TJK-E 4. Kongre sonuç bildirgesi yayınlandı

TJK-E, 14-18 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen 4’üncü Kongresinin sonuç bildirgesini yayınladı.

TJK-E, 14-18 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen 4’üncü Kongresinin sonuç bildirgesini yayınladı. Bildirgede Kürt kadının Avrupa’daki örgütlenme çalışmalarının daha güçlü sürdürüleceği mesajı verildi.

TJK-E tarafından yayınlanan bildiride verilen bilgilere göre 125 kadın delegenin katıldığı kongredeki tartışmalarda kadınların siyasetin öznesi haline gelmelerinin önemine vurgu yapıldı.

Bildiride devamla şunlar belirtildi: “Kongremizde siyasal sürece ilişkin önemli tespitler yapılmış ve kadınların siyasetin öznesi haline gelmelerinin önemine vurgu yapılmıştır. Kadın bakış açısı ile ele alınan gelişmeler ana hatlarıyla şöyle tespit edilmiştir; Erkek egemen sistemde hergün onlarca kadının şiddet gördüğü, katledildiği bir kaos aralığının yaşandığı, kadın kırımı denilen bu sürecin kendi içinde salt fiziksel olmayıp, psikolojik, cinsel, ekonomik gibi bir çok şiddet biçimini geliştirdiği ifade edilmiştir. Erkekler lehine kadınların ise aleyhine örgütlenen bu sistemin erkeği sürekli yüceltirken kadını aşağılayan, yaralayan, küçük düşüren bir sistem olarak kendini ideolojik olarak üretmekte olduğu, kadının her anlamda sistem tarafından sömürüldüğü dile getirilmiştir. Kongremizde özgür kadına tahammülü olmayan ataerkil sistemin, kadını sürekli güdülmesi gereken bir varlık olarak gördüğü, kadın örgütlenmesini sistem açısından büyük bir tehlike olarak nitelendirdiği tespit edilmiştir.

Kongremizde siyasal değerlendirme yapan TJK-E yönetim kurulu sözcülerinden Dılşah Osman ise şu hususlara dikkat çekmiştir: ‘’Günümüz dünyasında kadının özgür iradesinden korkan sistem bir taraftan ABD'de olduğu gibi Trump şahsında yeniden erkek egemenliğini yüceltirken, bir taraftan da milliyetçi söylemleri sürekli teşvik edip milliyetçilikle cinsiyetçiliğin birbirini beslediği ideolojik bir saldırı süreci başlatmaktadır. Avrupa, Amerika ve Rusya'da cinsiyetçilik ve milliyetçilik maço erkek kültürüyle iç içe derinleştirilirken Ortadoğu coğrafyasında ise erkek egemenliğine bir de dincilik eklenmektedir. Dincilikle beslenen erkek egemenliğinin tahribatları ise saymakla bitmez. 21. yüzyıl bu anlamda kadın ve erkek yani cins çelişkisinin en fazla keskinleşeceği bir yüz yıl olma niteliğini taşımaktadır. Kapitalist sistemin dünya genelinde yaşadığı krizli hal aynı zamanda bir erkeklik krizidir. Ortadoğu'da dincilik adına yaşanan kriz tamda boy verdiği bu topraklarda ataerkil ideolojin de krizidir. Erdoğan, DAİŞ, krallık ve hanedanlık olarak nitelendirdiğimiz Ortadoğu devlet yapılanmaları ve şahsiyetleri sadece kaba anlamda devleti ve sisteminin krizli halini değil, aynı zamanda erkek egemen kimliğinde yaşadığı derin sorunları da temsil etmektedirler. Saldırganlıkları tarihsel olarak temsil ettikleri ataerkil ideolojiden kaynağını almaktadır. Dolayısıyla Erdoğan ve DAİŞ şahsında patlak veren gerçeklik Ortadoğu uygarlığının beş bin yıllık geri geleneksel zorba yapılanmasıdır. Bu patlama savaşın, kanla örülmüş iktidarların, barbar siyasetlerinin son çıplak halidir. Ortadoğu merkezli yaşanan 3. dünya savaşı bu anlamda sadece dünyaya biçim vermek isteyen egemenlerin paylaşım savaşı değil aynı zamanda ataerkil sistemle kadın özgürlükçü çizginin de savaşıdır. Dünyanın ve insanlık ailesinin sadece soykırım ve sömürü gerçekliğiyle değil aynı zamanda doğanın da alarm verdiği, gezegenimizin adım adım yaşanamaz hale geldiği bu çağda kadın eksenli örgütlendirilecek sistemle ancak dünyanın ve insanlığın kurtuluşu mümkün olacaktır. Tam da bu savaş ve barbarlık çağında insanlığın umudu haline gelen Kürt Kadın Hareketi sadece Kürt halkı açısından değil aynı zamanda Ortadoğu ve dünya insanlığı için de büyük bir şans olarak varlık göstermektedir. Rojava şahsında somutlaşan ve arkasında 40 yıllık kadın hareketinin mücadele deneyimi ve felsefesi olan bu süreç önemli bir birikimle tüm dünyaya açılan bir özgürlük kapısıdır’’ demiştir.

TOPLUMSALLIK ÖRGÜTLENMEDİR

Kongremizde en fazla tartışmaların yürütüldüğü bir madde örgütsel durumumuz, zayıflıklarımız, ne kadar toplumsallaşıp toplumsallaşamadığımız, örgütleme modelimizin sonuçları ve eylem hattımızdaki toplumsallık- sonuç alma düzeyi olmuştur. Bu çerçevede tartışmaların yapıldığı, çözümlerin sunulduğu eleştiri ve özeleştiri kritiğinin  en fazla işletildiği bir gündem olmuştur. Bu kapsamda yapılan tartışmalar şöyledir; Kürt halkı ve kadınlar olarak kazanımlarımız olsa bile hala soykırım tehlikesi, tehdidi altında olduğumuz, bu çerçevede ulus devletlerin ırkçı saldırıları, Ortadoğu’da dincilik adına hortlatılan faşist çete örgütlenmeleri, uluslararası  güçlerin Kürtleri çıkar denkleminde her an gözden çıkarma, kurban etme politikalarının tümü birer soykırım uygulaması olarak ele alınmıştır. Bu soykırım uygulamalarının en fazla kadına dayatıldığı ifade edilmiştir. Bu anlamda sadece ülke topraklarımızda değil Avrupa ve bütün dünyada sadece Kürt kadınları değil bütün kadınların cinskırım tehlikesi altında olduğu, bunun da örgütlü bir güçle aşılabileceği tespit edilmiştir. Bu bağlamda kadın kurtuluş ideolojisini ete kemiğe büründürecek, somut bir inşaya dönüştürecek temel güç olan Kürt kadın hareketi olarak ülkemizde, Ortadoğuda ve Avrupa'da her alanda örgütlenme çalışmalarına ağırlık verilmesinin önemine vurgu yapılmıştır. Bulunduğumuz alanlarda ideolojimizin evrensel niteliğine göre bir örgütlenme düzeyine ulaşılması için güncel görevler belirlenmiştir.

Avrupa’daki çalışmalarımız kadın konfederal sistemine göre örgütlendirilmiş, toplumumuzun ve kadınların ihtiyaçlarına göre komiteler oluşturulmuştur. Komitelerimiz hem merkezi hem de yerel örgütlendirilerek tabandan-tavana yayılan bir örgüt ve inşa sürecini esas almıştır. Bu temelde meclis ve komünler aracılığıyla kendini yayma, örgütleme ve toplumsallaşma düzeyi kongremizde ele alınan bir diğer husus olmuştur. Bu çerçevede, konfederalizmin esas ilkesi olan birbirini tamamlama ve her çalışma alanının inisiyatif sahibi olması noktasında komite ve meclis sistemimizde bazı zayıflıkların olduğu dile getirilmiştir. Bu anlayışların aşılmasına dönük demokratik katılım ve kolektivizmin esas alınmasına vurgu yapılmıştır.  Pratikte ortaya çıkan merkeziyetçi ve bireyci yaklaşımlar devletçi anlayışlar olarak nitelendirilmiş ve tüm çalışma komitelerinin desteklenmesi ve ihtiyaçlarının gözetilmesi hedeflenmiştir.

Meclis ve Komünlere İlişkin;

Örgütlenme modelimiz olan  meclis, komün, kooperatif ve akademiler de Kongremizde değerlendirilmiştir. Bilindiği gibi uzun bir örgütlenme tarihine dayanan Meclis ve komünleşmelerde belli bir deneyim sahibi olan Avrupa örgütlenmemizde geçen dönemde önemli bir birikim kazanılmıştır. Bu anlamda kadınların hem özgür hem de özne olmasını hedefleyen meclislerimizin asıl amacının politik ve ahlaki toplumu açığa çıkaracak çalışmalar yapması, bu çerçevede toplumsal dönüşümü sağlaması üzerinde durulmuştur. Bu anlamda geçen dönem içinde kimi meclislerimiz verimli çalışmalar yapmıştır. Genel anlamda meclis, komün ve kadın insiyatiflerinin emek ve çabaları olmuştur. Asıl yetersizlik toplumsal ve sosyal sorunların dönüşümünde meclislerin gereken işlevselliği yakalayamaması olarak tespit edilmiştir.  Bununla birlikte kongremizde kadın yapısının yıl boyunca koşturduğu ancak toplumsal değişim ve dönüşüm sağlamada nitelikli bir emek ortaya çıkarmadığı dile getirilmiştir. Bu anlamda “emek toplumsal dönüşümü sağlıyorsa nitelikli emektir’’  olgusunun esas alınmasına vurgu yapılmıştır. Bu çerçevede harcadığımız emeğin değişim ve dönüşümde başat bir rol oynaması, zihniyet değişimi, erkek egemen yaklaşımları kırması, aile ve sosyal sorunlarda dönüşüm sağlanmasının önemine vurgu yapılmıştır.

Kongremizde eksikliği ifade edilen bir diğer şey ise; yaşanan toplumsal-sosyal sorunlarda örgütlü reflekslerin güçlü kılınamaması sorunu olmuştur. Toplumun geri zihniyetini, özgürlükler önünde engel olan yönlerini aştırma temelinde daha güçlü proje, daha fazla eğitim içerikli sosyal etkinliklerin yetersiz kalışı eleştiri konusu yapılmıştır.  Avrupa sahasında kapitalist kültürün baskın olduğu, bireyci kültüre karşı toplumsallığı koruma ve geliştirme temelli daha kapsamlı çalışmaların gerçekleştirilmesi ele alınmış bu temelde yıl  içinde kadına dönük şiddet, çocukların ve gençlerin yaşadığı sorunlar, kadın erkek ilişkilerini sorgulayan bir çok eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının alanlarda sürdürülmesi dile getirilmiştir.

ÖRGÜTLENME ÇALIŞMALARINDA KÜRDİSTANİLİK ESAS ALINACAKTIR

Kongremizde, Avrupa’ya göç eden Kürt kitlesine ve kadınlara dönük örgütlenmede Kürdistani politikaların esas alınması bu temelde oluşturulacak komiteler üzerinde Rojava, Rojhılat ve Başur’dan Avrupa’ya göç eden halkımıza yönelik örgütlenmelerin geliştirilmesi ele alınmıştır. Dernek vb kurumlarımızda sadece Kuzey Kürdistan eksenli değil, diğer parçalardaki halkımızın da örgütlendiği, muhatap olduğu kurum örgütlenmelerine ağırlık verilmesi dile getirilmiş, her parçaya dönük özgün örgütlenmeler ve kurumlaşmalar temelinde ulusal birlik anlayışının güçlendirilmesi önemle ele alınmıştır.

Kongremizde tartışmaların yapıldığı ve çözümlerin sunulduğu bir husus da inanç alanına yönelik olmuştur. Buna göre; İnanç üzerinden siyaset yapılmasının engellenmesi ve  inanç sömürüsünün kadın ve toplumu etkileme düzeyine karşı Alevi, Sünni, Êzidî inancına sahip toplumumuz içerisinde kadınların özgün örgütlenmelerinin güçlendirilmesi; inancın kültürel ve sosyal yönden anlaşılmasının sağlanması ele alınmıştır. Bu çalışmaların örgütlenme ve kurumlaşma düzeyleri ele alınmıştır. Bu temelde, alevi inancı üzerinden CHP, İslam inancı üzerinden AKP ve DAİŞ,  Êzidî inancı üzerinden ise KDP’nin etkilerinin kırılması, istismar ve karşıt örgütlenme çalışmalarının giderilmesi önemli bir hedef olarak netleşmiştir.

Örgütlenme modeline ilişkin kongremizde; Demokratik toplumsal sistemi geliştirme, örgütleme ve kurumlaşmasını sağlama temelinde önemli bir düzey yakalandığı dile getirilmiştir. Yakalanan bu düzeyin yerel örgütlenmelerinin geliştirilmesi, yerelde kendi kendisini yönetmesi, iradesini kalıcı mekanizmalara ulaştırması demokratik konfederal sistemin özü ve başarısı olarak görülmüştür. Bu anlamda meclis ve komünlerin örgütlenmesi, işlevli olması, yereldeki kadınların ve halkımızın sorunlarına, ihtiyaçlarına çözümler geliştirmesi, devletsiz toplum modelinin yaşamsal kılınması boyutlarıyla önemli görevler tespit edilmiştir. Bu yönüyle kadın meclislerimizin iradeleşmesi, kadının toplumsal sistemini örmesi açısından hayati bir rol oynamaktadır.  Bundan sonra belirleyici olan kadınların ve halkımızın kendi sistemini örgütlemesi, kendi kendisine yeten, yöneten bir demokratik toplumsal sistemi, kurumlaşmaları ve halk öncülerini geliştirmesidir. Bu yönüyle meclislerin geniş toplumsal kesimlerin yönetim iradesi haline gelmesi ele alınmıştır. Meclis divanlarının, komisyon ve ilgili örgütsel mekanizmalarında yer alan herkesin görevlerine sahip çıkması, örgütsel sistemini daimi kılması, toplumla güçlü bağlar kurması  üzerinde durulmuştur. Meclislerde ve diğer demokratik örgüt, kurumlarımızda görev alan herkesin bu sorumluluk bilinciyle görevlerine sahip çıkması gerektiği dile getirilmiştir.

Komünal-Ekolojik Ekonomi

Demokratik sistemimizin en önemli boyutlarından biri de ekonomi alanının örgütlenmesi olmuştur. Hem komünal- ekolojik ekonomi bilincinin hem de kadının kendi kendine yeten bir ekonomisinin örgütlenmesine ihtiyaç olduğu tespiti kongremizde ele alınmıştır. Bu yönüyle kapitalizmin kâr endüstrisine dayalı doğayı, ekolojik dengeyi yok eden, emeği sömüren politikalarına karşı bilinçlenme çalışmalarının yürütülmesi kararlaştırılmıştır. Bunun yanında Avrupa kadın hareketi olarak kadınların özgün ekonomisini örgütleme, sistemini ve yaşam kaynaklarını oluşturma temelinde projeler üzerinde durulmuştur. Kendi kendine yeten, ekonomik düzeyi ile kadınlara ilişkin özgün projeleri karşılayan, kadına uygulanan şiddet ve toplumsal cinsiyetçilikle mücadele eden özerk alanların ekonomik alanda örgütlendirilmesi kadın bağımsızlığı ve eşitliğinde önemli bir aşama olacağı değerlendirilmiştir. Bu temelde geçen yıl pratikleşen takı, giyim, biyo-tarım, çocuk kreşleri, dikiş-nakış atölyelerinin bu yıl itibari ile kooperatifleştirilmesine yönelik kararlar alınmıştır.

Kongrenin son bölümünde yürütme kurulu, denetleme ve sözcüler seçimle belirlenmiş, Seçim gündeminin ardından kongremiz JİN JİYAN AZADİ sloganları ile son bulmuştur.”

Kongrede alınan kararlar ise şöyle:

  • Önderliğimizin fiziksel özgürlüğünün '’Hebuna Rêber Apo xwebûna me ye’’şiarı temelinde ele alınması, eylem ve etkinliklerin süreklileştirilmesi.
  • Avrupa genelinde 56 meclis - 51 komün oluşturan Avrupa Kürt Kadın Hareketi TJK-E’nin önümüzdeki yıl 11 meclis, 17 komün ilanına gitmesi, kadın demokratik konfederal sistem örgütlülüğünü ve toplumsallığının sağlanmasının hedeflenmesi
  • Demokratik toplum ve demokratik siyaset alanında eşbaşkanlık sisteminin kadın özgürlük mücadelesi açısından tarihsel bir adım olarak ele alınması, eşbakanlık sisteminin zihniyetini, örgütlenme ve çalışma tarzını tüm karma alanlarda geliştirme,
  • Kadın hareketi tarafından daha önce başlatılan Xwebun kampanyasının bilinçlendirme çalışmaları olarak devam ettirilmesine. Bu çerçevede yapılacak olan eğitim,seminer, çalıştay ve atölye çalışmalarının “Erkek Egemenliğe Karşı Kendin Ol” şiarıyla sürdürülmesi,
  • Tüm Avrupa'da yaygın bir şekilde erkeklere dönük 'Toplumsal Cinsiyetçilik ile mücadele ve 'erkeği öldürme  teorisi" başlığı altında, Avrupa genelinde ise Kadın Kurtuluş İdeolojisi ve Özgür eş yaşam konusuna ilişkin yaygın bir şekilde seminerlerin düzenlenmesi,
  • 3 Ağustos Êzidî kadın kırımına karşı uluslar arası alanda kadın hareketleri ile birlikte direniş ağının örgütlendirilmesi ve 3 Ağustos tarihinin uluslar arası alanda  ‘’ Direniş Günü’’ ilan  edilmesi çalışmalarının yürütülmesine,
     
  • DAİŞ saldırılarına maruz kalmış kadınlar ile hala DAİŞ'in elinde esir tutulan kadınların özgürlüğü için Kadın Hareketinin kurumları ve Êzidî Kadın Meclisi'nin birlikte başlatmış olduğu “Kadın Kırımına Hayır! Azadiya Jinen Şengale Azadiya Mirovahiye ” kampanyasının meclisler tarafından güçlü sürdürülmesi,
  • AKP ve DAİŞ'in toplum kırımı politikasını teşhir etmek. Kadın ve çocuklara yönelik, toplum kırımının en çirkin uygulamalarından biri olan tecavüz politikalarına karşı yaptırım uygulanması için uluslararası kurumlar nezdinde girişimlerde bulunulması.”