Akademisyenlerin ‘suça ortak olmayacağız’ bildirisinde çocukların ölmesine karşı çıktıkları gerekçesiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin hedefi haline gelirken, Cizre’de bir ayı aşkın devam eden sokağa çıkma yasağı sırasında katledilen çocukların aileleri, çağrıda bulunarak, “Çocukların katledilmesine sesiz kalanlar suç ortağıdır” dedi.
Kuzey Kürdistan kentlerinde aylardır devam eden sokağa çıkma yasağı kapsamında tank atışları ve bombalama sonucu yüzlerce sivil katledilirken, bombalama sırasında çok sayıda bebek ve çocuk yaşamını yitirdi. Çocukların katledilmesine tepki gösteren akademisyenler, ‘suça ortak olmayacağız’ imza kampanyasına imza attıkları gerekçesiyle devlet baskısı ile karşılanıyorlar. Akademisyenlerin gösterdiği duyarlılığına dikkat çeken Cizre’de katledilen çocukların aileleri, toplumun diğer tüm kesimlerine çağrıda bulundu. ANF’ye konuşan aileler, Cizre’de yaşanan katliamı şu sözlerle anlatıyor.
Dilgeş İnce: Çok zordur, çocukların öldürülmesine sessiz kalmak vicdansızlığın en büyüğüdür. Akademisyenlerin böylesi bir talebi insanlık adına vicdani bir borç olarak görmeleri gerekiyor. Cizre’de bebeklerin ölmesine sessiz kalmasına bizim isyanımız var. Daha bebek olan kızım Miray İnce, atılan bombalarla katledildi. Yaşayacağına dair en küçük bir umudu yaralı kızımda gören babam kızımı hastaneye kaldırınca özel timlerin hedefi oldu ve katledildi. Bebeğimiz ve babam katledildi bunu bir tarafa bıraktık ama cenazelerimizin defnedilmesine de izin vermediler. Kızım ve babamın cenazelerini ortadan kaybetmemek için apar topar defnedildi. Ama bu zulmü biz Allaha havale ediyoruz. Bebeklerin katledildiği bu topraklarda sadece bu ülkenin aydınları değil, kendisine insanım diyen herkesin bu vahşetin önüne geçmesi için elinden geleni yapmalıdır.
Sait Akalın: Biz çocuklarını kaybeden aileler olarak akademisyenlerin yayınladığı bildiriyi kutsal görüyoruz. Çünkü aydın olan bu insanlar hayattaki en masum varlık olan çocukların ölmemesi için çağrıda bulunmuşlar. Ama gelin görün ki Cizre’de devletin bu halka uyguladığını 3 kutsal kitapta bile yeri bulunmamaktadır. Cumhurbaşkanı ve hükümetin akademisyenlere saldırılarını kabul etmiyoruz, çocukların öldürülmesine sessiz kalanlar bunu çok iyi bilmelidir ki; hem bu dünyada hem de Allah katında mahkum olacaklardır. Benim 2 yeğenim Yusuf Akalın ile Büşra Yerin adlı iki çocuk katledildi. Diğer bir yeğenim Dilan Akalın da Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde yaşam mücadelesi veriyor.
Hasan Ertane: Kardeşim Hüseyin Ertene, günlerce Şırnak’ta morgda bekletildi. Son olarak çıkarttıkları bir yasayla cenazelerimizi bizden habersiz kimsesizler mezarlığına defnedilmek istendi. Bizde buna karşı çıkarak cenazemizi Güçlükonak’a götürmek istedik, ancak bir gün sabahtan akşama kadar işlemlerle uğraştırdılar, sırf cenazeye kimse katılmasın diye her türlü yöntem başvurdular. Doğrudur çocuklar bu savaşta ölmesin ama öldürdükleri gibi cenazelerine de işkence yapıyorlar. Yazık değil mi? Daha yeni filizlenen bebekler gün görmeden katlediliyor. Bu konuda akademisyenler ‘çocuklar ölmesin’ dedikleri çok ilginç olmamalı, zaten bunu demeselerdi biz çocukları gözleri önünde katledilen aileler olarak aydınların vicdanından şüphe duyardık. AKP çocukların öldürülmesine bizzat emir verdiği için kadın da olsa çocukta olsa işte Cizre’de, Silopi’de gereği yapılmaktadır.