‘Kürtçenin sorunlarını tespit edecek bir kurum gerekiyor’

YMK Yöneticilerinden Aydın, Avrupa’da 1,5 milyon civarında Kürt nüfusunun yaşadığını, yeni kuşaklarının ise dile ilgisinin az olduğunu söylüyor. Aydın, Kürtçe ile ilgili yaşanan sorunları tespit edecek bir enstitü ve akademinin olmamasını eleştiriyor.

Bugün, 15 Mayıs... Celalet Alî Bedirxan tarafından 1932 yılında, Hawar gazetesinin yayına başladığı gün. Kürtler, bugünü Cejna Zimanê Kurdî (Kürt Dili Bayramı) olarak kabul ediyor ve kutluyor. Ancak günümüzde, Türkiye ve İran’da Kürtçe yasak ve Kürt dili kurumları büyük bir baskı altında. Kitaplar, yasaklanıyor, eğitimleri engelleniyor.

Rojava ve Güney Kürdistan’da ise durum farklı. Yürütülen mücadelenin sonucunda ortaya çıkan statü ile birlikte Kürtçe eğitim birçok soruna rağmen hayata geçiriliyor. Özellikle Rojava’da, bu alanda büyük bir aşama kaydediyor. Ancak 1,5 milyon civarında Kürdün yaşadığı Avrupa’da ise durum hiç de iç açıcı değil. Avrupa’da baskı ve yasaklama olmamasına rağmen bu ülkelerde doğan yeni kuşakların Kürtçeye ve Kürt kültürüne ilgisiyse oldukça zayıf. Bunu ailelerin duyarsızlığına ve bu alanda faaliyet yürüten Kürt kurumlarının yetersizliğine bağlayan Yekîtiya Mamosteyên Kurd - Kürt Öğretmenler Birliği (YMK) Yöneticilerinden Mahmut Aydın, “Dil bir anahtardır. Eğer bu anahtar elimizden alınırsa, kültürümüz kaybolacak” uyarısında bulunuyor.

‘KÜRTLER İSTERLERSE ÇOCUKLARINI ANA DİL DERSLERİNE GÖNDEREBİLİR’

Kürtlerin geldikleri ülkelere nazaran Avrupa’da daha rahat olduklarını belirten Mahmut Aydın, “Kürtler Avrupa’da dillerini, kültürlerini, gelenek ve göreneklerini herhangi bir yasak ve kısıtlama ile karşılaşmadan konuşabilmekte ve yaşayabilmektedirler. Genel olarak Kürtler ülkelerinin dışında, diasporada, daha fazla hak ve özgürlüklere sahiptirler” diyor. Kürtler isterlerse çocuklarını Avrupa ülkelerinde ana dil derslerine gönderebileceklerini hatırlatan Aydın, devamla şunları söylüyor: “Kürtler, isterlerse çocuklarını diğer göçmen çocuklarında olduğu gibi gereken bürokratik işlemlerini hallederek, Kürtçe anadil derslerine gönderebilirler.”

‘TÜRKİYE’NİN ASİMİLASYON POLİTİKALARININ ETKİSİ SÜRÜYOR’

Türk devletinin Kürtlere yönelik asimilasyon politikalarının etkileri Avrupa’da da sürdüğünü ifade eden Aydın, “Kuzey Kürdistan’da devlet kurumlarının sindirme ve asimilasyon politikalarının daha etkin olduğu yerleşim alanlarımızdan gelen insanlarımızın Kürtçeyi kullanma oranları ile biraz daha kırsal olduğu bilinen kesimlerden gelen veya devletin etkin bir kontrol sağlayamadığı yerleşim yerlerinden gelen insanlarımızın Kürtçeyi kullanma oranları farklıdır. Ama bütün bunlara rağmen buradaki halkımızın çoğunlukla anadilini kullandığını görmekteyiz, ancak bu yeterli değil” diyor.

‘DİLİMİZ ACILARIMIZ VE SEVİNÇLERİMİZİN ANAHTARIDIR’

İnsanların dilleriyle var olduğunu kaydeden Mahmut Aydın, “Her insan dili kadar vardır. Dili kadar var olan bir insan söyleyebildiği kelime, kavram ve fenomenler oranında başarılıdır. Günlük yaşamdan ticarete, ticaretten hukuka ve teknolojiye, edebiyattan sosyal bilimlere, siyaset biliminin olmazsa olan dilin yeri doldurulmazdır. Onun için dil, bir ulusu var eden temel etmenlerdendir ve en temel iletişim aracıdır” hatırlatmasında bulunuyor. Kürtlerin kendi dillerine sahip çıkması çağrısında bulunan Aydın, “Dilimiz bin yıllık acılarımızın, tecrübelerimizin, aşklarımızın ve sevinçlerimizin anahtarıdır. Eğer bu anahtarımız kaybolursa ya da elimizden alınırsa; kültürümüz, örf, adet ve geleneklerimiz kaybolacak ve geriye getirilmesi olanaksız hazinemizi kaybetmiş olacağız. Her Kürdün bunun bilincinde olması gerekiyor.”

‘YENİ KUŞAĞIN KÜRTÇEYE İLGİSİ AZ’

Avrupa’da yaşayan yeni kuşağın Kürtçe diline ilgisi az olduğunu da vurgulayan Aydın, “Avrupa’da doğmuş ve küçük yaşlarda buralara gelmiş olan yeni kuşağın, önünde çok büyük bir handikap var. Birçoğu aileleriyle diyalog kuramamakta ve anne-babaları ile iletişim zorlukları yaşamakta. Bu çocukların ve gençlerin ülkemizde yaşayan akrabaları ve geçmişlerinden kalan çevreleri ile hemen hemen hiçbir iletişimleri yoktur. Bu da onların hayat hanelerine büyük bir kayıp olarak yazılıyor. Onun için burada anne ve babalara büyük bir rol düşüyor. Anne ve babalar bilmelidir ki anadil dersleri çocuklarının geleceklerine önemli katkı sağlayacaktır” şeklinde konuşuyor.

‘KÜRTÇENİN SORUNLARINI TESPİT EDECEK KURUMLARIMIZ YOK’

Kürtçenin gelişiminde medyanın önemine de değinen Mahmut Aydın, “Basılı ve görsel iletişim araçlarında Kürtçenin öne çıkarılması ve yavaş yavaş tümüyle Kürtçeleşmesi gerekiyor. Hedef kitle olarak kadın ve çocukların esas alınması ve buna göre programların üretilmesi zorunludur. Özellikle görsel basının etkisi tartışma götürmez bir gerçekliktir” diyor.

Kürt dilinin sorunlarını tespit edecek kurumlarının olmamasını da eleştiren Aydın şunları belirtti: “Yine dilimiz hakkında araştırma yapabilecek, dilimizin sorunlarını tespit edecek ve bu sorunları giderebilecek bir akademi ya da enstitüye gereksinim vardır. Bu akademi ya da enstitü aynı zamanda dilimizin standartlaştırılmasında da büyük bir rol alacaktır.”