Kadınların Cannes'daki yeri kırmızı halı mı?

Uluslararası Cannes Film Festivali’nin, 70’ncisi devam ediyor. Bu yılki festival, zaman zaman tartışmalara ve protestolara sahne olurken, bir taraftan da, 70 yıllık kadın temsiliyeti politikası eleştiriliyor.

Uluslararası Cannes Film Festivali’nin, 70’ncisi devam ediyor. Bu yılki festival, zaman zaman tartışmalara ve protestolara sahne olurken, bir taraftan da, 70 yıllık kadın temsiliyeti politikası eleştiriliyor.

Festivale ilişkin Anne-Ael Durand imzasıyla Le Monde gazetesinde bir makalede Cannes, erillik ile itham edildi. Yazar, bu eleştirilerini 69 yıllık “Altın Palmiye” ödülleri istatistiklerine dayandırdı. 69 yılda sadece bir kadın yönetmenin “Altın Palmiye” ödülünün aldığı ve toplam 11 kadının jüri başkanlığı yaptığı festivale ilişkin yazısında Durand, Cannes’dan bahsederken, “Maçoluk Palmiyesi” kavramını kullanarak, sert eleştirilerde bulunması dikkat çekti.

Bu yazıyla birlikte gerçekten Cannes, eril bir festival mi? Neden 69 yılda tek bir kadın ödül aldı? Bunun sebebi nedir, dünya sinemasında kadın yönetmen ve sinemacılar azınlıkta olmasının getirdiği bir şey mi, yoksa gerçekten Cannes eril mi?

Aslında Cannes gibi dünyada A film festivali kategorisinde olan bir organizeyi yüzde yüz erillikle suçlamak haksızlık olur ve bu tek başına gerçeği yansıtmaz...

69 YILDA TEK BİR KADIN YÖNETMEN ‘ALTIN PALMİYE’ ÖDÜLÜ ALDI

Ancak bu yıl 70’nci yılını kutlayan dünyanın belli başlı film festivalleri arasında bulunan Cannes’da şimdiye kadar 1993 yılında, Yeni Zelandalı kadın yönetmen Jane Campion, “Piyano” filmiyle “Altın Palmiye” ödülünü aldı. Bu festival tarihinde bir ilk oldu. Ne ondan önce ne de sonra bir kadın yönetmen büyük ödülü alamadı. Öte yandan şimdiye kadar toplam 11 kadın da festivalde jüri başkanlığını yaptı. Bu durum ödül için 69’dan bir, jüri başkanlığı için ise 7’de bir yapıyor. Hiç de adil bir tablo değil. Bu rakamlar aslında Cannes’da kadının yerinin ne olduğunu açıkça gösteriyor. Bu konu zaten zaman zaman tartışılıyor. En son 2012 yılında yine “Altın Palmiye” için yarışan 22 filmden hiç birinin yönetmenin kadın olmaması tartışmalara yol açmış ve aralarında bir çok kadın yönetmenin de bulunduğu bir grup sinemacı Le Monde gazetesine eleştirisel, alaycı bir mektup göndermiş ve şuna dikkat çekmişlerdi, "Erkekler kadınlarda derinlik sever ama sadece dekolte derinliği…”

BELKİ BU YIL BİR KADIN YÖNETMEN ÖDÜL ALACAK

Kadın sinemacılar tarafından 5 yıl önce yapılan bu tanımlama bu yılki festivalde de gündeme geldi. Festivalin açılış ve kapanış galalarının sunuculuğunu üstlenen Monica Bellucci’nin dekoltesi magazin gazetecilerin gündemine girdi ve tartışma konusu oldu.

Bu da Cannes’da kadının yerinin bize kırmızı halı seremonisindeki yürüyüşü ve ertesi gün de magazin gazetelerinin sayfalarını süsleyen bir motif ile sınırlı olduğunu gösteriyor. Çünkü Cannes, hep kırmızı halıyla gündeme geliyor. Ve burada yürüyen kadınların giydiği ünlü moda tasarımcıların şık elbiseleri, takılan mücevherler ve fotoğrafçıların patlayan flaşları arasındaki yıldız oyuncuların gösterileri...

Cannes’ın yüzü bu. Ancak bunlar dışında her yıl mutlaka kadın yönetmenlerin filmleri gösteriliyor. Ama ödüle gelince erkekler ödülleri kendi aralarında paylaşıyorlar. Buda bize Cannes’ın 70 yıllık kadına yönelik bakışını gösteriyor.

Cannes’ın tarihinde “Altın Palmiye” ödülü alan Jane Campion’un bir filmi de yarışma dışı gösterildiği bu yılki festivalde, ödüllü ünlü yönetmen Francis Ford Coppola’nın kızı Sofia Coppola’nında aralarında olduğu 3 kadın yönetmenin filmi “Altın Palmiye” ödülü için yarışıyor. Kim bilir belki ezber bozulur, bir kadın ödül alır.