Şenyaşar: Zerre vicdanı olan, ‘Adalet’ talebine sessiz kalmamalı

Katledilen aile bireyleri için Şenyaşar ailesinin başlattığı Adalet Nöbeti, yarın 600’üncü gününü dolduruyor. Ferit Şenyaşar, “Türkiye’de adalet yok. Yargı adil davranmıyor. Amaçları bizleri yıldırmak, yıpratmak. Adalet herkese lazım olacak” dedi.

Urfa’nın Suruç ilçesinde yaşayan Şenyaşar ailesi bundan birkaç yıl öncesine kadar sadece yakınları tarafından tanınırken, şimdi Kürdistan, Türkiye ve tüm dünya tarafından adaletin sembolü olarak tanınıyor. Onları bu kadar tanınır kılan ise yaşadığı katliamın ardından verdikleri mücadele oldu. 14 Haziran 2018 tarihinde AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve akrabaları tarafından katledilen Şenyaşar ailesi, yaşananlara dikkat çekmek ve faillerin yargılanması için verdiği mücadele onları “adalet arayışının sembolü” haline getirdi. 

14 Haziran 2018 tarihi Şenyaşar ailesi için yaşamlarının en kötü günlerinden biriydi. Celal ve kardeşlerinin Birmilyoncular Çarşısı’nda bulunan işyerlerine gelen AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve beraberindeki korumaları ile yakınlarının saldırısı sonucu Adil, Celal, Mehmet, Fadıl, Ferit Şenyaşar kardeşler ve AKP’li Yıldız’ın abisi Mehmet Şah Yıldız ağır yaralandı. İş yerlerinde başlayan saldırı, daha sonra yaralıların kaldırıldığı hastaneye taşındı. AKP’li Yıldız’ın abisinin yaşamını yitirmesi üzerine yaralı Şenyaşar kardeşlerinin kaldırıldığı Suruç Devlet Hastanesi’nde bir katliam gerçekleşti. AKP’li Yıldız’ın yakınları, yaralı Adil ve Celal Şenyaşar’ı burada katletti. Katliamın yaşandığı hastanenin bahçesinde Urfa Valisi ve AKP’li milletvekilleri de bulunuyordu.

HASTANEDEN KAÇIRILDILAR

Olayı duyduktan sonra anne Emine Şenyaşar ile birlikte hastaneye giden baba Hacı Esvet Şenyaşar da saldırıya uğradı. AKP’li Yıldız’ın akrabalarının saldırdığı yaralı Adil, Celal ve baba Esvet Şenyaşar, hastanede çalışan yüzlerce kamu çalışanı ve emniyet mensubunun gözleri önünde silah ve kesici aletlerle katledildi. Fadıl Şenyaşar, Urfa kent merkezinde bulunan bir hastaneye kaçırılmasıyla hayatta kalabildi. Mehmet ve Ferit Şenyaşar ise saldırılar altında ambulansla hastaneden kaçırılıp, Antep’e götürüldü. Ailenin 3 ferdi böylelikle katledilmekten kurtuldu. 

Katliamda ağır yaralanan Fadıl Şenyaşar, henüz tedavisi devam ederken atar topar emniyete götürüldü. İfadesinin ardından adliyeye sevk edilen Fadıl Şenyaşar, çıkarıldığı Urfa Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanarak cezaevine gönderildi. 

EVLERİNE GERİ DÖNEMEDİLER

Şenyaşar ailesinin yaşadığı zulüm bunlarla sınırlı kalmadı. Emine Şenyaşar, AKP’li Yıldız’ın baskıları nedeniyle yaklaşık bir yıl Suruç ilçesinde bulunan evine gidemedi. Ailenin katliamdan kurtulan fertleri Urfa kent merkezine yerleşti. Şenyaşar, diğer çocuklarını olası bir saldırıdan korumak için Suruç Mezarlığı’nda yatan iki oğlu ve eşini gizlice ziyaret edebildi. Bir süre sonra halkın desteği ve dayanışmasıyla Suruç’taki evine geri dönebildi. 

Katliamda yer alanların yargılanması için adalet mücadelesi başlatan Emine Şenyaşar ve oğlu Ferit Şenyaşar, yıllardır maruz kaldıkları şiddet, gözaltı, soruşturma ve davalara rağmen bir an olsun geri adım atmadı. 

ADLİYE KAPISINDA ADALET ARAYIŞI

Anne ve oğlu her hafta dosyada bir gelişme olup olmadığını sormak için Urfa Adliyesi’nin yolunu tuttu. Savcıyla dosyaya dair görüşmek için adliye binasına gelen anne ve oğlu, görüşme başvurularının karşılanmaması üzerine adliyenin merdivenlerine oturdu. Talepleri ise, faillerin yakalanıp tutuklanması ve tutuklu Fadıl Şenyaşar’ın serbest bırakılmasıydı. Onlarca kez dosya savcılarıyla görüşmek için adliye binasına gelen Emine ve Ferit Şenyaşar,  kapıların her defasında yüzlerine kapanmasıyla 9 Mart 2021 tarihinde Adalet Nöbeti başlattı. 

AİLE HAKKINDA 20 SORUŞTURMA

Anne ve oğlunun Adalet Nöbeti  600’üncü gününü doldururken, nöbetleri boyunca sarf ettikleri sözler gerekçesiyle açılan soruşturma sayısı, yeni eklenen soruşturmalar ile 20’e ulaştı. Şenyaşar ailesi hakkında başlatılan soruşturmaların 10’u “hakaret”, 6’sı “2911 Sayılı Kanuna Muhalefet” 2’si “Görevi yaptırmamak için direnme” ve 2’si  de “Türkiye devlet kurum ve organlarını aşağılama” iddiasıyla açıldı. 

Emine Şenyaşar hakkında başlatılan soruşturmalardan iddianame hazırlanan 4 soruşturma, davaya dönüştü. Anne Şenyaşar hakkında açılan soruşturmaların 6’sı için kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilirken, 5’i için soruşturma devam ediyor. 

Ferit Şenyaşar, annesi ile birlikte 600’üncü gününü dolduran Adalet Nöbeti’ne dair ajansımıza konuştu. 

‘TÜRKİYE’DE ADALET YOK’

Türkiye’de adaletin olmadığının altını çizen Ferit Şenyaşar, maruz kaldıkları katliamın da bunun bir göstergesi olduğunu ifade etti. Şenyaşar, “Ülkemizde adaletin olmadığını herkes çok iyi biliyor. Bu adalet mukaddesinde haklı olduğumuzu herkes kabul ediyor. Ne yazık ki haklı olmak yetmiyor. Ateş düştüğü yeri yakmaya devam ediyor.  Talebimiz adalet olduğu için insanlığı ve vicdanı ön planda olan her kesimden insan davamıza sahip çıktı. Bu sahiplenme bize güç verdi, direncimizi arttırdı. Bu mücadelemiz ile sesimizi dünyaya duyurduk. Burada olağanüstü bir şey yaptığımızı düşünmüyoruz. Sadece insan olmanın gereğini yaptık. Ailece katliama uğradık; 3 insanımız katledildi ve olayda mucize olarak kurtulan bir kardeşimiz haksız yere cezaevine atıldı.  Bu zulmü kabul edip evimizde oturup normal hayatımıza devam edemezdik” dedi.

‘AMAÇ YILDIRMAK, YIPRATMAK’

Şenyaşar, 600’üncü gündür eylemleri boyunca sarfettikleri sözler gerekçe gösterilerek haklarında açılan onlarca soruşturmaya ilişkin ise, “Anayasal hakkımızı kullanarak, Urfa Adliyesi önünde annemle birlikte nöbet eylemi başlattık. Burada kamu düzenini bozmadık, kimseye iftira ve hakaret etmedik. Bize bu katliamı yapan iktidar partisinin bir milletvekili ve yandaşları olunca, adliye önünden bizi kaldırmak için denemedikleri yöntem bırakmadılar. 5 sefer gözaltına alındık. 24 saat annemle nezarette kaldık. 3 kere para cezası kestiler. 4 kere ‘Adalet’ yazılı pankartımıza el koydular. Defalarca adliye önünde zor kullanarak kolluk kuvvetleri tarafından darp edildik. Şu ana kadar hakkımızda 20 soruşturma açıldı. Anne adliye önünde bu zulüm ve haksızlık karşısında ağıtlar yakıyor, feryat ediyor. Annenin bu ağıtlarından bir cümleyi gerekçe göstererek kamu memuruna hakaretten birçok dava açıldı.  Yargılama yapan yargıç ve savcılar, annenin yüzüne bakmıyorlar. Başlarını kaldırdığında anne, ‘çocuklarımı ve eşimi hastane kim katletti’ sorusunu soruyor. Savcılar katliamın kimin yaptığını çok iyi biliyorlar. ‘O davaya biz bakmıyoruz. Biz ancak mazlumları yargılarız’ duygusu içindeler. Anneye açılan soruşmaların hiçbirinin yasal dayanağı yoktur. Tamamıyla üstünlerin talimatı ile bu davalar açılıyor. Amaç bizi yıldırmaktır ve yıpratmaktır” ifadelerini kullandı. 

‘YARGI ADİL DAVRANMIYOR’

Katliam gününe ait hastane dosyasının 4 yıl 4 ay sonra iddianameye dönüştüğünü ve AKP’li vekil İbrahim Halil Yıldız'a herhangi bir suçlama yöneltilmediğini hatırlatan Şenyaşar, yargının adil davranmadığını kaydetti.

Şenyaşar, “İddianameye baktığımızda davaya bakan ilk başsavcı 79 tanık dinlemiş. Çoğu kamu çalışanıdır. Ondan sonra gelen 9 dosya savcısının soruşturmaya hiçbir katkıları olmamıştır. Bu mücadelemiz olmasaydı, dava faili meçhul diye kapatılacaktı. İddianamenin hazırlanmasını hukuki bir adım olarak değerlendiriyoruz ama hastanede yaşanan insanlık suçunun baş sorumlusu hakkında iddia makamı tek bir cümle kullanmamıştır. Bu da yargının adil davranmadığının en açık örneğidir. Hastane kamera kayıtlarının çalındığına kimse inanmıyor. Olay anında hastanede yüzlerce polis buluyor. Eski Urfa valisi ve bir bakan da olay anında hastanede bulunuyordu. Bu kadar yetkilinin bulunduğu bir hastanede kamera kayıt cihazlarının çalınması mümkün değildir” diye konuştu.  

‘SANSÜR YASASI HALKIN SESİNİ KISMAYA YÖNELİKTİR’

AKP-MHP ittifakı tarafından yürürlüğe konulan Sansür Yasası’na da değinen Şenyaşar, söz konusu yasanın halkın sesini kısmaya yönelik olduğuna dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı: “Mücadelemizi iktidara yakın olan hiçbir medya kuruluşu görmedi. Adliye önünde gelip sizin mücadelenizi haber yapamıyoruz deyip özür dileyen birçok basın kuruluşu oldu. Bu da basının özgür olmadığının itirafıdır. Herkes çok iyi biliyor ki davamızı haber yapan, üstünleri karşısına alır. Bunun yanında davamızı haber yapan da vicdanlı halkı arkasına alır. Mücadelemizi sosyal medya ile Türkiye’ye ve dünyaya duyurduk. Bu sansür yasası tamamıyla halkın sesini kısmaya yönelik olduğunu düşünüyoruz. Demokrasilerde çare tükenmez, bütün engellemelere karşı adalet tecelli edene kadar ‘ADALET’ diye haykırmaya devam edeceğiz.

‘ADALET HERKESE LAZIM OLACAK’

Şenyaşar son olarak ise, “Biz bu mücadeleye başlarken uzun soluklu bir süreç olacağını tahmin ediyorduk. Elimizde başka bir seçenek kalmadığı için yola baş koyduk. ‘Yaşadığımız coğrafya kaderdir’ diye bir söz var. Bu coğrafyamızda zulüm sürekli devam etti. Bunun karşısında direnenler olduğu gibi sineye çekenler de oldu. Biz de her şeyi göze alarak üstünlerin zulmüne karşı insanların vicdanlarına seslendik ve milyonların vicdanında yer aldık. Bu mücadele bizi  fiziken çok yıprattı ama aynı zamanda yaşama umudumuz oldu. Bir yerde ‘Adalet istiyorum’  diye bir ses duyan, zerre kadar vicdanı varsa tarafsız kalmamalı. Adalet bir gün herkese lazım olacak” diyerek herkesi mücadeleye yükseltmeye çağırdı.