KDP’nin ihaneti, Jiyan’ın öncülüğü sürüyor

Jiyan (Zeynep Erdem), KDP tarafından Etrûş’ta 12 Eylül 1995’te şehit edildi. KDP, Kürt halkının yiğit evlatlarını katletmeye; Jiyan ise ihanete karşı bize öncülük etmeye devam ediyor.

Zeynep Erdem (Jiyan) ile 1991 sonbaharında İstanbul’da tanıştık. Cezaevinden çıktıktan sonra Yasin (Doğan Kılıçkaya) ile birlikte gerillaya ulaşmak için bir yol arıyorduk. Yasin’in yeğeninin, yani Jiyan’ın İstanbul’da ERNK çalışması yürüttüğünü öğrenince görüşüp bir yol bulmasını istedik.

Yasin, Sivas/Kangal’dandı. Jiyan da öyle. Akrabaydılar. Yasin, ona ‘yeğenim’ diyordu. Galiba Jiyan’ın babası, Alevi dedesiydi. Jiyan, uzun boylu, zayıf, hafif kamburumsu yürüyen beyaz tenli, siyah saçlıydı. Hüzünlü bir hali vardı ama sıcak kanlıydı. Karşısındaki insanda daha ilk bakışta saygı uyandırıyordu. Sohbetleri güzeldi. İlk görüşte samimiyeti fark edilebiliyordu.

İlk görüşmemizde, kısa süre içinde bir haber getireceğini söyleyerek bizden ayrıldı. Bu görüşmemizi İstanbul/Kartal’da yapmıştık. Birkaç gün sonra Avcılar’da bir araya geldik. Gidişimizi ayarladığını söyledi. Kendisini biraz da olsa bu görüşmemizde tanıdım. 

Kısa bir süre önce Bekaa’dan; Önderlik sahasından gelmişti. Mücadelenin geldiği aşamaya ilişkin bazı aktarımlarda bulundu. Yol boyunca dikkat edilmesi gereken hususlara değindi. Avcılar’da bizi bazı arkadaşlara devretti. Orada bir gün kaldık. İkinci gün otobüsle Cizre’ye doğru yola çıktık. Aylardan Ekim’di. Sıkıntılı bir yolculuk arkasından Cizre’ye, bir hafta sonra da Heftanîn’e geçtik. Ekim sonlarında Önderlik sahasına vardık.

Jiyan ile ikinci kez Mart 1992’de Önderlik sahasında karşılaştık. Metropollerde kalamayacağını, gerillaya katılmak istediğini ısrarla iletmiş ve Akademi’ye yeniden gelmişti. Mahsum Korkmaz Akademisi “İktidara Yürüyüş Devresi”nde yer aldı. Kısa bir süre sonra da Önderlik sahasına Hatice Ana geldi. Akademi yönetimi Jiyan’ı, Hatice Ana ile ilgilenmesi için görevlendirdi. Zaman zaman sohbetlerimiz oldu. Geçmişte Şahin Baliç döneminde yine bu sahada yaşamış olduğu sıkıntıları hiç dile getirmiyordu.

DAĞLARIN KIZI OLMAYA KARARLIYDI

Akademi sahasından önce Yasin Metîna tarafına, sonra da ben Heftanîn’e geçtik. Jiyan, Akademi yönetimine seçilerek Bekaa’da kalmıştı. Bekaa’daki son devreydi, dağılınca da Heftanîn’e geldi. İstanbul’dan Bekaa’ya, oradan da Heftanîn’e, sonra Cudi ve Besta’ya; yani Botan’ın kalbine. İstediğine kavuşmuştu yani. Onu bu kez de 1994’te Besta’da gördüm. Basın çalışmalarındaydı. 

Besta’daki karargahta ilk gördüğümde sanki yerle kavga ediyor gibiydi. Ayakkabıları ayağını sıkıyordu galiba. Yürümekte zorlanıyordu. Artık onunla eski bir tanıdık olmuştuk. İstanbul’dan Besta’ya peş peşe yolculuklar yapmıştık. Ara duraklarda karşılaşmıştık.

O dağların Kürt kızı olmaya kararlıydı. Hem fiziki hem de farklı anlayışlardan kaynaklı zorlanmalarından dolayı hiç yakınmıyordu. “Bu dağlarla mutlaka barışık yaşayacağım zamanlar da gelecek” diyordu. O gerçekten bir asker, gerilla olmak istiyordu. Bir daktilosu vardı. Hareket halindeyken sırtında taşıyordu. Bir de kalaşnikofu vardı, omuzunda taşıdığı, çalışma ortamında hemen yanı başında tuttuğu, nöbetlerde sımsıkı kucakladığı silahı. Sanki daktilosu ve silahı onun canının birer parçasıydı. İkisine de çok iyi bakıyordu. Bazen sürekli taktığı gözlükleri kirlenebilirdi ama onlar asla bakımsız olamazdı.

Onun için gerilla yaşamı, ciddiye alınması, kurallarına mutlaka uyulması gereken bir yaşamdı. En ince ayrıntısına kadar gerilla kurallarını uygulamaya çalışıyordu. Yürüyüşlerde geri de kalmamak ve gruptan kopmamak için adeta kendisiyle savaşıyordu.

YASİN, JİYAN VE BEN…

Jiyan’ı en son Heftanîn’de 5. Kongre sırasında gördüm. Yasin, ben ve Jiyan, son kez bir araya geldik. Yasin, 5. Kongre’deki platformunda “Yasin’in partisini kapattım. Artık gerçek anlamda PKK’ye katılıyorum” diye tutum belirledi. Jiyan da ilk kez çıkarılan kimlikler için resim çekiyor ve sicilleri dolduruyordu. ARGK kimliklerimizi onun elinden aldık. Kongre sonrasında bir daha görmedim. Şehadet haberini aldım. Yasin ile de Kongre sonrası bir daha görüşmedim. Garzan'a düzenlenmişti. 12 Haziran 1996’da şehadet haberini aldım.

KARDEŞİ PİR KEMAL

Bu arada Jiyan’ın DHP çalışmalarında yer alan kardeşi Pir Kemal’i de 1994’te tanımıştım. O da ablası gibi uzun boylu ve zayıftı. Sessiz bir arkadaştı. Türkiye devrimi üzerinde yoğunlaşıyordu. Partiye ve yoldaşlarına karşı saygılı ve duyarlı bir yaklaşımı vardı. Verilen görevleri itirazsız yerine getiriyordu. En son Mart 1995’te gördüm. 1996 yazında Dersim’e doğru bir grup arkadaşıyla yola çıkmıştı. Yasin’den sonra Pir Kemal’in de Garzan’da şehit olduğunu duydum.

İHANETE KARŞI DİRENİŞİN SEMBOLÜ

Jiyan (Zeynep Erdem), Ankara’da bir Türk gibi büyümüştü. Bir şehir çocuğu olarak narin yapılı bir kadın olarak yetişmişti. PKK ile Kürt kimliğiyle tanıştı. PKK ile birlikte o dağların zorlu koşullarında öncü bir Kürt kadını olarak olgunlaştı. Faşist saldırılar nedeniyle yerini yurdunu terk ederek, kendi ülkesinde mülteci durumuna düşen ve şimdi ‘Maxmurlular’ olarak bilinen Kürtlerin öncülüğünü üstlenerek bir halk öncüsü olduğunu da gösterdi. İşte bu öncülük yolculuğunda Etrûş’ta 12 Eylül 1995’te KDP tarafından şehit edildi. Şimdiye kadar işgalci ve sömürgeci Türk devletine tek kurşun sıkmayan KDP, Kürt halkının yiğit evlatlarını katletmeye bugün de devam ediyor. Jiyan ise ihanete karşı direnişin sembolü olarak bize öncülük etmeye devam ediyor.