Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

Sara çizgisi giderek büyüyor

PAJK Meclis Üyesi Helin Umut: "Sara çizgisinde kadın mücadelesi kendisini yayıyor, yaygınlaştırıyor ve tüm kadınları içine alarak daha da büyüyor."

PKK Yürütme Komite Üyesi Duran Kalkan ve PAJK Meclis Üyesi Helin Umut, gazeteci Ruken Cemal’in yıl dönümü vesilesiyle Paris Katliamı ve Sakine Cansız ile ilgili sorularını yanıtladı.

Bu katliama karşı kadınlar her yerde ayaktadır. Bu onlar ve mücadeleleri açısından ne anlama geliyor?

Helin Umut: Sara arkadaşın mücadelesi bugün dört parça Kürdistan’da, yurt dışında, giderek uluslararası alanda da kadın mücadelesinde bir çizgi olarak açığa çıkıyor. Sara çizgisinde kadın mücadelesi kendisini yayıyor, yaygınlaştırıyor tüm kadınların daha fazla etkisini alarak büyüyor. Bunun Sara arkadaşın mücadele duruşu ile çok yakından ilgisi var. Sara arkadaş PKK’nin korucularındandır. Kadınların mücadeleye katılması, irade olması, siyasette, askerlikte ve tüm toplumsal alanda öncülük düzeyine ulaşması Sara yoldaşın mücadelesi sayesinde gelişmiştir. 1970’ler Türkiyesinde bir Kürt olmak, bir Kürt kadını olmak, bir devrimci, bir sosyalist olmak o kadar kolay değildi. Bilinmeyen bir yola çıkılıyordu. Belki ideal olarak düşüncede bir Kürdistan özgürlüğü, özgür kadın mücadelesi için bir netlik kazanmıştı. Heval Sara hepimiz için bir yol açıcı oldu. Bizler şimdi onun açtığı yollarda yürüyoruz. Onun açtığı patikalardan yürüyoruz, onun konakladığı çeşmelerin başında duruyoruz, onun çıktığı zirvelere yürüyoruz. İlk olmak her zaman daha zordur. Şimdi biz Kürt kadınları olarak evrensel çapta kadınlığın nasıl olması gerektiğine ilişkin cevaplar üretiyoruz. Bu, kadının kendisi olma mücadelesidir. Çünkü savaş önce kadının kendi iç duruşunda, iç dünyasında gerçekleşiyor. Heval Sara bu mücadelelerin hepsini en radikal tarzda yürüttü. Eğer bugün özgür kadınlık adına açığa çıkan bir şeyler varsa bu Heval Sara’nın mücadelesi sayesinde oldu. Şimdi dağlarda, ovalarda, şehirlerde ve zindanlarda kadınlar Sara zamanını yaşıyor, çünkü Heval Sara’nın şehadetinden sonra da kadın özgürlük mücadelesi her yere yayıldı, daha çok evrenselleşti. Burada bu gerçeklikte açığa çıkıyor; şehitler ölmez sözü bizde bir slogan değildir. Şehitlerin ölümsüzlüğü onların açığa çıkardığı değerlerin her zaman yaşamsal hale getirilmesi, ayakta tutulması ve dönüştürülmesiyle ilgilidir. Şimdi Kürt genç kızları başta olmak üzere; Kürt kadınları her yerde bu çizgiyi yaşatıyor, ayakta tutuyor ve direniyor.

Siz nasıl tanıştınız, neler yaşadınız, paylaşmak istediğiniz bir anınız var mı?

Heval Sara ile Önderlik sahasında 1997'de tanıştım. Duruşundan hiç taviz vermedi. Direngen, başını eğmeyen; kadına dayatılan toplumsal cinsiyetçilik, sesi kısık, omuzları düşük, kendine güvensiz, hep bir adım geride duran, ürkek tip olmadı; asla böyle bir şey olmadı; hep başı dik oldu, hep savaşçı oldu, hep kavgacı oldu. Heval Sara’nın duruşu, kadın yoldaşlığı beni hep etkiledi. Çünkü her kuşaktan kadın yapısıyla arasına hiç mesafe koymazdı. Bir coşku seliydi. Kürt özgürlük mücadelesi içinde olmak demek ateşten gömlek giymek demektir. Dünyanın, belki de tarihin en zor mücadelesi içinde olmak demektir. Heval Sara'nın bu ateşin içinde her zaman asi, kavgacı ve mücadeleci bir duruşu vardı. Bunu başarmıştı.

Uzun süre görüşmemiştik, hem özlemiştim hem de görmeyi çok istiyordum. Çünkü güç alıyorduk. Görüşemediğimiz için bu içinde de kalmıştı. Bu yüzden oturup 8-9 sayfalık mektup yazmıştı, görüşemedik diye. Gerekçelerini dile getirmişti, gerekçeleri de çok makul gerekçelerdi. Gidip arkadaş yapısına toplantılar yapmıştı, gerilla birliklerini dolaşmıştı. Ama yine de zaman ayıramamayı bir özeleştiri konusuna çevirdi. Bu çok etkileyici bir durumdur. Yine her zamanki gibi büyük bir güç almıştım mektubundan.

PAJK olarak kadınlara çağrınız nedir?

Biz acılarımızı unutmuyoruz. Kayıplarımızı unutmuyoruz. Bu mücadelenin öncü gücü olarak, başta şehitlerimizi, değerlerimizi daha fazla yaşayarak kalıcı hale getirmeye çalışıyoruz. Üzerinden 15 yılda geçse, 50 yıl da geçse biz şehitlerimize karşı aynı duyguları yaşayacağız. Bizim Sara, Leyla ve Fidan yoldaşları hem daha iyi anlama hem de onların mücadelesini daha fazla yükselterek zafere götürme iddiamız var. Kürt toplumu artık Sara çizgisini benimsemiştir. Onun etrafında yeni toplumsallık oluşuyor. İşte gerçek tanrıçalık budur. Kürt genç kızları Saralaşmalı, eğer yaşam anlamlaşacaksa Sara çizgisinde kendini yeniden oluşturarak olabilir. Bunun dışında hiçbir yaşam biçimini tanımıyoruz, tanımayacağız.

Öncellikle şunu sormak istiyorum; bu katliam neyi hedefledi, buna karşın siz nasıl bir tutum içerisinde oldunuz?

Duran Kalkan: Bu beş yılda Sara, Rojbîn ve Ronahî yoldaşların amaçlarını başarmak için hareket ve halk olarak büyük bir mücadele içerisinde olduk. Binlerce Sara, Rojbîn ve Ronahî doğdu. Partimizin, gerilla hareketimizin saflarına, özgür kadın hareketimizin saflarına binlerce Saralar, Rojbîn ve Ronahîler katıldılar. Şehitlerimizin komutasında hareket olarak büyüdük, geliştik. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; katliamcı güçlerden hesap sorma iddiamız ve kararlılığımız daha fazla büyümüştür, daha fazla netleşmiştir. Halkımız açısından da bu netleşmiştir. Düşman amacına ulaşamadı, tersine şehit yoldaşlarımızın izinde onların intikam duygularının açığa çıkardığı öfke ve kin daha büyük bir mücadeleye dönüştü. Daha derinlikli bir özgürlük arayışına, tutku ve cesaretine dönüştü. Daha çok fedaileştirdi. Katliamcılar başarısız kaldılar. Kesinlikle amaçlarına ulaşamadılar yenildiler.

Bu yıl dönümünün ayrı bir özelliği var mı?

Bu yıl dönümünün çok önemli bir özelliği var. Hareket olarak bu katliamı önemli bir ölçüde aydınlattık ve ortaya çıkardık. Bu komployu MİT yapmıştır. MİT’i yöneten güçler olarak bu işten sorumlu olan dönemin başbakanı, hükümetidir. Katliamın saatler sonrasında daha kamuoyuna haber duyurmadan açıklama yapan güçler oldu. Tayyip Erdoğan, M. Ali Şahin ve Hüseyin Çelik çeşitli açıklamalarda bulundular. Bu üç kişi bu katliamdan önceden haberdardırlar. Katliam emrini veren onlardır. Hakan Fidan ve benzerleri de bunun içindeler. Şimdi bu gerçeklik aydınlatılmış durumda. Şimdiye kadar bir iddia olarak ortaya koyuyorduk ve AKP yönetimi bundan sorumlu diyorduk. Şimdi ise belgelemiş durumdayız. Tutuklayıp sorguladığımız MİT yöneticilerinin verdiği bilgiler temelinde, ki yönetimimiz bunu açıkladı, kamuoyu biliyor, bu temelde netleşmiştir ki MİT planlamış, kararlaştırmış ve katliam emrini de o dönemin yönetiminden, hükümetinden, başbakanından gelmiştir. Bu netleşmiştir. Aslında hedef Sara arkadaştı. Partinin kurucularından, Merkez Komite üyeliği yapmış ve kuruluş komitemize katılan kadın temsilci olmuş bir yoldaşımızdı. Önder Apo, “Kadının özgürlüğü Sakine’nin mücadelesidir” dedi. Mücadelemiz açısından bu kadar önemli ve değerliydi. Hedef sadece Sara yoldaş değildi, bütün yönetimimizi hedeflemişlerdi. 2011-2012 savaşın devamı olarak 20-40 kişiyi liste halinde gösterdiler, bunları hedef almışlardı. Bu isimler yok edilirse PKK yok edilir, yenilgiye uğratılır, dediler. Bunu Fethullahçılar da yaptı, AKP’liler de yaptı. Bu yüzden diyoruz ki bu saldırı tüm yönetimimizi hedef almıştı. Yönetimimiz şahsında da tabi Önder Apo’yu, kadın özgürlük hareketimizi ve halkımızı hedeflediler. Elimizde belgeler, itiraflar ve ses kayıtları var.

Buna rağmen Fransa'dan davaya veya faillere dair bir adım yok...

Bakalım Fransız adaleti, adliyesi, yönetimi ne yapacak. Tayyip Erdoğan’ı çağırmışlar yoldaşlarımızın kanı üzerine yeni maddi pazarlık yapıyorlar. Beş yıldır bunu yaptılar, şimdi de halen bu kadar gerçekler açıkken yapmaya çalışıyorlar. Yani bir suç ortaklığı var ortada. İki devletin ortak katliamı var. Fransız yönetiminin de aynı derecede suçlu olduğu ortaya çıkıyor.

Fransa gerçekten devrim yapmış bir ülkeydi ve biz Fransız Devrimi'ne her zaman büyük değer verdik. Önderliğimiz, hareketimiz oradan ilham aldı, güç almaya çalıştık. Özgürlük bilincini, demokrasinin gelişimi için Fransız devrimini öncü bir toplum ve sistem olarak görüyorduk. Bu durum büyük bir kırılma yarattı. Böyle olmaması gerekirdi. Fransız adaleti durumu nasıl açıklayacak bilemiyoruz. Katiller geliyor Fransız cumhurbaşkanı ile görüşüyor hem de gerçeklerin aydınlatıldığı bir yıl dönümünde yeni pazarlıklar yapılıyor. Bunun kadar vahşi bir durum olamaz. Bu kadar Kürt karşıtlığı, Kürt düşmanlığı olunamaz.

Katliamdan günümüze kadar binlerce kadın Sara için ayaklandı. Birçok kadın örgütü Sara’yı öncüleri olarak ilan etti. Bu, kaynağını nereden alıyor?

Sara arkadaşın bir duruşu bir konumu vardı. Faşizmin, sömürgeciliğin en çok saldırdığı, erkek egemen sistemin en fazla baskı ve zulüm uyguladığı ortamda özgürlük hareketine katılma, Önder Apo’nun özgürlük düşüncelerini tanıma, anlama, ona katılma, kadın özgürlüğünü orda görme onun en temel özelliğiydi. Büyük bir özgürlük arayışı vardı. Özgür yaşam tutkusu vardı. Müthiş bir mücadele kişiliğiydi. Gerçek bir özgürlük arayışçısı, özgürlük iradesiydi. Sara arkadaşın özgürlük tutkusu hareketimize büyük bir katkı sundu ve önemli bir yer edindi. Toplumun aydınlatılmasında, özellikle kadınların bilinç, irade, örgütlülük kazanmasında önemli bir yer edindi. Bu Kürt kadınının tarihsel gerçekliği ile gelişim çizgisi ile bağlantılıdır. Tüm dünya kadınları bu mücadeleden, Saraların direniş ruhundan ilham alarak örgütlendiler.

Sara ile bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz?

1978'de Elazığ’da bir polis çatışması vardı; ben de o çatışma içine girdim. Uzun bir çatışma oldu. Gece oldu, biz bir grup arkadaş döndük. Geldiğimizde Sara arkadaş kapı önünde bir gidip bir geliyordu, hiç içeriye girmemişti, büyük bir telaş ile bizi bekliyordu. Bütün düşüncesi o çatışma içerisine giren yoldaşları üzerineydi. Bizi görünce büyük bir heyecanla yanımıza geldi. Büyük bir insan canlısıydı. Bir coşku seliydi. Doğru bildiğinin peşinden kararlılık ve coşkuyla giden bir kişilikti. Sara yoldaşla çok anımız var ama sanırım bu kadar yeterlidir.