KDP’nin Êzîdîlere yönelik geliştirdiği politikalara her kesimden tepkiler yükseliyor. KDP’nin böylesi politikalarını eleştiren TEVDA Yöneticilerinden Munzur Dersim, KDP hükümetinin ve ona bağlı kurum ve kuruluşların böylesi politikalardan vazgeçmelerini gerektiğinin altını çizdi.
3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ çetelerinin Şengal’e yönelik gerçekleştirdiği katliam girişiminde Êzîdî halkını savunmayıp Şengal’i terk eden KDP hükümetinin Êzîdî halkı üzerindeki politikalara tepkiler artıyor. KDP’nin bu tür politikalarını eleştiren TEVDA Yöneticilerinden Munzur Dersim, KDP’nin Êzîdî halkına, Êzîdî gençlerine ve Êzîdî çocukları için Şengal dağından açılan okullara yönelik geliştirdiği politikaların Êzîdî birliğine, Kürdistan’a hizmet etmediğini ifade ederek şunları söyledi.
3 Ağustos katliamının Êzîdî halkının yaşadığı 72 katliamdan çok farklı olduğunu söyleyen Dersim, 3 Ağustos katliamında Êzîdî halkı yalnız bırakılarak, yok edilmek istendiğini belirtti. Özellikle bu katliamın tedbirlerinin alınmamasından kaynaklı binlerce Êzîdî insanın katledilmesine, binlerce Êzîdî kızının kaçırılmasına ve binlercesinin de göç yollarına düşmesine neden olduğunun altını çizen Dersim, “2003 yılından itibaren KDP hükümetinin denetimi altına giren Şengal alanında ince ve çıkarcı bir siyaset yürütüldü. Bu politikalar ile resmi olarak halkı savunmasını esas alan KDP, aslında binlerce yıldır direniş içerisindeki Êzîdî halkımızın iradesini teslim almaya yönelikti. Bu politikalar 2003’ten 2014 yılındaki 3 Ağustos katliamına kadar sürdü. Bu süre zarfında KDP, Êzîdî halkını maaşa bağlayarak, rahata-rehavete getirerek iradesizleştirmeyi esas aldı. Böylesi politikalar ile bu halkı sindirdiler. Bu sindirme politikaları da 3 Ağustos katliamına sebep oldu. Halkımız bu katliam ile birlikte dağlarda uzun zaman aç, susuz kaldı. Halkımız kendi evlerinden Şengal dağına sığındalar. Birçoğu kendi vatanından uzak yerlere göç etmek zorunda kaldılar. Bu tür politikaları ile tarih sayfasında katliamcıların parçası oldular. Çünkü insanlık düşmanı DAİŞ çetelerinin saldırıları karşısında sessiz kalarak, Êzîdî halkını savunmayarak bu katliamcıların bir nevi bir parçası oldu” dedi.
‘KDP HALKIMIZIN ÖZ İRADESİNE SALDIRIYOR’
Katliam sonrasında kendi gerçekliği ile irade sahibi olan Êzîdîlere yönelik KDP’nin politikalarından herhangi bir değişikliğinin olmadığına dikkat çeken Dersim, KDP’nin Şengal dağında katliamdan bu yana Êzîdî halkının gerçekleştirdiği direnişten rahatsız olduğunu da sözlerine ekledi.
Halen halkın kendi iradesinden rahatsız olan KDP’nin, Êzîdîlerin oluşturduğu halk meclislerine, Êzîdî İnşa Meclisi’ne, YBŞ, YPJ-Şengal güçlerine ve çocuklar için açılan okullardan rahatsız olduğunu açık bir şekilde dile getirdiğini ifade eden Dersim, “Yani halkın kendi öz iradesini tanımadığını defalarca beyan etmektedir. Çünkü Şengal İnşa Meclisi’nin oluşumu sırasında rahatsızlığını belirtmişti. Bu meclisi kabul etmediğini söylemişti ve rahatsızlığını her defa dile getirmişti. Bununla yetinmeyip Şengal dağındaki Êzîdî halkının ve Şengal’in savunmasını yapan YBŞ ve YPJ-Şengal saflarına Êzîdî gençlerinin katılımlarını önlemek için kendine bağlı asayişlerde Êzîdî gençlerini tutuklamaktadır. Böylesi politikalar ile Êzîdî halkını iradesizleştirmeye çalışan KDP son olarak da kendine bağlı Duhok Eğitim Müdürlüğü tarafından Şengal dağında Êzîdî İnşa Meclisi ve TEVDA tarafından Êzîdî çocuklarının Êzîdî tarihi ve inançlarınca eğitilmesi için açılan okulları resmi olarak tanımadıklarını ve karşı olduklarını söylediler. Bu şekli ile Êzîdî öz iradesini benimsemedikleri ortadadır” diye konuştu.
‘HALKIMIZ KDP OYUNLARINA GELMEMELİDİR’
KDP’nin katliamdan sonra bir yandan Êzîdî halkının öz oluşumlarına saldırırken, bir yandan da maaş vb. şeylerle halkı tekrardan iradesizleştirmeye çalıştığını belirten Dersim, bu politikalar ile Êzîdî halkının gözünü boyamak istendiğini söyledi. Êzîdî halkının da böylesi politikalara kanmaması gerektiğini belirten Dersim, şunlara dikkat çekti: “Katliamdan sonra halk maddi manevi olarak her şeye muhtaç bir durumdadır. KDP’de bunu fırsat bilerek, katliamdaki oynadığı rolden dolayı büyüyen tepkileri bir nevi bazı maddi şeylerle yumuşatmaya çalışmaktadır. Bununla yetinmeyen KDP, halkın bu durumunu fırsat bilip tekrardan Êzîdî halkını iradesizleştirmeyi, öz iradelerinden uzaklaştırmayı esas almıştır. Bu çerçevede bir takım insanlara silah, cephane, erzak, çadır ve para gibi maddi şeyler sunarak bu çevreleri kendi yanına almaya çalışmaktadır. Tabi bazı kesimleri kendi yanına çektiği aşikardır. Zaten bu çevreler üzerinde halkın öz iradeleri ile oluşturdukları oluşum ve kurumları tanımadığını ve karşı olduğunu rahat bir şekilde söyleyebiliyor. Bırakın halkımızın bir daha katliam yaşamaması için tedbirler almayı, böylesi politikalarla halen halkımızın acılarından siyasi rant sağlamaya çalışıyor. Ancak halkımız bu tür politikalara boyun eğmemeli ve böylesi politikaların karşısında durmalıdır. Bu anlayışlara, yaklaşımlara karşı halkımız kendini örgütlemeli ve her alanda öz yönetimlerini oluşturmalıdır. Bunun için öz iradelerinin temsiliyetini oluşturan Êzîdî İnşa Meclisine destek sunmalı, kendi halk meclislerini oluşturmalıdır. Ve çocukların eğitimleri için halkımız destek sunmalıdır. Çünkü eğitimsiz halkın öz iradesi teslim alınabilir, bunun için geleceğimiz olan Êzîdî çocuklarımızın eğitimine katkıda bulunarak bir daha böylesi katliamların yaşanmasını önleyebiliriz. En azından bunun tedbirini alırız. Bunun için halkımız böylesi politikalara gelmemeli, kendini örgütleyip irade sahibi kılmalıdır.”
‘ÇARŞEMA SOR İNSANLIĞIN DOĞUŞUDUR’
Êzîdî halkının Çarşema Sor diye bilinen bayramını da kutlayan TEVDA Yöneticilerinden Munzur Dersim, bayramının Êzîdî, Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu halklarına özgürlük getirmesini diledi. Êzîdîlerin tüm zorlu koşullara, tüm katliam tehditlerine karşı hiçbir zaman inançlarından vaz geçmediğini söyleyen Dersim, “Her zaman inançları doğrultusunda yaşadılar. Ve bundan sonrada bu inançları doğrultusunda yaşayacaklar ve bayramlarını bu şekli ile kutlayacaklardır. Halkımız tarafından Çarşema Sor bir diğer adı ile Çarşema Nisanê olarak bilinen bu bayram sadece bir dini bayram olarak ele alınmıyor, Ortadoğu halklarını ve insanlık tarihini de alakadar ediyor. Çünkü halkımız, insanlığın doğuşu ve gelişimini ele alır. Ve halkımız özgür bir yaşamın yaşanmasına duydukları inanç ile de bu bayramı kutlarlar. Bunun için insanlığın temsili olarak ele alınır. Bizde Çarşema Sor bayramına bu şekilde yaklaşıyoruz ve bu bayramın başta Êzîdî, Kürt halkına ve tüm Ortadoğu halklarına özgürlük getirmesini temenni ediyorum. Ve halkımın Çarşema Sor bayramını kutluyorum” diye konuştu.
...