Bilici: Zulme sessiz kalmayın

İHD Amed Şubesi Başkanı Bilici, AKP'nin derhal Kürt Halk Önderi Öcalan'a tecride son verip müzakerelere geçmesini istedi. Öz yönetimin meşru olduğunu vurgulayan Bilici, Amed'deki STK'ler olarak uluslararası temaslarda bulunacaklarını da aktardı.

İHD Amed Şubesi Başkanı Bilici, AKP'nin derhal Kürt Halk Önderi Öcalan'a tecride son verip müzakerelere geçmesini istedi. Öz yönetimin meşru olduğunu vurgulayan Bilici, Amed'deki STK'ler olarak AKP'nin savaş politikasına karşı uluslararası temaslarda bulunacaklarını da aktardı.
İnsan Hakları Derneği  (İHD) Amed  Şubesi Başkanı Raci Bilici, AKP'nin savaş politikasında vardığı noktayı ANF'ye değerlendirdi.
Bilici, AKP’nin çözüm masasını devirip  24 Temmuz’dan bu yana Kürdistan’da  sıkıyönetim ilan edilen  tüm bölgeleri teker teker dolaşıp incelemelerde bulundu. Bu incelemelerden elde edilen sonuçları  İHD bünyesinde  raporlaştıran Bilinci, bu şiddetten  ve ölümlerden  diyalogun önünü kesip , müzakere sürecini bitirenlerin sorumlu  olduğunu altını çizdi.  Halkın öz yönetim ilan etmesine karşı  devletin çok şiddetli, sert  ve orantısız bir yönelime girdiğini ve hiçbir şey gözetmeden sivil insanları hedef aldığını belirten Bilinci, bölgede 1990 ‘lı yıllarından daha ağır  bir devlet politikasının devreye sokulduğuna dikkat çekti. Bilici, 127 bölgenin "güvenlik bölgesi" ilan edildiği Kürdistan’da halkın katledildiği,  sağ yakalanan gerillaların infaz edildiği, bedenlere işkence yapılıp ayak basılarak poz verildiği,  ormanların yakıldığı, evlerin harap edildiği, beldelerin  boşaltıldığı ve Kürt halkının göçe zorlandığını aktardı. 

'VUR EMRİ MERKEZDEN YÖNETİLİYOR'

Giderek şiddetlenen  olayların son bulması  için  bürokratlarla yapmak istedikleri   görüşmelerin keyfi bir biçimde engellendiğini  belirten  Bilinci, görüşebildikleri valilerin ise ellerinden bir şey gelmediğini, emirlerin merkezden yönetildiğini söylediklerine dikkat çekti. Bilici, "Keskin nişancılar yerleştirdiği için  çatışma alanlarına giremiyoruz. Bu keskin nişancılar Silopi, Diyadin, Varto ve  Silvan’da olduğu gibi  sivil insanları hedef alıyor.  Girebileceğimiz bölgelere  ise  keyfi bir biçimde sokulmuyoruz, diyalog geliştirmek taleplerimiz de reddediliyor. Devlet  bizi muhatap almıyor. Dolayısıyla hiçbir şey öneremiyoruz . Muhatap alındığımız zaman ise, bize söylenen tek şey, halkın ve yerellerin sahip oldukları bireysel ve kolektif haklardan vazgeçmeleri yönünde oluyor. Böyle bir çıkmazdayız"  diye konuştu. 

'ÖZ YÖNETİM MEŞRU'

Kürt halkının Ankara ‘ya artık kesinlikle güvenmediğini ve kendi kendini yönetmek istediğini vurgulayan Bilici, şöyle devam etti:
"90 yıldır inkar, imha ve asimilasyon dayatması altında yaşayan Kürt halkı 'artık yeter' diyor. Geçmişe dönmek istemiyor ve gelen giden her hükümetler tarafından demokratik taleplerinin kriminalize edilmesinden gerçekten sıkıldı. Bugün Davutoğlu çıkıp  ‘Devletin kudretini görecekler’ diyor. Kürt halkı tam da bu yaklaşımı reddediyor. Böyle tutsak yaşamaktansa kendi kendini yönetmek istiyor. Bu çok meşru bir talep ve   birçok ülkede uygulanan yöntem. O nedenle   eğer devletin  kudreti kullanılacaksa,  diyalogdan, demokratikleşmeden, insan haklarından, özgürlüklerin geliştirmesinden yana kullanılmalı. Yoksa yıllardır insanlar devletin kudretini ne tür insanlık suçu işlemek için kullandığını biliyor. Bu zihniyet dün olduğu gibi bugün de sonuç vermeyeceği  de  hepimiz tarafından   biliniyor."

'GÜVENLİK PAKETİ  BUGÜNLERİN HAZIRLIĞIYDI!'

AKP’nin  'İç Güvenlik Paketi'ni hangi amaçla hazırladığının da ortaya çıktığını belirten  Bilici, "Hatırlarsanız İç Güvenlik Paketi çıktığı zaman hepimiz sürece uygun hareket edilmesi yönünde uyarılarda bulunduk. Defalarca askeri alanlarda karakolların, kalekolların, barajların, güvenlik yollarının inşasının derhal sonlandırılması, askeri birimlerinin karakollara çekilmesi, özel harekat birliklerinin Kürdistan ‘a gelmemesi ve bölgede görev yapan bürokratların  değiştirilip,  sürecin ruhuna uygun hareket edecek olanların  atanmasını,  mevcut olan anti demokratik yasaların değiştirilmesi de talep etmiştik. Ama tam tersi hükümet bugünleri herhalde planlamış ki, İç Güvenlik Paketiyle gerek askeri alanda, gerekse kanunlarla  bugünlere geldik” dedi.  

'TECRİT SONA ERMELİ, MÜZAKERELERE GEÇİLMELİ'

İncelemeler sırasında toplumun her kesimleriyle görüşen  Bilici, herkesin  tek bir ağızdan Kürt Halk Önderi  Öcalan’a uygulanan tecridin son bulmasını, görüşmelerin başlamasını, diyalog ve müzakerenin yöntem olarak devreye girmesini talep ettiğini söyledi.  “ Öcalan üzerindeki tecrit sonlandırılmadan, görüşmeler tekrar başlamadan, demokratik yöntemlere dönülmeden ve müzakerelere geçmeden bu şiddetin duracağını inanmadığını söyleyen Bilici, geçici hükümet diyalog yollarını kapadıkça olayların daha da derinleşerek devam edeceği  uyarısında bulundu. Bu kısır döngüden çıkmak için Amed sivil toplum örgütleri olarak  birçok ülkenin  büyükelçileriyle  görüşme   talep ettiklerini aktaran  Bilici,   görüşecekleri Fransa, Amerika, İngiltere gibi birçok ülkenin büyükelçisinden  bu yaşananlara seyirci kalınmamaları, şiddetin önüne geçmeleri, demokratikleşme, insan hakları, evrensel değerler, özgürlüklerin geliştirilmesi, bireysel ve kolektif hakların güvence altına alınması ve en önemlisi diyalog ve müzakerelerin  geliştirilmesi yönünde  taleplerde bulunacaklarını kaydetti.