'Elçi JİTEM'in ölüm listesindeydi!'

Katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin arkadaşı, akrabası ve ailesinin avukatı Neşet Girasun, ANF'ye konuştu...

Elçi Ailesi'nin avukatı Girasun, Elçi'yi polisin katlettiğine dikkat çekerek, "Soruşturma makamlarının ve emniyetin güçlü bir iradesi olsaydı, delil toplanabilirdi" dedi. Av. Girasun, "(...) Kaldı ki o gün orada birilerinin durdurulacağı konusunda emniyetin istihbaratı var ama buna rağmen Sayın Elçi’ye bilgi verilmiyor" diye konuştu.

Katledilen Amed Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin arkadaşı, akrabası ve ailesinin avukatı Neşet Girasun, ANF'ye konuştu...

'DELİLLER OLAY GÜNÜ TOPLANABİLİRDİ'

Tahir Elçi katledildikten hemen sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Sizce o esnada olay yeri inceleme ve delil toplama işlemi yapılabilir miydi?

Tahir Elçi’nin meşhur bir sözü vardı; 'Diyarbakır polisi istediği sorunu çözer' derdi hep. Dolayısıyla Tahir Elçi’nin cesedi henüz yerdeyken ve o sokak zırhlı araçlar tarafından abluka altına alınmışken, soruşturma makamlarının ve emniyetin güçlü bir iradesi olsaydı, ki bir çatışma söz konusu değildi, delil toplanabilirdi. Bu konuda hiçbir şüphem yok.

'O MERMİ ÇEKİRDEĞİNİN ELÇİ’Yİ VURAN MERMİ OLMASI MÜMKÜN DEĞİL'

Adalet Bakanlığı deforme olmuş bir çekirdeğe işaret etti. Siz gerçekten günler sonra delil olarak gösterilen bu çekirdeğin Elçi’yi katleden mermi çekirdeği olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu konuda ciddi endişelerimiz var. Çünkü o sokakta biliyoruz ki yüzlerce mermi sıkılmış. Tahir Elçi yere yığıldıktan sonra polislerin rastgele ve hedef gözetmeksizin havaya ateş açtığı görüntülerde mevcut. Olay yerinde birçok mermi çekirdeği bulunabilir. Dolayısıyla deforme olmuş mermi çekirdeğinin Tahir Elçi’yi vuran çekirdek olduğunu söylemek teknik olarak mümkün değil. Bilirkişi ve adli tıp uzmanları da bu konuda bizimle aynı düşünüyor.

'ÇOK UZAKTAN ATEŞ AÇILSAYDI MERMİ KAFAYA SAPLANIRDI'

Uzak mesafeden ateş açıldığı söyleniyor...

Uzak mesafeden ateş teknik bir terim, o nedenle ilk akla gelen uzak sözcüğüyle ilintili olarak düşünmemek lazım. Yani bir metre kadar mesafe de uzak atış sayılıyor. Zaten polisler de onun üç, dört metre yakınındaydı. Onların silahlarından da çıkan kurşun uzak mesafe sayılabilir. Çok uzak bir mesafeden ateş açılmış olsa belli olurdu, çünkü mermi çekirdeği kafasına saplanmış kalırdı.

Elçi, vurulmadan önce Dört Ayaklı Minare’nin arka ayağının hemen dibinde bulunuyor. Ancak vurulduktan sonra bedeninin yüzüstü olarak minarenin ön ayağına düşmüş olduğu görülüyor. Acaba polisler ters yöne ateş açtığında bulunduğu noktadan kurtulmaya çalışmış olabilir mi?

Ya bir iki adım atıp yere düşmüş olabilir veya büyük ihtimalle sizin de belirtiğiniz gibi kaçma teşebbüsünde bulunmuş ya da minarenin diğer tarafına geçmek istemiş olabilir.

Cinayet sonrası siyah pardesülü bir sivil polisin ateş açtığı silahı başka bir silahla değiştirdiği görüntülere yansıdı. Bu hususu araştırdınız mı?

Biz görüntüleri iyi izledik ve silah değiştirme değil de olay yerinde görüntü alan iki polis var ve söz konusu siyah pardesülü polis görüntü alan polislerin birinin silahını belinden çıkartıyor ve alıyor. Bu hususu Adalet Bakanı’na da sordum ancak bana bir cevap veremedi. Ama biz daha sonra yaptığımız görüntü incelemelerde ve tanık dinlemelerinde söz konusu polisin mermisi bittiği için diğer polisin silahını aldığı kanısına vardık.

ADALET BAKANI'NIN İTİRAFI

Adalet Bakanı cinayet konusunda ne diyor?

Bize dört ihtimal sıraladı. Bir, suikast planı olabilir; iki, olay yerindeki polislerin silahından çıkmış mermiyle ölmüş olabilir; üç, mermiler hendeklerin olduğu noktadan gelmiş olabilir; dört, kaçan militanların silahından çıkmış olabilir, dedi. Ben de kendisine hendeklerin olduğu noktadan ateş açılması ihtimalinin sıfır olduğunu belirttim çünkü hendekler sokağı görmüyor; militanların ateş açtığı ihtimali de sıfırdır çünkü görüntülerde de görüldüğü gibi öndeki militan silahının kabzasını sol elinde tutmuş koşuyor, arkada koşan militan ise silahını polisin üzerine fırlatıyor. Geriye iki ihtimal kalıyor. Ben bunları Adalet Bakanı’na söylediğimde emniyet müdürü ve savcı da oradaydı ve söylediklerime karşılık bir savunma geliştiremediler.

Olay yerinde ateş açan polislerin ifadeleri alındı mı?

Alınıp alınmadığını bilmiyoruz çünkü biz o ifadelere henüz ulaşamadık.

'ELÇİ'YE BİLGİ VERİLMEDİ'

Elçi’nin basın açıklaması yapacağı biliniyordu. Gereken güvenliğin alındığını düşünüyor musunuz?

Yok, kesinlikle gereken güvenlik alınmamıştır. Bu konuda Tahir Elçi’nin basın açıklaması yapacağı noktaya yakın bir yerde birtakım kişilere yönelik operasyon yapılacağı istihbaratı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından biliniyordu. Diyarbakır Barosu’nun basın açıklaması yapacağı konusunda emniyetin bir gün önceden bilgisi var; sadece bu açıdan bile bakarsak devletin Tahir Elçi’nin can güvenliğini koruyamadığı çok açık bir şekilde ortada. Bu durum devleti cinayetteki sorumluluğundan zaten kurtaramaz. Kaldı ki o gün orada birilerinin durdurulacağı konusunda emniyetin istihbaratı var ama buna rağmen Sayın Elçi’ye bilgi verilmiyor. Eğer orada olası bir çatışmadan veya olaydan söz edilseydi büyük ihtimalle Tahir Elçi basın açıklamasını iptal ederdi.

'HANEFİ AVCI TARAFINDAN İŞKENCE GÖRDÜ!'

Cinayetin "faili meçhul" kalması noktasında endişeleriniz var mı?

Tahir Elçi, tüm Türkiye ve Kürdistan kamuoyunun bildiği üzere, ömrünü faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasına adamış bir hukukçu. Onu yakından tanıyan birisi olarak şunu söyleyebilirim: Tahir Elçi bu mesleğe başladığı ilk günden, hatta hukuk fakültesinde öğrenci olduğu ilk günden beri ölüm tehditleri alan, JİTEM’in ölüm listesine giren, sürekli siyasal iktidarların hazzetmediği bir kişi olmuştur. Ömrünü bu tehditler altında insan hakları ve hukuka adayan bir kişinin akıbetinin böyle olması daha da acı verici. Bu konuda zaten devlet pratiğini biliyoruz, faili meçhul olarak kalması bizi şaşırtmayacaktır ama biz bu işin peşini sonuna kadar bırakmayacağız.

JİTEM'in ölüm listesindeydi, dediniz...

Evet. Tahir Elçi 1993 yılındaki meşhur avukatlar gözaltısında, gözaltına alınıp Diyarbakır JİTEM merkezinde 25 gün işkence gördü ve üç ay da tutuklu kaldı. Ama hiçbir şekilde geri adım atmadı, faili meçhul cinayetlerin peşini bırakmadı. 1988 yılında hukuk fakültesi öğrencisiyken yine gözaltına alındı ve bizzat Hanefi Avcı tarafından işkence gördü.

'HEDEF OLACAĞINI 10 GÜN ÖNCEDEN HİSSETMİŞTİ!'

Son aylarda Kürdistan’da 1990’ları aratmayan devlet uygulamalarına tanık olduk. Elçi suikastının arkasında JİTEM benzeri devlet yapılarının olduğunu söyleyebilir miyiz?

Tahir Elçi katledilmeden 10 gün önce bana, “Türkiye ‘de bir kaos ortamı var, toplumsal barışı daha da dinamitlemek isteyenler, bu belirsiz süreci daha da derinleştirmek isteyenler için iyi bir hedefim” demişti. “PKK terör örgütü değildir” sözünden sonra hakkında başlatılan linç kampanyası, yargının buna çanak tutması ve hatta yakalama kararı çıkartarak ortak olması bizde bir devlet politikası algısı oluşturdu haklı olarak.