Davutoğlu'nun 'yeni savaş konseptine' yanıt
İnsan hakları aktivisti, emekli asker ve siyasetçiler, AKP hükümetine çağrıda bulunarak; “Kürt sorunu askeri yöntemlerle hareket edildiği takdirde kopuş yaşanacaktır” mesajı verildi.
İnsan hakları aktivisti, emekli asker ve siyasetçiler, AKP hükümetine çağrıda bulunarak; “Kürt sorunu askeri yöntemlerle hareket edildiği takdirde kopuş yaşanacaktır” mesajı verildi.
Kuzey Kürdistan’da 10 binlerce özel hareket timleri ile şehirlerde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ve ablukanın devam edeceğini Suudi Arabistan’da açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yanıt verildi. İnsan hakları aktivisti, emekli asker ve siyasetçiler, AKP hükümetine çağrıda bulunarak; “Kürt sorunu askeri yöntemlerle hareket edildiği takdirde kopuş yaşanacaktır” mesajı verildi.
AKP hükümetinin Kuzey Kürdistan’da halkın öz yönetim ilanlarına karşı başlattığı askeri konsept uzun yıllar hafızalarda yerini alacak. Aylardır Kürdistan kentlerinde süren sokağa çıkma yasağı ve yüzlerce sivilin katledilmesine ilişkin Suudi Arabistan’dan konuşan Türk Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Kürt sorunun çözümünde “sonuna kadar askeri operasyonlar devam edecek” dedi. 30 yıldır güvenlikçi politikalarla çözüm getirilmediğini söyleyen Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli Binbaşı Zeki Koç, insan hakları aktivisti Ali Tanrıverdi ile HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, AKP hükümetini uyararak, “Geçmiş tarihinizden ders çıkartmasanız ülke kopuşa gidecek” denildi.
‘ÜÇ- BEŞ ÇAPULCU’ DEDİKLERİ DÜNYANIN HER YERİNE YAYILMIŞ’
Emekli Binbaşı Zeki Koç: Son 3 aya baktığımızda Türkiye’de güvenlik yöntemi ile hiçbir sorunun çözümlenemeyeceğinin bariz bir örneğini görüyoruz. Son 30 yıllık savaş gerçekliğinden de yola çıkarak, güvenlik politikalarıyla hiçbir sorunun çözülemeyeceği açığa çıktı. Dolayısıyla çatışmaların başladığı 30 öncesinde o dönemdeki yöneticilerin üç-beş çapulcu dedikleri örgütsel yapı, bugün devasa bir örgütlülük ve büyüklük kazanmış, dünyanın her yerine yayılmış ve nihayetinde de Rojava örneğine baktığımız zaman bugün gerçek bir model ortaya koymuş. Bunu söylerken şuraya geleceğim; bu sorun eğer güvenlikçi politikayla çözülebilseydi bu üç- beş çapulcu dedikleri dönemde başları ezilir ve askeri güvenlikçi politikalarla sorun kökten çözülmüş olurdu. O günden bugüne kadar nice hükümetler, başbakanlar, genelkurmay başkanları, emniyet müdürleri değişti, güvenlikçi politika değişmediği için sonuca varılamadı. Ve “tek bir terörist kalıncaya kadar kökünü kazıyacağız” politikası 30- 35 yıl önce dillendirilen, köhnenmiş hiçbir ciddiyeti kalmayan ucuz bir politika tarzıdır. Ne yazık ki Türkiye’yi de günden güne geri götüren bir politika tarzıdır. Şu an ve geçmişte devreye konulan güvenlikçi politikalarla ortaya çıkan ihlallerin ne emniyetin nede ordunun sorunu değildir, emir aldığı yer siyasi hükümetlerdir. Yani devletin hükümeti olan siyasal iktidardır. Dolayısıyla siyasal iktidarın talimatına göre talimat edilir. Şimdiye kadar her türlü silahlı yöntem ve girişim siyasal iktidarların emri ile yapılmıştır. 80’lere doğru 12 Eylül sürecinde Diyarbakır Cezaevinde uygulanan vahşet, 90’larda 17 bin faili meçhul cinayet olmak üzere, bugünde şehirlerde yaşanan abluka da dahil olmak üzere sorunun hepsinin müsebbibi siyasal iktidardır.
‘BAŞKANLIK VE DİKTATÖRLÜK HEVESİ ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLÜYOR’
İnsan hakları aktivisti Ali Tanrıverdi: İnsan hakları savunucuları olarak kim olursa olsun yaşam hakkını savunuruz. Hiçbir insanın yaşamanın sonlandırılmasını makul görmeyiz. Yaşam hakkına tüm devlet devletin ve toplumların saygı duymasını istiyoruz. Biz de bunun mücadelesini veriyoruz. Ne yazık ki; geçmiş dönemde Kürt sorunun parçası olan insan hakların ihlalini ortadan kaldırmak için bir dizi girişimler söz konusu oldu. Müzakere sürecinde olumlu bir izlenim yaratılmış iken, toplumun çeşitli kesimleri bir takım beklenti içerisine girdiği bir süreçte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık ve diktatörlük sevdası yeniden ülkeyi bir çıkmaza, bir kaosa sürüklemek istedi ve şuan çıkmaz ile karşı karşıya kalmış bulunmakta. Ne yazık ki Cumhurbaşkanı ne dese devletin tüm kurumları, tüm yetkilileri başbakan dahil olmak üzere hiçbir itiraz etmeden onun başkanlık sevdası gerçekleşebilmesi için her türlü katliamı, her türlü tehdidi, baskıyı, şiddeti, işkenceyi maruz görüyorlar. Bunu da temel politika haline getirmişlerdir. Biz insan hakları savunucuları olarak çağrımız; bu yol yol değildir. Geçmişte buna benzer katliam politikaları ile Kürt sorunu çözmeye çalışanların sonu ne olduğunu bellidir. Bunlarında biz yolun başındayken uyarıyoruz sizin de sonunuz böyle olmasın diyoruz. Demokrasi kuruları çerçevesinde Kürt sorunu barışçıl temelde çözülmesi için bir takım girişimlere destek verin diyoruz. Öldürmek çözüm değildir diyoruz, günlerdir Cizre’de açlık, susuzluk ve sefalet içerisinde bir bodrumda rehin alınan insanlar var. Bu insanları ölümle karşı karşıya bırakılmıştır. Bırakın Kürt sorunun çözümüne Cizre’de işlenen insan hakları suçu ne insanlığa, nede ahlakla bağdaşmayan bir tutum ile karşı karşıyayız. AKP hükümetinin uyguladığı sokağa çıkma yasağı 12 Eylül döneminde dahil uygulanmamıştır. Bu keyfi ve yarı açık cezaevine dönüştürülen bu şehirlerde derhal kaldırılması gerekmektedir. Bunun başka çözüm yönetimi olmadığı bilinmelidir. Başta İmralı’da bulunan Sayın Öcalan ile bir an önce masaya oturarak ülkenin bir felaketten kurtarılması için adım atılmalıdır. Yoksa Başbakan Davutoğlu’nun sözüm ona güvenlikçi politikalarla Kürt sorunun çözüleceğine kendisi bile inanmamaktadır. Aksine bu sorun kangrenleşmeden bir an önce şehirlerde işlenen insan hakları ihlalleri ile önü alınamaz bir hal alacaktır.
‘ÜLKE KOPUŞA GİDER’
HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü: Kürdistan’da 30 yıldır güvenlikçi politikalarla yüz yıllık sorunun çözümü için Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir adım ileriye gitmediği ortadadır. Nice katliamlar gerçekleştiren devlet, milyonlarca insanı göç dalgası ile karşı karşıya bıraktı. Geldiğimiz noktada bunlar hepsi fatura olarak Türk devletine geri döndü. Kürt sorunu silahla çözebileceği bir zihniyet ile karşı karşıya olduğumuzu maalesef belirtmek istiyorum. Başbakan Davutoğlu’nun Suudi Arabistan’da ‘tek bir eli silahlı kişi kalana kadar operasyon yapacağız’ sözünde artık bu sorunun kangrenleşeceğinin sinyalini vermektedir. AKP hükümeti silah, karakol, ordu ile sonuç almayacağını kesin bilmesi gerekiyor. Bu kirli savaşta ısrar eden AKP hükümeti, diğer hükümetlerin geçmişine bir baksınlar. Onlarca genelkurmay başkanları hatta cumhurbaşkanları gelip gitti ama sonuç alamadılar. Davutoğlu’nun yaptığı açıklamaya açık ve net bir şekilde Şırnak’tan cevap vermek istiyorum; onlar bu halka yönelik imha politikalarında ısrar ederlerse en son seçenek ülke kopuşa gidecektir. Artık Kürtler kendi başının çaresine bakacaktır.