Kürdistan'da devam eden halk direnişi karşısında savaş sucu işlemeye devam eden AKP iktidarı son olarak ATK yönetmeliğinde yaptığı değişiklikle cenazelerin kaçırılmasını düzenledi. 27 günlük saldırılarda 25 kişinin katledildiği Silopi'deki aileler cenazelerin kaçırılmasına sert tepki göstererek, cenazelerinin sahipsiz olmadığını ve devletin soykırım saldırıları nedeniyle defnedemediklerini hatırlattı. Aileler, cenazelerin kaçırılıp defnedilmesi durumunda bile tekrar cenazelerini alarak istedikleri yere defnedeceklerini söyledi.
Kürdistan'da devam eden soykırım saldırılarında yaşamını yitiren yurttaşların cenazelerinin kaçırılmasını öngören Adli Tıp Kurumu (ATK) yönetmeliğindeki düzenlemeye tepkiler büyüyor. Cenazelerin haftalardı defnedilmesine izin verilmeyen yerlerden biri de Şırnak'ın Silopi ilçesi. Abluka ve soykırım saldırılarının 27'nci gününe girdiği ilçede, şimdiye kadar 25 yurttaş devlet güçlerince katledildi. Katledilenlerden Hüseyin Güzel ve dengbêj Salih Erener (Salihê Şirnexî) Şırnak merkezde, Süleyman Çoban ise Silopi'nin Cumhuriyet Mahallesi'nde toprağa verilebildi.
'KATLETTİKLERİ YETMİYOR, CENAZELERE İŞKENCE EDİYORLAR’
İlçede 5 gün önce üç Kürt kadın siyasetçiyle birlikte infaz ettiği 20 yaşındaki İslam Atak'ın ailesi devletin soykırım saldırılarına tepki gösterdi. Şırnak ve Silopi emniyetlerini defalarca aramalarına rağmen kendilerine hiçbir bilginin verilmediğini aktaran baba Abbas Atak, "Kaymakamlığı bile aradım. Ama çocuğumuzun nasıl, neden vurulduğu ve cenazesinin nerede olduğu konusunda bize herhangi bir bilgi veremeyeceklerini söylediler. Çocuklarımızı kaçırmaya mı çalışıyorlar acaba? Çocuklarımızı katlettikleri yetmiyormuş gibi birde cenazelerine işkence ediyorlar" dedi. Oğlunun kimsesiz olmadığını vurgulayan Atak, cenazelerin defnedilmesini engelleyen devletin süren saldırıları olduğunu hatırlattı.
'BU ZÜLMU UNUTMAYACAĞIZ’
Saldırılarda 2 hafta arayla oğlu Mehmet Mete ve yeğeni Aydın Mete'yi kaybeden İsa Mete de devletin uygulamalarını 'insanlık dışı' olarak nitelendirdi. Cenazelere yapılan bu işkencelerin kabul edilemez bir durum olduğunu vurgulayan Mete, devlet ve AKP'nin bu insanlık dışı uygulamalarını unutmayacaklarına dikkat çekti. Devletin soykırım saldırılarının ailesinden iki canı, iki çocuğu aldığını hatırlatan Mete, dünyada eşi benzeri olmayan bir muameleyle karşı karşıya olduklarını ifade etti.
Baba Mete, "Defnetmeyi bırakın çocuklarımızı bile görmeye izin verilmiyor. Şu an ikisinin de cenazesi mahallede bulunan bir camide bekliyor. Buna insanlar nasıl sessiz kalabiliyor? Çocuklarımızı istediğimiz yere defnedeceğiz. Kaçırsalar da tekrar getirip Silopi'de defnedeceğiz" dedi.
'CENAZELERİMİZE İŞKENCE EDİYORLAR’
Oğlunun cenazesinin hala mahalledeki bir camide bekletildiğini dile getiren anne Gurbet Mete de, devletin küçük çocukları öldürdüğü yetmiyormuş gibi bir de cenazelerine işkence yaptığını kaydetti. Çocuğunun cenazesini bile gösterilmeye izin verilmediğini belirten anne Mete, "Çoğum daha küçücüktü. Devlet onu da hayattan kopardı. Onu da mı terörist ilan edecekler? Tanklarla toplarla hunharca saldırıyorlar. Cenazelerimizden bile bu kadar mı korkuyorlar?" dedi. 2 Ocak'ta namaz üzerindeyken katledilen Ömer Maslu'nun oğlu Salih Maslu şunları söyledi: "Bu cenazelerin suçu nedir? Bu tahammülsüzlük nedir? Cenazelerimizi kaçırıp da ne yapacaklar. Cenazemizi istediğimiz gibi defnetme hakkımız var. Biz cenazemizi toprağımızda defnedeceğiz" şeklinde konuştu.
'ANNEMİ TOPRAĞINDA DEFNEDECEĞİZ’
Cenazesi bir hafta vurulduğu sokakta bekletilen Taybet İnan'ın (57) oğlu Mehmet İnan, annesinin cenazesinin hala Şırnak'ta bekletildiğini kaydetti. Devletin kendine göre bir kanun çıkardığını söyleyen İnan, tüm ısrarlarına rağmen devletin cenazeleri hakkında bir bilgi vermediğini dile getirdi. İnan şunları ifade etti: "Bunun amacı nedir? Böyle bir kanun dünyanın neresinde görülmüş? Başbakana sesleniyorum! Zaten bizi katlediyorsunuz. Cenazelerimizden ne istiyorsunuz? Onların ailesinden birisi öldüğünde gömülmüyor mu? Bu şekilde mi yapıyorlar? Bize de herhangi bir şey de söylemiyorlar. Amcam Yusuf İnan'ın cenazesi de aynı şekilde Şırnak'ta bekletiliyor. Barbar bir devletle karşı karşıyayız. İsrail ile Filistin arasındaki savaşta bile cenazelerin gömülmesine izin veriliyordu. Cenazeyi Şırnak’ta defnetseler bile ekonomik durumumuz olamadığı için gidemeyiz. Annemi Şırnak'ta defnetmek istemiyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar onu Silopi'de defnedeceğiz."