Cumartesi Anneleri, Türk polisinin kaybettiği Şakar'ı sordu

Cumartesi Anneleri, 29 yıl önce gözaltına alınıp kaybedilen Erdoğan Şakar’ın akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 907’nci haftasında online açıklama yaptı. Bu haftaki eylemde 13 Ağustos 1993 tarihinde Türk polisinin Okmeydanı’nda bulunan Perpa İş Merkezi’nde yaptığı baskında gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Erdoğan Şakar’ın akıbeti soruldu. Şakar’ın akıbetini gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun okudu.

BOZDAĞ'A TEPKİ

Tosun, Adalet Bakanı Bozdağ’ın, 3 gün önce 13. Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, “Adalet yok diye bağıranların gündeme getirdiği dava sayısı beş, fazlasını sayan çıkmıyor” sözlerini hatırlatarak “İnkar geleneğinin devamcısı Adalet Bakan’ına karşı gerçeği haykırıyoruz; Türkiye’de insanlığa karşı suç işlenmesi halinde, hukuki ve fiili önlemlerle fail ve sorumlu konumunda olanlar dokunulmazlık kazanarak yargılanmaktan kurtuluyor. Suç zamanaşımına uğratılıyor ve bir daha asla soruşturulmuyor. 907 haftadır bu iddiamızı doğrulayan yüzlerce dosyayı kamuoyu ile paylaşıyor ancak yargı makamlarını harekete geçiremiyoruz. ‘Yok’ diyoruz, Türkiye’de adalet yok. Gözaltında kaybetmelere ilişkin zamanaşımının uygulanmadığı, ceza adaletinin hakkıyla sağlandığı hiçbir örnek bulunmamaktadır” dedi.

ŞAKAR'IN HİKÂYESİ

Erdoğan Şakar’ın akıbetine ilişkin ise Tosun, Şakar’ın kaybedildiği dönemde 2 çocuğunun olduğu bilgisini paylaşarak İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'ne bağlı polislerin, Okmeydanı’ndaki Perpa İş Merkezi’ndeki baskınına dikkat çekti. Baskının İş Merkezi’nde bulunan bir cafede gerçekleştiğini aktaran Tosun, baskın günü Şakar’ın arkadaşıyla görüşmek için o cafeye gittiğini ve o günden sonra kendisinden bir daha haber alınamadığını dile getirdi. Polislerin o gün kanlı bir baskın düzenlediğini ve operasyonda iş yeri sahibinin, garson ve bir kasiyerin de bulunduğu 5 kişinin öldürüldüğünü aktardı. 

Baskın sonrası yapılan resmi açıklamadan 18 yıl sonra eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın’ın sözlerine yer veren Tosun, “Ayhan Çarkın olaydan 18 yıl sonra Perpa Katliamı’nın Özel Harekat Dairesi'nin işi olduğunu ifşa etti. Çarkın, kendisinin de tetikçi olarak katıldığı Perpa Katliamı için “…yargısız infaz yaptık. Oradakiler bizimle çatışmaya girmedi. Çatışma süsü verildi. Garson kızı da tanık kalmasın diye öldürdük” dedi. 

Tosun, baskın sonrası gelişen olayları şöyle aktardı: “Perpa baskınına katılan özel harekatçılar ‘kasten adam öldürme’ suçlamasıyla yargılandı. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 21 Aralık 1999 tarihinde sonuçlanan davada, 5 polis idam cezasına çarptırıldı. İdam cezası önce 8’er yıla, ardından da 3 yıl 10 ay 20’şer gün hapis cezasına indirildi. Temyiz aşamasında da Yargıtay 1.Ceza Dairesi polisler hakkında verilen hapis cezasını, ‘beraat etmeleri gerekir’ diyerek bozdu. Güvenlik güçlerinin vatandaşa karşı işlediği yaşam hakkı ihlallerinde öldürenin değil, ölenin suçlanması geleneği devam etti, suçun failleri yargı eliyle aklandı.

Hanım Şakar eşinin Beyaz Saray Cafe’ye gelmek üzere yola çıktığını ve Perpa’ya ulaştığına dair tanıklar olduğunu belirterek onun ‘Perpa Operasyonu’ sırasında gözaltına alındığını kamuoyuna açıkladı. Resmi kurumlara yaptığı tüm başvurularına verilen cevap ‘Bu isimde bir şahıs gözaltına alınmamıştır’ oldu. Hanım Şakar, yaptığı girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, eşinin gözaltında işkence ile öldürülmesinden endişe duyduğunu belirterek açlık grevi dahil pek çok yola başvurdu. Eşinin gözaltında kaybedilmesi ile ilgili kamuoyu yaratmaya çalıştı. Dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Sabri Yavuz'la görüştü. Ancak gözaltına alındığı kabul edilmeyen Erdoğan Şakar’dan bir daha haber alınamadı. Bu güne kadar Erdoğan Şakar’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmedi. Bu insanlığa karşı suçun failleri 29 yıldır cezasızlık zırhıyla korundu.

907’nci haftamızda bir kez daha talep ediyoruz; Erdoğan Şakar’ın akıbetini açığa çıkartmayı, fail ve sorumluları cezalandırmayı hedefleyen etkin bir soruşturma ve kovuşturma faaliyeti yürütülsün. Maddi gerçek açığa çıkartılsın, adalet sağlansın.”