Kiyarüstemi’nin final emaneti

İran Yeni Dalgası akımı yönetmenlerinden Abbas Kiyarüstemi'nin* 76 yaşında hayata veda ederken emanet bıraktığı filmi '24 Frames' Cannes'da görücüye çıktı.

Resimden şiire, fotoğraftan grafik tasarımına kadar barındırdığı yeteneklerini sinamayla buluşturunca; senaryodan kurguya, prodüksiyondan yönetmenliğe kadar sergileyen Abbas Kiyarüstemi, diğer usta yönetmenler gibi bu dünyadan giderken arkasında bir çok başyapıt bıraktı. Son filmi '24 Frames' de bu tanımlamayı hakediyor. Dünyada kalan insanların diğer canlılara acımasızlığını anlattığı filmi, maalesef onsuz Cannes'da gösterildi.

Şark’ın şiiri olarak tanımlaman İran sinemasının yeni dalgası akımının mimarlarından Kiyarüstemi, 1940 yılında Tahran’da dünyaya geldi. Genç yaşta sinemaya atıldı ve 1969 yılında bir grup arkadaşıyla birlikte yeni dalga akımının öncülüğünü yaptı. Şiir, felsefe ve politik motifler onun filmlerinin ayrılmazını oluşturur. Sahneleri, Ömer Hayyam’ın rubaileri gibi saf, duru, yalın ve bir o kadar da felsefi derinliğiyle beyaz perdeye yansır.

Büyük bir ustalıkla çektiği filmler, kısa sürede dünya sinemasında kendisine yer buldu; 'Kirazın Tadı', 'Arkadaşımın Evi Nerede', 'Rüzgar Bizi Sürüklüyor' ve 'Zeytin Ağacı'... Onlarca filminden öne çıkmış bir kaçıdır. Başta Cannes’ın 'Altın Palmiye'si olmak üzere dünya festivallerinden 70 civarında ödül kazanan ender yönetmenlerdendir.

Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında yakalandığı kanser hastalığına yenilerek, 76 yaşında hayata veda etti. Ancak çektiği filmler, hayatın bir parçası. Bugün dünyanın bir çok yerinde gösterilmekle kalınmıyor, yeni kuşak sinema öğrencilerine eğitim olarak veriliyor.

ÖZEL OLARAK GÖSTERİLDİ

Daha önce çektiği ve yaşamını yitirmeden üzerinde çalıştığı deneysel filmi '24 Frames', 70. Cannes’da özel olarak gösterildi. Film büyük bir ilgiyle karşılandı. Her sahnesi 4,5 dakika olan ve 24 bölümden oluşan filmin süresi tam 2 saat. Diyalogsuz bölümlerden oluşan film, duygusal, dokunaklı ve düşündürücü mesajlarla dolu.

İNSANSIZ BİR DÜNYA MÜMKÜN MÜ?

Büyüleyici fotoğraflarlardan oluşan sahnelerin bir birini kovaladığı filminde, acımasız doğa içerisinde yaşayan hayvanların yaşantısını olağanüstü bir çalışmayla sergiliyor. Kar, fırtına, deniz dalgaların sertliğinin yansıtıldığı film, bu acımasızlığına rağmen bir tarafı da sanki çocuk masallarında fırlamış gibi. Karga, ceylan, martı, inek ve atlardan oluşan karakterler... Filmin 24 bölümünde insanları, sadece Paris sokaklarında telaşlı gidiş-gelişleriyle görüyoruz. Elbette şiddet, kan ve ölüme sebep olan hareketlerini. Ceylanları öldürüyorlar, martıları vuruyorlar ve kuşları kaçırtıyorlar. Onları görmeden çıkardıkları şiddet ve silah seslerini duyuyoruz, ardından yere yığılmış cansız hayvanları. Ceylanların sessiz üzüntüsünü ve martıların çağlıklarını. Bütün bunların sebebi kuşkusuz insanların tatmin olmayan arzularının şiddet gösterisi. İnsan izlerinin olmadığı sahnelerde ise güvercinlerin dansı, atların özgürlük koşusunun doğayla bütünleşmesi geçit yapıyor. Yönetmen, adeta hayvanların dünyasına girerek, insanlar dışındaki canlıların ilişkilerini irdeliyor. Dünyada öldürmek ve bozmak için yaşayan insanı teşhir ediyor. Filmin 5. bölümünde öldürülen bir martı için toplanan diğer martıların çığlıklarını som insanın yüreğine de işlemeye çalışırken, 18. bölümde kurşun sesi ve ardından yere yığılan ceylanla irkiltiyor. Doyumsuzluğuyla acımasızlaşan insanın olmadığı dünyanın güzellik ütopyasına iknaya çalışıyor.

BÜYÜLEYECİ RESİMLER VE MASAL SAYFALARI

Film, müziğin ritmi eşliğinde bütün yaşamın parçası gibi tek sıra halinde arka arkaya ilerliyor. Aslında filmi izlerken kendinizi birden bire bir resim galerisinde gibi hissediyorsunuz. Belki de büyüleyici bir masal kitabının sayfalarında gezinirken. Bu masal, bu resim şöleni bitmesin diye düşünürken montajı devam eden klasik bir film sahnesinde yazılan 'The End' ile son buluyor. Gerçekten bitti mi, diye kendinize sormadan edemiyorsunuz.

Elbetteki Kiyarüstemi'nin yokluğu büyük kayıp. Buna rağmen ömrünün sinemacılığına sığdırdıkları, büyük kazanç olarak hakettiği yerde olacak. Tıpkı dün orada olmamasına rağmen son filmi, 70. Cannes’da gösterildiği gibi.

KİYARÜSTEMİ’NİN FİLME İLİŞKİN DÜŞÜNCELERİ

Önümüzdeki ay vizyona girecek olan '24 Frames' filmi için yönetmen, şöyle bir belirlemede bulunmuştu: ”Her zaman sanatçıların bir sahnedeki gerçekliği nasıl resmettiğini merak etmişimdir. Ressamlar, gerçekliğin yalnızca bir anını resmeder, resmedilen andan öncesinin ya da sonrasının onlar için önemi yoktur. 24 Frames için yıllar içinde çektiğim fotoğrafları kullanmaya karar verdim. Film, kendi fotoğraflarımı çekmeden önce ve çektikten sonra ne hayal ettiğimi gösteren kesitlerdir.”

* Farsça: عباس کیارستمی; /abˈbɑːs keˈjɑː.rɔs.taˌmiː/; İngilizce, Fransızca ve Almanca: Abbas Kiarostami