Medya Savunma Alanları Cephe Yönetiminde yer alan Çeko Şimal, özgürlük savaşçılarının birer fedai olduğunu, kendilerini durduracak tek gücün, tek çözüm merkezinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu kaydetti.

ANF’ye konuşan Çeko Şimal, Türkiye’nin savaş suçu işlediğini belirterek, “Darbe mekaniği aktifleşti, pratikleşti. Şimdiki sürecin tanımı bu. Müthiş bir hukuksuzluk var. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde oluşmayan bir hükümet sınır ötesi harekat düzenleme yetkisine sahip değildir. Bu suçtur. Bu uluslararası savaş kurallarına aykırıdır, siyasetin kanununa aykırıdır. Şu an Türkiye savaş suçlusudur’’ dedi.

Seçimlerden yenilgiyle çıkan geçici hükümetin Türkiye halklarını savaşa sürüklediğini söyleyen Çeko, uluslararası kurum ve kuruluşları AKP başlattığı savaşa karşı çıkmasını istedi.

Şimal şöyle konuştu: “Bir adaletsizlik var, bir hukuksuzluk var. Sınır ötesi adı altında yapılan bir hava harekatlılığında halkın, köylülerin yerleşim yerleri hedef alınıyor. Zergele köyü gerilla kamplarıdır diye vurdular. Şimdi de yapılan bu sivil katliamı böylece meşrulaştırmak istiyorlar.’’

KDP’ye sert eleştiriler yönelten Çeko, Türk devletinin gerçekleştirdiği saldırılara Barzani yönetiminin de onay ve destek verdiğini belirtti.

Katliama izin Barzani’nin izin verdiğine dikkat çeken Çeko, ‘’Yerel hükümetin kendisi eğer buna izin vermemiş olsaydı, bu konsepte yer almamış olsaydı Türklerin savaş uçakları  gelip sınırı geçip yerleşim yerlerini, sivilleri vurmazdı. KDP, kendi topraklarında kendi halkına yerlerinizi, zozanlarınızı bırakın diyor. Kendi topraklarınızdan vazgeçin diyor. Böylesi bir gerçeklik söz konusu. Bu kadar bir savaş tacirliği var, savaş tüccarlığı var. Savaş tüccarlığı aktifleşmiş durumda” şeklinde konuştu.

‘TEK MUHATABIMIZ ÖNDERLİĞİMİZDİR’

Kürtlere düşmanlığın aktifleştiğini belirten Şimal şunları kaydetti: “Savaş eninde bir şekilde çözümlenebilinir, bir şekliyle sonuçlanabilir ama bir insanın kendine, toplumuna, kültürüne, halkına yabancılaşması hiçbir zaman çözümlenmeyecek bir sorundur. Bunun ilacı, reçetesi yoktur. Bunun için örgütümüzün de çağrısı vardı. Diyordu ki, Barzani Kürt gözüyle durumları ele almalı. Kürt gözüyle kendi halkına, kendi siyasal oluşumuna, kendi birliktenliğine, ulusal birliktenliğe bakabilmelidir. Türk Devletinin gözüyle, Davutoğlu’nun gözüyle hiçbir şekilde bu topraklar istikrara kavuşmaz. Hiçbir şekilde bütünlük, zenginlik sağlanamaz. Özel savaş medyası özellikle Rudaw üzerinden gerillaya, Kürt Özgürlük Hareketine, Kürtlere yöneliyor. Yerel hükümetin kendisi buna izin vermemiş olsaydı, bu konsepte yer almamış olsaydı Türklerin Medya Savunma Alanlarına girme cesareti yoktu.’’

‘’Türkiye devleti, AKP, Davutoğlu da şunu bilsinler ki, kesinlikle PKK ve direnişçileri, özgürlük savaşçıları da bir hafta önceki savaşçılar değildir’’ diyen Çeko, örgüt yönetimimiz kendi yapısını tutmakta çok zorlandığını ifade etti. Çeko, ‘’Her arkadaş bir fedai, her arkadaş bir duygu, bir düşünce sahibidir. Bu konuda salt gerillalardan değil, halktan da talep var. Bunu durduracak tek güç Önderliğimizdir. Önderlik dışında hiç kimseyi muhatap almıyoruz, hiç kimseyi dinlemiyoruz. Bizler Önderlik savaşçılarıyız. Önderliğin yoldaşlarıyız. Bu konuda bizim tek perspektifimiz Önderliğimizdir. Onun dışındaki hiçbir perspektifi, onun dışındaki hiçbir uyarıyı dikkate almıyoruz. Çözüme yönelik tek söz sahibi Önderliktir” diye konuştu.

‘SÜRECİ DEVLET BİTİRDİ’

Süreci Türk devletinin bitirdiğini vurgulayan Şimal şöyle dedi: “Örgüt yönetimimiz bu süreci bitiren taraf olmak istemedi. Dün de böyleydi, bugün de böyledir. Bu süreci bitiren kesinlikle devletin kendisidir. Davutoğlu’nun planlamaları konseptidir. Türkiye halkını, Ortadoğu halklarını korkunç bir kaosa sürüklüyor. Bunun teorilerini kimi petrolle, kimi yerleşim yerleriyle, kimi sıcak parayla yapıyor.’’

“Apocu gerçeklik, Apocu fedai gerçeklik savaşın kendisiyle bütünleşmiştir, bundan ayrı değildir. Ne hava saldırıları ne toplum saldırılar bizleri yıldıramaz’’ diyen Çeko devamla şöyle konuştu:

‘’Yıllardır denedikleri durumları tekrardan deniyorlar ama boşuna deniyorlar. Şu anki ordunun kendisi, hükümetin kendisi 90’lı yıllardan öte değildir. Savaşın en çetin olduğu yılları gördük. Bizleri yıldırmayacaktır. Bu durumları yaşatmak isteyenler kendilerini kandırıyorlar. Oyuna gelen, darbe mekaniğidir, darbe devrededir. Herkes biliyor muhatabı olan bir taraf süreci sağduyuyla götürmenin, çözüm-diyalog yollarıyla götürmenin bin bir yolunu aradılar. Örgüt yönetimimizin açıklamaları ortadadır.  Deklarasyon ortada. Bu açıdan kimse bizi suçlayamaz. Gelsinler bir komisyon kursunlar, araştırsınlar. Bu kadar yalan olmaz. Bizler askeriz, halkın savaşçılarıyız, meşru savunma güçleriyiz. Medya Savunma Alanlarının sahipleriyiz. Yıllardır buraları savunuyoruz. Bundan sonra da savunacağız. Hiç kimse basit hesaplar içerisine girmesin.

Davutoğlu, Kuzey Kürdistan’ı terk etmemizi istiyor, KDP ise Kandil’i bırakıp gitmemizi istiyoruz. Peki, nereye gideceğiz? Bizler dünyalıyız. Ortada ciddi bir savaş çığırtkanlığı var. Bunların niyetlerini, plan-projelerini biliyoruz. Bu savaş bu haliyle daha fazla tırmanacak. Ve savaş iyice kızışmadan, daha fazla insanlar yaşamlarını kaybetmeden Önderliğe gitmelidirler. Bunlar çözümün anahtarına, çözümün ana merkezine ulaşmalıdırlar. Ana merkezi de bellidir. Hepimizin yüzü Önderliğe dönüktür. Ondan gelecek cevaplardır. Türk ordusu ve hükümeti keşiflerinin olduğunu, istihbaratın olduğu, hazırlıkların olduğu söylüyor. Ama onlar da bilsinler ki Apocuların da hazırlıkları var.”