Cilo gibiydi Amed Tozo

Çocuk yaşlarda gerilla yaşamına dahil olan Amed Tozo da Cilo gibiydi; sağlam, asi, sade ve direngendi. 14 yıllık gerilla yaşamı örnek alınan Tozo, 1 Eylül 2006’da Geman Tepesi’nde şehit düştü.

Zagroslar; asi uçurumların mekanı. Direnen başeğmezlerin kıblesi. Olabildiğine sert bir toprak, sanki bulutlarla kopmamak üzerine anlaşmış sarp yükseltilerin vatanı. En asi parçası Cilo ve gök kubbeyi parçalayan sivri bakışlı uçurumların kaynağı. Bir şahin gibi yükseklerden bakmayı seven direniş meydanı. Cilo, yoldaşlık edeceği kişilerin yiğit, mert ve sağlam olmasını ister. Kendi zorluklarına dayanamayanları barındırmaz kucağında. İnsan, yaşadığı coğrafyaya benzer, derler. İşte Amed Tozo da Cilo gibiydi; sağlam, asi, sade ve direngendi. Son ana kadar da nasıl yaşanıp savaşılması gerektiğini gösterendi.

Amed Tozo, 1977’de İdil’in Bafe köyünde dünyaya gelir. Yurtsever ve fakir bir ailenin en büyük çocuğudur. Daha çocuk yaşta çalışmak zorunda kalır. 1992’de daha 15 yaşındayken Cudi’de gerillalara katılır. Yaşı küçük olduğundan uzun süre gerillaların yanında kalır, sonrasında asıl gerilla yaşamı başlar.

GERİ ÇEKİLMEYE KADAR

Heftenîn’e, oradan yeni savaşçı eğitimi görmesi için Zap alanına geçer. Eğitimini bitirdikten sonra Zagroslara düzenlemesi olur. 1997’de tekrar Hakkâri alanına geçer. 1999’daki geri çekilme sürecine kadar Hakkâri alanında kalır. Geri çekilme ile birlikte Güney sahasına geçer ve ideolojik bir eğitimin ardından çeşitli alanlarında kaldıktan sonra 2003’te Amed Eyaleti’ne gider. Amed’den sonra yine Zagroslar döner ve artık Cilo’nun doruklarındadır.

HEP NET VE ÖNDEDİR

Amed Tozo, iradesi ve inancıyla bütün zor sınavlardan başarıyla çıkmasını bilendi. Bir komutan olarak kişiliğinde ikircikliğe yer yoktu. Her konuda netti. Bütün görevlerde hep öndeydi. Yıllarca savaşın yarattığı hasarlara rağmen emek gerçekliğinden kopmadı. Olduğu yerdeki düzen, disiplin, askeri kuralların uygulanışında hassastı. En başta kendisi uygulardı. Komutanlık yaptığı birimler birdi; tartışır, eğitir, güven ve inanç işlerdi.

CANI PAHASINA KORUYANDI

Arkadaşlarını canı pahasına koruyan bir militandı. Bir gün bir grup arkadaşıyla göreve gider ve düşman güçleri grubun etrafını sarar. Grup içinde zorlanan bir yoldaşları vardır. Amed Tozo, zorlanan bu yoldaşının önce silahını, sonra ise raxtını ve yeleğini alır. Yoldaşı rahatsızlığından dolayı yürüyemediğinden gruba yetişemez. Zorlanan arkadaşını asla bırakmaz, onu düşmanın çemberinden çıkarmak için sırtına alır ve saatlerce taşır. Sonunda grubu sağlam bir yere ulaştırır. Amed Tozo, tüm grubu büyük bir moral içinde toparlar ve düşmanın içinden çıkarmayı başarır.

İMKANSIZI ZORLAYANDI

Savaş gerçekliğini yüzlerce kez ölümle burun buruna gelerek öğrenip tecrübe etmişti. İmkansızı başarandı. Bir eylemde düşman tepesinde yaralı olarak kalan bir yoldaşını kurtarmaya çalışır. Düşmanın tüm saldırısına rağmen yaralı yoldaşını bırakmaz ve onu kurtarmak için her yolu dener. Tam 5 kere yoldaşını kurtarmayı dener ve tepeye yoğun mermi altında girmeyi başarır. Yoldaşını kurtarmayı 5. denemesinde başarır ve yaralı yoldaşını düşmanın içinden çıkarır. Bu yaklaşımı, Amed Tozo’yu Zagrosların efsane komutanı durumuna getirir. O zor anların ve imkansızı başarmanın militanıydı. Savaştaki başarısı ve güvenilir kişiliği ile eyleme gidenlerdeki tereddüdü yok ederdi.

ŞEHADETE ULAŞTIĞI EYLEM

Bir intikam eylemine öncülük edecektir. Eylem bilgisini aldığında heyecanlanır. Saldırı kol komutanı olarak Geman karakol tepesine gidecektir. Vakit ilerledikçe heyecanı artar. Her şey sessizliğe bürünmüştür. Yıldızlar ve ay sessizdir. Uzun ve derin bakışlardan sonra eylem başlar. Ölüm sessizliğini silah, zılgıt ve askerlerin çığlıkları deler. Namlular kin kusmaya heveslice bağırmaktadır. Eylem başarılı geçer; mevziler düşürülür, silah kaldırılır. Amed Tozo düşman tepesinde eylem tekmili verip mevzileri gezerken karşı tarafta bulunan başka bir düşman tepesinden gelen mermi ile şehitler kervanına katılır. Tarih 1 Eylül 2006’dır, Hakkâri Geman tepesinde Zagrosların komutanı kör bir kurşunla ölümsüzleşir. O durgun sularda değil, dalgalı okyanuslar misali savaşın ortasında yaşayan öncü bir komutanın nasıl olması gerektiğini gösterdi.