Her şeye rağmen direniş-1

Kuzey Kürdistan'dan Maxmur'a göç etmek zorunda kalan halk, saldırı, tehdit, tutuklama, kuşatma ve ambargoya rağmen ısrarla özgürlük yolunda ilerleyerek direnmeye devam ediyor.

Şehit Rustem Cudi (Maxmur) kampı 309 gündür ambargo ve kuşatma altında. Maxmur halkına yönelik ambargo ve kuşatmanın öncesini dosyamızda işleyeceğiz. Bakur halkı özellikle Botan her zaman Türk devletinin saldırılarının hedefindeydi. Buna karşı mücadele ve direnişleri ile örnek oldular. 25 yıldır mülteci olan ve tüm saldırılara, ağır şartlara rağmen direnen Maxmur halkının yaşadığı ambargo ve kuşatmaya dikkat çekeceğiz.

Türk devletinin Kürt halkına yönelik soykırım planları yıllardır devam ediyor. Kürtleri yok etme planının başarıya ulaşmasını isteyen Türk devleti yıllardır yurtsever Kürt halkına yönelik tüm saldırıları gerçekleştiriyor. Bu planlardan biri de 1990'lı yıllarda Botan ve Behdinan alanının işgal edilmek istenmesidir. Bu geniş saldırıların sonucunda yüzlerce köy boşaltıldı ve yakıldı. Maxmur halkı da bu siyasetin sonucudur.

KAMPA YERLEŞME SÜRECİ

Türk devletinin saldırıları sonucu göç etmek zorunda kalan halkın bir bölümü 1994 yılında Duhok'a bağlı Zaxo'ya, bir kısmı ise Heftanin alanına bağlı Şeraniş ve Bihêrê köylerine yerleşti. Halk yaklaşık 2 ay bu bölgelerde kaldı. Daha sonra 1995 yılında Etrûş alanına yerleştiler. Aynı yıl KDP kamplara yönelik ambargo uygulamasını başlatarak temel ihtiyaçların dahi kamplara ulaşmasını engelledi. Gidiş-gelişleri yasakladı.

KDP'ye bağlı güçler, Türk devletinin desteği ve isteği ile halkın kaldığı kamplara saldırdı. Türk devletinin Kürt Özgürlük Hareketi'ne yönelik planları ve KDP'nin işbirliğinden dolayı halk 1997 yılında tekrar göç etmek zorunda kalarak Ninova alanına yerleşti. O yıl Nehdar kampına yerleşen halk Türk devleti ve KDP'nin saldırılarından dolayı buradan da göç etmek zorunda kaldı. Botan halkı sancılı ve ağır geçen yolculukların ardından 1998 yılında Maxmur Kampı'na geçti.

 

SALDIRI, TEHDİT, AMBARGO VE KUŞATMA HİÇ BİR ZAMAN SON BULMADI

Botan halkının göç sürecinde Türk devleti ve KDP'nin saldırı, baskı, işkence, katletme ve tutuklamaları hiç bir zaman son bulmadı. Bu süreçlerin en zor olanı Etrûş'a yönelik ambargoydu. Yaklaşık 3 ay boyunca uygulanan ambargoda, yardım, temel gıda ihtiyacı ve gidiş-dönüşler yasaklandı. Halk kendi imkanları ile yaşamını sürdürmeye çalışıyordu.

Mamoste Kendal Kara, en büyük saldırıların 1994 yılında gerçekleştiğini belirtti. 12 Nisan 1994 yılında yapılan saldırılar sonucu Botan'da göçlerin yaşandığını hatırlatan Mamoste Kendal Kara, Cudi ve Gabar alanındaki tüm köylerin de Nisan'dan Mayıs ayına kadar boşaltıldığını söyledi.

HAKLARI İÇİN AÇLIK GREVİNE GİRDİLER

Göç sürecinin yaşandığı ilk dönemlerde 12 bin kişinin Zaxo'ya bağlı Bihêrê alanına yerleştiğini söyleyen Kendal Kara, o dönem baskılara karşı halkın açlık grevine girdiğini belirterek, "6. ayda BM kurumu önünde yaklaşık 50-60 kişilik bir grup mülteci hakları için açlık grevine başladı. 29 gün süren açlık grevi başarılı bir şekilde sona erdi" diye konuştu.

Türk devletinin bu durumu kabul etmediğini ve kampın etrafını bombaladığını hatırlatan Kara, saldırıların ardından halkın Bêrsîvê'ye yerleştiğini belirtti. BM yetkilileri geliştirilen ilişkiler sonucu Etruş kampının tespit edildiğini kaydeden Kara, 1994 yılının Kasım ayında halkı ayırmak için bu kampın ikiye bölündüğünü vurguladı.

AMBARGO VE SALDIRILAR

Türk devletinin saldırı ve operasyonlarının artması sonucu 1995 yılında halkın Başur'da mülteci olmak zorunda kaldığını söyleyen Kara, Türk devletinin KDP ile işbirliği sonucu PKK'ye yönelik saldırılarının mülteciler için yeni bir süreç başlattığını hatırlattı. Kampın KDP tarafından kuşatıldığını söyleyen Kara, "Önce hayvanlara el koydular ardında da çobanları katlettiler. Ambargo yaklaşık 3 ay sürdü. Yürüyüş yaptığımız sırada bir kadın arkadaşımız şehit edildi, 6 kadın da yaralandı" ifadelerini kullandı.

Saldırılara karşı 2 kampında açlık grevine girdiğini söyleyen Kara, grevin yaklaşık 15 gün sürdüğünü belirtti. Grev sonucu BM yetkilileri ile görüşme yolunun açıldığını sözlerine ekleyen Kara, "İlk defa o zaman halka temel gıda ihtiyaçları verildi ve 2 kamp birleştirildi" dedi.