Hefîd: Tüm Kürtler tehlikeye karşı bir araya gelmeli

Kürt halkının kazanımlarına yönelik tehlikenin çok büyük olduğuna dikkat çeken Feylî aktivist Şehla Hefîd, "Bu tehlikeye karşı koyabilmek için tüm Kürdistanlılar bir araya gelmelidir" dedi.

Türk devletinin Güney Kürdistan'a yönelik işgal saldırılarına tepki gösteren Rojhilatlı kadın hakları savunucusu, Feylî aktivist Şehla Hefîd, Kürt halkının kazanımlarına yönelik tehlikelere dikkat çekti. Lozan antlaşmasının 2023 yılında sona erdiğini hatırlatan Hefîd, Türk devletinin Irak, İran ve Suriye gibi devletlerin zayıflamasını bir fırsat olarak gördüğünü belirtti. Türk devletinin amacının Misaki Milli sınırlarına dönmek olduğunu ifade eden Hefîd, Türkiye Cumhuriyeti'nin başka ulusların ve ırkların varlığını kabul etmeme üzerine kurulduğunun altını çizdi.

Mevcut anayasa olduğu sürece demokratik bir anayasanın inşa edilemeyeceğini vurgulayan Hefîd, "Çünkü anayasa tek dil ve tek millet temelinde düzenlendi. Dolayısıyla Türkiye'de yaşayan Kürt halkının, diğer halkların ve farklı inançların haklarını korumak için buradan başlamalıyız, ya da demokratik kesimler tepkilerini ortaya koymalı ve bu anayasanın değiştirilmesini talep etmelidir. Kürtler bir tehdit ve 'terörist' olarak görülüyor. Türk devleti sınırlarını da aşarak Irak, Suriye ve İran'daki Kürtlere karşı planlarını hayata geçirme çabasında.

1983 yılında Irak hükümeti ile Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) savaş halindeyken, Türk hükümeti iki ülkenin Kürtlere karşı 15 kilometrelik sınırı geçebilir anlaşması yaptılar. Şuan bu noktayı kullanıyorlar, Irak hükümeti de zayıf olduğu için buna karşı çıkamıyor. Ayrıca Irak'ın içinde İran ve diğer ülkelerin Irak siyasetinde etkisi olan müttefikleri var. Yine İran devrim muhafızlarına bağlı Haşdî Şabi de orduda etkili. Bu nedenle Türk hükümetinin Güney Kürdistan'a saldırmasına kulak asmıyorlar" diye konuştu.

TÜRKİYE KÜRTLERİN EN TEHLİKELİ DÜŞMANI

İran'a bağlı birçok kesim Türkiye ile aynı politikayı izlediğine dikkat çeken Hefîd devamla şunları belirtti: "Türkiye gerçekten çok tehlikeli. Türkiye Kürtlerin en tehlikeli düşmanıdır çünkü dediğim gibi sadece kendi sınırları içinde değil, Kürtlerin olduğu her alana saldırıyor. Türkiye, PKK'yi 'terör' listesine aldırmak için birçok ülke ile ortak anlaşma yaptı. PKK'nin 'terör' listesine alınması başka devletlerin emriyle veya onların hazırladığı belgelerle değil, bizzat Türk devletinin baskısıyla yapılmıştır. Çünkü şu an PKK'yi 'terör' listesinden çıkarmak isteyenler var. Utanmadan 'Irak'ın kuzeyine gideceğim, Irak'ı teröristlerden temizleyeceğiz' diyor. Maalesef Başur hükümeti ve siyasetçileri Irak ile Türk devleti arasındaki anlaşmayı iptal etmek için bir çaba sarf etmedi.

Şu an tek çözüm, Güney Kürdistan ve Irak'taki tüm siyasi güçlerin sınırlarını korumak için Irak ile Türkiye arasındaki anlaşmayı feshetmeye çalışmasıdır. Ne yazık ki birçok Kürt, Rojava ve Güney Kürdistan'daki kazanımlarımızın ne kadar büyük bir tehlike altında olduğunun farkında değil. Her Kürt, Türkiye'nin saldırılarının çok tehlikeli ve Kürt ulusuna yönelik bir soykırım politikası olduğunu bilmelidir. Bugün, Kürt halkı her zamankinden daha bilinçli ve daha fazla dost edindiği bir dönemde. Özellikle Rojava devrimini yaratan, kadın çalışmaları ve kazanımları ile tüm dünyanın dikkatini çeken harekete teşekkür ediyorum. DAİŞ çetelerine karşı verdikleri savaş ile hem halkını, hem de tüm dünyayı savundular."

DÜŞMANLARIMIZ BİZE KARŞI BİRLEŞİRKEN BİZ HALA ÇELİŞKİLER YAŞIYORUZ

Kürt halkının artık çok daha bilinçli ve dikkatli bir halk olduğunu vurgulayan Hefîd, "Bugün Kürtler başka bir aşamada, daha dikkatli, her zamankinden daha iyi silah ve mühimmatlara sahipler. Tek bir şeyimiz eksik, düşmanlarımız bize karşı birleşirken, bizler ise hala kendi içimizde çelişkiler yaşıyoruz. Bu nedenle tüm siyasi partiler bir araya gelmeli, üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeli. Halkımız da yaşanan tehlikeleri görmeli ve buna karşı kitlesel eylemler yapmalıdır.

Bugün her Kürt ulusal görevi gereği işgalin sona erdirilmesi için siyasi partilere, dost ülkelere ve uluslararası kuruluşlara baskı yapmalıdır. Çünkü aslında Türkiye'nin Kürtlere yönelik bu saldırıları, aynı zamanda uluslararası hukukun ihlali demektir. Ayrıca tüm dünya için de bir tehdittir. Başta Arap halkı ve Kürdistan'da yaşayan tüm uluslarla dostluğumuzu güçlendirmemiz gerekiyor. Bu tehlikeye karşı koyabilmek için tüm Kürdistanlılar bir araya gelmelidir" dedi.