Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) tarafından yapılan yazılı açıklamada "Suriye'de Esad rejiminin yıkılmasının ardından Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) Kürt demokratik Özerklik alanlarına dönük askeri operasyonlar yürüterek sadece işgal girişimi değil aynı zamanda toplumların kültürel ve toplumsal yapılarının yok edilmesi, kadınların özgürleşme mücadelesine ve insanlık değerlerine yönelik ciddi bir saldırı yürütmektedir. Terörist El Nusra ve El Kaide güçlerinden türeyen bu cihatçı gruplar eliyle Suriye’yi yeniden yapılandırmak ve bu grupları ‘meşhur siyasi aktör olarak lanse etme çabaları haklı olarak Afganistan’ı Talibanlara teslim etme ile benzeştirilmektedir" denildi.

"27 Kasım’dan bu yana süren işgal savaşında da sayısız insan hakları ihlalleri yaşanmıştır" diyen TJK-E, "Yaşamını yitiren herkesi saygıyla anıyor, bu işgal ve soykırım saldırılarını nefretle kınıyoruz. Faşist Türk devleti Suriye’deki bu gelişmeleri fırsat bilerek kendisine bağlı çeteleri sahaya sürmüş, uzun yıllardır hayalini kurduğu Kürtlerin 2014 yılından bu yana Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturdukları demokratik özerk yönetim bölgeleri işgal ederek ortadan kaldırmaya çalışmaktadır" diye kaydetti.

'KADIN DEVRİMİ HEDEFTE'

Açıklamada şunlar da belirtildi:

"Son 10 yıllık süreçte faşist Türk devleti ve ona bağlı çeteler tarafından Kuzey-Doğu Suriye’deki demografik yapı değiştirildi, Kürt nüfusu zorla yerinden edildi, kalanlar se Türkleştirilerek bölgeye başka gruplar yerleştirildi. Türk devletinin Kürtlere karşı fiziki ve kültürel soykırım politikaları uyguladığı birçok uluslararası kurumca teyit edildi.  Bugün aynı şey yine Türk devletinin desteklediği ve sadece isim değiştiren cihadist örgütler tarafından sürdürülmektedir. Yüz binlerce insan doğduğu, büyüdüğü ve ölülerini gömdüğü topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Özellikle Tıl Rıfat ve Şehba kampında yaşayan yüz binden fazla insan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetiminin müdahalesi ile güvenli bölgelere çekilmiştir. Ancak bu göç sürecinde on binden fazla insan bu çetelere esir düşerek işkenceye maruz kalmış veya katledilmiştir. Hâlâ binlercesinden haber alınamamaktadır.

DAİŞ'e önemli bir yenilgi yaşatan YPJ'li kadın savaşçılar özellikle bu çetelerin hedefinde. Adeta intikâm alırcasına bir soykırım girişimiyle kadınların elde ettiği kazanımları ortadan kaldırmayı hedefledikleri gibi fiziksel katliamlar da gerçekleştirilmektedir.

 Türk devleti destekledikleri bu çeteler eliyle kadınların öncülüğünde inşa edilen 'Jin, Jiyan, Azadi' felsefesine dayalı toplum yapısı sistematik şekilde hedef alınmaktadır. Rojava'daki kadınlar, yıllardır baskılarla, işgallerle ve şiddetle mücadele etmekte, eşitlik ve özgürlük temelinde bir toplum inşa etmektedirler. Kadınların bu direnişi, sadece bir halkın değil, tüm insanlığın özgürlüğü için verilen bir savaştır.

'GÜN MÜCADELEYİ BÜYÜTME GÜNÜDÜR'

Kadınların direnişi, tüm halkların özgürlüğü için verilen bir tarihin en onurlu direnişidir. Rojava’da yükselen kadın özgürlük mücadelesi eşit bir dünya ve özgür bir toplum için örnek teşkil etmektedir. Bu nedenle kadınların özgürlük mücadelesi, tüm halkların geleceği için çok önemli umut ışığıdır. Bugün, hep birlikte özgürlük mücadelesini sahiplenme zamanıdır. Bu topraklar, yıllarca süren zulme ve karanlığa karşı, halkların ve kadınların direnişiyle özgür bir toplum temelinde şekillenecektir. Kadınlar, Kürtler ve tüm azınlıklar, bu saldırılara karşı direnmeye devam edecek ve zaferi mutlaka kazanacaktır.

 Bu temelde 14 Aralık gününü Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) olarak Kadın Devrimini savunmak için eylem günü olarak ilan ediyoruz. Başta Kürt kadınları olmak üzere tüm kadınları, demokratik kamuoyunu, insanlıktan yana olan herkesi 14 Aralık günü yapacakları eylem ve etkinliklerle Rojava'yla dayanışmaya çağırıyoruz. Gün mücadeleyi büyütme günüdür!"