Gabar: Zilan'ı zaferle selamlamanın tam vakti!

PAJK Üyesi Gabar, Zeynep Kınacı'nın eyleminin devlette ciddi bir korku yarattığına dikkati çekerek, "Önderliğimize saldırı olduğu müddetçe bu direniş çizgisi olacaktır" dedi.

PAJK Üyesi Gulçîya Gabar, 30 Haziran 1996’da Dersim’de yaptığı eylem ile Tanrıça Zilan olarak efsaneleşen Zeynep Kınacı’nın fedai eyleminin 21. yıl dönümü vesilesiyle ANF’ye değerlendirmede bulundu...

Zilan’ı doğru anlamak için 1996 sürecini doğru okumak gerektiğini vurgulayan Gabar, '96 politikalarına ve örgüt içinde yaşatılmak istenen tasfiyeci çizgiye değinerek, Zilan çizgisinin nasıl kazandığını anlattı. Gabar, "Öncelikle Şehit Zilan’ı ve onun takipçisi olan tüm özgürlük şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Bilindiği gibi Şehit Zilan eylemini 1996'da yaptı. Şehit Zilan'ı doğru anlamak için 1996’nın atmosferine bakmak gerekiyor. 1996’da savaşımız yüksek bir aşamaya ulaşmıştı. TC Devleti gerilla gücü ve Hareketimiz karşısında zor durumdaydı. Ve bu zorluktan çıkmak için gene Önderliğimizi hedef alıyorlardı. O süreçte Önderliğe ve Harekete İsrail’in desteği ile yüklenmeye çalıştılar. Aynı zamanda MİT örgüt içine sızmaya çalıştı. Önderliği imha edip Zeki’yi öne çıkarmak istediler” dedi.

TASFİYECİLİĞE KARŞI ZİLAN ÇİZGİSİ

Gabar, Zeynep Kınacı’nın tasfiyeciliğe karşı verdiği cevaba değinerek şunları belirtti: “TC basını Zeki’yi pohpohlayıp şişiriyordu. Propagandası yapılıyordu ve tek amaç, içeriden bize Zeki yoluyla darbe vurmaktı. Zeki’nin o kadar kirli bir hırsı vardı ki, kolaylıkla kullanılabildi. Gerillayı taktik anlamda kısırlaştırmaya, yaşamda çizgi muğlaklığı yaratmaya çalışıyordu; yani örgütü tasfiye etmeye çalışıyordu. Gerillada eylemselliği durdurup, pasif konuma sokmak için çok uğraştı, Zeki. Hem askeri, hem ideolojik saldırıları vardı. Zeki aynı zamanda tam bir Kadın Hareketi düşmanıydı da. 1993’te Önderlik ordulaşma kararı verdiğinde, Kadın Özgürlük Hareketinin oluşumunu engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Zeki sürekli Önderlik ile kadın ordulaşması noktasında bir savaş içerisindeydi. Önderlik onun tasfiyeci anlayış ve pratikleri ile de mücadele ediyordu.”

'BU, KÜRDÜN BİR TAVIR GÖSTERGESİYDİ'

Gabar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik olan '96 saldırısına dikkat çekerek, şunları ifade etti:

“Hem dışarıdan, hem içeriden Önderliğe ve Hareketimize saldırıların yoğunlaştığı bir dönemi yaşıyorduk. Ve 1996’da Önderliğin ve öncü kadroların bulunduğu akademi önünde bomba yüklü araç patlatıldı. Amaç; Önderliği yok etmek, kalanları dağıtmak ve Hareketi tamamen bitirmekti. Burada ilk defa Önderlik direkt hedef alındı. Bu nedenle Kürt halkı için de, özgürlük savaşçıları için de ve tabii ki kadın için de yeni bir süreç başlıyordu. Farklı bir hareketlilik oluştu o süreçte. 'Bu saldırılara nasıl cevap verebiliriz, nasıl bir misilleme yapabiliriz' yoğunlaşması vardı. Neticede ezelden beri Önderlik bu halkın varlığını, fikrini, özgür yaşamını ifade ediyor.  Kürt halkı kendini her haliyle Önderlikte görüyor. Ve tabii ki Kürt Özgürlük Hareketi de aslında Önderliğin ta kendisidir. Bu nedenle bu saldırılar öyle kolay kabul görecek, yüzeysel yaklaşılacak bir durum olarak asla görülmedi. Bütün duygularıyla, fikirleriyle, gönülleriyle yaşananları hissediyordu arkadaşlar. 'Önderliği ne olursa olsun korumalıyız' hissi, düşüncesi yoğundu. Ve bu hissiyatı en derin Zilan yaşadı.”

Gabar, Zilan’ın gerçekleştirdiği eylemin koşullarını değerlendirerek, eylemin Dersim'de gerçekleşmesinin anlamına ve kadın direniş tarihindeki önemine vurgu yaparak şöyle devam etti:

“Zilan'ın yaşadığı derin yoğunlaşmalar bu eylem önerisini ortaya çıkardı. Kısıtlı imkanlar ve zor şartlarda tüm hazırlığını baştan sona kadar büyük bir azimle yaptı. Plan programından tutun da, pratiğe geçirme aşamasına kadar Dersim’de, o senelerde  böyle bir eylem yapmak gerçekten çok zor. Ama eylem her anlamda müthiş bir eylem olarak sonuçlandı. Düşmanda müthiş bir sarsılma yarattı. Hani derler ya ‘beyninden vurulmuşa döndü’, işte aynen öyle duruma düştü devlet. Tabii eylemin Dersim’de olması da çok önemli. Çünkü Dersim'de bu tarz bir eylem; Önderliğe saldırının intikamı değil sadece, kadının intikamı da demektir aslında. 1938 Katliamı'nda kadınlarımızın, analarımızın öncülüğünde gelişen bir direniş kültürü var çünkü. Zilan’ın eylemi, ele geçmemek için kendilerini sulara bırakan, uçurumlardan atan kadınların intikamı anlamına da geliyor. Tarihi bir intikam eylemiydi yani. Ve de tarihi bir korku saldı düşmanın yüreğinde.”

'HAREKETİMİZDE İDEOLOJİK VE ASKERİ ÇIKIŞ YARATTI'

Gabar, Zilan’ın gerçekleştirdiği eylemin Kürt Özgürlük Hareketi açısından hem ideolojik, hem de askeri anlamda bir çıkış yarattığını belirterek şunlara dikkat çekti:

"Zilan, parti tarihimizde en büyük misilleme eyleminin ilkini yaptı düşmana ve parti tarihimizde tasfiyecilere karşı en güçlü duruşun, eylemin sahibi oldu. Kürt kadınının iradesini, gerillanın iradesini ortaya koydu. Önderliğimize uzanan eli, değil kırmak beyinlerini ve yüreklerini parçalarız diyerek en büyük mesajı verdi düşmana ve tüm tasfiyecilere. Bu bir tavır göstergesiydi; Kürt halkının ve Kürt kadınının tavrı, bir özgürlük savaşçısının tavrı… Tüm insanlığa en şeffaf ve en somut şekilde sergilenmiş bir tavır. Önderlik o zaman; 1996’da iki ‘Z’ savaştı, dedi. Tasfiyeci Zeki ile direniş çizgisinin temsili olan Şehit Zilan’ın çizgisi. Ve kazanan Zilan’ın çizgisi oldu. Zilan’ın eylemi ideolojik olarak, askeri olarak güçlü bir çıkış yarattı. Olmaz denileni yaptı. Taktik anlamında  gerillayı marjinalleştirmek ve pasif kılmak isteyen Zeki’ye güçlü bir cevap oldu. İdeolojik çizgide netleşerek yüründüğünde  askeri çizgide de mutlak başarı sağlanacağını ve güçlü çıkışların olabileceğini gösterdi.”

'OLMAZIN OLABİLECEĞİNİ GÖSTERDİ!'

Zinar Raperin, Doğa Jiyan gibi  birçok militanın Zilan’ın yolunda kendilerini nasıl örgütlediklerinin görüldüğünü söyleyen Gabar, bu ruhun derinlere kazınmış özlü bir duruş olduğunu vurguladı. Gabar şu şekilde devam etti:

"Zilan diğer birçok sosyalist hareketlerin de özgürlük ufkunu açtı; tarzıyla, kararlılığıyla kendilerine örnek aldıkları devrimci bir kişilik olarak anıyorlar. Tabii başta Kadın Hareketimiz olmak üzere Kürt Özgürlük Hareketi için Zilan çok önemli. Şu an devam eden ruh tam da Zilan’ın 1996’da yarattığı ruhtur. 1996’dan bu yana her gün gelişen, ilerleyen, kendini büyüten bir çizgi oldu. Özellikle bu son süreçte gördük ki binlerce genç Zilan’ın öğrencisi olarak sürece damgasını vurdu. Zilan öyle bir  ruh yarattı ki; hep canlı olan ve canlı kalacak bir ruh. Bu bir ideolojik çizgidir çünkü. Olmazın olur kılınabileceğini gösteren bir çizgi. Bakın Zinar olsun, Doğa olsun Bermal ve Rewan arkadaş olsun, onun ruhunu almış ve sürece cevap olmanın yoğunlaşmasını yaşamış derin tarihi kişiliklerdir. Yaratıcı, uzmanca, başarıya kilitlenmiş bu eylemci militan gençler bize asıl Zilan gerçekliğini gösteriyor. Onun izinde yürüyen gençlerde bir kez daha gördük ki bu ruh derinlere kazınmış özlü bir duruştur aslında. Bundan sonra da Önderliğimize saldırı olduğu müddetçe bu direniş çizgisi olacaktır sürekli, yaşatılacak olan çizgi budur."

'ÖNDERLİĞİ KORUMAK YAŞAM GEREKÇEMİZ'

"Önderliği korumak ve tüm komploları boşa çıkarmak için tek yol Zilan çizgisidir" diyen PAJK Üyesi Gulçîya Gabar, konuşmasının sonunda şunları belirtti:

"Tüm dünya kadınlarının ve Kürt kadınının ölçüsüdür Zilan. Bizim için Zilan ‘an’dır. ‘An’ da onu hissetmek, anlamak, pratikleştirmektir. Önderliğin dediği gibi ‘Zilan bize Tanrıça’ dır. Tüm gençler ve özellikle genç kadınlar şunu bilmelidir; amacımız Önderliği korumak ve tüm komploları boşa çıkarmak ise tek yol Zilan çizgisidir. Çünkü Zilan’ın amacı Önderliği korumaktı. Bu yaşadığımız son süreçte de görüyoruz ki boşa çıkacağını tarihi hafızadan bildiğimiz kirli hesaplar gene devreye sokulmaya başlandı. Önderliğin özelde Ortadoğu olmak üzere tüm dünya halklarına özgürlüğü ve demokrasiyi sunan alternatif paradigmasıyla, ideolojisiyle, felsefesiyle düşünce olarak başa çıkamayan faşist rejimlerin gene zora dayalı bir yönteme başvurmaları ve kırım girişimlerinde bulunmaları bize ne kadar güçlendiğimizi gösteriyor. Bu güce güç katıp Önderliği korumak yani özgürlüğü korumak bizim tek yaşam gerekçemiz olmalıdır. Bu nedenle özgür dağlara çekilip zaferle Zilan’ı selamlamanın tam vaktidir.”