‘Anayasa demokratik ve katılımcı olmalı’
Güney Kürdistanlı avukat Hejar Kakai, Güney Kürdistan demokratik bir sisteme ulaşması açısından demokratik katılımcılığı esas alan parlamenter sistemin bir zorunluluk olduğunu belirtti.
Güney Kürdistanlı avukat Hejar Kakai, Güney Kürdistan demokratik bir sisteme ulaşması açısından demokratik katılımcılığı esas alan parlamenter sistemin bir zorunluluk olduğunu belirtti.
“Başkanlık sistemi her yerde diktatörlük doğurdu. Yanlış sistemde ısrar etmek doğru ve demokratik bir sonuç doğurmaz” diyen avukat Hejar Kakai, Güney Kürdistan demokratik bir sisteme ulaşması açısından demokratik katılımcılığı esas alan parlamenter sistemin bir zorunluluk olduğunu belirtti.
Anayasa için parlamentoda oluşturulan 21 kişilik komisyonun çalışma sisteminin tüm toplumun taleplerini göz önüne alan bir tarzda gelişmediğine dikkat çeken Kakai, “Anayasa sadece parlamentoyu ilgilendiren bir şey değildir, dolayısıyla sadece parlamenterlerden oluşması da gerekmez. Oluşan komisyon da toplumun değişik kesimlerinden, bu işin uzmanlarından bana göre yeterince faydalanan bir yol izlemedi. Dolayısıyla demokratik bir anayasanın bu şekilde oluşturulabileceğine dair kaygılarım var” dedi.
‘ANAYASADA TOPLUMSAL FARKLILIKLAR KENDİLERİNİ GÖRMELİDİR’
Anayasa hazırlığı için parlamentoda görevlendirilen komisyonun çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce demokratik bir anayasa oluşturulabilir mi?
Demokratik anayasalar gerçekten insan haklarına saygılı tüm ülkeler için geçerli olduğu gibi Kürdistan bölgesi içinde olmazsa olmazdır. Ancak maalesef 20 yılı aşkın bir süredir böylesi bir anayasayı oluşturamadık.
Şimdi böyle bir adım atmış olmak federe bölgenin demokratik yapıya kavuşması açısından son derecek olumlu bir gelişmedir. Ancak bunun için oluşturulan komisyonun tümden siyasetçilerden ya da parlamenterlerden oluşması zorunlu değildir aksine bir eksikliktir. Bunun için bu konularda uzman olanların, tecrübe sahibi olmaları daha iyi olurdu. Sonuçta bu anayasa sadece parlamentoyu ya da siyaseti ilgilendiren bir durum değildir. Bu tüm toplumu etkileyecek bir şeydir. Siyaset dışında, partiler dışında, toplumun değişik kesimlerin temsilini yapabilecek, bu işten gerçekten anlayacak kişilerin olması önemli olurdu.
Yine tek tek alanlardan temsiller olmalıydı bence. Çünkü mevcut komisyon üyelerinin partilerin çıkarlarının dışına çıkabileceğine inanmıyorum. Örneğin Kerkük’ün taleplerinin yeterince yansıtılacağı, gerekliliklerine göre bir anayasa olacağını göremiyorum. Biz her fırsatta görüşlerimizi parlamento içindeki siyasetçilere, değişik çevrelere ulaştırmaya çalıştık.
PARTİ ÇIKARLARINA GÖRE ANAYASA HAZIRLANMAMALI
Bu nasıl bir sakınca yaratır?
Şöyle bir durum var. Anayasalar günlük, aylık, yıllık değişen şeyler değildir. Dolayısıyla doğru ve demokratik öz taşımaları önemlidir. Kürdistan bölgesinde toplumu oluşturan çok değişik kesimler var. İnançlar, etnik yapılar, toplumun kendi dinamikleri var. Anayasanın tüm gerçekliği içeren, demokratik ve eşit duran bir yapısı olmalı. Böylesi bir durumda yeni sorunların sebebi durumuna gelir.
Partilerin yer alması, görüş ve önerilerini sunması ya da partilerden temsilcilerin bu hazırlık sürecinde yer alması gayet doğaldır ancak yeterli değildir. Ancak şu hususa dikkat edilmeli. Eğer demokratik bir anayasa hazırlanmak hedefleniyorsa burada partilerin çıkarları, ideolojik çizgileri gözetilmemelidir. Çünkü burada bütün bir toplumun, bireylerin yaşamını etkileyecek, şekil verecek bir olgudan söz ediyoruz. Bireyin, grubun, toplumun devletle hukuku, farklılıkların kendi aralarındaki hukuku düzenleniyor. Eğer burada anti demokratik bir durum ortaya çıkarsa bu yeni sorunları kendisiyle getirecektir.
HAZIRLIK SÜRCİNE DE HALK DİREKT KATILMALI
Hazırlık komisyonu nasıl bir yöntem izlemeli, ya da sizin gözleminiz yöntemi yeterli midir?
Kısmen yapmaya çalışıyorlar. Ancak bence yetersizdir. Benim kanaatim yeterince toplumun talepleri dinlenmiyor, alınmıyor. Uzmanlardan yeterince yararlanılmıyor. Hatta komisyon bu yönlü seminerler, toplantılar düzenlemeli. Halkın doğrudan katılımı bu şekilde sağlanmalı. Dolayısıyla mademki bu anayasa halk için hazırlanıyor o halde halkın görüşleri, talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda bir anayasa yapma yöntemi benimsenmelidir. Aksi takdirde siyasi partiler kendi aralarında kendi çıkarlarına hizmet eden bir anayasa hazırlamış olurlar. Benim gözlemime göre toplumun farklı kesimlerinin talep ve görüşlerinin yeterince yansımadığı, üstten hazırlanan bir çalışma yöntemi uygulanıyor. Dolayısıyla anti demokratik yöntemlerle hazırlanan bir anayasanın yeterince demokratik olacağından söz etmek de zor olacaktır. Bu durumda hazırlanacak anayasanın uygulanması da mümkün olmayacaktır.
BAŞKANLIK SİSTEMİ DİKTATÖRLÜĞE GÖTÜRÜR
Bir hukukçu olarak federe bölge açısından başkanlık sistemini nasıl görüyorsunuz? Bu yönlü çok tartışmalar oluyor, siz neler söyleyeceksiniz?
Şimdi bölgemizde denenmiş ancak sonuçları toplum açısından felaket getirmiş sistemlerde ısrar etmek bana çok doğru gelmiyor. Yanlış bir yöntem ile doğru sonuç alınmaz. Dikkat edin Mısır, Irak, Suriye, İran Ürdün, Libya vb. birçok Ortadoğu ülkesinde başkanlık sistemi uygulanmaya çalışıldı ancak sonuç hüsran oldu. Hepsinin sonu diktatörlüğe gitti. Her biri bir despot kesildi. Bu dönemde Türkiye uygulamaya geçirmeye çalıştı ancak halk seçimlerde buna karşı tavrını ortaya koydu.
Bütün bu tecrübelere dayanarak parlamenter sistemin bölge yönetimimiz açısından da daha demokratik bir sistem olacağını söylemek zor değildir.
KERKÜK’ÜN STATÜSÜNE KERKÜKLÜLER KARAR VERMELİ
Kerkük gibi statüsü belirsiz yerler güney anayasasında nasıl tanımlanacak, bu yönlü sizin gibi Kerküklü hukukçuların görüşlerine başvuruldu mu?
Hayır, kimse bu yönlü görüşlerimizi almadı. Biz her fırsatta görüşlerimizi yansıtmaya çalıştık, ancak komisyondan bu yönlü bizden bir görüş, öneri alınmadı. Fakat biz her fırsat bulduğumuzda gerekli görüş ve önerilerimizle katkı sunmaya hazır olduğumuzu belirttik. Kerkük halkının ve hukukçularının görüşlerinin alınması aslında Kerkük’ün özgün durumundan da kaynaklı olarak önemliydi.
Kerkük 140. Madde kapsamındadır. Ancak idari ve güvenlik açısından Güney Federe hükümetin kontrolündedir. Şimdi anayasa da buna nasıl yer verilecek? İşte bunlar sorun teşkil edecek durumlardır. Dolayısıyla anayasa da bunların da netleştirilmesi gerekir. İşte Kerkük’ün bugün böylesine tartışmalı bir durumda olması da o dönemki bölge siyasetçilerinin eksikliğinden kaynaklıdır. Mevcut durumda Kerkük güney ile Bağdat yönetimi arasındaki temel çelişki noktasıdır.