Kalkan: Ateşkes arayanlar çözüm projesiyle gelsin
Kalkan: Ateşkes arayanlar çözüm projesiyle gelsin
Kalkan: Ateşkes arayanlar çözüm projesiyle gelsin
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, toplumun artık çözüm istemesine rağmen iktidardaki AKP ile muhalefetteki CHP ve MHP ile siyasi bir çözümün "çok zor" olduğunu belirtti. Kalkan, olası bir ateşkes konusunda ise "Ateşkes arayanlar, sorunların demokratik, siyasi çözümü ile birlikte, çözüm projeleri ile birlikte gelmeliler" dedi.
Stêrk TV'de Cuma akşamı yayınlanan Cahit Mervan'ın sunduğu Sêla Sor programına mülakat veren KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, İmralı'ya gidecek heyet konusundaki tartışmalar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çözüm projesi ve olası bir ateşkes konusunda değerlendirmelerde bulundu.
PARİS KATLİAMI SORUŞTURMASININ SONUÇLARI AÇIKLANMALI
Kalkan, İmralı görüşmeleri konusunda şöyle konuştu: "Şimdi bu İmralı'da görüşmeler meselesi, mevcut tartışmalarla biraz karıştırıldı. Bunun bir boyutunda Paris'teki katledilen üç devrimci yoldaş meselesi var. Kardeşiyle de görüşmede Önder Apo değerlendirdi.Bunun arkasındaki güçlerin, uluslararası komployu düzenleyen güçler olduğunu ifade etti. Bir yandan İmralı'da görüşme olurken, bir yandan PKK kurucularına, yöneticilerine dönük katliam saldırılarının aynı güç tarafından birlikte yürütülmesi tabi kabul edilebilir bir durum değildir.
Paris katliamının sonuçları açıklanmalıdır. Fakat AKP hükümeti bu konuda, başta kendisinin rolünü ortaya koyarken, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Fransa hükümeti de gerçekten de en olumsuz bir tutum içerisinde. 45 günü bulmasına rağmen herhangi bir açıklama, netlik sağlanmadı.
AKP'NİN YAKLAŞIMLARI KUŞKULU VE ENDİŞE VERİCİ
Bu durum önemli bir etkendir. Sanki heyet meselesi, aslında bu tartışmaların içinde gölgeleniyor. Diğer bir boyutu ise BDP gerçekten olumlu bir tutum gösterdi, rol almak istedi, katılmak istedi. AKP bu gerçeği görünce BDP'nin önünü kesmeye çalışıyor. Görüşmelerin, çözüm arayışlarının tüm sonuçlarını kendine mal etmek istiyor. Bir yandan herkes rol üstlensin, sorumluluk üstlensin, ciddi olsun diyor, ama diğer yandan her türlü kararı kendisi vermek istiyor. Bu AKP'nin yaklaşımının tutarsız olmasından, ciddiyet yoksunluğundan kaynaklanıyor. AKP yaklaşımlarında hala kuşku, endişe vardır. Yönetimimiz de açıkladı: yeterli samimiyet gözükmemektedir. BDP'ye karşı tutumu, heyet tartışması da bu temelde ortaya çıktı. BDP'den kaynaklı bir tutum olduğunu düşünmüyoruz. BDP'nin başlangıçtaki tutumu yerindeydi. Önder Apo'nun da böyle bir talepte bulunduğu yansıdı. Son değişikliklerin de Önder Apo'nun talebinin olduğu anlaşılıyor.
ARTIK TOPLUM GERÇEKTEN ÇÖZÜM İSTİYOR
Sürecin önünü açmak, ilerletmek için Kürt tarafı gerçekten de son derece çözümleyici, açık bir tutum takınıyor fakat AKP'nin tutumu engelleyicidir, daraltıcıdır, tahakkümcüdür, her şeyi ben belirlerim düzeyindedir. Tabi böyle olursa tabi ki bir çözüm olmaz, müzakere olmaz, taraflar olmaz. AKP'nin tahakkümü olur. Bu tahakkümü de hiç kimsenin kabul edeceğini sanmıyorum.
Mevcut haliyle, AKP hükümetinin İmralı'da görüşmeler olmasına, Kürt sorununda "şiddeti durduruyor" görünmeye ihtiyacı var. Bu bölgedeki gelişmeler açısından böyle, AKP'nin dış ilişkileri, Avrupa, ABD ilişkileri açısından böyle, bir de iç durumu, iç yapısı açısından böyle. Artık toplum gerçekten de çözüm istiyor. Yüzde 70-80 oranında barış talebi, Kürt sorununun çözüm talebi, sadece Kürtler tarafından değil, tüm Türkiye toplumu tarafından dillendiriyor. Aydınlar, yazarlar, çok yüksek oranda çözümden yanalar. İlk defa bu düzeyde Kürt sorununun çözümü yönünde bir toplumsal tutum, mutabakat ortaya çıkmış durumda. Tabi AKP bunu görmezden gelemiyor. Böyle bir tutumun da AKP üzerinde baskısı var.
AKP ÇÖZÜM YAKLAŞIMINA SAHİP DEĞİL
Fakat mevcut yaklaşımları ile AKP Kürt sorununa çözüm yaklaşımına sahip değil. Daha doğrusu Kürt sorununu kabul eder durumda değil. Kürt olgusunu, Kürt halk gerçeğini, Kürt millet gerçeğini kabul etmekten uzak. Bir olguyu kabul etmezsen,ondan kaynaklanan sorunu doğru tanımlayamazsın. Bir sorunu doğru tanımlayamazsan, çözüm üretemezsin. Onun için şiddeti çözeceğiz, terörü çözeceğiz diyor.
KÜRT TARAFINDAN KAYNAKLANAN BİR EKSİKLİK YOK
PKK sorun değil, sorunun çözüm gücüdür. PKK'yi çözmeye çalışmakla Kürt sorunu çözülmez, Türkiye'nin sorunları çözülmez, Türkiye'ye demokrasi gelmez. Bu bakımdan iç bölgesel ve ulusal siyaset bakımından AKP mevcut kültürel soykırım rejimini, inkar ve imha sistemini yürütmekte zorlanıyor. Fakat Kürt sorununu çözecek demokratik bir zihniyete ve çözüm politikasına da sahip değil. Onun yerine işte PKK'yi çözme, bunun için fırsat kollama çabası içerisinde. Bu da onun çıkmazını, çözümsüzlüğünü ifade ediyor. Bu durumda gerçekten AKP'nin ne yapacağı, süreci nereye götüreceği çok net değildir.
AKP TUTARSIZ, YALPALIYOR
Bu konuda Önder Apo'dan, PKK'den, Kürt tarafından kaynaklanan herhangi bir eksiklik yok. Tam tersine tam bir birlik ve mutabakat halinde çözümün önünü açma durumu var. Fakat AKP aynı durumda değil. AKP, Kürt olgusu ve sorununa çözümleyici yaklaşım içerisinde değil. Yalpalıyor, tutarsız davranıyor, güven vermiyor. Bu bakımdan da Önder Apo'nun projesine nasıl davranır, nasıl yaklaşır bilemeyiz.
Geçmişte de bilindiği gibi çok barış projeleri sunuldu. Önder Apo 2009'un 15 Ağustos'unda yol haritası sundu. Yine 2011'de çözüm protokolleri sundu, müzakere edelim dedi. AKP bütün bunları görmezden geldi, reddetti. Çatışmalı süreçlerin geliştiricisi oldu. Şimdi daha zor durumdadır. Toplumun baskısı da var çözüm için. Fakat AKP'nin zihniyeti ve politikaları da çözüme açık değil. Siyasi oligarşi çözümü engelliyor. Bu oligarşi diğer partilerde, siyasi alanda olduğu gibi, AKP üzerinde de etkilidir. Dolayısıyla AKP'nin nasıl davranacağı tam belli değildir."
KÜRTLER SADECE KENDİLERİ İÇİN ÇÖZÜM İSTEMİYOR
Öcalan'ın sunduğu projeyi görmediklerini ifade eden Kalkan, şöyle konuştu: "Biz görmedik, içeriği hakkında bir şey belirtemeyiz. Fakat Önder Apo'nun görüşlerini biliyor. Kürt halkının görüşlerini biliyoruz. Neyi talep ettiklerini, nasıl bir çözüm istedikleri konusunda netler. Şimdiye kadar sayısız çözüm projesi ortaya koydular, ateşkesler ilan ettiler, çatışmasızlık süreçleri geliştirdiler, çözüm isteyen taraf oldular. Bu bakımdan Önder Apo'nun çözüm projesinin bir demokratikleşme projesi olduğunu, sadece Kürt sorununun çözümünü değil, Türkiye'nin demokratikleşmesini de içerdiğini, Kürt sorununun çözümü de Türkiye'nin demokratikleşmesi ile birlikte demokratik özerklik temelinde gerçekleştirmeyi öngördüğünü biliyoruz. Hangi kavramlarla olursa olsun, nasıl ifade edilmiş olursa olsun, Önder Apo'nun çözüm projesinin bu temelde olacağı açıktır, tartışmasızdır. Bu konuda daha önce hazırladığı yol haritaları var, çözüm projeleri var, savunmaları var.
Bu bakımdan bazı çevrelerin tartıştığı gibi dar milliyetçi bir yaklaşım değildir. Sadece Kürtler kendilerine hak istemiyorlar, kendi sorunları çözülsün istemiyorlar, Türklerin yanında bir de"Kürtler var olsun" istemiyorlar. Türkiye'de bütün toplumlar, kesimler özgürce, demokratik örgütlenebilsin, kendilerini ifade edebilsinler, Türkiye demokratikleşsin, Türkiye'nin bütün toplumsal kesimleri, özgür ve demokrasi içerisinde örgütlü bir biçimde bir birlik, bütünlük oluştursun istiyorlar. Bütün sorunlar demokratik siyaset yöntemiyle çözülsün istiyorlar. Kürtlerin istemi bu, Önder Apo'nun görüşü de bu. Herkes bunu bilmeli.
Gerçekten özgürlükten, demokrasiden yana, barıştan yana samimilerse, bu konuda samimi olan herkes, Kürt tarafıyla, Önder Apo'nun çözüm iradesiyle dayanışma içinde olmalı.
DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK HERKES İÇİN GEREKLİ
Demokrasi herkes için gerekli, özgürlük herkes için gerekli. Kürtler kadar Türkiye'nin diğer toplumları için de gerekli. Dolayısıyla Türkiye toplumunun özgür ve demokratik yaşamını samimi bir şekilde isteyen herkes sürece dahil olmalı, katılımcı olmalı. Sorunu sadece siyasi oligarşiye ya da gücü elinde tutan güçlere, çevrelere bırakmamalı. Toplumsal muhalefet, demokratik güçler, demokratik toplum harekete geçerek, çözümün bir tarafı olmalı."
TOPLUMU ZEHİRLEYİP, KÜRT DÜŞMANI HALE GETİRDİLER
Kalkan, yeni bir ateşkes koşullarının olup olmadığı konusunda ise şunları ifade etti: "Ateşkes sağlama koşulları her zaman vardır. Savaş yürütüleceği kadar yürütülmüştür. Savaş sorunları ortaya çıkarıp, çözümü dayatacağı kadar dayatmıştır. Gerisi sorunları çözecek demokratik siyasetin rol oynayabilmesi, siyasi oligarşinin aşılarak demokratik siyasetin rol oynar hale gelmesine bağlı.
Böyle olsa tabi, her zaman ateşkes de olur. Sorunların demokratik siyasi yöntemlerle çözümünün önü açılır ve bu sorun çözülür. Bu konuda gerçekleşmez, olmaz diye bir şey yok. Fakat mevcut haliyle bakıldığında, sorunlar nasıl çözümlenecek. Ortada histerik bir milliyetçilik var. İşte Sinop'ta olanlar, Samsun'da olanlar. Türkiye'nin sol demokratik güçlerine, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyelerin, milletvekillerine, BDP'ye yaklaşım ortada. Tam bir faşist, şoven saldırganlık var.
Hiç Kürtlerde böyle bir şey görüldü mü? PKK'ye dar milliyetçi diyenler vardı. PKK etkisi altında hiç böyle bir tutum Kürdistan ve herhangi bir yerde oldu mu? Her hangi bir Kürt topluluğundan gelişti mi? Kimin faşist olduğu, kimin dar şoven, milliyetçi olduğu, kimin tahrikçi, kavgacı olduğu ortadadır.
Bunu şimdi oradaki bir avuç insana yükleyemezler. Şu veya bu partiye yükleyemezler. İçinde bir çoğu sivil polisti. Devlet görevlisiydi. Onun içinde herkes var. Ve bu partiler, siyaseti, demokrasiyi topluma götürmediler. Demokratik zihniyet vermediler. Şovenizme dayandılar, faşizme, milliyetçiliğe dayandılar. Toplumu zehirlediler, Kürt düşmanı, demokrasi düşmanı haline getirdiler.
AKP, CHP VE MHP İLE SİYASİ ÇÖZÜM OLMASI ÇOK ZOR
Şimdi tabi, işin içinden bu nedenle çıkılamıyor. Bunları niçin söylüyorum. Ateşkes olabilmesi için çözümün önünün açık olması lazım. Çözüme dayanmayan, demokratik siyasi bir çözüme dayanmayan bir ateşkes artık var olamaz. Bunu defalarca yönetimimiz açıkladı. O artık geçmişte kaldı. Şimdi ateşkes demek, bir çözüm projesi demektir. Çözüm projesi olması için de işte bu faşist şoven saldırganlığın ortadan kalkması lazım. Şovenizm üzerinde politika yapmaktan, çıkar sağlamaktan, birbiriyle dalaşmaktan mevcut siyasi partilerin kendilerini kurtarması lazım. Fakat pratikte görülen o değil. AKP, MHP, CHP böyle oldukça ve Türkiye'nin siyasi partileri de bunlar oldukça, bu partilerle bir demokratikleşme, demokratik siyasi çözüm olması çok zordur. Ona çok hazır oldukları, açık oldukları görülmüyor. Çözüm olmazsa da ateşkes olamaz. Onu herkes bilmeli.
ATEŞKES ARAYANLAR ÇÖZÜM PROJESİYLE GELSİN
Ateşkes arayanlar, sorunların demokratik, siyasi çözümü ile birlikte, çözüm projeleri ile birlikte gelmeliler. Barış projesinin, Kürt sorununa demokratik çözüm projesi ile iç içe olduğunu bilmeliler. Böyle bir yaklaşım, inisiyatif gelişirse, çeşitli çevreler, aydınlar, demokratik güçler böyle bir inisiyatif alırlarsa, böyle bir süreç gelişebilir. Önder Apo'nun bunu geliştirmeye açık, hazır olduğu basına yansıdır. Böyle bir süreci geliştirebileceğini Önder Apo ortaya koydu. Bu konuda tutarlılığını, kararlılığını kamuoyuna net bir biçimde ifade etti. Ama bu tek taraflı olmaz. Kürt tarafı ile olmaz, karşı tarafın tutumuna bağlı. Bu anlamda böyle bir şeyin olup olamaması AKP'nin, diğer partilerin tutumuna, gösterecekleri çözüm eğilimine bağlı."