Elitist sinemaya karşı yeni bir alternatif

Babası Küba Sinema Akademisi kurulunda, kendisi de Rojava Film Komünü'nde yer alan Alberto Garcia, amaçlarının "elitist sinema"ya karşı "farklı coğrafyalardaki insanların hikayesini birbirine anlatan halkçı sinema" olduğunu söyledi.

Amudê Sineması katliamının 58’inci yıldönümünde Rojava Film Komünü tarafından düzenlenen "Kobanê Uluslararası Film Festivali”nin ödülleri sahiplerini buldu.

Festivale dünyanın farklı ülkelerinden ve Kürdistan'ın dört parçasından 400'ü aşkın film, kısa film, animasyon, belgesel, kısa belgesel başvuru yaptı.

13 Kasım'da başlayan ve 7 gün boyunca Kobanê'nin yanı sıra; Amûdê, Qamişlo, Dêrik, Serêkaniyê, Şehba ve Kuzey ile Doğu Suriye'deki kamplar, Maxmûr ve Şengal'de de 80 filmin gösterimi yapıldı.

Kobanê Uluslararası Film Festivali'nin hazırlık komitesinde, Küba devrimi sırasında babası Küba Sinema Akademisi'nin kuruluşunda yer alan ve kendisi de şimdi Rojava Film Komünü'nde yer alan Alberto Garcia vardı.

Film festivaline ilişkin ANF'ye konuşan Alberto Garcia, amaçlarının "elitist sinema"ya karşı farklı coğrafyalardaki insanların hikayesini birbirine anlatan halkçı sinema" olduğunu kaydetti.

Bu yıl ilki düzenlenen Kobanê Uluslararası Film Festivali'ne dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda filmin başvuru yaptığını belirten Garcia, "İlk kez yapılan Kobanê Uluslararası Film Festivali'ne çok sayıda kısa film, uzun metraj film, belgesel başvuru yaptı” dedi.

Garcia, festivali büyük sinema ustası Yılmaz Güney'in yaşamını konu alan bir belgeselle sonlandırdıklarını ifade etti.

'SEMBOL BİR KENTTE YAPILMASI ANLAMLIYDI'

Festivalin Kobanê'de yapılmasının da ayrı bir anlamı olduğunu belirten Garcia, Kobanê'nin yanı sıra Kuzey ve Doğu Suriye'nin birçok kenti ve mülteci kampında gösterimler yaptıklarını aktardı.

Garcia, "Festivalimizin genel olarak başarılı geçmesinden dolayı mutluyuz. Özellikle DAİŞ'e karşı direnişiyle sembol olmuş bir kent ve aynı zamanda Türkiye'nin saldırılarına karşı direnen Kobanê'de bu festivalin yapılması çok güzel. Rojava'nın birçok kentinde gösterimlerimiz oldu. Aynı zamanda Eyn Îsa, Şehba, Şengal ve Maxmûr'da, yine birçok mülteci kampında gösterimler yapıldı" diye konuştu.

NASIL BİR SİNEMA?

"Gösterimlere genç, yaşlı, kadın birçok kişi katıldı. İlgi genel olarak iyiydi. Zaten bizim amacımız da sinemanın elitist olmadığını bir kez daha göstermekti" diyen Garcia, alternatif sinemaya ilişkin ise şunları dile getirdi:

"Sinema yaşamın içinden bir şey. Yaşamı konu alır. İnsanlarda birbirini tanıma, birbirinin hikayesini tanıma olanağı vermeli ve güzel zaman geçirmeye odaklı olmalı. Bu anlamda renkli bir festival oldu. Dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda farklı konuda film ve dokümanter festivale katıldı. Meksika, Ekvador, Brezilya, Filipinler, Güney Afrika, İspanya, Fransa, Rusya, Fas, Filistin ve dünyanın birçok ülkesinden eserler festivale büyük renk kattı. Ayrıca büyük bir tecrübe aktarımı olduğunu da düşünüyorum."

JÜRİ VE YÖNETMENLERE SINIR ENGELİ

Rojava ve Kuzey Suriye'ye uygulanan ambargoya da dikkat çeken Garcia, bunun festivali de etkilediğini ve bundan dolayı birçok yönetmen ve jüri üyelerinin festivale katılamadığını belirtti.

Garcia, "Festivalde kimi teknik aksaklıklar da yaşandı. Mesela Güney Kürdistan Bölgesi'nde yaşanan sorunlardan dolayı birçok jüri üyemiz ve yönetmen festivale katılamadı. Filmleri internet üzerinden jüriye ulaştırdık. Çünkü jüri üyelerimizin her bir farklı bir ülkedeydi. Küba, İspanya, Fransa, İzlanda ve Filistin'de yaşayanlar vardı. Ama yine de iyi bir tecrübe aktarımı olduğunu düşünüyorum" diye kaydetti.

BABASININ İZİNDE...

Festivalin kendisi için farklı bir anlamı olduğunu da belirten Alberto Garcia, onu da şu sözlerle dile getirdi:

"Bu festivalin benim için ayrı bir anlamı vardı. Burada bu çalışmada yer almaktan dolayı çok memnunum. Çünkü benim babam da Küba Sinema Akademisi'nde yer alıyordu ve devrimci sinema için çaba harcıyordu. Özellikle İspanya ile Küba arasında kültür aktarımı için büyük emeği oldu. Ben de bugün Rojava ile İspanya ve diğer ülkeler arasındaki kültür aktarımı için bu çalışmada yer aldığımdan dolayı çok mutluyum. Önümüzdeki yıllarda bu festivalin çok daha yankı uyandıracağına inanıyorum."

'FİLMLERİN YÜZDE 60'I KADIN FİLMLERİYDİ'

Kobanê Uluslararası Film Festivali'nin hazırlık komitesinin bir diğer üyesi Safinaz Evdiko ise festivale başvuran filmlerdeki kadın yönetmen ve kadın perspektifli filmlerin çokluğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: "Kobanê Uluslararası Film Festivali'nde özellikle özellikle kadın filmleri dikkat çekti. Filmlerin yüzde 60'ı kadın filmi ve aynı zamanda kadın yönetmenlerin filmleriydi. Dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda kadın filmi vardı. Bu da kadın perspektifli filmler konusunda bizim için tecrübe oldu. Yani dünyanın farklı yerlerindeki kadın perspektifleri hakkında bilgi sahibi olmamıza yardımcı olacak çalışmalar."

BÜYÜK BİR TECRÜBE

Safinaz Evdiko, festivalin kendileri için büyük tecrübe olduğunu belirterek, "Bir ay içerisinde çeşitli dallarda ve konularda bize 600 film ulaştı. Bizler daha çok kadın perspektifli filmlere ağırlık verdik. Tercihimiz o yönde oldu. Latin Amerika, İspanya, Lübnan, Rojava, Güney Kürdistan ve İran'dan gelen kadın filmleri çok fazlaydı. Bu iyi bir tecrübe oldu. 7 gün boyunca bu filmler birçok yerde gösterildi. Katılım iyiydi. Bu tecrübenin ilerleyen yıllarda daha da büyüyeceğine belirtebilirim" diye noktaladı.