Evin penceresinden Kürdistan’ın nice yiğidini saklamış, nice destanına şahitlik etmiş, nice derdine ortak olmuş olan Cudi Dağı'na bakıyorum. Hazreti Nuh’un selamet bulduğu dağ… Tufandan gemisini demirlediği destansı mekan…
Ayın ışığı hafif aydınlatmış durumda Cudi’nin başını ve eteklerinde karlar yer edinmiş. Karşısında Hayırsız Dağlar. Efsaneye göre Hazreti Nuh gemisini bu dağlara demir attırmak ister. Ama dağlar buna müsaade etmezler, bunun üzerine Cudi kucak açar Hazreti Nuh’a ve gemi orada demir atar. Bu yüzden o günden sonra bu dağların adı Hayırsız Dağlar olur, halk dilinde.
Silah ve bomba sesleri gecenin sessizliğini bozuyor. Cudi şehre inemediği için mahsun ve Hayırsız Dağlar bile yaşatılanlar karşısında utanç duyuyor!
Yine bir Aralık ayı, soğuk acımasız ve bir o kadar da acı dolu. Aralık ayı Roboskî'dir, Maraş' tır, Aydın Erdem'dir, daha nicesidir.
Ve en çok Kürdistan'dır.
Bir yandan barbarlık, bir yandan da bir halkın var olma direnişi. İyi biliriz; Aralık ayını devletin ne kadar barbarlaştığını, medyanın suskunluğunu, toplumun Kürtler söz konusu olduğunda sırtını döndüğünü.
SESSİZLİK HAYRET ETTİRİYOR
Silopi’de bir şehrin yavaş yavaş harabeye dönüşüne şahitlik ediyoruz. Her gün yeni bir trajediye uyanıyoruz. İnsanlık tarihine miras bırakılan koca bir hukuksuzluk, adaletsizlik, aymazlık, ahlaksızlık örneği. Bir devletin 21. yüzyılda daha ne kadar zalimleşebileceğini merak ederken, bu zalimlik karşısında ülkenin yarısının nasıl bu kadar sessiz kalabildiği bizi daha çok hayrete düşürüyor. Üç maymunu oynayan milyonlar, medya, siyasetçi, STK ve hukuk…
Silopi’de "sokağa çıkma yasağı" ilanı 17. gününe giriyor. Kesintisiz ve bütün yaşam şartlarını askıya alarak uygulanan bu yasaklar esnasında şimdiye kadar toplamda 15 vatandaş katledildi. Sayısız yaralama vakası yaşandı. Şehrin sokakları harabeye dönüştü. Ulaşım yollarının tamamen kapatılması, elektrik, internet, su vb. kaynakların sınırlandırılması;evlere baskınların yapılması ile özel hayat, aile ve konut dokunulmazlığı; eğitim, barınma, geçim, sağlık vb. temel insan hakları askıya alınmaktadır.
Tarihteki bütün savaşlarda tarafların tabi oldukları ortak ahlaki prensipler vardır. Bu prensiplere en azılı diktatörler bile azami derece riayet etmişlerdir. Şırnak’ın Silopi ve Cizre ilçelerinde hiçbir prensibi gözetmeden insanlığı utandıran bir süreç yaşatılıyor. Katledilen cesetlerin sokakta bekletildiği, kundaktaki çocukların katledildiği, ayırım yapılmaksızın evlerinin bombalandığı, tarandığı bir süreç yaşatılıyor.
TAYBET ANA ŞAHSINDA BİR HALKA HAKARET
57 yaşındaki Taybet İnan çıktığı sokakta kurşunlanarak katledildi. Cenazesini almaya çalışan Yusuf İnan ve Halit İnan da keskin nişancılar tarafından vuruldular. Taybet İnan ve Yusuf İnan vefat ettiler, Halit İnan ise ağır yaralandı. Taybet Ana'nın cesedi düştüğü yerden tam 6 gün sonra kaldırılabildi. Devletin bütün kurumları bilgilendirilmesine rağmen Taybet Ana'nın cenazesinin kaldırılmasına müsaade edilmedi. Taybet Ana şahsında bir halkın tamamına, ailesine ve Silopi halkına hakaret edildi. Kendileri hiçbir insani, ahlaki, dini, felsefi prensibi takmadan bu ağır uygulamayı devam ettirirken ülkenin bir yarısı yine sessizdi.
Günler sonra sokakta cansız yatan Taybet Ana'nın cenazesinin fotoğrafları düştü medyaya. Bir milletin tekmil tarihine denk bir trajedi ve buna denk bir acı düştü yüreğimize. Ailesi ile birlikte ağladı yurdun dört bir tarafı. Kürdistan’ın soğuk mevsiminde buz kesti yürekler. Fakat hem devletin mezalimliğinde hem de ülkenin bir yarısının duyarsızlığında bir milim değişiklik olmadı.
Cizre’de, sadece 3 aylık Miray Bebek katledildi. Cumhurbaşkanı'nın yönetiminde Kürdistan’da çocuklar katledilmeye devam ediyor. Silopi’de Taybet İnan gibi Yusuf İnan, Hüseyin Güzel, Yusuf Aybi, Reşit Eren, Axin Kanat, İbrahim Bilgin, Şiyar Özbek, Süleyman Çoban, Ayşe Buruntekin, Mehmet Mete, Ömer Sayan, Hasan Sanır, Salih Erener, Seyfettin Sidar olmak üzere 14 vatandaş devlet tarafından katledildi. Ve bu yasak devam ettikçe, şehrin binlerce özel harekâtçısı tarafından işgal devam ettikçe bu sayının artma ihtimali var.
KÜRT HALKINA YENİ BİR KAPI AÇILDI
Şu anda Silopi’de açık bir darbe uygulanmaktadır. 28 Şubat Darbesi'nin mağduru bir iktidarın 28 Şubat’ı geride bırakan uygulamalar ile bir halkı susturmaya, sindirmeye çalışması ibretlik bir hadisesidir. Silopi sokaklarında tanklar yürüten, binlerce asker ve polis ile evlerin kapısını kırarak basan, seçilmiş yerel yöneticilere ve milletvekillerine dahi fiili ve sözlü baskı uygulayan iktidar dört dörtlük bir darbe uyguluyor.
İnsanlık tarihi kuşatma altına alındığı halde destansı direnişler ve kahraman kentlerle doludur. Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur, Dargeçit bu kahramanlıklar ile Kürt halkına yeni bir kapıyı da açmış oldu. Kendini savunan, kendini yöneten kentlerin modelini bütün insanlığa miras bırakacak olan bu yerler ve bu yerlerin sakinleri daha şimdiden tarihe geçmiş oldular.
FERHAT ENCÜ
HDP Şırnak Milletvekili