67 yaşındaki Ekinci: Kürtler onursuzluğu kabul etmez 

Amed'de gasba karşı direnişte yer alan 67 yaşındaki Abdulkadir Ekinci, "Toplum ayağa kalkmalı. Alternatifsiz değiliz. Güçlüyüz ve yaşamımızı her türlü kurabiliriz" dedi.

Abdulkadir Ekinci (67), kayyum gasplarına karşı devam eden Demokrasi Nöbeti direnişçilerinden. Bazen köyünde ektiği bahçenin içinde, bazen de Amed’de hak gasplarına karşı eylemde. Elleri ceviz kabuklarından siyah renge bürünmüş. Ekinci, birçok yaşlı anne ve baba gibi Amed’deki Lise Caddesi’nde AKP-MHP faşizmine karşı direnenlerin safında.

'KÜRTLER VE ERMENİLER ZULÜM ALTINDAYDI...'

Kan davası yüzünden Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Çankaya (Qêmêz) köyünden Amed’in Sur ilçesine göç etmek zorunda kalıyor. Köyden 12 yaşındayken çıktığını belirten Ekinci, “O dönem çok zorluk çektik. Evimiz talan oldu. Benden büyük ağabeyim tutuklandı” diye konuştu.
Zilan Deresi Katliamı'ndan kurtulup Sur’a gelebilmiş Kürtlerin yaşadığı trajediye ilişkin, "Zaten o dönemde kimse Kürtlerden bahsetmiyordu. Zilan Deresi ve Ağrı katliamlarından kurtulan bazı Kürtler oraya gelebilmişti. Durumları iyi değildi. Yurttaşlardan ekmek dileniyorlardı" dedi.
Türk devletinin 40 yıl önceki soykırım politikası bugün de aynı şekilde sürüyor. Ekinci, o dönemde Sur’da az sayıda Ermeninin yaşadığını ifade ederek, “Ermeni bir yurttaş vardı, kendisine çok baskı ve zulüm yapıldı. Bu yüzden İstanbul’a göçtü” diyor.

HAMALLIK, YOKSULLUK...

Ekinci, küçük yaşta kan davası nedeniyle ailesiyle topraklarını bırakıp köylerinden çıkmak zorunda kalıyor. Amed’de de birçok talihsiz olayla karşılaşıyor. Burada ağabeyi öldürülüyor. Ekinci, aynı gün ağabeyini öldüren kişiyi vuruyor. “Bu olay 1974’te başımıza geldi. 3-4 yıl Saraykapı’daki cezaevinde kaldım. '77 yılında cezaevinden kaçarak Nusaybin’e gittim. Kışı orada geçirip, ardından İzmir, daha sonra da İstanbul’a gittim."
Ekinci’nin hayatı çoğunlukla Türkiye kentlerinde geçmiş. 1 yıl İzmir’de, 18 yıl İstanbul’da, 6 yıl da Mersin’de yaşadığını belirtiyor. Hayatının 25 yılı Türkiye metropollerinde hamallık, çiftçilik ve 'kaçakçılık' işleriyle geçiyor. Öte yandan kaçakçılık suçlamasıyla yaklaşık 7 ay Kocaeli Cezaevi’nde yatmak zorunda kalıyor. Ardından memleketine dönüyor. Ekinci, topraklarına dönüşünü şu sözlerle dile getiriyor: “Zaten siyasi nedenlerden dolayı Mersin’e göç etmiştim. Orada bir süre dükkan işlettim. Baktım olmuyor, 2002 yılında Amed’e geri döndüm. Amed’de biraz kaldım. Ekonomik nedenlerden dolayı köyüme gittim. 7 sene de köyde kaldım. Bahçe ektim, ev yaptım. Zaman zaman köye gidip geliyorum.”

'ÇETE DEVLET!'

İstanbul’dayken de her gün eylemlere katılıp, hak arama mücadelesi yürüttüğünü belirten Ekinci, bugün kayyumlara karşı geliştirilen direniş eylemlerine ilişkin şöyle diyor: “Türk devleti çeteler tarafından yönetiliyor. Hak ve hukuk ortadan kaldırılmış durumda. Eskiden Ergenekon vardı. Bugün de yeni çetenin iş birliğiyle ülkeyi yönetiyorlar. Ülkenin tüm ekonomisi bu çetenin elindedir. Ekonomi tükendiğinde bunlar da tükenecek. Mücadelemiz bu çete grubuna karşıdır. Demokrasi ve barışa sahip çıkıp, haklarımızı savunmamız gerekir."

'AYAĞA KALKMALIYIZ, ALTERNATİFSİZ DEĞİLİZ'

Tüm yaşam haklarının Kürtlere yasaklandığını belirten Ekinci, Kürt partilerinin, gençlik ve kadın örgütlerinin, Kürdistani kurum ve derneklerin, kendi alternatiflerini geliştirerek, mevcut hukuksuzluğa karşı haklarını savunmaları gerektiğini ifade ederek, şu çağrıda bulundu: “Toplum ayağa kalkmalı. Hiçbir zaman alternatifsiz değiliz. Güçlüyüz ve yaşamımızı her türlü kurabiliriz. Bunun için kim elinden ne geliyorsa yapmalı. Eylemlere katılmalı, mahalle, köy ve kentlerde kendilerini örgütlemeliler. Çocuklarının, halkının ve kendilerinin geleceğini düşünen bu zulmü kabul etmez. Her gün eylemlerdeki yerini alır."
Abdulkadir Ekinci'nin son mesajı da şöyle: "Kayyumlarda zerre kadar onur olsaydı, istifa ederlerdi. Ben olsam hiçbir zaman böyle bir onursuzluğu kabul etmezdim. Halkların iradesinin gasp edilmesi, en büyük onursuzluktur.”