'Rojava, dünya devrimini de mümkün kılıyor'

Birleşik Özgürlük Güçleri Savaşçısı İmera Fereya Yeşilgöz, Enternasyonalist Tabur'un Reqa'daki misyonu ve Reqa hamlesi üzerine ANF'nin sorularını yanıtladı.

BÖG Savaşçısı Yeşilgöz, Rojava Devrimi'nin dünya devrimini de mümkün kılan bir etki yarattığını ve Türkiye solunda da olumlu bir sıçrama sağladığını söyledi. Reqa hamlesine ilişkin Yeşilgöz, "Reqa hamlesini AKP faşizminden bağımsız ele almıyoruz. Bizim burada vurduğumuz her bir darbe, burada öldürdüğümüz her bir çete, aslında Türkiye ve dünya topraklarında DAİŞ'in tüm yapılanmalarına vurulan darbelerdir" diyerek, tüm ezilen halkları, işçi sınıfını saflarına katılmaya çağırdı.

YPG, YPJ ve QSD öncülüğünde devam eden Reqa'yı Özgürleştirme Hamlesi devam ediyor. QSD çatısı altında hamleye katılan birçok güç var. Bunlardan biri de birçok devrimci-sosyalist örgütü içinde barındıran  Enternasyonalist Özgürlük Taburu. Taburun bünyesindeki güçlerden biri de Birleşik Özgürlük Güçleri (BÖG).

Birleşik Özgürlük Güçleri Savaşçısı İmera Fereya Yeşilgöz, Enternasyonalist Tabur'un Reqa'daki misyonu ve Reqa hamlesi üzerine ANF'nin sorularını yanıtladı.

'ÇİN'DEN, DANİMARKA'DAN SAVAŞÇILARIMIZ DA VAR'

Rojava'da Enternasyonalist Taburu ne zamandan beri mücadele veriyor?

Birleşik Özgürlük Güçleri 3 yıl önce kuruluşunu ilan etti. Bu üç yıldır da Rojava dahil birçok alanda, güneyde, kuzeyin birçok alanında mücadeleye devam ediyor. Rojava'da da Enternasyonalist Tabur içerisinde yerini alıyor.

Enternasyol Tabur iki yıl önce kuruldu. İki yıldır Rojava'da DAİŞ'e karşı yapılan tüm hamlelerde yerini aktif olarak almıştır.

Enternasyonalist Özgürlük Taburu Rojava ve Ortadoğu'da yürütülen mücadelenin bir parçası olarak kendini tanımlıyor, diğer taraftan, kendini enternasyonalist olarak tanımlanması bazı tartışmaları da kendisiyle birlikte getiriyor. Eğer bu mücadelenin bir parçasıysa neden 'enternasyonalist' bir tanımla kendini ifade ediyor?

Enternasyonalist kavramı kendi içimizde de tartışmaya açtığımız bir kavram. Eğer burada biz buradaki toprak parçalarını kendi mücadele sahamızdan ayrı görmüyorsak. Yani Efrîn'den geçişler Antakya'da bir bombaya sebebiyet veriyorsa yada Türkiye'den lojistik tırlarla direkt geçip buradaki çeteleri besliyorsa, burada sürdürdüğümüz mücadele kendi yaşadığımız topraklarda yaşanan bir gericiliği de aslında geriletmeye ve yok etmeye yönelik olduğu için, enternasyonalist kavramını biz de kabul etmiyoruz, kendi yapılanmamız için söyleyebiliriz. Bu enternasyonalist özgürlük tanımı aslında bir uluslararası tanımlamayı taşımakta. Dünyadaki tüm devrimcilerin bir araya gelebildiği, farklı kurumlardaki yapılanmaların bir araya geldiği, farklı halkların birliğini simgeleyen bir özgürlük güçlerinin ortaklaşmasıdır. Böyle bir misyon taşıyor Enternasyonalist Taburu. Farklı ülkelerindeki bir devrimcinin katılımı bir sempatiyi kendisiyle birlikte getiriyor. Ayrıca biz Ortadoğu topraklarında yaşadığımız için burada herhangi bir gelişmenin, yada herhangi bir geriliğin yankısı başta Türkiye olmak üzere diğer Ortadoğu ülkelerinde çok çabuk yankı bulabiliyor. Ama bu durum aynı şekilde Amerika, İspanya ve Avrupa ülkelerini etkilemeyebiliyor. Başkalarının katılımı bu anlamda önemlidir. Enternasyonalist Özgürlük Taburunun örgütlülüğü halk tarafından ve dünya ülkeleri tarafından da meşru bir zeminde görüldüğü için, katılımları kolaylaştırıyor biraz daha.

Örneğin içimizde en son katılan Çinli bir arkadaşımız var. Çin'den, Danimarka'dan, İngiltere'den ve birçok ülkeden gelenler oluyor. Bunların hepsi Enternasyonalist Özgürlük Taburu. Burada farklı yapılanmalardan ve bağımsız, anarşist arkadaşlar var. Büyük bir gruba dahil olmayan arkadaşlarımız var. Aslında onların da özgünlüklerini toplayabilen ve bu özgünlük ve farklılıklarını koruyabilen bir alan olma açısından önemli.

ROJAVA DEVRİMİ TÜRKİYE SOLUNA NASIL YANSIDI?

Rojava Devrimi'nde, başından beri yer aldınız. Bu devrimde kendinize verdiğiniz misyon nedir?

Rojava Devrimi'ni ezilen halkların devrimi olmakla birlikte kendi sosyalist mücadelemizden ayrı tutmuyoruz. Burada kendi mücadelemizin devamı olarak gördüğümüz için, bu bilinçle savaşıyoruz. Biz burada sadece bir dayanışma gücü olarak değil, esas savaş gücü içerisinde kendimizi var ederek bulunuyoruz. Evet YPG içerisinde savaşıyoruz. Ancak YPG gücünün destekçisi değil, doğrudan devrim için stratejik ittifak gücü olarak bakıyoruz ve öyle konumlanıyoruz.

Rojava Devrimi'nin Türkiye devrimci hareketi ve solu içerisinde yeniden bir toparlanma getirdiğini söyleyebilir miyiz?

Rojava Devrimi, Ortadoğu devrimi burada aynı zamanda bize dünya devriminin de mümkün olabilieceğini kanıtlamış oldu. Yıllarca biriken bu devrimin nicel birikimi, nitel bir sıçramayla Rojava Devrimi'nde en somut bir biçimde ortaya konuldu. Türkiye devrim hareketi içerisinde bulunan bu kadar yıllık yapılanmada eğer bu devrim sürecinde kendisine cevap oluşturamayacak ve yeniden bir yenilenme sürecine girerek var olan bu devrimde konumlanamazlarsa, esasında bir yok oluş olacağını biliyorlardı. Bu mücadelenin düşük düzey bir solculuk olduğu, Rojava Devrimi ezilen halkların yeniden inşasını gerçekleştirirken, aslında Türkiye solcularının da yeniden inşasını gerçekleştirmiş oldu. Bu inşayla birlikte Rojava'da konumlanan birçok örgüt buradaki ezilen halkların, kadınların, gençlerin, çocukların mücadelelerini öz mücadeleleri bilinciyle ele aldı. Esasında şunu diyebiliriz; biz burada kendi özgürlüğümüzün mücadelesini yürütüyoruz. Bu mücadelenin bir parçasıyız. Var olan bu devrim topraklarında, bir devrimci ideasıyla bir yaşam sürerken gerçekleşen bu devrime kayıtsız kalmak, zaten devrimci anlayıştan ve devrimci bilinçten uzak kalmaktır. Biz bu devrim toprakları içerisinde bir devrimci olduğumuzu ve devrim savaşçısı olduğumuzu en net şekilde ayuka çıkarttığımız bir alandayız.

REQA HAMLESİ

Şu an Reqa hamlesinde yer alıyorsunuz. Bu hamlenin sizin için önemini biraz açabilir misiniz?

Kuruluşumuzdan itibaren birçok hamleye katıldık. Amacımız, burada başlattığımız birikimi en başta Türkiye olmak üzere, tüm dünya ülkelerine yayabilmek. Çünkü biz gerçekleşecek bu devrimi yaygınlaştırabildik. Aynı zamanda buradaki inşanın temellerini başka halklarla, başka ezilen halklarla, başka topraklarla birleştirebildiğimiz kadarıyla, esasında burada da kalıcılığını oluşturabileceğinin farkındayız ve bu bilinçle savaşıyoruz.

Bundan kaynaklı gerek şu an içerisinde bulunduğumuz Reqa hamlesini AKP faşizminden bağımsız ele almıyoruz. Bizim burada vurduğumuz her bir darbe, burada öldürdüğümüz her bir çete, aslında Türkiye ve dünya topraklarında DAİŞ'in tüm yapılanmalarına vurulan darbelerdir. TC'de AKP'ye vurulan darbedir. Yurt dışında patlatılan bombalara vurulan bir darbedir. Çünkü bugün DAIŞ'in en büyük destekçisi AKP dir. Aslında destekçisinden ziyade birebir kurucularından çünkü ortak bir faşizmden bahsediyoruz. Bugün Türkiye de, Suruç'ta gerçekleşen katliam DAİŞ tarafından gerçekleştirildi. Ankara Katliamı DAİŞ tarafından gerçekleştirildi. Aslında DAİŞ birebir tüm dünya ülkelerini tehdit eden bir yapılanma. Bu bilinçle bu yüzden tüm dünyadaki devrimciler Rojava'da kendi mücadelelerinin yürütücüsü olmanın hem onurunu yaşamakta, hem de bu bilinçle hareket etmekte. Yani 'Rojava bitti', yada 'Reqa bitti, tekrar kendi mücadelemize döneriz' diye bir şey yok. Çünkü kendi mücadelemiz diye bir durum yok. Var olan bir komünizim mücadelesi, biz komünistiz bundan dolayı da nerede bir baskı ve nerede bir zulüm varsa, burada savaşmak her komünistin olduğu gibi bizim de görevimiz. O yüzden biz buradaki savaşı ve mücadeleyi doğrudan kendi savaşımız bilinciyle sürdürüyoruz.

Hamlenin başından beri ön saflarda yer aldınız. Kayıplarınız da oldu. Arap halkı içinde nasıl bir etkileme durumunuz var?

Reqa hamlesi başladığından beri Enternasyonalist Taburunda dört arkadaşımız şehit oldu. Doğan Kurefe, Mehmet Kurnaz, Ulaş Bayraktaroğlu, Destan Temiz yoldaşımız ve Hasan Ali yoldaşımız. İçlerinde en yeni Destan Temiz ve Hasan Ali yoldaşlarımızın şehadetleridir. Aynı zamanda iki tane de yaralımız oldu. Bu sürecin bizim için şöyle bir anlamı var; Reqa hamlesinin bizim için kolay olmayacağını ve kayıp verebileceğimizi biliyorduk.  Ulaş Bayraktaroğlu'nun DKP hareketinin kurucusu ve başkomutanı olması ve diğer yoldaşların kendi alanlarında öncü pozisyonunda olması, gerek Hasan Ali yoldaşımızın ve gerekse Destan Temiz yoldaşımızın kendi alanlarında öncü konumda olmaları mücadelemizi büyüten, hem de halklara öncü güçlerin her zaman mücadelenin en önünde olduklarını kanıtlamış oldu. Bu anlamda da simgeleşmiş oldular.

Belki şehirde olsaydık gerçekleşen bu şehadetler bizi üzebilirdi. Ama burada tam tersi bir durum yaşanıyor. Şehadet haberleri geldiğinde onların mücadele enerjisini ve azmini kendimizde iki kat daha yaşamsallaştırabilirsek ancak onlar gibi yaşayabiliriz. Bundan kaynaklı, şimdi şehit düşen tüm yoldaşlarımızın silahları burada, taburda başka arkadaşlarımız tarafından kaldırılmıştır. Bu yoldaşlarımızın şehadetleri ancak bizi besleyen bir yerde durabilir. Biz bunu sadece duygusal yada ajitasyon olsun diye söylemiyoruz. Bu kadar şehadete rağmen hamlenin en önünde yer almak istiyoruz ve operasyona katılmak istiyoruz çünkü şöyle bir durum var; burada verdiğimiz şehitlerin Arap halkı arasında etkileyen bir durumu var. Hamlenin sonunda yada bu topraklar özgürleştirildiğinde bu yoldaşlarımızın isimleri buradaki çocuklarda yaşam bulacak. Bu halkın bizi anladığını biliyoruz. Bugün kimisi bize anahtarını teslim ediyor, 'alın, kullanın' diyor. 'Siz evlerimizi kullanırken biz çadırlardayız' diye tepki gösteren de var. Şimdi bu iki durumu da anlamak lazım. Burada halkın evini kullanırken ve onların da başka yerde konumlandığını bilmek önemlidir. Ve kolay değil. Ama diğer taraftan özellikle kadınların bu evlerde hapsedildiğini biliyoruz. Evler aslında onların kendi hapishaneleri. Biz aslında onların bu hapishanelerini gerçek eve dönüştürmek için mücadele veriyoruz.  Ve hamlenin sonunda Arap halkının bu mücadeleyi anlayabileceğini düşünüyoruz. Çünkü bugün kadınlar kendi evlerinin dışına çıkamazken, kadın sesinin başka erkekler tarafından duyulması yasakken, DAİŞ böyle bir zihniyete sahip. Şimdi onları böyle bir yaşamdan kurtaracak güçler var. Ve halkın eninde sonunda bu güçleri anlayabileceklerini biliyoruz. zaten biz bu inançla savaşıyoruz. Bugün şehiT düşen yoldaşlarımızın hiçbiri ne Kürt ne Araptır; hepsi Türk. Eğer bugün başka halklar için canlarını veriyorlarsa elbette Arap halkı içinde bunun karşılığı olacağını biliyoruz.

Biz şimdi kendimizi bir kimlik arayışında görmüyoruz, tamamıyla ezilen halklarla birlikte mücadele veriyoruz. Buradaki halkların özgürleşmesinin aynı zamanda bizim de kendi kimliğimizin özgürleşmesi olduğunu biliyoruz. Bundan kaynaklı, bugün nasılsa Destan Temiz yoldaş Suruç'taki yoldaşlarının şahsında savaştıysa, bugün Hasan Ali yoldaş katılımını nasıl Ankara Katliamı olarak referans veriyorsa, Türkiye halklarının anladığı oranda, Arap halkıyla da anlaşabileceğimizi ve Reqa topraklarında onların da bize katılım göstereceğini biliyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz bu savaşın kesinlikle zaferle sonuçlanacağını biliyoruz ve bu inancı, paylaşacak ve şevkle savaşacak başka insanlar olduğunu biliyoruz. Bu yüzden biz tüm ezilen halkları, işçi sınıfını, hem erkek hem de kadınları saflara katılmaya çağırıyoruz.