Karayılan: DAİŞ kadar Türk devleti ve AKP hükümeti de darbe yedi

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Girê Spî zaferi ile DAİŞ’e ve onu destekleyen Türk devleti ve AKP hükümetine ciddi bir darbe vurulduğunu ifade etti.

Girê Spî zaferi ile DAİŞ’e ve onu destekleyen Türk devleti ve AKP hükümetine ciddi bir darbe vurulduğunu ifade eden PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Türkiye’de bir savaş hükümeti kurulması ihtimaline dikkat çekti. Karayılan, Kürtlerin Suriye’de demokratik ulus perspektifi ile güçlü bir irade ortaya koyduğunu ve yeni Suriye’nin kurulmasında da aktif rol alabilecek bir güç olduğunu söyledi.

Ronahi Tv televizyonunda katıldığı bir özel programda Girê Spî zaferiyle birlikte yaşanan gelişmeleri değerlendiren PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, DAİŞ ve destekçilerine ciddi bir darbe vurulduğunu, elde edilen başarıdan Türk devleti ve AKP hükümetini rahatsız olduğunu, Türk devletinin ve AKP hükümetinin Kürtlerin bir irade olmalarını istemediğini belirtti. Karayılan, Kürtlerin Suriye’de Demokratik Ulus Perspektifi ile Suriye’nin yeniden inşasında aktif rol alabileceklerini ve Kürtlerin olmadığı bir yeni Suriye’nin kurulamayacağını ve yaşanan bu gelişmeler karşısında herkesin ortaklaşmalar temelinde kendisini doğru katması gerektiğini belirtti.

YPG, YPJ ve Burkan-El Fırat güçlerinin elde ettiği zaferin Suriye siyasetindeki ortaklaşmalar için önemli bir kazanım olduğuna dikkat çeken Karayılan “Her şeyden önce sadece Girê Spî’nin başarısı değil, bu bir süreçti ve Kobanê ile başladı. Kobanê’deki tarihi direniş Kürt halkının iradesini ve direniş ruhunu göstermiştir. Ardından Til-Hemîs ve Til-Berak hamlesi, sonra da Haseki ve Til Temir arasındaki savaş, sonrasında Kizwan Dağı ve çevresini özgürleştiren hamle, derken iki yönden gelişen, hem Kobanê tarafından hem de Cizîr Kantonu yönünden yola çıkıp sonuç alan Girê Spî hamlesi büyük bir zaferdir ve yeni bir durumdur. Suriye’deki ortaklık anlamında yeni bir durumdur. Çünkü DAİŞ ciddi bir darbe yedi. Doğrudur, DAİŞ şimdiye kadar Kobanê, Kizwan, Til Hamis gibi yerlerde darbe yedi. Yine Irak’ta, Kürdistan’da, Güney Kürdistan’da yediği darbeler var. Fakat bu son darbe, DAİŞ’in Girê Spî’deki kırılışı DAİŞ açısından ciddi bir darbedir. Nefes alıp verdiği hat kesildi. Dünya alem biliyor ki DAİŞ bu hattan, Girê Spî-Akçakale üzerinden ihtiyaçlarını karşılıyordu, cephane sağlıyordu, ticaret yapıyordu. Daha önemlisi savaşçılarını bu hattan getiriyordu. Dışarıyla olan ilişkilerini Girê Spî üzerinden gerçekleştiriyordu. Şimdi bu koparıldı. Bundan dolayı bu DAİŞ açısından ciddi bir darbedir. Şimdi elinde Cerablus sınır kapısı kalmış. Azez kapısını da alma isteğinde ve çabasında. Fakat Irak’tan Rakka’ya gidiş, oradan uzun bir yolu izleyerek Cerablus’a geçmek onlar açısından büyük bir zorluk demek. Yolda engeller çok” dedi.

‘DAİŞ’E VURULAN DARBE AKP VE TÜRK DEVLETİNEDİR’

Girê Spî’nin DAİŞ’in elinde alınışının DAİŞ’e ve destekçilerine ciddi bir darbe olduğuna dikkat çeken Karayılan devamla şunları ifade etti: “Orada DAİŞ ne kadar darbe yediyse AKP ve Türk devleti de o kadar darbe yedi. Çünkü herkes bu kapının işlediğini söylüyordu. Amerikan ve Avrupa gazeteleri çok kez bazı tespitlerde bulundular. Patlayıcı yapımında kullanılan gübre gibi maddelerin, savaşçılık yapacak kimselerin nasıl geçtiği hakkında o hatta ilişkin çok şey yazıldı. Türkiye devleti inkar etse de herkes oradan akışın sürdüğünü biliyordu. En sonunda bir DAİŞ Emiri üzerinde bir belge ele geçti. Bu belge basında yayınlandı. Belge 2015 Nisan’ında yazılmıştı. O belge DAİŞ ile Türk devleti ilişkisinin cephane, silah ilişkisiyle birlikte sürdüğünün kanıtıydı. Belgede ‘Akçakale’ye gelen silah ve cephaneyi alabilmemiz için Rakka tarafından imzalı, mühürlü mektup gönderilmeli’ diyor. Kanıt budur. Kısacası bu hat kesildi. DAİŞ burada ciddi bir darbe yedi. Bu genel olarak da DAİŞ’i zayıflatacaktır.

‘KUTSAL BİR ZAFERDİR’

Bu hamle Rojava devrimini güçlendirdi ve Suriye içindeki ortaklığı da ilerletti ve elde edilen başarı tüm demokratik güçler açısından iyi değerlendirilmelidir. Bunun için pek çok güç bunun başarıya ulaşmasını istemiyordu. Bundan rahatsız olanlar yalnızca Türkler değildi. Suriye rejimi de istemiyordu. Suriye rejimi Qamışlo’da ve başka yerlerde sorun üretti. Amacı oyalamak, ikinci bir cephe gibi göstermekti. Değişik kimselerin benzer girişimleri oldu. Kürdistan’ı işgal eden anlayış Rojava Kürdistan’da Kürt halkının statü ve irade sahibi olmasını istemiyor. İstemeyen yalnızca Türkler değil, İran da istemiyor, Suriye de, Arap şovenizmi de istemiyor. Bunların hepsine rağmen bu hamle başarıya ulaştı. Bundan dolayı kutsal bir zaferdir. Tüm Kürt halkına kutlu olsun. Başta Rojava Kürdistan’daki halkımıza kutlu olsun. Bu hamleyle elde edilen başarılar iyi değerlendirilmeli, iyi korunmalıdır. Şimdiki görev budur. Bu hamleyle yalnız elimizdeki alan genişlemedi, iki kanton birleşti gözüyle bakılmamalı. Siyasal kazanımları çoktur. Dünya çapında ses getirdi. Kobanê direnişi ardından gelen bu zaferin bir anlamı var. Tüm dünyaya bir mesaj verdi. Verdiği mesaj çok güçlüdür. Rojava Kürdistan güçleri bu sonucu nasıl Kürt özgürlük davasının hizmetine koyabileceği, nasıl Rojava ve Suriye devriminin zaferine temel yapabileceği konusunda tartışmalıdırlar.”

‘KÜRTLER OLMADAN YENİ SURİYE KURTULAMAZ’

Girê Spî hamlesinin Rojava Kürdistanı açısından büyük bir adım olduğunu ve Kürtlerin Suriye’de de güçlü bir irade olarak ortaya çıktığına vurgu yapan Karayılan “Eskiden Rojava Kürdistanı fazla görülmezdi. Görülse bile bir irade olarak görülmezdi. Suriye rejimi, Suriye’deki şoven çevreler oradaki Kürtlerin Kuzey’den geldiğini söylerlerdi. Bunun için çoğu Kürde kimlik verilmezdi. Suriye siyasetinde Kürtler bir irade, varlık olarak kabul edilmezdi. Ne yazık ki Rojava Kürdistanı siyasal güçlerince de bu durum kabul edilmiş gibiydi. Yanlarına gider, kendilerini kabul ettirmek için yalvarırlardı. Yalnızca rejim ya da egemenlere dönük bir tavır değildi Kürt siyaseti. Örneğin muhalifler önce İstanbul’da, sonra da Katar’da toplandı. Örneğin ENKS çatısı altında birleşen bazı Kürt örgütleri de bu toplantılara katılmışlardı. Kürt hakları konusunda bir cümle sonuç belgesine girsin diye yapmadıkları kalmadı. Yine de bunu başaramadılar. Çünkü Rojava önemsiz görülüyordu. Bugün herkes biliyor ki Kürtler olmadan yeni Suriye kurulamaz. Dokuz aydan bu yana Kobanê’de başlayan savaşın ardından Girê Spî’ye kadar süregelen hamlelerle Kürdistan’da gerçekleşen direniş oldukça kutsaldır. Halkımızın oradaki varlığını kanıtladı. Halkımızın haklarını kesinleştirdi. Artık kimse yeni Suriye kurulurken Kürt halkına kanton sisteminden geri adım attıramaz. Artık meşrulaşmıştır. Haklarını ve varlığını meşrulaştırdı. Belki halkımız çok evladını, oğul ve kızlarını verdi. Bedel ödedi. Ama kazanımları büyüktür. Ulusal kazanımları değerlidir. Burada bir güç ortaya çıktı, irade görüldü. Anlaşıldı ki Kürt halkı Suriye’nin kuruluşunda rol oynayabilir. Hem de bu kilit, öncü düzeyde bir rol olabilir. Bu rol bugün Kürtlerin önünde duruyor. Özellikle de Girê Spî’deki gelişme bu zemini güçlendirdi. Diyebiliriz ki Rojava Kürdistanı açısından bu başarılı süreç yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu yeni bir durumdur. Kimse bu durumu sıradan ele alamaz. Yedi sekiz ay öncesi gibi de ele alınamaz. Kobanê’den sonra artık durum değişti” dedi.

‘DEMOKRATİK SURİYE DEVRİMİ İÇİN GÜÇLÜ BİR ZEMİN OLUŞTU’

Kürtlerin Suriye demokrasinin inşa edilmesinde önemli bir gücü ve iradeyi ortaya çıkardığını ifade eden Karayılan devamla şunları belirtti: “Çoğu Kürt siyasal örgütünün -bunların arasında Rojava örgütleri de var- dört yıl önceki söylemlerini şimdi de sürdürdüklerini görüyoruz. Oysa her şey değişti. Geçmiş geçmişte kaldı, eskidi. Ortaya yeni bir durum çıktı. Suriye’de Kürtler kendilerini bir irade olarak ortaya serdi. Bunu göremeyenler Suriye politikasını artık başarıyla yürütemez. Bu kanıtlandı. Ve bu masa başında sözle gerçekleşmedi. Mücadele, irade, savaş, vuruşma sonucu oldu. Kim bu gerçeği göz ardı edebilir? Kimse yapamaz. Bunun için bu direniş sonucunda ne olursa olsun Rojava Kürdistan’daki halkımız başarıya ulaşmıştır. Artık kimse onları bu aşamada geriletemez. Yarın Suriye’de bir sistem oluşursa Kürt halkının hakları artık meşru bir aşamaya erişmiş durumdadır. Kazanımları oldukça değerlidir. Aynı zamanda demokratik Suriye devrimi için de güçlü bir zemin oluşturuldu. Çağdaş demokratik bir güç DAİŞ ile başa çıkabileceğini kanıtladı. DAİŞ’in gücünü kırarak yeni bir ülkeyi kurabileceğini de göstermiş oldu. Bu direniş DAİŞ’i kırdı. Basit bir iş değildi. DAİŞ sıradan bir güç değildi. Devletler başa çıkamıyor. Tüm Suriye muhalefeti bir araya gelmiş ona karşı duramıyorlar. Onlar da YPG’den yardım istiyorlar. YPG onlara da yardım edecektir. Çünkü YPG bir savaş düzeyi edindi. Artık bir iradedir. Bir güçtür. Bir içeriği var. Bu bir gerçektir. Bu gerçek kendisiyle ne getiriyor? Demokratik Suriye devriminin temelini oluşturuyor.”

‘DEMOKRATİK SURİYE İÇİN ADIMLAR ATILABİLİR’

2011-12 yıllarında Suriye muhalefetinin ülke dışında toplanarak çözüm aradıklarını hatırlatan Karayılan “Tartışırlardı. Kendilerine göre bir çerçeve esas alırlardı. Öyle olamayacağı görüldü. Dışarıdan söylemlerle olmadığı görüldü. Orada kimin gücü varsa o konuşabilir. Çözüm üretecek olan da odur. Artık Suriye sorununun çözümü konusundaki muğlaklık netleşiyor. Rojava devrimi bu konuda hakikati iyi görmelidir. Politikalarını iyi hazırlamalıdır. Suriye demokratik güçleriyle, askeri ya da siyasal gerçek muhalefetle birliğini güçlendirmelidir. Burkan el Fırat çatısı altındaki birlik değerli bir adımdır. Bildiğimiz kadarıyla Afrin ve Halep tarafında da benzer bir birlik 6-7 örgüt arasında Devrimci Ordu adıyla oluşturulmuş. Bunlar ilk işaretlerdir. Özgür Suriye Ordusu içerisinde böyle demokrasiden yana, demokratik bir Suriye oluşturmak isteyen güçlerle daha fazla yakınlaşılmalıdır. Muhalefet siyasetinde yakınlaşma olmalıdır. Böylelikle Demokratik Ulus perspektifi temelinde çok renkli Demokratik Suriye’nin kurulması için adımlar atılabilir. Çünkü şu anda Rojava devriminin üzerinde yürüdüğü ve örneğinin Cizîr kantonunda az da olsa yürürlükte olduğu perspektif aslında tüm Suriye için bir örnek olabilir. Bu bir söz değil, bir gerçekliktir” dedi.

‘YENİ SURİYE DEMOKRATİK VE ÇOK RENKLİ OLACAK’

Suriye toplumunun çok renkli ve çok kültürlü olduğunu ve yeni Suriye’nin tekçi yaklaşımdan uzak tüm halkları birleştiren yaklaşımla inşa edilmesi gerektiğini ifade eden Karayılan Suriye toplumunda çok renklilik olduğunu belirtti. Pek çok kültür bulunduğunu, pek çok inanç olduğunu kaydeden Karayılan şunları ifade etti: “Ulus-devlet esaslı tek devlet, tek millet yaklaşımıyla değil, çoğulculuk temelli federalizmle bu inançlar, kültürler, uluslar, tüm Suriye halkları birleşebilirler. Kanton sistemini esas alabilirler. Bu bir örnektir. Değişikliklere de gidebilirler. Fakat ortaya bir perspektif çıkmıştır. Bunun için Rojava Kürdistanı siyasal güçleri aktif olmak, siyasal alanda başarılı olmak istiyorsa askeri alanda sağlanan kazanımlar üzerinden öncü bir rol oynayabilir. Yeni Suriye’nin inşa edilmesinde böyle önemli bir rolü omuzlayabilir. Bu rolü oynaması da gerekir. Kimsenin dışarıdaki muhaliflere elini vermesi gerekmiyor. Bir yer istemenin, bir cümleyle bir belgede anılmak için uğraşmanın anlamı yok. Bunlar geçmişte kaldı. Yeni Suriye zaten demokratik ve çok renkli olacak. Bu büyük bir başarıdır. Yeni Suriye’nin kurulması bağlamında güçlü bir zemin oluşturuldu. Arap, Kürt, Asuri, Süryani, tüm Hıristiyan halklar, Türkmen, Dürzi halkları bir araya gelebilir. Alevi, Hristiyan, Sünni inançlar bir olabilir. Zenginlik, çok renklilik perspektifiyle yeni Suriye kurulabilir. Suriye halkı için gerekli olan budur.”

‘KÜRTLER SURİYE’Yİ BİRLEŞTİRECEK’

Kürtlerin ayrılmadan yana olmadığını, Suriye için birleştirici bir rol oynadıklarına dikkat çeken Karayılan, “Bazıları bunu çarpıtmaya, Kürtleri bölücü gibi göstermeye çalışıyor. Tam tersine Kürtler birleştirmeye çalışıyorlar. Kürtler Suriye’yi birleştirecek. Kürtler etnik temizlik yapıyor gibi kıyametler koparıyorlar. Bunlar safsatadır. Bunlar Rojava siyasetinin üzerinde yürüdüğü temeli tanımıyorlar. Bu siyaset derindir, zengindir, tüm halklarındır. Ve bu sonuç alacaktır. Kısacası Suriye için demokratik Suriye devriminin üzerinde bir araya gelip ilerleyebileceği böyle oldukça güçlü bir zemin oluşturuldu” dedi.

‘GİRÊ SPÎ ZAFERİ KÜRT HALKININ ÖZGÜRLÜK DAVASINI GÜÇLENDİRDİ’

Türkiye’deki 7 Haziran seçimlerine ve Kürtlerin elde ettiği siyasal başarıya da dikkat çeken Karayılan devamla şunları ifade etti: “Diğer yandan tüm Kürtler açısından şu belirtilebilir; Kuzey Kürdistan boyutunda 7 Haziran seçimleri Kürtler açısından siyasal bir başarı oldu. İlk kez Kuzey Kürdistan’da bu düzeyde Kürt toplumu birliğini oluşturuyor. Gerçekten de tarihte hiç böyle olmamıştı. Dersim direnişi sırasında Dersim birlik olmamıştı. Diğer halk da, yani Kürt halkı Dersim ile birlikte olmadı. Ağrı isyanı sırasında da tüm aşiretler bir buyruk altında toplanmamıştı. Ağrı isyana kalktığı halde Kürt halkı onunla birlikte ayağa kalkmadı. Ama bakın bugün Ağrı’da da, Dersim’de de, Iğdır’da da her yerde Kürt halkı bir oldu. Hakkari, Botan halkı üzerine o kadar girişim oldu, biliyoruz. Aşiretler yoluyla, değişik yollarla girişimler vardı. Ama nasıl oldu? Değerli Colemerg halkı ne yaptı? Yine birinciliği aldı. Botan, Şırnak da onun yanında yer aldı. Yüzde seksen beşlere varan oy oranlarıyla tavırlarını birleştirdiler. Kuzey Kürdistan’ın her yerinde bu böyle oldu. Bu yeni bir durumdur. İrade olma durumudur. Önemli bir gelişmedir. Diğer yandan ilk kez Türkiye’nin sol, sosyalist, demokrat güçleriyle bu düzeyde birlik oluştu. Farklı inanç kesimleriyle birlik oluştu. Mezhepler, inançlar bir araya geldi. Aynı perspektiftir, demokratik ulus perspektifidir. Bu anlamda Kuzey Kürdistan’da irade belirdi. Zafer kazanıldı. Bu zaferin ardından 15 Haziran’daki Girê Spî zaferi Kürt halkının özgürlük davasını güçlendirdi. Çünkü tüm Kürdistan parçaları birbirini etkiliyor. İnanıyorum ki Kuzey Kürdistan’daki ve Rojava Kürdistan’daki bu son başarılar tüm Kürdistan parçalarında Kürt özgürlük davasını güçlendirdi. Ortadoğu bölgesinin yapılandırılmasında Kürtlerin temel bir faktör olduğunu gösterdi. Bugün Kürtler bölgede bir iradedir. Hem politikada, hem DAİŞ karşısındaki savaşta Kürtler bu gerçeği kanıtladı. Girê Spî başarısının tüm Kürtler açısından ürünleri var.

‘TÜRK DEVLETİNİN AKP ELİYLE YÜRÜTTÜĞÜ POLİTİKA KÜRT KARŞITI BİR POLİTİKADIR’

Türk devletinin AKP eliyle yürüttüğü politikanın Kürt karşıtı bir politika olduğuna dikkat çeken Karayılan, kurulacak yeni hükümetin savaş hükümeti olma ihtimaline vurgu yaparak şunları ifade etti: “Bunu daha önce de birçok kez dile getirdik. Her geçen gün bu görüş daha da kanıtlanıyor, açığa çıkıyor. Türk devleti, AKP Kürtlerin Rojava Kürdistanı’nda kimlik kazanmasını, statü sahibi olmasını istemiyor. Çünkü Rojava’daki 3 milyon Kürdün haklarını kazanması halinde 20 milyondan fazla Kürdün haklarını tanımaları gerektiğini biliyorlar. Onlar Kuzeyde bu tür hakları vermek istemiyorlar. Örneğin özerklik vermek istemiyorlar. Kürt halkının kimliğini henüz bir irade olarak kabul etmiş değiller. Şimdi uzun süreli asimilasyon politikası yürütmek istiyorlar. Önümüzdeki günlerde bu konularda stratejik bazı kararlar almaları olasıdır. Seçimden sonra bir savaş hükümeti mi kurulacak, yoksa Kürt sorununu diyalog yoluyla çözecek bir barış hükümeti mi şimdi biz bunu bekliyoruz. Bir savaş hükümetini oluşturmaları kuşkusu vardır. Bu olasılık güçlüdür. Çünkü onlar Kürt halkının haklarını vermekten yana değiller. Ortadoğu’da bir irade olsun istemiyorlar. Daha baştan, 2011’den bu yana AKP hükümeti Rojava Kürdistan’ı kendi kırmızıçizgisi olarak belirledi. Erdoğan bunu dar bir toplantıda kendi ağzıyla söylemiş. Rojava bizim kırmızıçizgimizdir demiş. Bu siyasetle şimdiye kadar Rojava’ya karşı ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Aslında DAİŞ saldırıları, öncesine El Nusra’nın saldırıları, farklı grupların saldırıları, hatta bu grupların yanında yer alan bazı Kürtlerin saldırıları oldu. Bunları kim yapıyor? Türk işgalciliği yapıyor. Çünkü Kürt’e karşıdır. Oradaki Kürtler kimin işini bozdu ki? Doğal haklarını istiyorlar. Rojava Kürtleri bunu yaptı. Başka ne yaptı? Devletin denetimi zayıflamıştır, muhalefet şehirleri almış, Kürtler de kendi şehirlerini almışlardır. Buna neden kızıyorlar? Çünkü onların politikası gereği Kürtler haklarına ulaşmamalıdır. DAİŞ’i bu kadar desteklemeleri bundandır.”

‘TÜRK DEVLETİ ORTADOĞU’DA YALNIZDIR’

Türk devletinin DAİŞ’i destekleyip, Kürt karşıtlığı politikasıyla Ortadoğu’da kaybettiğini ifade eden Karayılan, “Türkiye DAİŞ’i destekleyerek ne yaptı? Bu Kürt karşıtı stratejiyle kendisini rezil etti. Ortadoğu politikaları yenildi. Politikalarının içeriği Kürt karşıtlığıdır. Bugün Kürt gerçeği ileri gidiyor. Bunun için onlar yenildi. Ortadoğu’da şimdi Türkiye devleti yalnızdır. Nedeni bu politikadır. Kürt karşıtı politikaları nedeniyle Suriye’de çok öne çıktılar. Onlara göre 2003’teki Irak müdahalesi sırasında dışarıda kaldıkları için Irak’ta, Güney Kürdistan’da bir Kürt federasyonu oluştu. Suriye’de bu nedenle önde olmaları gerektiğini düşündüler. Onların denetimi dışında bir şey gelişmesin diyorlardı. Bu düşünceyle öne çıktılar. Suriye onların hesapladığı gibi Libya benzeri erken yıkılmadı. Sonra da onların politikası yenildi. Şimdi ellerinde müttefik olarak DAİŞ kaldı. Yani Türkiye devleti Kürt karşıtlığını esas aldı. Halen de devam ediyor, bu siyasetini ısrarla sürdürüyor. Oysa her şey açığa çıktı. Artık yanlışlıklarını görmek zorundalar. Değiştirmeliler. Ama ısrar ediyorlar. Girê Spî zaferinden çok rahatsız olmuşlar. AKP basını, gazeteleri tüm işlerini bırakmış, YPG ve YPJ’nin bu başarısını nasıl karalayabileceklerini düşünüyorlar. Orada etnik temizlik olduğunu söylüyorlar. Arap ve Türkmenlerin öldürüldüğünü ileri sürüyorlar. Orada sahiden de Dedeler adında bir Türkmen aşireti var. Onların çoğu zaten önceden Türkiye’ye gitmiş. Kalanlarına da kimse karışmıyor. Zaten onlar da radikal güçlerden yana değiller” dedi.

‘ROJAVA HERKESİ KUCAKLAYAN BİR DEVRİMDİR’

YPG’nin ve Rojava devriminin politikası yalnız Kürtleri kapsamadığını, herkesi kucaklayacak bir devrim olduğunu ifade eden Karayılan, Kürtlerin etnik temizlik yaptığı söylemlerine karşı da şunları ifade etti: “Bundan dolayı öyle bir şey yoktur. YPG ve Rojava devriminin birçok yöneticisi bunların yalan olduğunu açıkladı. Hatta bazı Amerikalı yetkililer böyle bir şeye dönük kanıt bulmadıklarını belirttiler. Yine de onlar her fırsatta karalıyorlar. Çamur at, tutmasa da izi kalır hesabıyla karşıtlık yapıyorlar. Oysa şimdiye kadar Rojava’nın herhangi bir zararı onlara olmamıştır. Onlara göre DAİŞ dönemseldir. Kürtlerin onlara kalıcı komşu olmasını kendileri açısından tehlikeli buluyorlar. Rahatsız oldukları, sindiremedikleri bellidir. Yalnızca onlar değil tüm işgalciler bu başarıdan dolayı rahatsız ve kızgın. Çünkü Rojava başarısı kutsal ve değerli bir başarıdır ve Kürt halkının haklarının kesinleştirilmesi anlamında büyük başarıların sağlandığı bir aşamadır. Bundan dolayı işgalciler kızgındır. Kızabilirler ama ellerinden bir şey gelmez. Çünkü biz biliyoruz ki bugün Kürt halkı siyaset yapabiliyor, kendisini koruyabilir. Orada yaptıkları doğal haklarıdır. Kimseye zararı yoktur. Doğrusu şudur; AKP hükümeti ve Türkiye devleti bu yanlışlıktan vazgeçmelidir. Geçmişte Güney Kürdistan’ı da kırmızıçizgi olarak gördüklerini belirtmişlerdi. Ama sonra bu kırmızıçizgiyi kaldırmak zorunda kaldılar. Aynı yanlışı Rojava Kürdistan konusunda da yapmasınlar. Beklenti budur. Ama şu anda gözüken onların bu politikayı sürdürdükleridir. Bu anlamda Girê Spî hamlesinin şöyle bir önemi de var: Bu hamleyle iki kanton birleşti. Birbirlerine yardım edebilirler. Rojava Kürdistan devrimi bağımsız bir politika yürütebilir. Daha iradeli olabilir. Çünkü eskiden çok muhtaçtı. Yine komşularıyla ilişkileri olacaktır. Bu makul bir durumdur. Kimse buna karşı değil. Ama bu hamleyle Rojava devrimi kanton hükümetleri bir irade olarak öne çıktılar.”

‘SURİYE’NİN SORUNLARININ ÇÖZÜMÜ DEMOKRATİK ULUSTUR’

Ortadoğu ve Suriye savaşının yakın bir zamanda durmayacağına dikkat çeken Karayılan, “Çünkü bu savaş, zaman ilerledikçe üzeri kapanmış olan yaraları tekrardan açıyor. Mezhepsel bir savaş ve büyük bir tahribat yaratıyor. Onun için de öyle görünüyor ki savaş uzun süre devam edecek. Bu noktada Rojava devrimi ile gelişen irade Suriye’deki savaşın sonlandırılması ve Suriye’de sorunların çözülmesi için büyük bir rol üslenmiş durumdadır. Ve bu rolü oynuyor. Çünkü Suriye’de çok fazla çözüm projesi yok. Ama Rojava devriminin öncülüğünü yapan TEV-DEM’in projesi var. Bu basında da tartışılıyor. Demokratik ulus perspektifi ile Suriye’nin tüm sorunlarının çözümü için bir formül olabilir. Mezhep savaşının durması için, makul bir çözümün gelişmesi için Kürtler artık bir inisiyatiftir, iradedir. Bunun için de, Kürtler Suriye muhalefeti ile ittifaklarını güçlendirmelidir. Kürtler sadece kendileri için düşünmemelidir, bütün Suriye için düşünmelidir. Demokratik ulus projesi ile tüm halkların kardeşliği temelinde Kürtlerin, Arapların, Asurilerin, Süryanilerin, Türkmenlerin ve Suriye’deki tüm ulusların, tüm inançların, mezheplerin hepsiyle kucaklaşmalıdır. Demokratik ulus siyaseti budur ve buna göre de yaklaşmak gerekiyor. Bu şekilde halkların kardeşliğini güçlendirmelidir. Demokratik sistemlerini güçlendirmelidirler. Bu temelde sadece Rojava devrimi değil, tüm Suriye devrimi hedeflenerek önemli bir rol oynayabilirler. Önümüzdeki süreç bu temelde ilerleyecektir” diye konuştu.

‘DEMOKRATİK ULUS SİYASETİNİ ÖNDER APO GELİŞTİRDİ’

Kürtlerin askeri olarak da kendilerini güçlendirmesi gerektiğini ifade eden Karayılan, Kürtlerin bütün halklar için demokratik sistemi inşa etmesi gerektiğini belirterek devamla şunlara dikkat çekti: “Kürtler Akdeniz’e kadar gidecekler, diye tartışmalar yapılıyor. Türk devleti bu durumdan çok korkarak bahsediyor. Bu sorun değil ama Rakka’ya giderler, başka bir yere giderler onlar bilir fakat kendilerini askeri olarak güçlendirmelidirler. Artık tüm Suriye’yi düşünmeliler, bütün halklar için demokratik sistemi inşa etmeliler. Bu gereklidir.

Demokratik ulus siyasetini Önder Apo geliştirdi. Önder Apo, tüm Ortadoğu için sorunların çözümü için bu perspektifi geliştirdi. Rojava devrimi bugün bu projeyi esas alıyor. Ama bu sadece Rojava devrimi için değil; Suriye’deki tüm sorunların çözümü ve tüm Ortadoğu’nun sorunlarının çözümünün esas formülüdür. Bölge halkları ancak bu şekilde sorunlardan kurtulabilirler. Bu çerçevede de Suriye’de adım atılırsa Ortadoğu için yeni bir kapı açılır. Bölgenin sorunlarının çözüm kapısı. Şimdi tek ulus, ulus devlet yaklaşımları bölgenin sorunlarını çözmez. Neden? Çünkü bölgede çok fazla mezhep, inanç, kültür var. Sorunların çözümüne cevap tekçi değil, çoğulcu yaklaşım olmalı. Buna da biz, demokratik ulus diyoruz. Yani herkesi kucaklayın, tüm kültürler birbirlerine saygı göstererek birlikte yaşasın. Bu da Ortadoğu için temel olmalı. Yani önümüzdeki süreçte Rojava devrimi bu şekilde stratejik rol oynayabilir ve kendini de buna göre hazırlamalıdır.”

‘ROJAVA’DA BÜYÜK BİR EMEK VERİLDİ’

Rojava direnişinin Kobanê ile başlayan süreci en son Girê Spî zaferi ile taçlandı, diyen Karayılan, yaşananların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

“Biz herkese öneriyoruz ki, Rojava’daki durum yenidir, büyük bir irade ortaya çıktı, bu da Kürt çocuklarının kanı ile gerçekleşti, tabii birçok Kürt dostu da bu sürece katıldı. Yine yabancı, enternasyonal birçok insan da şehit düştü. Yani büyük bir emek verildi. Tabii belirleyici olan Rojava halkımızın emeğidir. Diğer dört parça Kürdistan’da da katılımlar oldu. Bir ürün ortaya çıktı” diyen Karayılan, Rojava’daki siyasetin bu yeni durumları görmesi ve yeni bir değerlendirme yapılması gerektiğini vurguladı.

Şu ana kadar dışarıda kalan siyasi yöneticilerin, hatta Duhok’taki görüşmenin dışında bırakılanların bu yeni durumları değerlendirmesi gerektiğini de sözlerine ekleyen Karayılan, “Yani hakikati görmezsen ve kendine göre bazı şeyler söylersen bir sonuç yaratamazsın. Var olan hakikatle yürürsen, siyasette gelişirsin. Yani suyun önünü açarsan su akar. Siyaset böyledir. Eğer önünü kesersen gitmez tıkanır. Şimdi Rojava’da bazıları eski siyasetçidir ama siyasetleri doğru değildir. Bu geçen dört yıllık süre yanlıkların açığa çıkardı. Bunların karşısında ise üçüncü çizgi siyasetinin doğruluğu açığa çıktı. Diğer yandan halkın ihtiyaçları var. Ona göre hareket etmelidir. Eğer halkın ihtiyaçlarına göre hareket etmezsen olmaz. Kendi kendini tıkarsın. Mesela şimdi şehir yönetim ister. Şehre temizlik gerekir elektrik gereklidir, yöneticilik gereklidir. Bunun için tayin etmekle değil seçim olması lazım. Seçim bir ihtiyaçtır. Mesele ENKS’nin içinde bazıları seçimle olmaz diyorlar. Halk belediye başkanlarını seçsinler, zamanladır bu 6 ay olur 1 yıl olur. Şehrin temizliği için düzeni için disiplin, sistemi için gereklidir deniyor, yok dediler. Tamam, sorunsuz bir şekilde katılın deniyor, katılmayacaklarını söylediler. Şimdi seçim zamanı değil dediler. Eğer zamanı değilse, şehrin yaşamı nasıl olacak. O zaman şehirdeki yaşam dursun, bozulsun diyorsun.

‘ULUSAL BİRLİKTEN SÖZ EDİLİYORSA HERKES DOĞRU KATILMALI’

Diğeri, ülke bir savaş içinde. DAİŞ Rojava karşısında. DAİŞ vahşi bir örgüttür. Dünya âlem bunlardan korkuyor. Oradaki halkımızın silahlanması gerekiyor. Öyle değil mi. Askeri kanun çıkıyor, herkes altı ay savunma görevini yapsın deniyor ama şiddetle buna karşı çıkıyorlar. Ülke gerçeği karşımızda duruyor. Ülkenin de savunmaya ihtiyacı var. Sadece siyasetle uğraşanlar değil, herkesin ülke savunmasında yer alması gerekiyor. Ama onlar Duhok anlaşmasında bile kendilerini geri çektiler. Bunlar doğru mu? Hayır. Hakikat neyse ona göre olmak zorundasın. Eğer sen böyle yaparsan kendi kendini tıkatırsın. Şimdi kendilerini tıkatmış durumdalar. İşte biz niye bir olmuyoruz diye de feryat ediyorlar. Tamam, o zaman, eğer ulusal birlikten söz ediliyorsa herkes gerçeği görmelidir, doğru katılmalıdır. Sen üç yıl önce askeri bir gücünün olduğunu ve getireceğini söyledin. O zaman olmadı. Ama şimdi o kadar zaman geçti, o kadar sert bir savaş yaşandı, binlerce şehit verildi fakat hala da benim dışarıda gücüm var, parayla oluşturmuşum, o da bir güç olarak katılsın deniyor. Tüm dünyada siyaset çok renkli, çok sesli olur ama askerlik ve ordu çalışması bir olur. Bir yerde iki ordu varsa her zaman savaş olur. Bunda ısrar etmek sonuç aldırmaz. Gerçeği görmek gerekiyor. Onların yerinde olsam, gider katılırım. Ne karar almalılar? Askeri çalışmalar siyasi çalışmalar gibi olmamalıdır. Askeri güç, partinin gücü olmamalıdır. Tarafsız heyetler oluşturulma ki hiç bir askeri güç her hangi bir partinin yanında yer almamalıdır, ulusal olmalıdır. Bunda ısrar etmeliler. İlla iki ordunun olmasına gerek yoktur. İki ordu olmaz, kimse bunu kabul etmez. Ortaya çıktı ki, Rojava halkımız bunu kabul etmiyor. Bir de bir tecrübe oluştu. Ortaya bir güç çıktı. Hem de Ortadoğu’da başarı performası gösteren bir güç. Senin gidip katılman lazım” diye konuştu.

‘YENİ SİYASET YENİ ZAMANA GÖRE YAPILMALI’

Ortaya çıkan yeni gelişmelerin herkes tarafından iyi görülmesi gerektiğine dikkat çeken Karayılan, eski siyaset ve sözlerin zamanı geçtiğini ifade ederek devamla şunları belirtti: “Herkes bu yeni durumları görmeli. Eski siyasetler, sözlerin zamanı geçti. Yeni siyasetler, yeni zamana göre ve yeni gelişmelere göre yapılmalı, yürütülmeli ve ancak böylece birlik oluşturulur. Birlik derken aslında partilerin birliğinden bahsediyoruz. Bu hususlarda şu anda yönetimde bulunan kanton yöneticileri herkesi kucaklayabilmeli, herkesle paylaşabilmeli, biz savaş yaptık, direndik, bu yüzden bütün hak bizimdir dememelidir. Geniş, kucaklayıcı olmalılar. Siyasetlerinde demokrasi olmalıdır. Herkes fikrini açıkça dile getirebilmelidir. Kimse kimseye zorbalık yapmamalıdır. Eşitlik, adalet olmalı. Bunların oluşturulması lazım. Bugün, Rojava Kürdistanı tarihi bir aşamadadır. Bu tarihi aşamada herkes eksikliklerini, yanlışlıklarını görmelidir. Hem iktidardaki güçler eksikliklerini görmeliler -hiç kimse kendisini esas görmemelidir- hem de dışarıda kalanlar şimdiye dek neden dışarda kalmışlar bu eksikliklerini görmeliler. Bu tarihi aşamada Kürt halkının kazanımlarının çıkarı için gerekli olan da budur.

‘ROJAVA’DAKİ KAZANIMLAR SAVUNULMALI’

Rojava’daki halkımız yurtseverdir, her zaman yurtseverliğini korumuştur. Bütün zorluklara ve zahmetlere karşı kimliğini ve aslını koruma bunun bir ispatıdır. Birçok kahraman ve komutan buradan çıkmıştır. Buradan çıkan evlatları tüm Kürdistan’da rol oynamışlardır. Bugün de Rojava devrimi yeni bir tarihi aşamaya gelmiştir. Her şeyden evvel bunu bilmek gerekiyor. Çok değerli kazanımlar oldu. Bu şehitlerin kanıyla oluştu. Rubar Qamişloların, Gelhatların, Arinlerin, Revanların direnişleriyle bunlar gerçekleşti. Bu kazanımlar savunulmalıdır. Savunulması için herkes kendisini sorumlu tutmalıdır. Örneğin; eğer Rojava devrimi bu şekilde sürerse Suriye’yi yapılandırmada öncü bir rol oynayacaktır. Biz Kürtlerin başı dik olacaktır. Tarihi bir durumdur.”

‘HERKESİN YURDUNA DÖNMESİ GEREKİR’

Rojava dışında olan Kürt gençlerine çağrı yapan Karayılan herkesin kendi ülkesine dönmesi gerektiğine dikkat çekti. Bu koşul ve şartlarda İstanbul’da ve diğer şehirlerdeki birçok Rojavalı gencin ne işi olduğunu soran Karayılan “Veya Hewler ve Süleymaniye’de ne işleri var? Veyahut ülkelerinin dışında ne işleri var? Herkesin yurduna dönmesi gerekir. Rojava direnişinin ruhu bugün Girê Spî’de bayraklarını yükseğe kaldırdı. Bu tüm Rojava Kürdistanlı gençler için bir çağrıdır. Rojavalı Kürdistanlıların bugün gelip direnişe ve birliğe katılmaları ve buna sahip çıkmaları gerekiyor? Neden mi? Katılım şu anda yok mu? Var. Ama daha da artması gerekiyor. Çünkü görünen o ki Suriye’deki savaş uzun sürecek. Kürtler şimdi büyük kazanımlara sahip. Kendimizi kandırmayalım. Kimseyi de kandırmayalım. Örneğin; DAİŞ oradan çıkıp giderse bu zaferi Kürtlere bırakmayacaktır. Tekrar saldıracaklardır. Eğer ki bu zafer kazanımının kalıcı olmasını istiyorsak, savunma birliklerimizi arttırmamız gerekiyor. Rojava’daki halkımızın bunu bilmesi gerekiyor. Zaferi kutlamak iyidir. Ama bu kazanımları savunmak ve geliştirmek de önemlidir. Bu yükün çoğu gençlerin üzerindedir. Tüm Rojava’daki örgütlerin üzerindedir.

Eskiden bazı partiler yanlışlıklar yaptı. Ne yaptılar? Gençleri dışarıya çıkardılar. Adeta hayat provoke edildi, Herkes dışarıya gitti. Halbuki senin gelip toprağında ısrar etmen gerekiyor. Şu an bu hususlarda doğrusu Arap gençlerin tavrı çok iyidir. Şimdi Rojava Kürdistanı’nda daha çok Araplar var. Arap gençleri daha fazla YPG’ye katılıyorlar. Böyle giderse bir süre sonra YPG-YPJ’nin yarısından fazlası Arap geçlerinden olacaktır. Çünkü oradaki gençler bakıyorlar, görüyorlar, tanıyorlar ve katılım yapıyorlar. Çok güzel ve de iyi bir şeydir. Halklar katılım sağlıyor. Amerika’dan, Avustralya’dan, İtalya’dan, Romanya’dan, İran’dan insanlar katılıyor. Neden Rojava’dakilerin kendisi dışarıya çıkıyorlar? Rojava’daki her gencin bunu görmesi gerekiyor. Gelip katılım sağlaması gerekiyor. Bugün üzerinde yaşadığı toprak şimdi tüm Suriye için bir umuttur, bir inançtır. Bu tüm dünyaya bir umut veriyor. Bugün Rojava’daki direnişten tüm dünya ilham alıyor, heyecan alıyor. Bunun için Rojava’daki halkımız ilk önce savunmasını güçlendirmelidir, arttırmalıdır. Katılım yapmalılar. Bu katılım yerelden olabilir, öz savunma temelinde olabilir, profesyonel tarzda katılım olabilir. İlkin, savunmanın güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

‘SAVAŞ EKONOMİSİ GELİŞTİRİLMELİ’

Savaş ekonomisinin güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Karayılan bunun için de ortaklaşmaya dikkat çekip şunları belirtti: “Yani, şu anda Rojava’da olağan bir durum yok. Bir yanı sürekli savaş içindedir. O zaman savaş ekonomisinin geliştirilmesi gerekiyor. Ortaklaşma olmalıdır, ortak çalışma olmalıdır. Komünal bir tarz olmalıdır. Hep beraber ortaklaşma olmalıdır. İnşa etmeliler, geliştirmeliler, bir yandan savaşıp bir yandan da ekonomiyi kurmalılar. Kendilerine yettiğince bunu yapmalılar. Ülkeleri zengindir. Fırsatları vardır. Ama ülkelerini boşaltmamalılar, çalışmalılar. Bu şekilde her köy birlikte ekimini yapmalı ve birlikte bunu paylaşmalılar. Savaşa göre kendilerini hazırlamalılar. Yani, eğer ki Rojava Kürdistan’ındaki toplumumuz savunmasını güçlendirmezse ve ekonomi sistemini savaşa göre hazırlamazsa ilerde zahmet çekecektir. Bunu herkesin bilmesi lazım. Ekonomisini kendisi güçlendirmesi lazım. Kendisi bir şeyler inşa etmeli. Kendisi ekip biçmelidir. Böylece ortaklaşmayı ilerletebilir.

‘KADIN ÖZGÜRLÜK DEVRİMİ İNSANLAR İÇİN BİR AYNA OLDU’

Şimdi diğer bir konu ise demokratik sistemini kurmalıdır. Herkesin bu sistemde yer alması gerekiyor. Toplumun demokratik sistemi kurulmalıdır. Böyle tekçi bir iktidar zihniyeti değil, demokratik ve ortak bir yaşam olmalıdır. Eşitlik, özgürlük olmalıdır. Rojava’daki kadın özgürlük devrimi insanlar için bir ayna oldu. Kobanê’deki direnişte YPJ şahsında gösterilen tüm Kürtler için bir ayna oldu, başı dik bir duruş oldu. Bunun güçlendirilip, ilerletilmesi gerekiyor. Gerçekten de toplum alanındaki demokratikleşme derin olmalıdır. Özgür, eşit yaşamın güçlendirilmesi ve de ilerletilmesi gerekiyor.

‘HERKES PAYLAŞIMDAKİ YERİNİ ALMALI’

Diğer bir yan ise adalet sisteminin güçlü olmasıdır. Kimse kimseye zorbalık yapmamalıdır, kimse kimsenin hakkını yememesi gerekiyor. Hak ve adil bir çağ olmalıdır. Böyle zamanların geliştirilmesi gerekiyor. Herkes paylaşımdaki yerini almalıdır. Herkes inşa etmede yerini almalıdır ve kendisini sorumlu görmelidir. Kimse kendisini dışarıda görmemeli ve bırakmamalıdır. Bu yüzden öncü olanların geniş düşünmeleri gerekiyor. Herkesi kucaklamaları gerekiyor. Sadece kendisini esas almamaları gerekiyor. Bu konulardaki yanlışlıklarını görmelidirler. Demokratik ve adil sistemlerini güçlendirmelidirler.

‘MİLLİYETÇİ ZİHNİYETLE BUGÜN DAHA FAZLA İLERLEME OLMAZ’

Sadece milliyetçi zihniyetle bugün daha fazla ilerleme olmaz. Demokratik ulus fikir ve düşünceleri çok yerindedir. Kürt halkı bugün buna daha fazla önem vermelidir. Yani, tüm komşu halkların tamamıyla birlikte yaşayabilmelidir. Halkların kardeşliği olmalıdır. Türkmen, Arap, Asuri, Süryani ve diğer etnik mezheplerle Sünni, Alevi, Hıristiyan vb. inanç ve kültürlerle bir olabilmelidir. Çok renkliliği temsil edebilmelidir. Demokrasi ve çok renkliliğin bayrağını yükseltmelidir. Bu, Kürtler için kazanım sağlamalıdır. Bu çok önemli bir şeydir.”

‘ROJAVA DEVRİMİ KENDİSİNİ İNŞA ETMİŞTİR’

Rojava Devriminin kendisini inşa ettiğine dikkat çeke Karayılan “Özgürleştirmeleri gereken yerleri özgürleştirmişler. Şimdi ise demokratik Suriye için çok renkli ve hepsi için düşünmeliler. Şimdi, halkımızın önünde bu vardır. Bu anlamda tüm Rojava Kürdistanı’ndaki halklar, sadece Kürt halkı değil diğer tüm halklar, inşa etmek, savunmayı güçlendirmek, savaş ekonomisini güçlendirmek, demokratik sistemi güçlendirmek ve adalet sistemini geliştirmek, halkların kardeşliğini ilerletmek ve çok renkli demokratik Suriye’yi kurmak için herkes kendisini sorumlu görmelidir ve elini taşın altına koymalıdır. Kimse kendisini dışarda görmemelidir. Kendisini dışarda görenleri yarın tarih onlardan hesap soracaktır. Böylesi tarihi zamanlarda herkesin kendisini sorumlu görmesi ve katılım yapması gerekiyor. Eğer katılım böyle olursa Rojava Kürdistanı’ndaki halkımızın önü açılmıştır. Bu en başta Rüstemlerin, Xebatların, Şilan Kobanêlerin ve sonrasındaysa izlerinde yürüyen yüzlerce destan yazan kahramanların direnişi önünde ben bir kez daha saygılarımı sunuyorum. Onların emekleriyle, halkımızın emekleriyle, Kürt siyasetinin emekleriyle oluştu. Herkes kendi payına olanı görmelidir. Fakat sorumluluğunu da görmelidir. Böylelikle katılım yapmalıdır. Biz şimdi tüm Kürtler olarak, Rojava Kürdistan’ındaki Kürtler olarak tarihi bir aşamadayız. Bu tarihi aşamada bu topraklarda yaşayan her insan eğer ki görevlerine sahip çıkarsa, sorumlu bir şekilde zamanın görevlerine katılırsa, inanıyoruz ki Rojava Kürdistan’ının geleceği aydınlık olacak görünüyor, büyük başarılar olacağı görünüyor. Halkımıza olan umut ve inancımız bize halkımızın başaracağını ve gerçekten de Kürt sorununun çözümü için de Rojava Kürdistanı önemli bir rol oynayacaktır” dedi.