‘Babam böyle ölmeyi hak etmiyor’
Amed Büyükşehir Belediyesine bağlı Yenişehir kampında kalan savaş mağduru Êzîdîler, AFAD denetimindeki kamplarda kalmadıkları gerekçesiyle kendilerine devlet hastanelerinin kapatılmasıyla zor günler yaşıyor.
Amed Büyükşehir Belediyesine bağlı Yenişehir kampında kalan savaş mağduru Êzîdîler, AFAD denetimindeki kamplarda kalmadıkları gerekçesiyle kendilerine devlet hastanelerinin kapatılmasıyla zor günler yaşıyor.
Amed Büyükşehir Belediyesine bağlı Yenişehir kampında kalan savaş mağduru Êzîdîler, AFAD denetimindeki kamplarda kalmadıkları gerekçesiyle kendilerine devlet hastanelerinin kapatılmasıyla zor günler yaşıyor. Bu hastalardan biri olan 92 yaşındaki Xidirê Xelaf’ın durumu, hastaneye kabul edilmediği için gün geçtikçe ağırlaşıyor. ANF’ye konuşan oğlu Rizgar Xidir Xelaf, babasının bu halde bırakılmasına isyan ediyor: “Babam gözlerimin önünde erirken ben nasıl dayanırım” diyen Xelaf, babasının böyle ölmeyi hak etmediğini belirterek yetkililerden babasının tedavi edilmesini istedi.
92 yaşındaki Xidirê Xelaf tedavi edilmeyi bekleyen ağır hastalardan sadece biri. Ağustos 2014’te Şengal’deki köyünün DAİŞ’in hedefi olmasıyla el ve ayaktan kesilen Xelaf şimdi de AKP’nin tedavi engeline takıldı. AFAD kampında kalmadıkları gerekçesiyle hastaneye kabul edilmeyen Xelaf’ın hayatı tehlikede.
KAÇAN KAÇTI, KAÇAMAYAN DAİŞ’İN KURBANI OLDU
Siba Şêx Xıdır köyü DAİŞ’in Şengal’deki saldırısında hedef aldığı ilk köydü. Sabaha karşı köye giren çeteler, çoluk çocuk demeden insanları katledip göçe zorladı. Bu barbarlıktan kaçan binlerce aile arasında Xelaf ailesi de vardı. Hasta ve yaşlı babasını Türkiye sınırına kadar taşıyan Rizgar Xidir Xelaf bir yıl önce köylerini terk etmek zorunda bırakıldıkları o korkunç geceyi şöyle anlatıyor: “Gece 24.00’te köyün etrafında araba farları yanıyordu. DAİŞ’in bizim köyümüze saldıracağı haberi geldiğinde peşmerge karakoluna haber verdik. Bize ne olursa olsun köyü terk etmememizi, yardıma geleceklerini söylediler. Aradan bir saat geçmesine rağmen her hangi bir saldırı olmayınca bu saldırının sadece söylentiden ibaret olduğunu düşünerek yatmaya gittik. Ancak saat 03.00’te birden büyük bir gürültüyle uyandım. Her taraftan çığlık sesleri gelmeye başladı. Herkes kaçışıyordu. Büyük bir izdiham yaşanıyordu. O esnada babam dışarıda yatıyordu, hemen gidip onu evin içine aldım. Bizim yan komşumuzun evinin arkasına havan mermileri düşmeye başladı. Komşunun evinin evimiz üzerine yıkılmasıyla dam çöktü. Şafak sökene kadar vahşet sürdü. Sabah olunca ilk ışıklarla babamı ve annemi kamyonete bindirip köyden kaçtım. Zaten o an kaçan kaçtı, kaçamayan ise DAİŞ’in kurbanı oldu.
‘RESMEN ÖLÜME TERK EDİLDİK’
Köyümüz 19 bin nüfuslu, 5 bin haneli bir yerdi. DAİŞ’in saldırısını haber vermemize rağmen ne peşmergeler ne de Irak merkez hükümeti yardımımıza geldi. Oysa biz peşmergelere ölümle burun buruna olduğumuzu bildirmiş, kendileri gelmeyeceklerse bize silah göndermelerini istemiştik. Ancak ‘Bir şey olmaz, bir şey yapmazlar’ diyerek yardımı beklememiz için direttiler. Resmen ölüme terk etikleri gibi direnmeden kaçtılar.”
Yaşlı anne ve babasını kurtarmak için abisinin Şengal merkezinde bulunan evine götürse de DAİŞ’in orayı da kuşatması üzerine oradan da kaçmak zorunda kalan Rizgar Xidir Xelaf için uzun sürecek çileli bir yol başladı. Anne ve babasıyla binlerce Êzîdînin akın ettiği Zaxo’ya gelen Xelaf, “700 bin Êzidî oradaydı ve su içmek için birbirlerini eziyorlardı. Kıyamet gibiydi” dedi. Oradan Duhok’a ulaşmaya çalışan, ama DAİŞ’in oraya da saldırıp çocukların kafalarını kesip, kadınlara el koyduğunu öğrenince tekrar Zaxo’ya dönen ve annesi ve babasıyla Bacide Kendala kampında kalan Xelaf, su ve yemek olmayan kamptan ayrılarak Roboski’ye geldiklerini söyledi. Sekiz saatlik yolda babasını dört kişinin tuttuğu bir battaniye ile getirdiklerini anlatan Xelaf, bir gece Roboski’de kaldıktan sonra ertesi gün Amed’e getirildiklerini aktardı.
‘BABAM TEDAVİ EDİLSİN’
Savaş öncesi Duhok’ta prostat ameliyatı olan, ama durumu iyi olan babasının DAİŞ saldırısından sonra yatalak olduğunu belirten Xelaf, babasının her yerinin ağrıdığını, kanının çekildiğini, kıpırdayamadığını ve zayıf düştüğünü söyledi. Babasının en son Şırnak’ta devlet hastanesine götürüldüğünü, orada bağlanan serum ve yapılan iğnelerle biraz olsun kendine geldiğini belirten Xelaf, Amed’de devlet hastanelerinin tedavi yapmayı kabul etmediği için babasının durumunun gün geçtikçe ağırlaştığına dikkat çekti.
“Babamın gün be gün gözlerimizin önünde erimesine dayanamıyoruz” diyen Xelaf, “Biz buraya topraklarımızda savaş olduğu için sığındık. Bu bir mecburiyetti. Yenişehir kampı bize kucak açtı, yaralarımızı sarmaya çalıştı, ama onların da imkanları kısıtlı. Binlerce Suriyeliye yardım eli uzatan devlet ise bize bir hastaneyi çok gördü” dedi. Xelaf yatağa bağlı olan babasının böyle ölmeyi hak etmediğini vurgulayarak, derhal tedavi edilmesini istedi.