Cizre'de katledilen 2 kardeşin hikayesi
Cizre'de iki ayrı 'yasak'ta katledilen iki kardeş Mehmet ve Selman Erdoğan'ın hikayesi ise cenazelerin tablalarla taşınmasına bile tahammülü olmayan devletin katliamcı yüzünü resmediyor.
Cizre'de iki ayrı 'yasak'ta katledilen iki kardeş Mehmet ve Selman Erdoğan'ın hikayesi ise cenazelerin tablalarla taşınmasına bile tahammülü olmayan devletin katliamcı yüzünü resmediyor.
Devlet 94 senesinde Cizre'de köy boşaltırken bugün de köyleri boşaltılanlar göç ettikleri ilçe merkezlerinde "sokağa çıkma yasağı" adı altında devlet saldırılarıyla tekrar göç ettiriliyor ve katlediliyor. Cizre'de devletin Kürtlere yönelik soykırım ve imha savaşında ilan ettikleri iki yasakta cenazeleri tespit edilebilenlerle belleklere birçok direniş, yaşam ve ölüm hikayesi yazıldı. Cizre'nin yıkılan her kapısından içeri girildiğinde bir birinden farklı birçok detay bulabilir ve devletin katliamcı, inkarcı ve soykırımcı yüzünün bir parçasını görebilirsiniz. Cizre'de ilan edilen ilk "sokağa çıkma yasağı"nın kaldırıldığı son gün evinden ekmek almak için dışarı çıktığı sırada zırhlı araç tarafından açılan ateşle ilk olarak yaralanan ve ardından zırhlı araçtakilerin tekrardan araçtan inip tarayarak katlettiği Mehmet Erdoğan (75) hafızalarda yerini korurken, ilan edilen ikinci yasakta ise kardeşi Selman Erdoğan (37) da katledildi.
Hurdacılıkla geçimini sağlayan Erdoğan ailesinin hurda taşımak için kullandığı tablası Selman'ın katledildiği gün ayrı bir trajedi olarak televizyonlarda izlenmişti. O gün Kürtlerin cenazelerinin tablalarda taşındığı gerçeklikle yüzleşirken ve hesaplaşırken devlet cenazeyi taşıyan kitleyi de tarayarak bugünün vahşet bodrumlarını nasıl hazırladığını gösteriyordu. Tablasında cenazelerini taşıyan Selman'da o gün tablasındaki cenazelerin yanında katledildi. 6 çocuk babası olan Selman'ın en büyük çocuğu 14 yaşında ve en küçüğü ise 5 aylık. Cizre'de bulunan evi ise şuan harabeye dönmüş durumda.
Mehmet ve Selman'ın kardeşi Ahmet Erdoğan ise geçmişten bugüne yaşanılanları anlatarak şunları söyledi: "Güçlükonak'a bağlı Ewênê köyündeniz. 1994 yılında köyümüz devlet tarafından boşaltıldığında bizler Cizre'ye göç ettik. 6 kardeş Cûdî Mahallesi'nde yaşıyorduk. Cizre'ye uygulanan birinci sokağa çıkma yasağında bizler Cizre'deydik. 9 günlük yasağın ardında akşam vali açıklama yaparak sabah yasağın kalkacağını söyledi. Abim Mehmet Erdoğan da sabah alış-veriş yapmak için evden çıktı. Nuh Camisi'nde namazını kıldıktan sonra ekmek alıp eve gelmeye çalışırken; Marinos Sokak'ta panzerle karşılaşıyor. Panzerden ateş açılıyor. Bir kurşun ayağına bir kurşun da koluna isabet ediyor. Bu olanları yukarıdaki binalardan insanlar görüyor. Ondan sonra panzer yoluna devam edip gidiyor. Ancak daha sonra dönüp yanına gidiyorlar ve kafasına onlarca kurşun sıkıyorlar. Bunlar otopsi raporunda da var." '
Cizre'ye uygulanan ikinci sokağa çıkma yasağında da 18 gün ilçede kaldıklarını söyleyen Ahmet, "Ancak artık çare kalmayınca bizler çıktık. Selman ise Şah Mahallesi'nde kaldı. Orada birçok insan vardı. Onlara yardımcı oluyordu. İnsanlara ekmek falan temin ediyordu. Korkusuz bir insandı. Cûdî Mahallesi'ndeki birçok yaralı ve cenazeyi o çıkardı, orada. Vurulmasından önceki akşam da telefonla konuştum. Ekmek almaya çıktığını söyledi. Ertesi gün cenazeleri almak için mahalleye gidiyorlar. Cenazelerin olduğu yere vardıklarında taşımak için bir şey olmayınca o evine giderek tablasını ve iki battaniye getiriyor" diye konuştu. '
Ahmet, kardeşinin cenazeyi alarak taziye evinin oraya geldiklerinde başka bir cenaze gördüklerini anlatarak, "Onu da bir engelli arabasına koyarak gelmeye başlıyorlar. Caddeye geldiklerinde onları taramaya başlıyorlar. Zaten Abdulhamit Poçal orada başından vurularak yaşamını yitiriyor. Aralarında Selman'ın da olduğu 10 kişi de yaralanıyor. Onları da o cenazelerin olduğu araçlarla taşımaya başlıyorlar. Panzer öne düşerek bizi takip edin diyor. Onlar kan kaybederken panzer yavaş yavaş yol alıyor. Zaten kaybediyorlar. Oradan kaymakamlığa 15 dakikada geliyorlar. Ama 2 dakikalık bir yol bile değil. Orada onları üst üste atmaya başlıyorlar. Küfür ediyorlar, dövüyorlar. Başlarına tekmeler atıyorlar. yaklaşık 20 dakika da orada bekletiyorlar. Daha sonra yola doğru götürünce zaten Selman yaşamını yitirmiş oluyor" şeklinde konuştu.
Katledilen kardeşlerinin ikisininde sivil olduğunu söyleyen Ahmet son olarak şunları kaydetti: "Ortada bir cenaze varsa kim olursa gider onu alır. Bu da cenazeleri almaya gidiyor. Milletvekilinin yanında tarıyorlar. Ne diyelim... Allah'a havale ediyoruz. Ağabeyim Mehmet ise hafızdı. Öğrencileri vardı. Devamlı mezarlığa giderek Kur'an okuyordu. Hatta mezarlıktaki çiçekleri de o ekmişti. Sürekli gidip onları suluyordu. Bunu bir görev olarak görüyordu. Huzur buluyordu bu işte. 75 yaşındaki bir insandı."