Karayılan: 2016 halkımız ve mücadelemiz için kader yılı olacaktır
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Dengê Kürdistan (Kürdistan’ın sesi) radyosuna önemli açıklamalarda bulundu.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Dengê Kürdistan (Kürdistan’ın sesi) radyosuna önemli açıklamalarda bulundu.
PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Dengê Kürdistan (Kürdistan’ın sesi) radyosuna önemli açıklamalarda bulundu.
2015 yılını değerlendiren Karayılan, Kürt halkının 2016 yılında büyük başarılar elde edeceğini belirtti.
Kürdistan’da devam eden halk direnişlerini hatırlatan Karayılan, bu direnişlerin tarihi önemde olduğunu vurguladı. Karayılan, herkesi direnişler etrafında bir olmaya çağırdı.
İlan edilen Sivil Savunma Birliklerini selamlayan Karayılan, Türk devletinin Kürt Özgürlük mücadelesine karşı çöktüğünü söyledi.
‘2016 ÖZGÜRLÜK YILI OLACAKTIR’
Murat Karayılan’ın Dengê Kürdistan radyosuna verdiği demeçte öne çıkan temel mesajlar şöyle;
‘’Çok önemli kazanımların elde edildiği bir yılı geride bırakıp yeni bir yıla giriyoruz. 2016 yılı halkımız ve hareketimiz için kader yılı olacaktır. Bunu sadece bir dilek olarak söylemiyoruz. 2016 yılının Önder Apo’nun, bütün özgürlük tutsaklarının ve Kürt halkının özgürlük yılı olacağının sözünü veriyoruz. Bu yılı büyük zafer yılı yapmak için bütün gücümüzle mücadele edeceğiz.
2015 yılı gerçekten de dolu geçen bir yıldı. Kürt halkı için kazanımlarını genişletme ve ilerletme yılı oldu. Bilindiği gibi, Ortadoğu bölgesinde bugün savaş var ve bu savaş Kürdistan coğrafyasında yoğunlaşmış durumda. Kürt halkı bu savaşta verdiği mücadele ile bölgede yeni bir aktör olarak öne çıktı. Geçtiğimiz yıl bizim de eksikliklerimiz oldu. Önder Apo’nun verdiği perspektifleri tamamıyla yerine getiremedik. Fakat birçok hamle de gerçekleşti. 2015 yılı genel olarak halkımız için başarılı bir yıl oldu diyebiliriz. Özellikle yılın başında kazanılan Kobanê zaferi, Şengal direnişi ve yılın sonundaki Şengal’ın özgürleştirilmesi büyük kazanımlardı. Önder Apo’nun perspektifiyle yola çıkan HDP’nin iki seçimde kazandığı zafer, Türk sömürgeciliğini büyük bir korkunun içine sokmuştur. Kürdistan da hızla çözülen sömürgeciliğin önünü almak için Erdoğan ve AKP hükümeti bize karşı büyük bir saldırı furyası başlattı. Bu saldırılara karşı gerillanın direnişi, kentlerde gençlerin direnişi ve halkımızın mücadeleye topyekûn sahip çıkması, bu yılda direnişi toplumsallaştırdı. Toplumsal direniş ortaya çıktı. Bu zemini ve desteği kullanarak 2016 yılını büyük zafer yılı yapmalıyız. Önümüzdeki yıl, bizim için varlık yokluk yılıdır. Yani kader yılıdır. Hatta şuan içinden geçtiğimiz günler çok önemlidir. Biz bu kadar önemli ve kader belirleyen günlerden geçerek yeni yıla giriyoruz.
ZİNDAN DEVRİMİN MERKEZİ OLMALIDIR
Kimin elinden ne geliyorsa bu süreçte yapmalıdır. Özellikle bu hareketin kadroları öncülük rollerini yerine getirmelidir. Dağda, zindanda, Kürdistan’ın 4 parçasında, ülkede ve ülke dışında olanlar ellerinden geleni yapmalıdır. Özellikle zindanda olan yoldaşlar bu sürece aktif katılmalıdır. Zindan Önder Apo’nun sahasıdır. Geliştirilen bütün psikolojik savaşa karşı kendimizi nasıl savunup geliştiririz demelidirler. Zindan sahası devrimin merkezi haline getirilmelidir. Bu konuda en büyük örnek Önder Apo’dur. Önder Apo’nun geliştirdiği perspektifleri uygulayarak, yaşamsallaştırarak zindan sahasının mücadelenin öncü gücü haline getirilmelidir. Kadın ve erkek arkadaşların kendilerini eğitip önümüzdeki mücadele süreçlerine hazırlayacaklarını umut ediyoruz. Biz önder Apo ve tutuklu bütün arkadaşları özgürleştirmek için kararlıyız. Bizim mücadelemiz yeni yılda daha da genişleyerek ve güçlenerek devam edecektir. Kendilerini bu konuda hazırlayan bütün arkadaşlar, bütün PKK kadroları yeni dönem için yoğunlaşmalarını derinleştirmelidir. Hazırlıklarını sağlam yapmalıdırlar. Bu süreç öyle sıradan bir süreç değildir.
KÜRT HALKININ ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ YENİ BİR AŞAMAYA GİRMİŞTİR
2015 yılında ilk defa Önder Apo’nun perspektiflerine yaklaştık. Devrimci halk savaşı perspektifine ilk defa bu kadar yaklaştık ve uyguluyoruz. Artık biz bu tezi ele alıp yaşamsallaştırıyoruz. Bu konuda yürütülen mücadele Kürt halkının özgürlük mücadelesini yeni bir aşamaya getirmiştir.
HPG OLARAK BAZI HAZIRLIKLAR YAPTIK
Açığa çıktı ki AKP ve Türk devleti Önder Apo’nun geliştirmek istediği sürece tam anlamıyla cevap olmak istemiyor ve boşa çıkartmaya çalışıyor. Biz hareket olarak, özellikle de HPG olarak, bazı hazırlıklar yaptık. Biz yeni bir hamlenin gelişmesi için hazırlıklar geliştirdik. Düşman saldırıları başladığında, toplumsal alanda çalışanlar ve bazı kurumlar kendilerini çözümün gelişeceğine göre hazırladıklarını gördük. Kendilerini gelişecek yeni dönemde zorlukları çok olan bir sürece göre hazırlamamışlar. Ne zaman ki öz yönetimler gündeme girdi ve gençler direniş için hendek yapmaya başladı, işte o zaman hazırlığı olmayan bazı kişiler boşluğa düştüler. Buda bize şunu gösterdi ki; bazı hayalci, oportünist ve kaygı yaşayan kişiler var. Bu kişiler de engel oluşturdular. Şimdi toplumsal alanda biraz eylem gücü ortaya çıktı ve bir şeffaflık gelişti diyebiliriz. Bakure Kürdistan’daki halkımız da bir çaba içine girdi ve böylece süreç başlamış oldu.
TÜRK DEVLETİNİN ÇÖZÜM ZİHNİYETİ YOK
Bu süreçte DTK da olağanüstü toplantı çağrısı yaparak bu çerçevede tartışmalar yürüttü. DTK toplantısından sonra bir deklarasyon yayımlandı. Deklarasyonun çerçevesi de çok mütevazı bir içeriktedir. Kürt sorununun çözümünün var olan sınırlar içinde çözülmesini esas alan makul bir çerçevededir. Ama AKP, Türk devleti, hata öteki Türk siyasi partileri ve Aydınlarının aşırı tepki gösterdiklerine tanık olduk. Erdoğan ve AKP’nin gösterdiği tepkinin düzeyi, bunların her hangi bir çözüm zihniyetleri olmadığını açıkça gösteriyor. Deklarasyonu ihanet, fantezi olarak yorumladılar ve topyekûn bir saldırı içine girdiler. Hata başından beri bu sorunun çözümü için emek veren Kürt siyasetçiler dahil, bir çok kişi hakkında soruşturma açmaya başladılar. Partileri kapatmaları da mümkün olabilir. Aslında Türkçü zihniyetleri bir kez daha dışa vurmuştur. Onlar Kürt halkını teslim almak ve köleleştirmek istiyorlar ve ortaya çıkan budur. Halbuki DTK’nin yayımladığı deklarasyon Türkiye’nin birliği içindir ve gönüllü birlikteliği esas alıyor. Bu deklarasyonun çerçevesi, esasında özünü 1921 anayasasına dayandırmaktadır.
KÜRT HALKI TEK SEÇENEĞE MAHKUM DEĞİLDİR
Şunu söylemek istiyorum; Eğer bu gönüllü birliktelik gayretleri ihanet olarak algılanır ve cezalandırma gerekçesi haline getirilirse, o zaman birlikteliğin önü alınmış olunur. Biz Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı olarak tek seçeneğe mahkum değiliz. Bizim başka seçeneklerimiz de vardır. 9 aydır yoğun bir tecrit altında olan Önderliğimize yönelik saldırı yapılmıştır. Böylesi tarihi bir süreçte Özgürlük mücadelemizin çok güçlendiği, çok ağır tecrit koşularında çözüm çabasını veren Önderliğimizin emeği ve DTK’nın yayımladığı makul deklarasyona böyle saldırıyorlarsa, o zaman başka yol kalmamış demektir. Birliktelik yolu bırakılmamıştır ve bizimde kendi yolumuza bakmamızdan başka bir çare kalmamıştır demektir. AKP yetkilileri ve Türk devlet yetkilileri akıllarını başlarına alsınlar ve artık Kürtlerin de eski Kürt olmadıklarını, Ortadoğu’nun da artık eski Ortadoğu olmadığını görmeliler. Artık Lozan anlaşmasının bir geçerliliği de kalmamıştır. Eğer buna göre ele alır ve yaklaşırlarsa Özgürlük Mücadelesi ve Kürt halkı çözüm için açıktır. Ama yok öyle yapmaz ve tüm kapıları da kapatırlar ise, Kürt Özgürlük Mücadelesi ve Kürt halkı güçlenerek kendi yollarını bulacaktır.
ŞARK İSLAHAT PLANINI UYGULUYORLAR AMA BAŞARAMAZLAR
Bu son günlerde yeni bir planları deşifre oldu, Türk devletinin İmralı heyetinin esas sorumlusu olarak görüşmelerde yer alan müsteşarı ile bir plan yapılmış. Bu plan Kürt halkını ezme ve yok etme üzerine yapılmıştır. Bu planın adını da “Çöktürme Planı” olarak koymuşlar. Böyle bir ismi ancak bir halkı köleleştirmek istersen seçersin. Bu plan özünde Şark Islahat planının güncellenmesidir, böyle ele alınmış ve öylesi bir çaba içine girilmiştir. Fakat hiç akıl etmediler mi Şark Islahat planından sonra yapılan onca katliama rağmen bir sonuca varamadılar. ‘Darbeyi vururuz onlara diz çöktürür ve yine egemenliğimize alırız’ diyorlar. Türk egemen mantığı budur ve bundan vazgeçmiyorlar. O kadar kendilerini esas alıyorlar ki, karşıdaki gücün ne düzeyde olduğunu ve neler yapabileceğini hiç göz önüne getiremiyorlar. Bu çok vahim bir plandır. Bu Türk devletinin egemenlikçi ve sömürücü zihniyetini aslında açığa çıkarmaktadır. Bunlara karşı halkımız kendisini savunuyor.
TÜRK DEVLETİ KÜRT HALKINI EZME KARARI ALDI HENDEKLER BUNA KARŞI YAPILDI
Diyorlar ki sorun olan hendeklerdir. Hayır, zaten planları vardı, hendek olmasa da yine aynı şeyleri yapacaklardı. Halkımız, toplumumuz, halkımızın dostları, bütün dünya bilmelidir ki bu Türk devleti Gre Spi başarısı ve 7 Haziran başarısından sonra, Kürt halkını ezme kararı aldı. Bu kararların bir kısmını 2014’te aldı. Kobanê serhıldanı döneminde alındı. Bir kısmını Newroz’dan önce, Erdoğan, “Kürt sorunu yoktur”, “Bu Dolmabahçe Deklarasyonundan haberim yok”, “Masa yoktur” dedikten sonra alındı. Bunların hepsi karar alındığını gösterir. Ama Gri Spi ve seçim başarısı elde edildikten sonra, kararlarını garantilediler. Yani Kürt halkına yöneliyorlar. Başını eğdirmek, çöktürmek, köleleştirmek istiyorlar. Halkımız da buna karşı direniyor. Yani bu direniş tarihi bir direniştir, kutsaldır. Ulusal bir direniştir aynı zamanda ve insanlık için bir direniştir. Zulme, diktatörlüğe karşı, faşizme, bireysel hırslara karşı, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi direnişidir. Bütün Türkiye halkları içindir, bu kadar büyük bir anlam taşımaktadır. Bundan dolayı başta Sur, Cizre, Nusaybin, Dargeçit, Silopi, Gever, Şırnak, Silvan, Derik, İdil, Siirt, Garzan tüm direnen yerleri, Dersim’den Hakkari’ye kadar herkesi selamlıyorum.
HİÇ KİMSE BU DİRENİŞİ KIRAMAZ
Özellikle de savaşın içerisinde olan yerler, Sur, Cizre, Kerboran, Silopi bilmelidir ki direnişleri tarihi bir direniştir. Direnişlerini selamlıyoruz. Bu yolda şehadete ulaşanlar, 3 aylık bebek Miray, 80 yaşındaki dede Ramazan İnce’ye kadar bu şehitlerimiz serhildan şehitleridir, devrim şehitleridir. Ulusal şehitlerdir. Fedai gerillalarımızın saflarında yer almış ve şehit düşmüş gibi ele alınmalıdır. Onlar kadar değerlidirler. Çünkü bir direnişte şehit düşmüşlerdir. Analarımız, gençlerimiz, yaşlılarımız direnişlerde şehadete ulaşıyorlar. Bu çok değerli bir şeydir. Bu da Kürtlerin direnişlerinin bir toplumsal direniş olduğunu göstermektedir. Hiç kimse de bu direnişi kıramaz. Neden? Çünkü bu direniş artık bir toplumsal direniştir. Bunu herkesin bilmesi lazım.
SUR, AMED’İN KALBİDİR, KÜRT HALKININ TARİHİ VE KÜLTÜRÜDÜR
Özellikle direnen merkezleri selamlıyorum. Amed’in Sur ilçesindeki direnişçileri selamlıyorum. Sur, Amed’in kalbidir. Kürt halkının tarihinin merkezidir. Kültürüdür. Amed Kürdistan’ın kalbidir. Sur’u asla bırakmamak gerekir. Sur’da yaşayan değerli kahraman halkımız, Sur’u bırakmamaları gerekiyor. Mem ve Zinlerin mekânı, Kürtlerin kültür diyarı kahraman Cizre ve bütün Botan’ın Cizre’yi bırakmaması gerekiyor.
HALKIMIZ EVLERİNDE KALSIN
Yurtsever halkımızın şu anki görevi budur. Herkesin evinde durması gerekiyor. Sadece evlerinde kalsınlar. Gerekirse bodrum katında kendilerine yer yapsınlar. Savunma yerleri yapsınlar, evlerini bırakmasınlar. Bugün bu önemlidir. Evini bırakmamak önemlidir. AKP işgalciliği Kürt yerleşim merkezlerini, Kürtlerin ülkesini boşaltmak istiyor. Nasıl ki önceden köyleri boşalttılar, şimdi de şehirleri boşaltmak istiyorlar. Ama yurtsever halkımız bu boşaltma politikalarına vesile olmamalıdır. Yerlerini bırakmamalıdırlar. Doğrudur, tehlike vardır. Ama insanlar kendilerini koruyabilirler. Evlerde yer yap, koru. İnsan yapabilir. Kimse evini, toprağını bırakmamalıdır. Çıkmamalıdırlar. Bugün için en büyük direniş çıkmamaktır. Hatta şunu söyleyebilirim, çıkanlar dönsün. Yerini boşaltmışların yerlerine, başka şehirlerden, başka mahallelerden insanlar gelip yerlerine yerleşebilirler. Toplumsal hakikati her zaman savunmamız gerekiyor. Türk işgalciliği, ‘bir kısım gençtir, teröristtir, onlara karşı savaşıyoruz’ diyor. Hâlbuki direnen halktır. Bu halkın hakikatini savunmak gerekiyor ve esas zafer de buradadır. Tüm Kürdistan yurtseverlerinin bilmesi gerekir, bu direnişler tarihidir, önemlidir. Bu Kürt halkının varlık yokluk direnişidir. Yani yaşamsal bir durumdur. Bundan dolayı herkesin fedakarlık yapması gerekiyor. Kadro olarak bu bizden daha çok isteniyor. Gerilla, kadro, çalışan olarak bize daha fazla görevler düşmektedir. Ama bugün öyle bir duruma gelinmiş ki; her kesin bu işgalci siyasete karşı duruş sahibi olması gerekir. Hiçbir şey yapmasın sadece evinde kalsın yeterlidir. Düşmanın laflarını yerine getirmesin. Kendi evinde kalmakta ısrar etsin. Bu çok önemlidir. Kimse gitmesin metropollere. Kendi evinde, mekanında kalsın.
HALKIMIZ SAVUNMA TEDBİRLERİNİ ALMALIDIR
Gerillanın fedakarlık yapması gerekir, doğrudur. Gerekirse canını vermelidir. Apocu fedai bir ruhla direnmelidir. Oradaki bütün gençlerin direnmesi gerekir. Ama halkımız da evinde kendini korumalıdır, çocuklarını korumalıdır, savunma tedbirlerini almalıdır. Ortalıklara gidip kendini düşmanın keskin nişancılarına hedef yapmamalıdır. Yani tüm herkesin bilmesi gerekir, bu dönem fedakarlık dönemidir. Gün kendini savunma, temsil etme günüdür. Artık iradesini ispatlama günüdür. Bu da fedakarlık ve cesaret istiyor. Kimden istiyor, hepimizden bekliyor bunları. Bizler böylece sonuca gidebiliriz. Bu direniş de şuanda gösteriyor ki başarıyoruz, düşman ilerleyemiyor. Bu çok kutsal bir durumdur, çok değerlidir. Bu tutum ve bu toplumsallaşmış direniş büyük zaferin göstergesidir. Düşman güçlülüğünden değil, zayıf olduğu için böyle saldırmaktadır. Çok korkuyor. Bundan dolayı her şeyi göze alıyor ve bastırmak için elinden geleni yapıyor. Çünkü bastıramazsa biliyor ki artık kaçar ellerinden. Yani Kürdistan ve Kürdistan hakikati bu kadar açıktır, sokaktadır. Artık bunu sokakta da savunmak gerekir. Evde ise evde savunmak gerekir. Böylece sonuca varılmalıdır.
SUR KOBANÊLEŞMİŞTİR
Şimdi Sur’da büyük bir direniş vardır. Sur artık Kobanêleşmiştir. Sur halkı ve oradaki direnenler gerçekten de büyük bir kararlılıkla direndikleri görünmektedir. Sur’daki gençler öyle görünüyor ki Sur’un anlam ve öneminin farkındadırlar. Direnişin farkındadırlar. Bundan dolayı da ısrarla bırakmıyorlar. Zaten bırakmamaları da gerekiyor. Tüm Kürt halkı şuanda onları izlemektedir. Bütün Kürt halkı desteklemektedir. Elbette Kobanê gibi bir kararlılık, duruş, tüm direnişçilerde olmalıdır. Düşman Sur üstünde çok duruyor, mutlak sonuç almak istiyor. Ama Sur’daki direniş de çok ısrarlı görünüyor. Fazla ilişkimiz yok ama buradan büyük bir direniş, fedakarlık ve cesaret görüyoruz. Bu çok değerli bir şeydir. Sonuna kadar kararlı olmalıdırlar ve bu direnişlerini sonuca götürmelidirler. Çünkü halkımızdan büyük bir destek görmektedirler. Bu son iki haftadır gerçekten de Amed halkı büyük bir fedakarlıkla ayaktadır. Metropollerdeki halkımız, her yerde, yurt dışında da bu direnişlere sahip çıkılmaktadır. Başlangıcını gençler yapmış olabilir, başlangıcının farkına öyle varılmamış olabilir, ama şimdi bu Kürtler için çok anlamlı bir durum halini almıştır. Artık çok önemli bir seviyeye ulaşmıştır. Bundan dolayı da kararlı ve ısrarlı bir duruş gerekmektedir. Kürt halkı istendiği gibi bu direnişlere sahip çıkmaktadır. Belki bazı eksiklikler vardır. Mesela bence bu ablukayı kırabilirler. Devlet Sur’u çevirmiş, halk da Kobanê’de nasıl sınırları delip geçti, böylece bu çemberi ablukayı kırabilir yani. Kendilerini Sur’la birleştirmelidirler. Böyle şeyler de yapılmalıdır. Yine bir fedakarlık var ama daha yeni adımların halk tarafından atılması gerekiyor. Yani halka burada büyük bir görev düşmektedir. İzlediğimize göre, orada büyük ve ısrarlı bir duruş var ve bütün Kürdistan’da da etkisini göstermektedir. Öyle de görünüyor ki bu direniş hep böyle devam edecektir. Böylece Kürdistan’a dağılacaktır.
YPS KÜRT HALKININ YENİ SAVUNMA KURUMUDUR
Bu sürecin en önemli gelişmelerden biri de YPS’lerin ilanıdır. (Yekîneyên Parastina Sivîl-YPS. Sivil Savunma Birlikleri) En başta YPS ilanlarını bütün YPS üyelerine, Kürt gençlerine kutluyorum. Özellikle de yeni yılın başlangıcı olması itibariyle yeni yılı onları kutluyorum. Onların direnişlerini de yerden göklere kadar saygıyla selamlıyorum. Kürt gençleri devrim sürecini hissettiler. Önderliğin çağrısını derinlerden hissettiler. Halkımızın çığlıklarını hissettiler. Bu hissetme de devrimin temelidir. Bu direnişleri gençler başlattı. Merkezi olmadığı görünüyor. Şehir şehir, kendilerini ilan ediyorlar. YDG-H gibi kendilerini sivil ve savunma amaçlı örgütlediklerini söylüyorlar. Bu gerekli bir durumdur. Özellikle Türk işgalciliğinin saldırılarına karşı ki artık sadece polis değil ordu da bunun içerisine girdi, 14 Aralık hamlesi gibi Cizre Silopi’ye karşı bir saldırı başladı. Gençlerin bu saldırılara karşı cevabı sivil savunma birlikleri oldu. Çok yerinde bir karardır ve kutsaldır. Bu artık Kürtlerin yeni bir savunma kurumudur. Kürt gençleridir. Selamlıyoruz. Direnişlerinde başarılar diliyoruz. Şimdiye kadar ki gelişmeler de başaracaklarını ortaya koyuyor. Çünkü temeli toplumdur. Ama o genç arkadaşların her zaman kendilerini geliştirmeleri gerekiyor, kendilerini amatörlükten çıkarmaları gerekiyor. Kürdistan devriminin tecrübelerinden yaralanmalıdırlar. Şehir savaşının yol ve yöntemlerini direnişlerini daha da güçlendirmelidirler, profesyonelleşmelidirler. Kendilerini hem nitelik hem nicelik olarak büyütmelidirler. Kendilerini halkla birleştirebilmelidirler. Direnişlerini ve halkların direnişlerini tek parça olarak ele alabilmelidirler. Eğer bunu yaparlarsa inanıyoruz ki yolları açıktır ve başaracaklardır. Gençlik ruhu Önder Apo felsefesi ile birleşince fedai bir ruh açığa çıkacak ve kimse de önünde duramayacaktır, başarıya ulaşacaklardır. Bu ilan yeni bir adım ve tarihtir. Bu adımı selamlıyoruz.
ROJAVA VE SURİYE’DE BÜYÜK SONUÇLAR ELDE EDİLECEKTİR
Yeni yıl hem Kürdistan hem de bölgede yeni ve büyük değişimler yaratacaktır. Bu süreçte Kürt halkı büyük sonuçlar elde edecektir. Rojava’da Demokratik Suriye Güçleri-QSD kuruldu ve şimdi hamle yapıyorlar. Tışrin hamlesini başarıyla sonuçlandırdılar. Kutluyoruz. Öyle görünüyor ki Demokratik bir Suriye için hamlelerini de devam ettirecekler. Suriye’nin tüm kuzeyini alabilirler. Yani Suriye’nin gücüdürler. AKP’nin ne alakası var. Yok, Fırat’ın batısına geçemezlermiş. Bu onların topraklarıdır. Oradaki savaşçıların büyük bir kısmı Mınbıç, Cerablus, Halep’tendir. Türklerin müdahale etme hakkı yoktur. QSD Demokratik bir Suriye için önemli bir adımdır. Bunun yanında siyasi adımı da attılar. Demokratik Suriye Meclisini de kurdular. Yani artık Suriye devrimi gerçek yoluna girdi. Bu da kendisiyle büyük gelişmeler yaratacaktır. Önder Apo’nun paradigması bölgede önemli bir alternatiftir. Suriye’de ancak demokratik ulus perspektifiyle istikrar yaratabilirler. Bu aynı zamanda Türkiye, Irak, İran ve bütün bölge için geçerlidir. Yani bu senede hem Kürt devrimi gerçekleşecek hem de Ortadoğu devrimi. Bundan dolayı da önemli bir senedir. Gücümüz var, bazı eksikliklerimiz var. Biz bu eksikliklerimizin de farkındayız ve düzelmek için çabalıyoruz.
DİRENİŞE DEVAM EDERSEK BAŞARACAĞIZ
Bu son iki yılda olan Devrimci Halk Savaşı yoğunlaşmalarımızın sonuçları açığa çıkıyor. Biz doğru bir yoldayız. Biz böyle derinleşmeye devam edersek başaracağız. Burada önemli olan şudur: Öncünün rol oynaması gerekir. Başta biz, sonra bu hareketin bütün kadroları, bütün savaşçı ve çalışanları gerçekten de Önder Apo perspektifleri üzerinde derinlik yakalamalı, vazifeler doğru bir biçimde yerine getirilmelidir. Hiçbir engel tanımadan doğru bir biçimde dönemin mücadelesine katılım sağlanmalıdır. Bu dönem bizden profesyonellik istemektedir, amatör, dogmatik, sekter yol ve yöntemler artık geride bırakılmalıdır. Yaratıcılık ve sonuç alıcı çalışmalar gerekmektedir. Bizim sonuç almamız gerekiyor, etrafında dolanmakla olmaz. Köklerinden tutulmalıdır artık. Bu her mücadele alanı için böyledir. Biz Apocu Hareket olarak tarih önünde bir imtihandan geçmekteyiz. Başarmak için söz verdik. Biz kendimize güveniyoruz. Elimizde çok mevziler var, artık sonuç alabiliriz. Düşman gaddar olabilir ama dökülmüştür. Artık siyaseti tutmaz hale gelmiştir. Başarı şansımız çok fazladır. Sadece öncülerin, kadroların rol oynaması gerekir. Birçok yerde halk da hazır olduğunu gösterdi. Öncü doğru yol alırsa bu devrim de başaracaktır. Devrimimiz artık bütünün devrimi haline geldi. Artı sadece dağlarda değil bu savaş, her yerde yapılıyor. Kürdistan’ın her dört parçası da yeni gelişmelere açıktır.
GERİLLA HAZIRLIĞINI İYİ YAPSIN
Dağdaki gerilla arkadaşlarımız şuanda sığınaklarda hazırlıklarını yapmış ve süreci izlemektedirler. O arkadaşlar bu süreci izlerken duygusallığa kapılmamalıdırlar. Hemen aktifleşelim, hemen harekete geçelim demesinler. Başarı için planlar derinlemesine yapılmalıdır. Fiziki koşullar iyi değerlendirilmelidir. Zengin taktikler ve tekniğe hakimiyetle derinlik yakalanmalıdır.
Tarih bize öyle bir şans verdi ki başarabiliriz. Hiç kimse önünde duramaz. Önümüzdeki yıl bundan dolayı önemli ve anlamlıdır. Bu senenin Kürt halkının özgürlük yılı olması için, Önder Apo’nun özgürlüğü gereklidir. Önder Apo özgürleşip Amed’e gelmeden, Kürdistan özerk olmadan herkes bilmelidir ki bu direniş, bu savaş bitmeyecektir. Bu da önümüzdeki yılda sonuca gitmelidir. Biz bunda ısrarlıyız ve bütün herkesin de bu çerçevede sürece katılması gerekir. Bu dilek ve inanç ile herkesin yeni yılını kutluyorum. Başarılar diliyorum.