Yorgun: Kadın kazanımları tehlikede

“Evde Kal” kampanyalarının yapıldığı salgın sürecinde kadına yönelik şiddetin arttığını söyleyen HDP Kadın Meclisi’nden Bedriye Yorgun, kadın kazanımlarının her alanda tehlikeye düştüğünü belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Üyesi Bedriye Yorgun, evlere kapanmanın, birçok kadın için ev içi şiddet riskinin artması ve şiddete uğradığında alabileceği desteklerin kısıtlanması anlamına geldiğini söyledi. Yorgun, HDP Kadın Meclisi’nin kampanyasının da tüm saldırılara toplu refleks gösterme, kadın örgütleri ve kurumlarıyla bu mücadeleyi ortaklaştırma açısından değer kazandığını vurguladı.

ANF’ye konuşan Yorgun, olağan koşullarda bile kadınlar için evin, erkek şiddeti nedeniyle dışarısı kadar tehlikeli olabildiğini anımsatarak, kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğunun kadınların en yakınları tarafından işlendiğini hatırlattı. Evlerin, aynı zamanda cinayetle sonuçlanmayan erkek şiddeti vakalarının en fazla yaşandığı yerler olduğuna işaret eden Yorgun, “Kadınlar, gerekli bilgilendirmeler yapılmadığı için 6284 sayılı kanun kapsamındaki, koruyucu ve önleyici tedbirlerin uygulamada olmadığı algısına kapıldı. Özellikle adli süreçlerin ertelenmesi, bu algıyı güçlendirdi” dedi.

BİR DESTEK HATTI BİLE YOK

Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) hizmetlerinin bu süreçte telefonla bilgi verme, yönlendirme ve resmi evraklar üzerinden sığınak kabul işlemleriyle sınırlandırıldığını; tedbirlerin genişletilmesi gerekirken desteklerin kısıtlandığını kaydeden Yorgun, “Türkiye’de kadına yönelik şiddet konusuna özel 7/24 çalışan bir destek hattı dahi yok. ŞÖNİM’ler, 183 Sosyal Destek Hattı çalışanları, kolluk personeli dahi adliyelerde kadınların başvuru yapabilecekleri bir merci olup olmadığı konusunda bilgiye sahip değil” şeklinde konuştu.

SIĞINMA BAŞVURUSUNDAN VAZGEÇİRME

Kadın Sığınma Evlerinin kapasite sorunlarına dikkat çeken Yorgun, sığınak kapasitesinin artırılması veya alternatif barınma alanlarının sağlanması gerekirken, sığınak kabulünün ve sığınaktaki yaşam koşullarının zorlaştırılması, kadınların sığınağa başvurmaktan vazgeçmesine neden olabildiğini kaydetti. Yorgun, yasa ve yönetmeliklerde bulunmayan darp raporu istemek, ancak resmi ikametinin olduğu şehirde sığınak talebinde bulunabilmek gibi öne sürülen koşullarla kadınların can güvenliği ve sağlığının hiçe sayıldığını vurguladı.

KADINLARIN TALEPLERİ ÇOK NET

OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri bileşeni olan birçok kadın kurumunun kapatıldığını hatırlatan Yorgun, Kadın Meclisi ve kadın örgütleri tarafından defalarca dile getirilen taleplerin çok net olduğunu söyledi. Kadın örgütlerinin uyarılarına rağmen İstanbul Sözleşmesi’nin öngördüğü şekilde önleyici ve koruyucu mekanizmaların hayata geçirilmediğini; kadına yönelik şiddeti önleyecek tedbirler alınmadığını dile getiren Yorgun, şöyle devam etti: “Aksine iktidar İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı yasayı adeta yürürlükten kaldırdı. Yetmedi, MHP’nin arkasında durduğu İnfaz Yasası adı altında, cinsel suçlar ve kadınlar için tehdit oluşturabilecek pek çok suç için af anlamına gelebilecek düzenlemelerle kadına şiddet uygulayanları ve taciz faillerini salıverdiler. Kadına yönelik her dönem ideolojik ve politik saldırılar var ancak iktidar bunu da fırsata çevirerek her alanda kadın iradesine ve kazanımlarına yönelik büyük saldırılarını arttırdı. Dolayısıyla cins kırımından, istismarcı ve kendilerine şiddet uygulayan partnerleri ile birlikte evlere kapatılan kadınlara, sosyal medya hesapları üzerinden kadınların tehdit edilmesine, bütün bir topluma korku salacak yaklaşımların ve bütünen toplumsal değerleri yerle bir eden insanlık suçu diye tanımlanacak uygulamaların olduğu bu süreçte HDP Kadın Meclisi’nin kampanyası da tüm saldırılara toplu refleks gösterme, kadın örgütleri ve kurumlarıyla bu mücadeleyi ortaklaştırma açısından değer kazanıyor.’’

KADINLAR DAHA DA KARARLI

HDP Kadın Meclisi Üyesi Bedriye Yorgun, kadın mücadelesinde her zamankinden daha kararlı olduklarını vurgulayarak, şunları ekledi: “Kadın bakışı ve eylemi, bu rejim için büyük tehlike arz etmektedir. Özgürlükçü yerel yönetimler anlayışımız, eşbaşkanlık sistemine dayalı kadın belediyeciliğimiz, iktidarı rahatsız etti. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlüğü politikaları hayata geçiriliyordu. Kadınların her kademede eşit temsilini esas alan, toplumsal yaşama dair her türlü kararlaşmanın içinde yer aldıkları köklü bir kadın mücadele deneyimi sonucu hayata geçirilen bu yerel yönetim anlayışı, elbette ki erkek egemen kapitalist iktidarı rahatsız etti. Sadece salgın bizim için tehlike arz etmiyor. Baş etmemiz gereken daha tehlikeli bir virüs var. Erkek egemen kapitalist sistem virüsü. Sonuç alana kadar kadın her yerde mücadele de olacak. Bilinmesi gerekir ki; bugün, her zamankinden daha güçlü, kararlı ve iddialıyız.”