarihçi Sımko Behroz Kerkük tarihinin halen aydınlatılamıyor olmasını ise şöyle açıkladı: “Kerkük tarihini aydınlatacak eserler Bağdat müzesine götürüldü ve sonra ortadan kayboldular. Halen kimse bu belgelerin nerede olduğunu bilmiyor. Oysa bu belgeler karanlıkta kalan tarihin aydınlatılmasında çok önemli veriler, bilgiler sunacak düzeydeler. Örneğin Hewice, Kara İncir ve kale etrafındaki yerlerde çok eski tarihin gömülüdür. Ama bunun halen ortaya çıkmayı beklemektedir. Ortaya çıkarılan birçok tarihi eserde tahrip edildi. Hewice bugün DAİŞ’in kontrolünde özgürleştirilene kadar buradaki tarihten geriye ne bırakılır o da bilinmiyor.”
TAŞ KÖPRÜ OSMANLILARIN ESERİ
Kerkük’te kalenin hemen yanında Xasa denilen ama şimdilerde kurumuş olan akarsuyun üstüne kurulmuş olan Taş Köprünün ise Osmanlılar zamanında yapıldığını söyleyen Behroz “Bu köprü sadece yayaların geçişi için yapılmış bir köprüdür. Tahrip olan bu köprü de son yıllarda yeniden onarıldı. Kerkük halkı ve aydınları bu tarihi yerleri ve eserleri korumalıdırlar” dedi.
Sımko Behroz son olarak Kerkük’ün kimin olduğu tartışmalarına da değinerek şunları belirtti: “Tarihi belgeler ortaya konulsun, araştırmalar yapılsın o zaman kimin toprakları olduğu netçe ortaya çıkacaktır. Bu siyasal bir mevzudan çok tarihsel bir araştırma mevzusudur. Ama eldeki tarihi belgeler buranın Kürtlerin ataları tarafından kurulduğunu, ilk sahiplerinin Kürtler olduğunu göstermektedir.”