KJK: Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk

KJK: 8’inci kurultayımızda ‘Sözümüzdür; İmralı Sistemini Parçalayalım, Rêber Apo ile Özgür Yaşayalım!’ şiarıyla başlattığımız özgürlük hamlesi önemli bir aşamaya ulaşarak toplumsal alanlar öncülüğünde yeni bir boyut kazanmıştır.

‘Sözümüzdür; İmralı Sistemini Parçalayalım, Rêber Apo ile Özgür Yaşayalım!’ hamlesinin geldiği aşamaya ilişkin yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, Öcalan’ın kurtuluş felsefesi ve hareketi ile mücadelenin yeni bir aşamasına geçildiği belirtildi.

KJK Koordinasyonu açıklaması şöyle: “Kapitalist modernitenin bir bütün toplum kırım politikalarına ulaştığı, sadece insanı değil yaşama dair tüm değerleri yok ettiği faşizm koşullarında Rêber Apo’nun kurtuluş felsefesi ve hareketi ile mücadelenin yeni bir aşamasına geçmiş bulunuyoruz. KJK olarak 8’inci kurultayda ‘Sözümüzdür; İmralı Sistemini Parçalayalım, Rêber Apo ile Özgür Yaşayalım!’ şiarıyla başlattığımız özgürlük hamlesi önemli bir aşamaya ulaşarak toplumsal alanlar öncülüğünde yeni bir boyut kazanmıştır.

Faşist ve soykırımcı rejim Önderlik şahsında bir toplumun özgürlük, demokrasi ve insani değerlerini gasp etmekte ve yoğun saldırı altında tutmaktadır. Yoğun askeri, siyasi, ideolojik saldırılar devam etmekte, zihinsel ve kültürel sömürgecilik genelleştirilmektedir. Faşizmin saldırıları karşısında direniş hep öncelikli gündemimiz olmuş, bu temelde Leyla Güven öncülüğünde açlık grevleri başlamış ve dalga dalga yayılmıştır. Direnişin zaferle sonuçlandığı açlık grevi ve ölüm oruçları tarihi bir irade ve bilinç ile 200 gün sürmüştür. İnsanlık onuru, özgürlük ve demokratik değerler cephesi bu direniş ile güçlenmiş ve keskinleşmiştir.

RÊBER APO’NUN ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMADAN, TECRİT TÜMDEN AŞILMAYACAKTIR

Rêber Apo temelde toplumsal örgütlenme, toplumsal eylemsellik, toplumsal inşaya ağırlık verilmesi ve demokratik mücadelenin etkili yürütülmesi ile sonuç alınacağını ifade ederek eylemlere son vermiştir. Düşmanın mutlak tecrit ile hedeflediği tüm toplumun demir bir kafese konmasıydı. Bu kafes parçalanmıştır. Direniş ile başaran ve umut yaratan militan ve halk gerçekliği bu eylem ile bir kez daha ortaya çıkartılmıştır. Ancak tecrit bugün de devam etmektedir. Rêber Apo’nun özgürlüğü sağlanmadan, tecrit tümden aşılmayacaktır.

HAMLEMİZ, KADININ ÖRGÜTLENME VE EYLEME GEÇMESİNİN İFADESİDİR

Bu çağ kadın paradigmasının doğuş ve sistemleşme çağıdır. Yaşadığımız kriz ve kaosta yeni bir çağın doğuş savaşı, sancısı, vahşetleri, yıkımları, gelişmeleri, kahramanlıklarla, büyüklük ve yüceliklerle iç içe yaşanmaktadır. Bu yüzyılda yaşadığımız savaşlar, erkek aklının ulaştığı dehşeti göstermektedir. Tüm bunlar emperyalistler için sistemlerini kurtarma savaşı olurken ezilenler, kadınlar, halklar için de demokrasi ve özgürlük sistemlerini kurma savaşıdır. KJK olarak diyoruz ki bu yeni çağ; kadın özgürlük çağı olacaktır. Kadın özgürlük çağının ciddi, güçlü dönemlerini yaşamaktayız. Kadınların alanlarda başlattığı ‘Değişim ve Özgürlük İçin Sen de Ayağa Kalk’ hamlesi kadınların örgütlenme ve eyleme geçmesinin ifadesidir. Kürdistan’ın her yerinde yeni bir hamle ile sürece kadın müdahalesidir. Kadınların kendi özgürlükleri için, toplumun özgürlüğü için mücadeleleri, işgal savaşlarını ve soykırım siyasetine karşı durması, sözü ve eylemiyle güçlü pratikleşmesi her alanda hayati önemdedir. KJK olarak ‘Değişim ve Özgürlük İçin Sen de Ayağa Kalk’ şiarıyla dört parça Kürdistan ve yurtdışı alanlarında başlatılan hamleyi selamlıyoruz. Kadınların bu hamlesi çağa yüklediğimiz anlamı pratikleştirecek, toplumsal özgürlüğün inşasıyla karşılık bulacaktır. Hamleye toplumun her kesimindeki kadınların katılması ve güçlü sahiplenmesi; kadın kırım, toplum kırım ve soykırımı savaşına dur demek olacaktır.

Hamle aynı zamanda bir toplumsal inşa hamlesidir. Toplumsal inşa politik alanı örgütlemek ile işe başlar. Politik alanı örgütlemek öz yeterlilik, öz bilinç ile XWEBUN olmak yaşamın her alanında özne haline gelmek demektir. Kendine yeten, ihtiyaçlarını tespit edebilen, işlerini düzenleyen bu doğrultuda harekete geçebilen bir toplum demokratik ulusun ruhudur ve özüdür. Bu nedenle inşa, oluşturmak-yaratmak-zihin yoğunluğu gerektirdiği gibi, yoğunlaşma ve kendini verili olandan kurtarmayı da gerektirir. Yani özgür ve esnek zeka ile zihniyet-kültür-ahlak ve vicdan devrimi geliştirilir. Öz bilinç-öz güç ve öz yeterlilik ilkesi ile hareket ederek ve kurumlaşmalarını sağlayarak, demokratik değerler ve özgür yaşama karşı tutku derecesinde bağlı olmak esastır. Toplumsal inşa süreci bu anlamda toplumun zihniyet, kültür, ahlak ve politik alanda özgürleşmesi ve örgütlenmesi anlamına gelmektedir. Bu tarzda kendini örgütlemiş bir toplum düşman saldırıları karşısında yenilmeyeceği gibi, düşmana karşı sürekli bir öz savunma içinde olacak ve özgürlüğünü yaratacaktır.

ARTAN BASKILAR, KADINLARIN ORTAKLAŞMA ZEMİNİNİ YARATIYOR

Bu doğruların pratikleşme düzeyi ise öncü güç olarak Kadın Özgürlük Hareketi’yle, militanlarıyla, yerel kadrosu ve özgürlüğe tutku düzeyinde bağlı olan kadınlarla gelişecektir. Geçmişte de toplumsal ve sosyal sorunları gündeme alan hamleler geliştirilmiştir. Önder Apo son görüşmelerinde de ‘küçük yaşta kız çocukların evlendirilmesi, on tane devrim gerekçesidir’ demektedir. Bu hamleler ile toplumsal bilinçlenme gelişmiş ve zihniyet dünyasının yarattığı klişeler, kadını namus gören tabular başta olmak üzere erkek egemen aklın yarattığı kalıplar sarsılmış, kadın katliamlarına karşı duyarlılık, yerinde tepki ve ret hareketi açığa çıkartılmıştır.

Toplumsal cinsiyetçi politikalara karşı demokratik, kadın özgürlükçü ve ekolojik bir dünya için kadın hareketinin, başta kültür olmak üzere çevre sorunlarına, sosyal-toplumsal ve ekonomik sorunlara karşı aktif bir mücadele, yapılanma ve inşa içine girmesi gereklidir. Artan baskılar ve cinsiyetçi saldırılar Ortadoğu başta olmak üzere her yerde kadınlar için ortaklaşmanın zeminini ve koşullarını yaratmaktadır. Bu temelde demokratik kadın cephesini ören ve geliştiren bir yaklaşım ile yerelden evrensele kadın hareketleri ile ortaklaşmak, platformlar, inisiyatifler, birlikler örgütlemek aciliyet taşımaktadır.

Değişim ve Özgürlük İçin Sen de Ayağa Kalk’ şiarıyla başlatılan inşa hamlesi, en başta zihniyet ve özgür akıl hamlesidir. ‘Örgütsüz tek bir kadın ve ev kalmasın’ bilinciyle yürütülmesi, kadın bakış açısıyla, kadınların ihtiyaçlarına odaklanan bir eylem tarzıyla geliştirilmesi hayati önemdedir. Toplumsal sorunlardan siyasette eşit temsiliyete, özgür eş yaşamın geliştirilmesinden, toplumsal projelerin hayata geçirilmesine, söz söyleme sanatı, iradesi, fikirlerin yarışmasından, sözün pratikleşme düzeyi ve yaşamdaki temsiliyet düzeyine kadar kadın hayatını oluşturan ve değişimi, özgürlüğü gerektiren tüm alanları kapsamalıdır.

Günümüz dünyasında kapitalist modernite eliyle toplum sosyalitemiz giderek kötürümleştiriliyor. Bugün gerek Kürdistan’da gerek ise dünyada artan toplumsal cinsiyetçi politikalar, kadına karşı otoriter ve totaliter rejimlerin vücut bulduğu bir alan olarak ulus devlet idaresinde faşizme yol açmaktadır. Sömürgecilik ve kölelik düzenleri altında şekillendirilen bir toplum yaşamı eşitsizlik, sömürü, baskı ve tahakküm üretmektedir. Bu eşitsizlik ataerkil sistemin kendini çoğaltmasına ve hakim kılmasına yol açmaktadır.

Kuşatılmış toplum içinde; erken yaşta ve zorla evlilikler başta olmak üzere, berdel, çok eşlilik, aile içi şiddet, kumalık, taciz ve tecavüz, kadın katliamları, genç kadınların fuhuşa sürüklenmesi ve bağımlılık yaratan uyuşturucu gibi unsurlara yöneltilmesi, ensest, sünnet, burka ve çarşaf giyme zorunluluğu, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanamama, emek sömürüsü, işsizlik, kamu haklarında ayrımcılık ve bariz eşitsizlik ile toplum yaşamından dışlanma gibi kadınlar için devasa sorunlar bulunmaktadır. ‘Değişim ve Özgürlük İçin Sen de Ayağa Kalk’ hamlesi; Önderliğin ifade ettiği akıl, zeka ve kültür gücüyle, toplumu ve kadını kuşatmaya alan sisteme karşı kendi sözünü söyleme, eylemiyle karşı durma hamlesi olmalıdır. ‘Değişim ve Özgürlük İçin Sen de Ayağa Kalk’ hamlesi ile coğrafyamızda devrimsel dönüşümler yaratan kazanımları kalıcılaştırmak, örgütlü yapısallıklar oluşturmak ve yerel-evrensel diyalektiğini sağlayarak demokratik kadın cephesini konfederal yapılar üzerinden yeni bir aşamaya taşımak önemlidir.

KADINLAR GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE HAMLEYE KATILMALI

Bu çerçevede tüm kadınları yüksek bir bilinç ve irade gücü ile hamleye katılmaya, değişimi ve özgürlüğü sağlama temelinde kendinden başlayarak topluma yayma görevinin bir parçası olmaya çağırıyoruz. Çünkü kadın değişimin özgürlük iradesidir. Ruhu ve eylem gücüdür. Ortadoğu’daki çatışma ve kaos döneminde kadına düşen rol; demokratik Ortadoğu konfederasyonun inşasında kadın öncülüğüdür. Bu nedenle Ortadoğu karanlığını değiştirmek için sen de ayağa kalk diyoruz.

Kadınlar olarak savaş ve yıkıma karşı yaşamı savunarak özgürlüğümüzü inşa edeceğiz. İşgal ve faşizm geliştiren kapitalist sistemi, topluma ve kadına düşmanlık yapan bu egemen zihniyetlerin savaşını durduracağız.

Bakur, Rojava, Rojhilat, Başur, Maxmur, Şengal, Avrupa alanlarında başlayan kadın hamlelerini tekrardan selamlıyoruz. Süreç ve dönem karşısında kadın duruşu ve tavrının hamlesel düzeyde gelişmesini destekliyoruz. Bu hamle erkek damgalı paradigmanın çöküşünün, kadın kırımlarının son bulmasının, Erdoğan faşizminin işgalci, soykırımcı saldırılarının ve insanlığın başına bela olmuş DAİŞ vahşetinin iflasının ilanı olacaktır.

Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi olarak; mücadelenin yeni bir evresinde olduğumuz bu dönemde ulusal ve uluslararası alanda birliğimizi büyütmenin, tüm kadınların ortak talepler etrafında örgütlenmesinin ve yana yana durmasının gereğine derinden inanıyoruz. Tüm alanlarda, demokratik kadın cephesini geliştirerek, Ortadoğu’ya savaşı dayatan erkek egemenliğine bir kez daha kaybettirelim. Alanlarda kadınların sorunlarını, özgürlük istemlerini ve mücadele kararlılıklarını gösterelim. Bu anlamda ekolojist, feminist, anti-faşist, anti-kapitalist, sol-sosyalist, aydın, sanatçı, sistem karşıtı tüm kadın hareketleriyle birlikte değişim ve özgürlüğümüzü sağlamada ortak mücadeleyi yaratma ve eyleme geçme zamanıdır diyoruz.

Dört parça Kürdistan’da yürütülen soykırıma, Başur ve Bakur Rojhilate Suriye’ye karşı TC’nin işgaline geçit vermeyelim. Bu vesileyle dünyanın her yerindeki kadınları Rojava devrimini korumaya ve seferberliğe davet ediyoruz. Kadın devrim kazanımlarını koruyabilmek tüm insanlığın umudu olmuş Rojava’yı korumaktan geçmektedir. Bu temelde diyoruz ki kadın ve toplumun özgürlüğü için sen de ayağa kalk.”