‘Geldikleri gibi gittiler’
2008 Şubat ayında Türk ordusunun Zap’ta başlattığı operasyonda Türk ordusuna karşı savaşan HPG gerillaları arasında yer alan Mazlum Şahin, “Türk ordusuna ilk mermiyi sıkmamızla birlikte askerler kaçtı" dedi.
2008 Şubat ayında Türk ordusunun Zap’ta başlattığı operasyonda Türk ordusuna karşı savaşan HPG gerillaları arasında yer alan Mazlum Şahin, “Türk ordusuna ilk mermiyi sıkmamızla birlikte askerler kaçtı" dedi.
2008 Şubat ayında Türk ordusunun Zap’ta başlattığı operasyonda Türk ordusuna karşı savaşan HPG gerillaları arasında yer alan Mazlum Şahin, “Türk ordusuna ilk mermiyi sıkmamızla birlikte askerler kaçtı. O zamana kadar çok rahat olan askerler, mermi seslerini duyar duymaz cin çarpmış gibi oldular. Genelkurmay askerleri kandırmıştı” dedi.
Zap operasyonunda yer alan HPG gerillalarından Mazlum Şahin Zap operasyonunu bizimle paylaştı.
Operasyon için çok büyük hazırlıklarının olmadığını söyleyen HPG gerillası Mazlum Şahin, operasyon başlamadan önce Türk ordusunun bir hareketliliğinin olduğunu fark ettiklerini, ama kendilerinin çok hazırlıklı olmadığını söyledi.
Mevsimin kış olduğunu da kaydeden Şahin, “Yerde iki, üç metre kar vardı. Kış koşullarında operasyon için hazırlık yapmak zordu. Operasyona üç gün kala Şikefta Brindar'ın yakınlarında bir hareketlilik yaşandı. İlk başta burada operasyon başlatıldı. Arkadaşlar orada düşmana pusu attılar. Çatışma yavaş yavaş bütün alana yayıldı. Türk ordusu sürekli bombardıman yapıyordu. Her saat başı uçaklar gelip vuruyordu. İnsansız hava uçakları da gece gündüz dolaşıyordu. Zap alanına bağlı Çemço hattında, baştan sonuna kadar sürekli bombardıman yapıyorlardı. Bir sabah keşifçilerimiz askerlerin görüntülerini görmüşlerdi. Gelip bize haber verdiler. Sayı olarak orada çok azdık. Çok tecrübeli arkadaşlarla birlikteydik. Birçok arkadaş Kuzey Kürdistan savaşında kalmışlardı. Onun için tecrübelilerdi. Bunların içinde Mahir Başkale arkadaş da vardı. Operasyonda rolünü çok iyi oynadı” diye konuştu.
‘ÇOBANSIZ SÜRÜ GİBİLERDİ’
Türk ordusunun arazide rastgele dolaştığını belirten Şahin, Türk ordusunun dünyada ikinci büyük ordu olduğunu bildiklerini vurgulayarak şunları belirtti: “Ama ilk gördüğümüzde çok şaşırmıştık çünkü arazideki rastgele hareket etmeleri, düzen ve disiplinin olmaması düşmanımızın tüm gerçekliğini önümüze serdi. Çobansız sürü gibilerdi. Türk ordusuna ilk mermiyi sıkmamızla birlikte askerler kaçtı. O zamana kadar çok rahat olan askerler, mermi seslerini duyar duymaz cin çarpmış gibi oldular. Genelkurmay askerleri kandırmıştı. Bütün noktalarımızı vurduklarını söylemiş, sadece kalan gerillaları tutuklamalarını söylemişti. Bu esas üzerine askerler geldikleri zaman çok rahattılar. Ancak ansızın karşılarına çıkmalarımız onları yerle bir etti. Bizler düşmana ilkin pusu attık daha sonra da tepeye çıktık. Tepeden askerlere baktık. Yaralı olanlar yerde bağırıyorlardı. Diğer askerler ise taşların arkalarına saklandılar yaralarını kurtarmaya bile gelmediler."
‘ÇOK BÜYÜK DİRENİŞLER SERGİLENDİ’
Türk ordusunun fedai bir güç olmadığını söyleyen Şahin, "Takviye gücümüz gelir gelmez, Karker'den Çemço'ya kadarki bütün alanı tuttuk. Kobralarda gelip her yeri vuruyordu. Kobraların gelmesiyle Türk ordusu biraz toparlandı. Moral almışlardı. Türk ordusunun koşulları iyiydi. Kış koşullarına göre hazırlanmışlardı. Ama fedai bir güç değillerdi. Arkadaşlar kobrayı vurmamızı söylediler. O zaman B7’yi Fırat arkadaş kullanıyordu. Yedi roket getirmişti. Beş roketi askerlere attık. Geri kalan iki roketten birini kobraya attık. Kaydığı için vuramadık. Son kalan roket isabetli bir şekilde vurunca kobra düştü. Kobraya düşünce askerlerin psikolojisi darmadağın oldu. Diğer kobra da kaçınca, askerler ne yapacaklarını şaşırdılar. Biz askerlerin o hallerini görünce onlara çok acıyorduk. Genelkurmay onları kandırmıştı. Bazı askerler sabahtan akşama kadar mevzilerinde çıkamıyorlardı. Birkaç tanesi donarak öldü” diye konuştu.
Gerilla açısından Zap operasyonunda büyük bir direniş sergilendiğini de söyleyen Şahin şunları ifade etti: "Çok zor şartlar olmasına rağmen hiçbir arkadaşımız mevziisini terk etmedi. Sonuna kadar herkes fedaice savaştı. Sekiz gün süren operasyonda düşman yüzlerce kayıp verdi. Düşman neye uğradığına şaşırdı. Şimdi olduğu gibi düşman o zaman da teknikle savaşıyordu. Ama bir şeyi hep unutuyorlar teknik dağlarda işlevsizdir. Türk ordusu asla bir fedai ruha sahip olan PKK'yi yenemez. İşte abartılı Türk ordusu fedai ruh karşısında bir kere daha büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. Zap operasyonda sekiz arkadaşımızda çok büyük direniş sergileyerek şehit düştüler. Onlar sayesinde büyük bir zaferle Zap operasyonu tamamladık.”