Aileler, İHD ile birlikte devletin kaybettiği ve katlettiği yakınlarının hesabını sordu. Amed, Batman, Yüksekova ve İzmir'de sokağa çıkan ailelerle insan hakları savunucuları, devlet güçlerinin devam eden katliamcı uygulamalarını da protesto etti.
AMED
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" talebiyle her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 359'uncusu Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Kayıp fotoğraflarının ve "Barış hemen şimdi", "Saldırılar ve abluka kaldırılsın" ve "Kürt katliamına sessiz kalmayın" dövizlerinin taşındığı eyleme, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri, kayıp yakınları ile insan hakları aktivistleri katıldı.
Bu haftaki eylemde, 1993 yılında Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Bulaklı köyünün Mezgazer yaylasında köylülere ateş açan askerler tarafından katledilen Mikail Düzce'nin faillerinin bulunup yargılanması istendi.
Eylemde konuşan İHD Genel Başkan Yardımcısı ve Amed Şubesi Başkanı Raci Bilici, katliamların devletin bilgisi dahilinde planlanıp,gerçekleştirildiğini belirterek, failler yargılanana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
'TARAFLAR DİYALOĞA GEÇMELİ'
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise, bugün Türkiye'de "faili meçhul"lerin faillerinin bulunup yargılanması yerine çok acımasızca bir savaşın yürütüldüğünü ve katliamların yapıldığına dikkat çekti. Türkdoğan, çatışma, savaş ve ölümleri istemediklerini belirtirken, "Bu isteklerimizi anlayacak kadar kapasiteleri yok mu? Eğer silahlar konuşacaksa, siyaset kurumu niçin var? Siyasi parlamentolar, sivil toplum örgütleri niçin var? Hep birlikte güçlü bir şekilde barışı haykıracağız. Tarafların diyaloğa geçmesini isteyeceğiz" dedi.
İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Avukat Gülistan Gencer de, Mikail Düzce'nin hikayesini paylaştı.
Kayıp yakınları ve insan hakları aktivistleri, Kuzey Kürdistan'daki saldırı ve ablukaları protesto etmek için yaklaşık 2 saat boyunca süren oturma eylemi de gerçekleştirdi.
BATMAN
İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi ve kayıp yakınları, 359. hafta "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemini Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde gerçekleştirdi. "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" yazılı pankartın açıldığı eylemde, failleri yargılanmayan kayıpların fotoğrafları ve devletin katlettiği Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin fotoğrafları taşındı. Kayıp yakınları adına konuşan İHD Batman Şubesi yöneticilerinden Av. İlyas Tarım, devletin katillerin kim olduğunu bildiği halde yargılamadığını ve istediği zaman Musa Çitil'lerden Cemal Temizöz'lere kadar bulup yargılama yerine terfi ettirdiğini belirtti.
YÜKSEKOVA
Hakkari'nin Gever (Yüksekova) ilçesinde İHD ve kayıp yakınları "faili meçhul" cinayetlere kurban gidenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle düzenledikleri eylemin 89'uncu haftasında Sanat Sokağı'nda bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme Suruç'ta katledilen İngilizce Öğretmeni Süleyman Aksu'nun ailesi, HDP, DBP, KESK yöneticileri, SES üyesi hemşireler ve çok sayıda yurttaş da destek verdi. Kayıp yakınları bu haftaki buluşmasında, 6 Aralık 2013 tarihinde HPG'lilere ait mezarların tahrip edilmesi üzerine ilçede düzenlenen yürüyüşün ardından dağılan kitleye saldıran özel harekat timleri tarafından infaz edilen sanayi sitesinde demirci olan Mehmet Reşit İşbilir ve yeğeni araba tamircisi Veysel İşbilir'in failleri soruldu.
'DEVLET, AĞABEYİMİ DAVASINA BAĞLI OLDUĞUNDAN İNFAZ ETTİ'
Ağabey İhsan İşbilir, kardeşi ve yeğenin davalarına bağlı oldukları için devlet güçleri tarafından infaz edildiğini kaydetti. Bugün halen sivil Kürt gençlerinin devlet güçleri tarafından katledildiğini belirten İşbilir, "Şehitlerimizin hikayesini anlatırken çok zorlanıyoruz. Bizim yüreğimizin parçaları karanlık güçlerce katledildi. Silahlı değillerdi, emekçi insanlardı. Değerlerine sahip çıkan onurlu insanlardı" dedi. Özel timlerin mezarlığa bile tahammül etmediklerini ve harap ettiğini anımsatan İşbilir, "Reşit ve Veysel yoldaş da bunu protesto eden halkla beraber yürüyüşteydi. Devlet güçleri halkı taradı ve ikisini yaralı halde hastaneye kaldırdık. Hastanede de polisler yaralı bedenlerine işkence ederek infaz etti" şeklinde konuştu.
İşbilir, polislerin suçlarını itiraf ettiğine vurgu yaparak, "Ancak buna rağmen soruşturmada bir yol kat edilmedi. Katilleri savunuyorlar. Erdoğan ve Davutoğlu'nun meşruiyeti kalmamıştır. Siz ikiniz, halkınızın katilisiniz" dedi.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi de "faili meçhul" cinayetlere uğrayan ve gözaltılarda kaybedilenlerin hesabını sormak için Konak Sümerbank önünde basın açıklaması yaptı. "Kayıplar belli failler nerde?" yazılı pankartın açıldığı eylemde, basın açıklamasını Mine Çetinkaya okudu. Çetinkaya, 12 Eylül Askeri Darbesi sırasında gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in hikayesini kamuoyu ile paylaştı.
Çetinkaya, "Saraçhane'de arkadaşı ile birlikte gözaltına alınan Eren, daha önce gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü'ne götürülür. Emniyette yoğun işkence gören Eren'in sesi 8 gün sonra kesilir. Eren'in ailesi tüm resmi makamlara başvurur ancak her yerden gözaltına alınmadığı ve hala arandığı cevabını alır" dedi.
'12 EYLÜL ZİHNİYETİ DEVAM ETTİRİLDİ'
35 yıldır devleti yönetenlerin Eren'in akıbetini gizleyerek ve cezasız bırakarak 12 Eylül zihniyetini devam ettirdiğini ifade eden Çetinkaya, devletin etkin soruşturma yükümlülüğünü yerine getirmediğini söyledi. Kenan Evren ve 12 Eylül cuntasını destekleyenlerin Eren'in kaybedilmesinin sorumlusu olduğunun altını çizen Çetinkaya, "Gözaltında kaybetme zamanla sınırlı olmayan insanlığa karşı suçtur ve 35 yıldır gerçeği çıkarmayan tüm iktidarlar bu suçun ortaklarıdır" dedi.