Gültekin: Kürtçe eğitim için artık ortak karar alma günü gelmiştir
Akademiya Ziman a Ahmedê Xanê Eşbaşkanı Sebahattin Gültekin, Kürtlerin tüm kurumları bir araya gelerek ‘dil politikası’ üzerinde yeni bir karar alması gerektiğini dile getirdi.
Akademiya Ziman a Ahmedê Xanê Eşbaşkanı Sebahattin Gültekin, Kürtlerin tüm kurumları bir araya gelerek ‘dil politikası’ üzerinde yeni bir karar alması gerektiğini dile getirdi.
Akademiya Ziman a Ahmedê Xanê Eşbaşkanı Sebahattin Gültekin, Kürtlerin tüm kurumları bir araya gelerek ‘dil politikası’ üzerinde yeni bir karar alması gerektiğini dile getirerek, “Kürtler kendi çocuklarının eğitimini artık başka bir topluma teslim edilmesine müsaade etmemelidir. Bu konuda Kürtlerin tüm kurumları bir araya gelerek karar alma zamanı gelmiştir” diye konuştu.
Kuzey Kürdistan’da 90 yıldır devletin inkar ve asimilasyon politikası sürerken, yerellerde açılan 10 ayrı Kürtçe ilkokulda 500’ye yakın öğrenci eğitim görüyor. Kürdistan’da önümüzdeki dönemde anadilde eğitimin alt yapı çalışmalarında yer alan Akademiya Ziman a Ahmedê Xanê Eşbaşkanı Sebahattin Gültekin, Kürtçe eğitim önündeki engeller ve Kürt siyasetinin önümüzdeki süreçte alması gereken kararları ANF ile paylaştı.
Şu an Kürtçe eğitim veren okul sayısı kaç tanedir? Hayata geçirmeye çalıştığınız Kürtçe eğitim sisteminden biraz söz eder misiniz?
Eğitim verilen 10 ayrı okulumuz bulunmaktadır. Amed, Cizre, Gever’de başladık ancak şuan 10 ayrı faal olan okulumuz bulunmaktadır. Cizre’de bulunan okulumuzda eğitim- öğretime ara verilmiş bulunmaktadır. Amed’te 3 ayrı okulumuz var, Dibistana Ferzad Kemanger, Dibistana Medeni Yıldırım, Dibistan Ali Erel, Silvan’da Dibistana Hasan Yılmaz, Van’da Dibistan Fatma Tokat, Derik’te, Gever’de Dibistana Dayika Eveyş, İdil’de, Dibistana Feqiyê Teyran, Qoser’de Dibistana Ferhat Qurtay, Nusaybin’de ve Cizre’de iki ayrı okulumuz bulunmaktadır.
Ancak şu an 9 okulumuz faal bulunmaktadır. Bu okullarımızda yaklaşık 500 öğrenci bulunmaktadır. İlkokulda birinci ve 2. sınıfı geçen sene açmıştık. Eğitim materyallerimiz Kürtçedir, okullarda verilen tüm dersler bizim okullarımızda da mevcut dersler veriliyor. Ancak müfredatımıza Zazaki lehçesini de eklemek istiyoruz, onun için Dersim ve Bingöl’de okullar açmayı planlıyoruz. Ancak maalesef imkanlarımız şimdi buna elverişli değildir. Okul sadece öğrenci, öğretmen ve kitap değildir, okulun açılabilmesi için binalar gerekiyor. Müfredatımızda ilkokul 5 yıldır, müfredatımızın böyle bir özelliği var; birinci sınıflara Kurmanci lehçesi ile başlıyor, 2. sınıfta ise, konuşma, müzik, resim gibi derslerde Kirmançki lehçesinde eğitim verilecek. 3. sınıfta ise, Kirmançki okuma ve yazma eğitimi verilecektir. Bizim müfredatımıza göre 5 yılda hem Kurmanci, hem de Kirmançki lehçesinden okuma- yazma ve öğrenme şansı olacak. Zazaki yani Kirmançki eğitiminin verildiği okullarda da aynı şekilde iki lehçede de eğitim verilecektir. Kendi kitaplarımızı biz hazırlıyoruz. Şu an Akademiya Ahmedê Xanê bünyesinde 3. sınıf ders kitaplarını hazırlıyoruz. Tüm dersler için ayrı ayrı çalışmalarımız bulunmaktadır. Eğitmenler için de çalışmalarımız devam ediyor mesela 3. sınıflara eğitim verecek olan öğretmenlere ihtiyacımız bulunmaktadır bizde bu boşluğu şimdiden doldurmaya çalışıyoruz.
Öyle görünüyor devlet Kürt dilini 90 yıldır ‘eğitim dili’ olarak kabul etmiyor. Peki devletin dayattığı Türkçe eğitime alternatif bir çalışmanız var mı?
Eğitim çok yönlü bir iştir. Şimdi eğitim bir dükkan açıp eşyalarını koyabileceğin bir yer değildir. Eğitim ihtiyaçları nelerdir? Öğrenci, öğretmen, müfredat ve bina olması esastır. Burada 90 yıldır Kürt halkı büyük bir asimilasyon ile karşı karşıyadır. Bu sistem Kürtlerin yok edilmesi üzerine inşa edildiğini artık hepimiz biliyoruz. Şu ana kadar dil eğitimin kurumsallaşması için hiçbir çalışma yürütülmemiştir. Sadece Amed’te, Büyükşehir Belediyesinin verilerine göre 3 ile 6 yaşları arasında 480.000 çocuk bulunuyor. Şimdi bu çocukların tamamı için eğitim başlatmak şarttır. Buna da büyük bir bütçe gerekiyor. Eğitim birkaç kurumun bütçesi ile sorunun çözülmesini bekleyemeyiz bu dünyanın her yerinde var olan devletlerin üstlenebileceği bir yükümlülüktür. Ama biz Kürt siyasi hareketi her anlamda büyük başarıları elde etmiş fakat dil, eğitim ve eğitimin altyapısı konusunda biz kendimizi eleştirmemiz gerekiyor. Şimdi bu sorunun çözümünü yerel yönetimlerden bekliyoruz ama yerel yöneticileri de görüyorsunuz risk altındalar. Devlet istediği zaman kendi isteğine göre görevden alma yetkisini gösteriyor. Bunun için yasaların da değişmesi gerekir.
Şimdi bazıları bize soruyor; siz eğitim verebilecek güçte misiniz? Siz bu yükü kaldırmaya hazır mısınız? Evet, doğrudur şu an Kürdistan’da başlangıç olarak eğitim ve öğretime hazırız ama bu koşullarda tüm eğitimi yürütebilecek araç ve gereçlerimizin bulunmadığı ortadadır. Müfredat, öğretmen ihtiyacını karşılayabiliriz ama eğitimin tamamını üstlenmek için çok büyük bir bütçe gerekmektedir. Bu bir başlangıçtır, geçen sene 3 okulumuz vardı bu yıl 10 tane oldu. Gelecek yıl 30- 40 tane okulumuz olacaktır. Bir anda eğitim sistemini tümden oturmak biraz güç gerektiriyor. Zaten bunu iddia etmemiz de mümkün değildir.
Kürtler artık çocuklarını başka bir toplumun dili ile eğitmeyeceği bir talep olmaktan çıktı. Kürtler ve kurumları bundan sonra nasıl bir yol izlemeli?
Bugüne kadar Kürdistan’da Kürtçe eğitim Kürdi- Der gibi kurum ve dernekler üzerinde çalışmalar yürütülmüş. Eğitim derneklerin işi değildir, eğitim tüm kurum ve kuruluşların üstlenebileceği bir iştir. Dünyaya baktığında eğitim, yereldeki yöneticiler üzerinde yapılmaktadır. Ya devletin eğitim kurumları yapacak, ya da yereldeki yönetimler tarafından bu görevi üstlenecek. Biz kendi durumumuza bakıyoruz. Zaten bakanlık bu işi kabul dahi etmiyor, şu an vatandaşı olduğumuz ülke, kendi yurttaşını eğitimini üstlenmesi gerekiyor. Çünkü yurttaşlık hakkı gereği yapmalıdır ancak bu konuda devletin tavrı ortadadır. Elimizde ne kaldı? Yereldeki yönetimlerdir. Yerel yönetimler de şimdi Kürtlerin dilini kabul etmeyen yasalar çerçevesinde belediye başkanıdır. Onun için en ufak bir durumdan kaynaklı görevden alma yetkisine sahiptir. Peki, kim bu işi üstlenecek? Kim kaldı? Buradaki kurum ve kuruluşlar kaldı. Şimdiye kadar kurum ve kuruluşlarımız eğitim noktasında kendisini elini taşın altına koymadığını da görebiliyoruz. Eğer bu işi birkaç derneğe havale edilirse yapacağı da o kadar olur. Denek ve enstitüler ancak öğretmen ve müfredat hazırlayabilir. Bunun için tüm kurum ve kuruluşlarımız bir araya gelerek ‘dil politikası’nı oluşturmalıdır. Çünkü bizim dil politikamız bulunmamaktadır. Bizim siyasetimiz dil noktasında acaba ne düşünüyor? Şimdiye kadar hiçbir çalışma bulamazsınız. Bizim yerel yönetimlerimizin dil politikası nedir? Şimdiye kadar bu konuda bir siyasetimiz bulunmamaktadır.
Şu an eğitim verdiğiniz okullarda mezun olan öğrenciler gelecekte bunlar için ne düşünülüyor? Devletin mevcut okulları ‘meslek’ vaat ediyor değil mi?
Bugün bir Kürt bireyine çocuklarını ‘özgür okula gönder’ dediğinde sana şunu söyleyecek; ‘benim çocuğum bu okulda mezun olursa ne olabilecek?’ evet maalesef şuan Türkiye’de bizlerde dahil aydın olmak için okul okumadık. Sadece meslek sahibi olmak için okul okuduk. Peki, bizim dilimiz para ediyor mu? Hayır. Onun için dilimizin para etmesi için iyi bir siyaset yapmak gerekiyor. Dilimiz para ettiğinde öğrenci noktasında hiçbir sıkıntımız da bulunmayacaktır. O zaman eğitmen, müfredat gibi acil gerektiren bu durumlar ise, bize aittir onu hazırlamak kolaydır. Mesele bizim dil üzerinde genel bir siyasetimiz bulunması gerekiyor ve fikrimizi kamuoyuyla paylaşmamız gerekiyor ki kamuoyu da bizim siyasetimizin ne olduğunu bilmelidir. O zaman toplumu a yanına almış olursun ve bu talep hayata geçirilir. Toplumu yöneten tüm kurumlarımız artık şunu söylemesi gerekiyor; bizim hedefimiz şudur, şudur, şudur. O zaman toplum da şunu söyleyecek; bu benim doğal hakkımdır ve bu hakkımı elimden alamasın talebiyle ortaya çıkacaktır. Eğer siyasetten böyle bir girişimimiz olsaydı biz 3 ay boyunca okulları boşaltsaydık ve hiç kimse çocuğunu okula göndermeseydi bu talebimiz mecburi kabul etmek zorunda kalacaklardı.
Dünyadaki tüm toplum kendi kavminin çocuklarıdır. Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan bir konuşmasında şunu söylüyor: ‘Hiçbir toplum kendi çocuklarının eğitimini başka bir topluma teslim edemez.’ Bu konuda bunun üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Bir an önce eğitim politikamızı netleştirmemiz gerekiyor. Artık kendi dilimizle yaşamak istediğimizi kamuoyuyla paylaşmaktan başka hiçbir şansımız bulunmamaktadır.