GÖRÜNTÜLÜ

130 yaşındaki canlı tarih: Kürtler birlik olmalı

Birinci Dünya Savaşı’nda, İngiliz, Rus ve Fransızlara karşı Botan’dan savaşa katılan 130 yaşındaki Mehmet Esen (Mihemedê Ersi), Kürdistan’da elde edilen kazanımlardan mutluluk duyduğunu belirtti.

Birinci Dünya Savaşı’nda, İngiliz, Rus ve Fransızlara karşı Botan’dan savaşa katılan 130 yaşındaki Mehmet Esen (Mihemedê Ersi), Kürdistan’da elde edilen kazanımlardan mutluluk duyduğunu belirterek, “100 yıldır Kürtler isyan ediyordu, ama hep kan ve acıyla başkaldırıları bastırılıyordu. Bu kez Abdullah Öcalan başardı ve tüm bu kazanımlar onun sayesindedir” dedi.

130 yaşındaki Mehmet Esen, Siirt’in Eruh İlçesi Êrs (Gedikaşan) köyünde yaşıyor. 400’ü aşkın torunu olan Esen’in bazı çocukları da yaşlılık nedeniyle yaşamını yitirmiş. Kürt Özgürlük Hareketi’nin Ortadoğu’daki kazanımlarının Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a borçlu olduğunu ifade eden Esen, 1. Dünya Savaşı’nda savaşta yer aldığını, ancak Kürtlerin İttiat-i Terakkicilerin ihanetine uğradıklarını dile getiriyor. Paylaşım Savaşı’nın ardından Amed, Botan, Garzan, Serhat gibi bölgelerde büyük bir direniş sergileyen Kürtlerin, savaş sonrasında ihanete uğradıklarını söylüyor.

Birçok Kürt isyanına canlı tanıklık yapmasından kaynaklı silahlı mücadeleye karşı umutlarının tükendiğini sırada PKK’nin silahlı mücadelesi de kendisini heyecanlandırmadığını belirterek, “Kendim Osmanlı gibi büyük bir gücün şemsiyesi altında 1. Dünya Savaşına katıldım, o dönemde iktidarları uğruna Sadra Azem Mahmut Şevket Paşa’yı dahi infaz eden bir devlet yapılanmasına tanık oldum. Ardından Kürtlere yapılan ihanete karşı ortaya çıkan Kürtlerin tüm isyanları kanla bastırıldı. Son olarak Eruh’ta PKK’nin kenti Türk askerlerinden kurtardığı haberini aldım o zaman 4 km uzaklıkta bulunan köyümdeydim. Rojava’da Cigerxwin ile görüştüğümde bana şunu söylemişti; ‘bu devlete karşı Kürtler şu aşamada silahla haklarını almaları biraz zor görünüyor.’ Çünkü silahlı başkaldırıları kanla bastırıyorlardı. Onun için Eruh’u kuşatma altına alan talebelere çok üzülmüştüm. Devlet, hepsini toplar ve katledeceği kuşkusu içerisindeydim. Aradan 10 yıl geçmeden bir gün torunum beni Eruh merkeze götürdü, bana ‘Kürtler bir televizyon kanalı açılmış ve bu kanalda Kürtçe konuşuyorlar.’ O sırada televizyonda MED TV’yi izleyince gözyaşlarımı tutamadım ve ‘Abdullah Öcalan talebelerle yola çıktı bilgeliği ile bizi bu noktaya getirdi’ demiştim. Eğer bugün de Rojava’da Kürtler bu aşamaya gelmişse Abdullah Öcalan sayesinde gelmiştir” diye konuştu.

Birinci Dünya Savaşı’nda Kürtlerin kahramanlığı Lozan’da ihanete uğradığını altını çizen Esen, mevcut Türkiye topraklarının tamamı dış güçlerin eline geçtiğini kaydederek şunları ifade etti: “1. Dünya Savaşında Hamidiye Alayları olarak savaş cephesinde yer alan Kürtler dışında tüm güçleri yenilgiye uğradı. Eğer Serhat’tan, Garzan’a, Botan’dan Behdinan’a kadar Kürtler direnmemiş olsalardı şimdi bugün ki Türkiye dedikleri bir harita da olmayacaktı. Zaten Fransızlar ve Ruslar işgal etmedik yer bırakmamıştı. Kürtlerin bunca emeğine rağmen Lozan antlaşmasında ‘Kürt yoktur, hepimiz Türküz’ ibaresini koydular. Bu ihanetin baş sorumlusu da İsmet İnönü’dür.”

Lozan Antlaşması’nın Kürdistan inkarına karşı başkaldırı kararına rağmen bazı işbirlikçi Kürt aşiretlerin karara uymadığını dile getiren Esen, “İsyanlar bir anda olmadı. Şêx Said mücadelesi başladı, sonra Yakup Ağa ile Şêx Abdurrahman Medreseyî, Eruh’u ele geçirdi. Pîrezdin Garisî de Pervari’yi ele geçirdi. Ama tüm aşiretler o zaman bir anda ayaklanmadı, oysaki Kürdistan isyanı olacaktı. İsyan parça parça olunca kanla bastırıldı. Bu kez isyan eden aşiretleri devlet kökten bitirdi, geri kalanı ülke sınırlarının dışına gitti. Cigerxwin’in söylemek istediği de odur. Ulusal birliğin oluşması için bilge insanların ortaya çıkması gerekiyordu. Çok şükür bugün devletlerin yapamadığını Kürtlerin mücadelesi başarabiliyor” dedi.

Haklarını istedikleri için isyan eden Kürtlerden devletin büyük bir intikamı ile karşı karşıya kaldığını belirten Esen, Türkiye’nin kuruluşunda cephe savaşında yer almasına rağmen devletin kendi köyünü dahi ateşe verdiğini dile getirerek, “Sayısız isyana tanık oldum, Eruh’un kurtuluşuna 2 kez tanık oldum, son olarak PKK’liler Eruh’u ele geçirdi. Ama ele geçirdikten sonra tek kişi öldürmedi. Sabaha karşı artık amaçlarına ulaşmışlardı ve şehri terk ettiler. Devletin bunun acısını Kürtlerden alması gerekiyordu ve Kürt köylerini talan etmeye başladılar, önlerine gelen köyü ateşe verdiler. Köyleri boşalttılar. Bizim de köyümüzü ateşe verdiler. Asker konuşmamıza dahi izin vermedi. Artık dayanamadım yüzbaşının faullerinden tutarak ‘senin her bir tüyünde benim emeğim var. Bu ülkeyi biz kurduk. Bizim emeğimizle kurulan topraklardan şimdi bizi sürgün ediyorsunuz, evimi yakıyorsunuz’ dedim. Gel gör ki bilincindeydi, beni de iyi tanıyordu. Bu vatanı biz kurduk, onlar da gelip evimizi yaktılar” diye konuştu.

Ortadoğu’da Kürtlerin son 100 yıl içerisinde maruz kaldığı tüm katliamların nedeni ‘ulusal birlik’ olmamasından kaynaklandığını altını çizen Esen son olarak şunları söyledi: “Eğer Kürtlerin arasına sınırlar konulduğunda birik ve beraberliğimiz olsaydı bugün bu halde olur muyduk? Bizim Türklerle bin yıllık kardeşlik bağlarımız vardı onun için Osmanlı devletine ihanet etmedik. İşte o zaman Osmanlı sınırları dahilinde işgal edilmemiş tek toprak Kürdistan’dı. Kürdistan direnişi ile bugün diğer bölgeler duruyor. Ama biz Kürtler birliğimizi sağlayamadığımız için sayısız katliamlara maruz kaldık. Bu saatten sonra yaşananlar geride bırakmamız gerekiyor ve birliğimizi korumalıyız. Artık Kürtler söz sahibidir bir daha katliamlara maruz kalmamak için ulusal birliğimizi sağlamamız gerekiyor.”