Hasankeyf, AKP iktidarı ve devletin Kürdistan'a karşı yürüttükleri düşman politikaları doğrultusunda faaliyete geçirmeye çalıştıkları Ilısu Barajı yüzünden yok olmak ile yüz yüze.
HASAN YOLDAŞ
BATMAN / ANF
Salı, 15 Aralık 2015, 09:19
Dünyada UNESCO kriterlerinden 10'da 9'unun mevcut olduğu ve 12 bin yıllık tarihiyle insanlığın geçmişine ışık tutan Hasankeyf, AKP iktidarı ve devletin Kürdistan'a karşı yürüttükleri düşman politikaları doğrultusunda faaliyete geçirmeye çalıştıkları Ilısu Barajı yüzünden yok olmak ile yüz yüze.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her ağzına aldığında 1 milyon Euro’ya mal olduğunu iddia ettiği Ilısu Barajı’nı bir lütufmuş gibi göstere dursun, Batman'ın Hasankeyf ilçesi tüm doğal güzelliği ve tarihiyle insanlık tarihine ışık tutuyor. 12 bin yıllık tarihi Hasankeyf’i sular altında bırakacak olan ve bir doğa katliamını beraberinde getirecek olan Ilısu Barajı, Hasankeyf ilçe merkeziyle birlikte 95'i köy ve 104'ü mezra olmak üzere toplam 200 yerleşim yerinin neredeyse tamamını sular altında bırakacak. Baraj nedeniyle bölgede 55 bin ile 80 bin arasında nüfus göç etmek zorunda kalacak. Ilısu Barajı; yok edeceği kültür ve tarihi mirasın yanında Dicle Nehri'nin kıvrım kıvrım içinden akıp geçtiği Heskêf Kalesi yüksekliğindeki kanyonu, "Kaplumbağa Rafet" ismi ile de bilinen Rafetuseuphraticus, çöl varanı gibi sürüngenler, kocagöz, toy, kızılca gibi pek çok kuş türü, endemik balık türleri, çizgili sırtlan, karakulak, vaşak, su samuru gibi memeli türlerinin aralarında bulunduğu çok sayıda canlının da yaşam alanlarını ortadan kaldıracak.
HASANKEYF VE DİCLE VADİSİ UNESCO KRİTERLERİNİN ONDA 10'DA 9'UNU KARŞILIYOR
Baraj ile Hasankeyf'te yapılmak istenen tüm doğa ve tarihi katliamına karşı doğaseverlerin mücadelesi ise devam ediyor. Hasankeyf Doğa Derneği kampanya sorumlusu olan ve gönüllü olarak tarihi, doğal ve kültürel mirasların yok olmaması adına mücadele eden Derya Engin, Doğa Derneği'nin 2005 yılından beri çalışmalar yürüttüğünü belirterek, "Hasankeyf yok olmasın" sloganıyla ciddi çalışmalar yürüttüklerini söyledi. 2007'den itibaren de Hasankeyf'te bir ofis açtıklarını ve mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Engin, Hasankeyf ve Dicle Vadisi'nin birlikte dünyada UNESCO kriterlerinin 10'da 9'unu karşılayan tek yer olduğunu dile getirdi. Ilısu Barajı sebebiyle devletin gerekli başvuruyu yapmaması nedeniyle Hasankeyf'in UNESCO tarihi miras listesine giremediğini söyleyen Engin, "Burada önemli olan hem Dicle Vadisi'ndeki biyolojik çeşitliliğin çok önemli olması. Dicle Vadisi'nin Türkiye'de kalan ana gövdesinde henüz baraj yapılmayan son nehir olması sebebiyle son yaşayan nehir ekosisteme sahip. Bunun yanın sıra başta Hasankeyf olmak üzere başta vadi üzerindeki çeşitli kültürel ve tarihi öneme sahip olan alanların varlığı burayı eşsiz kılıyor" diye kaydetti.
AVRUPA ÜLKELERİ KREDİLERİNİ GERİ ÇEKTİ AMA...
Hasankeyf'in 11-12 bin yıllık bir tarihi olduğunu aktaran Engin, İslam tarihi açısında da çok kıymetli bir alan olduğunu belirterek, başkentlik yaptığını sözlerine ekledi. 1950'lilerde GAP projesi ile birlikte projelendirilmesinin ardından 1982'lerde GAP projesinin bir parçası olarak hayata geçirilmek adına yapımına başlanan Ilısu Barajı'nın başta Avrupa ülkeleri ve bankalar olmak üzere çeşitli yerlerden devletin kredi başvurusu yaptığını hatırlatan Engin, bu anlamda kurulan konsorsiyumların da Türkiye Cumhuriyeti'nden doğanın, tarihin ve kültürün korunmasına dair alınması gereken önlemlerin alınmasını istediğini söyledi. Ancak, Türkiye'nin bunların hiçbirini yerine getirmediğini dile getiren Engin, bu anlamda Doğa Derneği ve yurt dışı ve içinden birçok sivil toplum örgütünün kampanyalar başlattığını ve Avrupa'nın yapılacak olan doğa, tarih ve kültür katliamının farkına vardığını vurguladı. Engin baraj için Avrupa ülkelerinden kredi verenlerin kredilerini geri çektiklerini belirtti. Baraj inşaatının durması beklenirken Türkiye'nin Garanti Bankası ve Akbank üzerinden fon sağladığını ve bu bankalardan kredi aldığı söyleyen Engin, böylece baraj inşaat çalışmalarının yeniden hızlandığını ve gelinen aşamada inşaatın tamamlanma noktasında olduğunu kaydetti.
HASANKEYF BÜTÜN DÜNYANIN KÜLTÜRÜNÜ, TARİHİNİ İÇERİSİNE BARINDIRIYOR
Baraj inşaatında gelinen tüm aşamaların baraj yapımının durdurulamayacağı anlamına gelmediğini vurgulayan Engin, dünyanın birçok yerinde biten ve hatta su tutan barajların dahi durulduğuna işaret etti. Son ana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini dile getiren Engin, bu konuda herkesin daha fazla mücadele vermesi gerektiğini belirterek, "Çünkü Hasankeyf sadece Hasankeyflilerin, Batmanlıların, Kürdistan'ın Türkiye'nin değil bütün dünyanın kültürünü ve tarihini içerisinde barındıran bir yer. Mezopotamya ve Hasankeyf; uygarlığın doğduğu, tarımın, yazının bulunduğu ve medeniyet, uygarlık dediğimiz aklımıza gelen her ne varsa bu coğrafyadan bu topraklardan doğuyor. Bu sebeple de hepimizin bu anlamda Hasankeyf'i koruması lazım" dedi.
BİRAN ÖNCE BU BARAJ PROJESİNİN DURDURULMASI GEREKİYOR
Dünyanın birçok yerindeki ülkenin barajlardan vazgeçmiş durumda olduğuna işaret eden Engin şöyle devam etti: "Çünkü artık barajların, hidroelektrik santrallerin çevreci, yeşil enerji olmadığı bu ümidin yok olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Yenilenebilir enerji adı altında bu projelerini gerçekleştiriyorlar. Fakat barajların ve hidroelektrik santrallerin doğaya, biyolojik çeşitliliğe verdiği zarar geri dönüşü olmayan bir zarar. Bunun yanı sıra tarihe ve kültüre verdiği zarar da geri dönüşümü olmayan bir zarar. Hasankeyf’te dünyada eşi benzeri olmayan ortaçağda yapılmış Artuklu Köprüsü, o dönemki en geniş ayak açıklığına sahip dönemine göre bir teknoloji harikası. Yine Hasankeyf Kalesi, başkentlik yapmış bir kentin ana merkezi ve üzerinde sayısız eseri var. Ancak tüm tarihi eserlerin hepsi sular altında kalacak. Türkiye'nin enerji ihtiyacının çok az bir kısmını sağlayacak olan bir baraja feda edilemeyecek kadar kıymetli. Hepimizin köklerini bağrında barındıran yerler. Biran önce bu baraj projesinin durdurulması gerekiyor."